ÇayKur'da 60 yıl sonra ilk işçi ayaklanması

ÇayKur'da 60 yıl sonra ilk işçi ayaklanması

Tek Gıda-İş Sendikası, Çaykur’a bağlı 58 işletmede 10 bin işçi ile yarın sabah greve çıkacak. Çaykur tarihinde ilk kez yaşanacak grev, çay alım mevsimi öncesine denk gelmesi nedeniyle de önem taşıyor. Peki Çaykur işçisi neden greve çıkıyor?

Tek Gıda-İş Sendikası, 60 yıldır örgütlü olduğu ve hiç grev yaşanmayan Çaykur tarihinde bir ilke imza atarak 10 bin işçisinin katılımıyla greve hazırlanıyor.

Çaykur’un yapacağı grev aynı zamanda son 20 yılda kamudaki en büyük katılımlı işçi eylemi niteliğini taşıyor. Çaykur işçileri yarın sabah saat 08.00’de Çaykur Genel Müdürlüğü önünde Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel ile sendika yöneticileri ve işçilerin katılacağı bir açıklama ile Çaykur’a bağlı 58 işletmede çalışan 10 bin kişi ile fiilen grevi başlatmış olacak.

GREV KIRICILIĞI

Öte yandan ÇAYKUR yönetimi grev kırıcılı için adım attı. Mevsimlik işçilere, 'işe başla' çağrısı yapıldı. ÇAYKUR Genel Müdürlüğü tarafından işçilerin cep telefonlarına yollanan mesajla çay alım kampanyasının başlayacağı ve işbaşı yapmaları bildirildi.  Fabrikalarına giden işçiler, SGK'ya bildirim yapılmadığı gerekçesiyle içeri alınmadı. İşçilere evlerine gitmeleri söylendi.

 SUTLUOGLU: GREVİN KAZANANI OLMAZ

ÇAYKUR'dan yapılan yazılı açıklamada ise Pazartesi günü ÇAYKUR'da yapılacak grevin herkese zarar vereceği iddiasında bulundu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu, TekGıda-İş Sendikası'nın taleplerinin adil olmadığını dile getirdi. Türk çay sektörünün lider kuruluşu Çaykur'un Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, kuruma ait işletmelerde başlayacak grevin hem üreticiye hem işçiye hem de bölgeye zarar vereceğini belirtti. Ayrıca TekGıda- İş Sendikası'nın taleplerinin adil olmadığı gibi gerçek dışı olduğunu da savunan Sütlüoğlu, zarar yaşanmaması için herkesi sorumlu olmaya davet etti." 

"10 BÜYÜKLLÜĞÜNDE DEPREM OLUR"

Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Çaykur’un çay almamasının bölgede 10 büyüklüğündeki bir deprem anlamına geldiğini belirterek, "Her taraf yıkılır, herkes bu enkazın altında kalır. Daha sonra oluşacak tsunami dalgaları herkesi sürükler, götürür. Herkes aklını başına alsın" ifadelerini kullandı.

ÇAYKUR İŞÇİSİ NEDEN GREVE GİDİYOR?

Sendikanın 60 yıla yakın bir zamandır örgütlü olduğu ÇAYKUR işletmesinde neden bu noktaya gelindi? 

Sendika, şöyle açıklıyor:

-TEKGIDA-İŞ Sendikası ve ÇAYKUR işçileri, kanunsuz bir şekilde gasp edilen toplu iş sözleşmesi yetkisini hukuki ve meşru yollardan geri alabilmek için tam 4 yıl mahkeme kapılarında süründürülmüş ve en sonunda, söke söke aldığı toplu iş sözleşmesi yetkisine dayanarak, toplu iş sözleşmesi masasına oturmuştur.

- İmzalanacak olan sözleşme 1 Ocak 2009-31.12.2010 tarihleri dönemini kapsamaktadır. Görüşme dönemi de dahil edilirse, ÇAYKUR işçisinin yaklaşık 5 yıllık kaybı söz konusudur. Doğal olarak sendika, 5 yıllık kaybı da karşılayacak tekliflerle müzakere masasına gelmiştir.

