TÜRK SİYASETİNİN KÜRT AÇMAZI

İşte tüm bu nedenler ile AKP çıkardığı Milli Görüş gömleğini geri giymiş ve o gömlek ile çok zor olan Kürt Sorununu, bir ileri bir geri mehteran takımı yürüyüşü ile çözmeye çabalamaktadır.


 
PKK lı 3 kürt kadınının şüpheli bir şekilde Paris’te öldürülmesinin ardından AKP hükümetinin izlediği yeni Kürt politikasında taşlar yerinden oynamış görünüyor. Aslında, 3 PKK mensubu olduğu net Kürt kadının öldürülmesinden, (kimilerine göre Kürt Siyasetçi) yaşamakta olduğumuz süreç te, kimin yararı vardır ona bakılmalıdır.

Cinayetin ardından yapılan tüm gelişmelere baktığımız da, bu 3 insanın öldürülmesinin, PKK ve çok karmaşık bir süreçten geçen Kürt Hareketine zararı var mıdır? Tabi ki hayır. Onlar Perşembe günü, büyük bir kalabalıkla cenazelerini defnedecekler Diyarbakır'da.

Başka bir bakış açısı ise, kime ne faydası vardır.Eğer cinayet çözülürse daha net anlaşılacaktır bu konu ama faturası bir şekilde Türkiye'ye kesilecektir eminim.

Tüm faili meçhul cinayetlerin ardından şüphelinin kim olduğunu anlamak için bu tartışmayı yapmakta fayda vardır.

Fakat öyle bir anda ve süreçte gelişmiştir ki bu olay, tüm taraflar cinayetin failini aramaktan çok, durumdan nasıl yararlanabiliriz, kaygısına girme çabasına girmişlerdir.

Kürt tarafı görkemli bir cenaze töreni düzenleyip, tüm dünya ya bir kere daha ne kadar mazlum olduklarının gösterisini yapacaktır. İktidar ise “iki ara bir derede kalmak zorunda” tören de tabutların hangi bayrağa sarılacağını, katılanların ne kadar kalabalık olacağını düşünmektedir.

Muhalefet yine şaşırtmamış, en iyi bildiği işi, yani "dur bakalım ne olacak, izleyelim görelim", pozisyonunu koruma halindedir.

Oysa tüm siyasi otoriteler, dudakları okunmasın diye elleri ile ağızlarını kapatıp, cenazeden sonra ne tavır alacağını konuşmaktadır kendi aralarında. Tek rahat siyasi kesim ise, tartışmasız MHP ve lideri Devlet Bahçeli'dir. Abdullah Öcalan’a Tv verilmesi ardından yaptığı, “Bilgisayar da verinde tiwit atsın” diyerek, tek cümle ile aldığı küçük puanlarına, on binde 0.1 daha eklemiştir.

Aslında bu gelişmeler hiçte dışardan göründüğü gibi değildir.

İçerisinde yaşadığımız süreçte hiçbir siyasi parti için net bir gelecek görünmüyor bana göre. 30 yıllık Kürt sorunumuzun gelip dayandığı nokta, tıpkı alevden toplar ile oynayan cambaz gibi, kimdeyse onun elini yakmaya devam edecektir.

Sağırların oynadığı tiyatroyu, kör izleyicilerin seyretmesini andıran bir süreç yaşıyoruz. Bilinmez ve görünmez bir siyasetin sonucu olarak.

Biz durumu biraz daha anlaşılır hale getirmek için açalım isterseniz. İlk sırada iktidar partisi AKP ve lideri Erdoğan ile başlamakta fayda var.

İktidar olduğundan bu güne Kürt sorunu konusunda açılımdan açılıma koşarak her şeyi deneyen AKP ve Erdoğan, son seçimden sonra anladı ki, işler hiçte sandığı gibi değil.

Oturduğun yerden açılım yapmak, vaatlerde bulunmak her zaman işe yaramıyor. Hele ki, en başından projene destek olanlar mırın kırın etmeye başladığında, her şey tersine dönebiliyor.

