Nurten Akyazılılar

Nurten Akyazılılar

Neden holokost?

 Anadolu Ajansı“Fotoğraflar 'Suriye holokostunu' ortaya koydu” başlığıyla bir haber yaptı. Muhabir, Zeynep Hilal Karyağdı imzasıyla yayınlanan haber, Suriye Geçici Hükümeti Müsteşarı Muhammed Sabra’nın, “Esed rejimi tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen fotoğraflar "Suriye holokostunu" ortaya koydu” şeklindeki söylemi üzerinden işleniyor. (1)

 

Haberin ayrıntısında özetle, şunlar yer alıyor:

Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından gözaltı merkezlerinde işkenceyle öldürülen yaklaşık 11 bin kişinin cesetlerinden alınan 55 bin kare fotoğraf, belge olarak değerlendirilip fotoğrafı çeken polis, dünyanın önemli savaş suçu hukukçuları ve adli tıp uzmanlarınca dinleniyor ve neticede; Suriye ordusu tarafından gerçekleştirilen infazların "sistematik biçimde" yapıldığı raporlanıyor!

 

Fotoğrafların ve öldürüldüğü iddia edilen 11 bin kişinin gerçeği ne kadar yansıttığına hiç girmeden,

Devlet haber ajansı AA ve televizyon kanalı TRT’den ilgili fotoğrafların kuşku götürmeyecek şekilde sunulmasını da irdelemeden

Sadece ilgili haberin manşetinde yer alan; “Holokost” kelimesi üzerine yazmak istedim.

 

Öncelikle neden holokost?
‘Holokost’ kelimesine sözlük anlamıyla bakarsanız; (Yunanca: ὁλόκαυστος holókaustos: hólos, "bütün" ve kaustós, "yanmış"), sözcükleri birleşmesinden veya Ha-Shoa (İbranice
: השואה Felaket) kelimesinden türetilmiş olduğunu görürsünüz.

 

Irk ya da kabile anlamında yine Yunanca ‘geno’ kelimesi ile öldürmek anlamındaki Latince ‘cide’ kelimesiyle birleştirilerek; “genocide” (soykırım) kelimesi de aynı şekilde yabancı kökenli olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Genocide terimini öneren Lemkin, “toplulukları ortadan kaldırmak hedefiyle ulusal toplulukların yaşamının esas temellerini imha etmeyi amaçlayan çeşitli eylemlerden oluşan bir koordineli plan” ile kelimeyi bağdaştırmıştı. (2)

 

Devlet haber ajansında, yabancı kökenli ‘holokost’ yerine dağdakinden bağdakine, köyünden anakentine, üniversitelisinden ilkokul mezununa kadar her vatandaşın anlayabileceği Türkçe; ‘soykırım’ kelimesinin kullanılması daha yerinde olmaz mıydı?

 

Soykırım nedir?

Suriye’de yaşananları ‘soykırım’ olarak nitelemek, ne kadar doğru? diye sorabilmek için öncelikle soykırımın hangi şart ve koşullarda kullanılmasının doğru olduğuna bakalım:

 

Birleşmiş Milletler, 9 Aralık 1948'de, ‘Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni onayladı. Sözleşmede tanımlanan soykırım, şöyle:

“Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu, kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur:
(a) Gruba mensup olanların öldürülmesi,
(b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel ya da zihinsel zarar verilmesi,
(c) Grubun bütünüyle ya da kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek, 
(d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla önlemler almak, 
(e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek”…

 

İddia edilen, Suriye’de 11 bin kişinin öldürülmesindeki özel saik nedir?

Sözde Ermeni soykırım iddialarının hukuki bir dayanağı olabilir mi? diye yıllar önce o dönem, DEÜ’de Yard.Doç. Dr. olan Murat Önok ile konuşmuştum.  Türk Ceza Kanunu’nda geçen ‘soykırım’ suçunu içeren 5 temel hareket biçimine ilaveten davranışın içeriğinde özel saik aranması gerektiğini de belirten Murat Önok, “Mesela Uluslararası Adalet Divanı’nın Şubat 2007 tarihli kararında, ‘Bosna’daki olaylardan sadece Zrebrenica katliamı, soykırımdır. Toplama kamplarında yapılanların hiçbiri, soykırım değildir’ denilmiştir. Uluslararası Adalet Divanı’nın gerekçesi, buradaki özel kasıt yani olayda bir grubu yok etme amacı saptanamamıştır” dedi. (3)

 

Suriye’de Esad Rejimi tarafından uygulandığı iddia edilen soykırım suçunu ispatlayan somut deliller nelerdir?

Murat Önok, konuya dair açıklamalarının devamında; BM Ekonomi ve Sosyal Konseyi’nin, soykırım olayının araştırılması için 1978 yılında bir raportör atadığını da hatırlatarak, Ruandalı ilk raportörün; ‘Ermeni soykırımını ispatlayan somut delil bulmadıkça hukuki bir raporda, bu iddiaya yer veremem’ şeklindeki tuttuğu raporun, bu beyan sebebiyle beğenilmeyip eleştirildiğini, 1985 yılında İngiliz raportörün istedikleri şekilde siyaseten ısmarlanmış bir rapor düzenlediğini de ifade etmişti.

 

Ermeni soykırım iddialarının ulusal meclislerde oylamaya sunarak değerlendirilemeyeceğini belirten Murat Önok, “Meselenin siyasi varlığını kabul etmek ile hukuki değerlendirmesini yapmak ayrı konulardır. Bu tür bir iddianın kanıtlanmış sayılabilmesi için her tür şüpheden uzak, kesin ve mutlak olarak ispatlanmalıdır” demişti.

 

Sorularım var!

Şimdi bilenlere, olayın taraflarına, bölgede emelleri olup Suriye’de yaşanan katliamlarda bir şekilde parmağı olan uluslara soralım:

BM sözleşmesindeki resmi soykırım tanımı ile yukarıda açıklamalarına yer verdiğim Sayın Murat Önok’un soykırım suçu hakkındaki yorumları üzerinden; Suriye’de, Esad rejimince gerçekleştirildiği iddia edilen görseller üzerinden orada, “soykırım” suçu işlenmiştir, diyebilir miyiz?

 

İngiliz raportörlerin, ısmarlama yeni bir soykırım raporu mu var?

 

Uzaklarda, ısmarlama hazırlanan bu tür raporlar, günün şart ve gereklerinde, ısıtılıp ısıtılıp koz-tehdit olarak masaya yatırılma amacı mı taşımaktadır?

 

Ve merak ettim; bilenler aydınlatsın da biz de tanıyalım; kimdir bu, Muhammed Sabra ki görüşü haber yapılmış, sözü manşete taşınmıştır?

 

http://www.aa.com.tr/tr/u/277635--fotograflar-suriye-holokostunu-ortaya-koydu

https://ushmm.org/wlc/tr/article.php?ModuleId=10007043

 

Önceki ve Sonraki Yazılar