- Ancak, işveren tarafını temsil eden KAMU-İŞ (Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası) ve ÇAYKUR Genel Müdürlüğü yetkilileri, tekliflerimiz üzerinde pazarlık etmek yerine, sözleşme görüşmelerini çözümsüzlüğe sürüklemiştir.

- İşveren yetkililerinin sendikaya getirdikleri bir tek teklif vardır, o da şudur: "İstediğiniz teklifleri karşılamaya hazırız. Ama bir şartla; imzalanacak olan toplu iş sözleşmesinden sendika üyesi olmayanlar da yararlanacak, sendika bunun için onay verecek"

- Bu teklif TEKGIDA-İŞ ve üyesi ÇAYKUR işçileri tarafından derhal reddedilmiştir: Çünkü teklif; Her şeyden önce kanuna ve Yargıtay'ın yerleşik kararlarına aykırıdır.

TEKGIDA-İŞ ve üyelerinin iradesini, baskıyla ipotek altına almaktır.

TEKGIDA-İŞ ve üyelerine yönelik bir gözdağı, tehdittir.

TEKGIDA-İŞ üyesi ÇAYKUR işçilerinin 5 yıllık mücadelesini ve mağduriyetini hafife almak, azımsamak ve hatta alaya almaktır.

Kamu adına sözleşmeye oturan işveren yetkililerinin, masada taraf bile olmayan bir sendikanın sözcülüğünü üstlenerek, anayasal tarafsızlık ilkesini açık bir şekilde ihlal etmesidir.

- Daha da önemlisi, emek mücadelesi, hak mücadelesi bir bedel ödenerek verilir.

ÇAYKUR işçisi bu bedeli 5 yıl boyunca en ağır şekilde ödemiştir.

Bedeli ödetenler de bellidir: TEKGIDA-İŞ üyesi olmayan işçiler.

Şimdi, ÇAYKUR işçisinin bu bedeli ödetenlere bir de "ulufe" dağıtmasını dayatmaya kimsenin hakkı yoktur. Yetkisi yoktur.

Buna cüret edilmesi bile akıl almaz bir şeydir.

- Şunu üzerine basa basa söylüyoruz ki: TEKGIDA-İŞ ve ÇAYKUR işçisi tehdit, baskı ve gözdağına; gayrı meşru, hukuk ve ahlak dışı ayak oyunlarına 5 yıl göğüs germiş, onuruna yaraşır bir şekilde mücadele etmiştir.

Toplu sözleşme nedeniyle bile olsa, bu noktada kendisine yapılan hiçbir dayatmaya boyun eğmesi düşünülemez, eğmeyecektir de.

Sözümüz bu meselenin gerçek iradesini temsil edenleredir:

10 bine yakın ÇAYKUR işçisinden 9 bininin sözleşme hakkını, sözleşme kapsamında bile olmayan, sözleşme masasının konusu bile olmayan 900 kişi için engellemeye hakkınız yoktur.

Halen TEKGIDA-İŞ üyesi olmayan işçilerin imzalanacak sözleşmeden yararlanmalarının yolunu kanun belirlemiştir. Bu konuda TEKGIDA-İŞ'in tavrı net ve açıktır. Sözleşme masasında da defalarca söylenmiştir:

İmza tarihine kadar TEKGIDA-İŞ'e üye olan her işçi imzalanacak olan sözleşmenin tüm haklarından eksiksiz yararlanacaktır.

Üye olmak isteyenlere kapımız açıktır.

Kimseye bir husumetimiz yoktur.

Hukukun emrettiği bu kadar açık, basit ve uygulanabilir bir çözüm yolu varken, sendika üyesi olmayanları hukuka davet etmek yerine, 9.000 ÇAYKUR işçisini hem de çay alımı kampanyasının başlayacağı bir dönemde greve sürüklemenin idari, hukuki ve vicdani vebali, sorumluluğu vardır. O da size aittir.

- Unutulmamalıdır ki; 22 Nisan sabahı başlayacak olan grev kanundan doğan bir haktır. TEKGIDA-İŞ Sendikası grevi asla bir amaç olarak görmemektir.

Ancak, talep ettiği hakları elde etmek için kanuni grev hakkını kullanmaktan başka bir yol bırakılmadıysa elbette ki kullanmaktan kaçınmayacaktır.”