Bildiğimiz gibi AKP 10 yıllık iktidarında, tüm seçim zaferlerini sadece tarihsel Milli Görüş çekirdeğinin desteği ile değil, mutabakata dayalı bir siyaset izleme stratejisine dayandırmıştı. Güçlü bir hükümet olmak ihtiyacı bunu gerektiriyordu. Yoksa Erdoğan’ın bir 23 Nisan günü, şaka olsun diye bir kız çocuğuna söylediği” Astığın astık, kestiğin kestik başbakansın” cümlesinin ardında ki gerçeğin icraatı hiçbir zaman gerçekleşemezdi.

Peki, bu gün ne değişti.
Sıralayalım;

1-Akp iktidarının ilk günlerinde ki “Kürt Açılımı” politikasını değiştirmek zorunda kaldı. Neden? Çünkü ihtiyacı olan anahtar Kürt oylarının daha fazlasını elde edemeyeceğini bu son seçimde anladı. (Nedenlerini sonra ki yazılarımızda tartışırız)

2-AKP son seçimden sonra değişik kesimler ile kurduğu mutabakat desteğini kaybetti. Bu konuda örnek bile gerekmez. Artık o kesimlerin kimler
olduğunu ayan beyan biliyoruz.

3-AKP ilk baştan gelen destekçileri ile uzlaşma siyasetinden çıkmak ve çekirdek sermayesi olan Milli Görüşe sarılmak zorunda kaldı. Bu da Kürt sorunu hakkında düşüncelerini değiştirmeye zorladı.

4-AKP son 6 yıldır izlediği totaliter politikalar yüzünden toplumun çoğunluğunun kendisine karşı nefretini keskinleştirdi, umut veren, halk yanlısı iktidar markası sicilini bozdu. (bunda kendi zenginini yaratma çabasının da ciddi bir etkisi vardır)

5-AKP son 5 yıldan sonra topluma, demokrasi anlayışının, sadece kendi anladığı demokrasi anlayışı olduğu, kendisinden başka hiçbir anlayışı kabul etmeyeceği duruşunda inat etti. (eğitim sisteminden, kuruluş anayasası hükümlerine, mezhep farklılıklarından, alkol alışkanlığı ve sanatın tariflerine kadar neredeyse kadar her konuda)

Ama sonuçta AKP önümüzde ki 4 yıl içerisinde asla kaybetmemek zorunda olduğu 3 seçim sürecini başarıyla geçmek zorunda. (Kaybederse ne olur? Bu konuyu sonraki tartışmalarımızda irdeleyeceğiz)

Eğer tüm bu tespitlerim doğruysa, Türkiye Siyasetinin satranç tahtasında Vezir Kürt sorunudur. Ve AKP şimdi o veziri öyle bir kullanmalıdır ki, önce yerel seçimde kan kaybetmesin, sonra da Cumhur (Ya da başkan, yarı başkan) seçimlerini alnının akıyla geçsin, genel seçimler de yeniden iktidar olsun.

Oysa geldiğimiz gün ve nokta bunun gerçekleşmesinin çok ta kolay olmadığını gösteriyor.

Kürt veziri nasıl oynanırsa oynansın ve sonuç ne olursa olsun AKP güneydoğudan aldığı oyları korumaktan öteye bundan böyle  geçemeyecektir. Batıda ise her geçen gün oy kaybetmektedir. Metropollerden şehirlerden oy alan AKP gitmiş, geriye din iman söylemlerine oy veren kırsal kesimin
AKP si kalmıştır. Bana göre Büyükşehir Yasasında bu kaygı ile yaptığı değişikliklerde yetersiz kalacaktır.

İşte tüm bu nedenler ile AKP çıkardığı Milli Görüş gömleğini geri giymiş ve o gömlek ile çok zor olan Kürt Sorununu, bir ileri bir geri mehteran takımı yürüyüşü ile çözmeye çabalamaktadır.

İktidar olduğunun ilk ayında, uzun süre verilmeyen şehitlerin ilki geldiğinde başlayan terör ve döktüğü kanı, 10 yılda sağlam ve büyük bir destekle bitiremeyen AKP, artık orta çağ mimarisinin uçan payandalarına dönen destekle, bu satrancın galibi nasıl olacaktır göreceğiz hep birlikte?

AKP ye uyarım şudur.
Darbe anayasasının seçim sistemi, artık oylar ile çoğunluk iktidarı yapar ama 2. partiyi asla iktidar yapamaz.

Gelecek yazıda diğer partileri ele almak üzere.

https://twitter.com/CumaHikmet

Önceki ve Sonraki Yazılar