UZAK GEÇMİŞ OLARAK DEVLET YAKIN TARİH OLARAK 12 EYLÜL

 Uzak Geçmiş Olarak Devlet, Yakın Tarih Olarak 12 Eylül
 
 Devlet , insanları toplum yaşamında başvurdukları bir örgütlenme biçimidir.Devlet her şeyden önce sosyal gerçeklik ve her sosyal gerçeklik gibi tarihsel bir gerçekliktir.
  Devlet elinde üstün yaptırım gücü olan ve bu gücü Anayasa'dan alan bir örgütlülüktür. Hacmi büyük ve etkileri ağırdır.
 
Burjuva görüşe göre devlet her toplumun bir düzene gereksinimi vardır.Toplumun bireyleri arasında  bir anlaşmazlık çıktığında da , yansız bir kişi yani bir hakem bu anlaşmazlığı çözer.Ve bu düzen koruyucusu ''Devlet'tir ''. Genel yararın doğurduğu devlet ''genel yarar''ın da temsilcisidir.Daha da öteye , ''ahlak düşüncesi'nin,giderek ''aklın'' bir verisidir devlet.
 
  Marksist görüş'e göre devlet , öyle burjuva ideologlarının ileri sürdükleri gibi, toplumun dışında ve toplumun üstünde değildir.Ne aklın verisidir o, ne de Tanrı vergisi. Devletin kökenini toplumun yapısında,toplumlarda görülen en temel uzlaşmazlıkların içinde aramalıdır.Kimler arasındadır bu temel uzlaşmazlık?. Özel mülkiyet kavramıyla birlikte ortaya çıkan mülkiyeti elinde bulunduranlar yani üretim aracına sahip olanlar ile diğerleri olarak ayrılan iki sınıf arasındadır uzlaşmazlık. 
 
İşte bu noktada devlet iktidarı elinde bulunduran sınıfın doğrudan ''baskı aracı''  dır. Ve bugün üretim araçlarını elinde bulunduran burjuva sınıfı parlamentosu,bürokrasisi,mahkemeleri,hapishaneleri,gizli servisleri, polisi,jandarması ve nihayetinde ordusu ile devletin sahibidir.
 
 Toplum düzenini sağlamak için varolan Anayasa
  1924 Anayasası , sıkıyönetimi , 86. maddesi ile düzenliyor ve şöyle tanımlıyor '' İdarei örfiye, şahıs ve ikametgah masuniyetlerinin ,matbuat,müraselat,cemiyet,şirket hürriyetlerinin takyit veya taklidi demektir ''
 Bu kanun, 1961 Anayasasından sonra da yürürlükte kalmış, daha sonra 1971 değişiklikleri ile son halini almıştır.
      T.C'de  1924 Anayasasından sonra 1961'de çağdaş Batılı özgürlük anlayışını benimseyerek  klasik özgürlükleri,kişileri sosyal ve iktisadi haklarla donatarak sözüm ona sadece ''özgür bırakmak'' değil, ''özgürleştirmek'' hedefli olarak oluşturulmuştur.
 
  Basın-yayın ve hak-özgürlükler konusunda uzun uzadıya maddeler düzenlenmiştir.Bu düzenlemelerin etkilerini bir önceki yazmış olduğum  '' Sanat'ın Beş Hali'' makalesinde bulabilirsiniz.
 
1961 Anayasasının temeli olduğu söylenilen hak ve özgürlükler kapsamında ki  çıkan bir çok madde 1971 Anayasa'sında değiştirildi.Bundan en önemlisi '' kişi güvenliği '' ile ilgili olan Anayasa'nın 30. maddesidir, bu maddedin 4. fıranın ilk şeklinin kişilere verdiği bütün garantiler yok edilmiştir. Ve güvence altına alınan insanları felce uğratan asıl değişiklik 15 Mayıs 1971 tarihli ve 1402 sayılı yeni ''Sıkıyönetim Kanunu'' olmuştur.Bu kanun ile ilgili dönemin parlamento üyesi mecliste açıkça ifade etmiştir '' kökü dışarda ve ideolojik mahiyet taşıyan fikirlerin yayılmasını önlemek için '' çıkarılmış bir kanundur Sıkıyönetim Kanunu...
       Ve toplumu,kişiyi,hak ve özgürlükleri koruduğu söylenilen  Anayasa 12 Eylül Sıkıyönetimi'ni ilan eder.
 
Koruma altında 12 Eylül 1980 öncesi-sonrası
 Necdet Adalı- Erdal Eren- Bedrettin Cömert - Abdi İpekçi 
1- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
2- Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
3- 7 bin kişi için idam cezası istendi.
4- 517 kişiye idam cezası verildi.
5- Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
.6-388 bin kişiye pasaport verilmedi.
7-30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
8-14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
9-30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
10-414 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
11-171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
12-937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
13-23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
14-3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
15- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
16- Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
17-31 gazeteci cezaevine girdi, 300 gazeteci saldırıya uğradı,3 gazeteci silahla öldürüldü.
18-Gazeteler 300 gün yayın yapamadı,13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
19-39 ton gazete ve dergi imha edildi.
20-Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
21- 14 kişi açlık grevinde öldü.
22- 16 kişi -kaçarken- vuruldu.
23- 95 kişi -çatışmada- öldü.
24- 73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.
25- 43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi
   
Ve Kenan Evren 30 Ağustos'ta konuştu ve mesaj verdi ''ÇAPULCU DERSİNİ ALACAK ''... Evet Kenan Evren öncesi ve sonrası iktidar sahipleri , Çapulcular Derslerine iyi çalışıyor ama ders almıyor. Neden ders almıyor biliyor musunuz?  Durun ben size söyleyeyim, Çapulcular ders vermeyi çok sever. Çünkü Çapulcu tayfası sizin sevmediğiniz o kitapları pek severler ve okurlar. Okunan her kitaptan ders çıkarılmaz, bilgi öğrenilir ve bilgisi olanlar aydınlığa koşarlar. Biz Çapulcular Haziran'da bir mesaj verdik ,aldınız mı ?  
 
Almadıysanız o mesajı tekrar gönderelim '' Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam ''...
                                                                                        
 
Kaynak : Devlet ve Demokrasi ,Server Tanilli
Kaynak:Felsefenin Temel İlkeleri , Georges Polıtzer

Önceki ve Sonraki Yazılar