NATO'DAN TÜRKİYE'YE KRİTİK ZİYARET

NATO'DAN TÜRKİYE'YE KRİTİK ZİYARET

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 8 - 9 Temmuz’da Varşova’da düzenlenecek NATO Zirvesi öncesinde Türkiye ile görüş alışverişinde bulunmak üzere Ankara’ya geldi.

Emekli Tuğgeneral Ali Er, NATO’da görev yapmış askeri alanda uzmanlığıyla Stoltenberg’in Ankara ziyaretini Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.

Stoltenberg’in Türkiye’deki temasları çerçevesinde Suriye, Irak, IŞİD başta olmak üzere, Ortadoğu ile Kuzey Afrika kaynaklı meseleler ve NATO’nun Ege Denizi’ndeki faaliyeti hakkında görüş alışverişi yapılacağıvurgulandı.

Stoltenberg’in Türkiye gelişi öncesinde Twitter’daki son mesajında, NATO ve Rusya görüşmesi için “Gerilimli zamanlarda politik kanalları açık tutmak önemli” yorumunda bulunması dikkat çekti.

Emekli Tuğgeneral Ali Er, NATO’da görev yapmış askeri alanda uzmanlığıyla Stoltenberg’in Ankara ziyaretini Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.

NATO Genel Sekreteri’nin Türkiye ile görüşme ajandasındaki gündem maddelerinden birisi olarak “mülteci krizi” bulunduğunu düşündüğünü kaydeden Ali Er, Avrupa’yı tehdit etmesi üzerine mülteci krizine çözüm çerçevesinde NATO’nun Ege Denizi’nde görev aldığını anımsattı ancak bunun “fiilen ölü doğmuş bir operasyon” olduğunu vurguladı.

NATO’nun Ege Denizi’nde askeri açıdan hareket kabiliyetinin sınırlı kaldığını belirten Er,“NATO anladığımız kadarıyla sadece istihbarat görevini yerine getiriyor. Her iki ülke sahil güvenlik birimlerine nerelerde insan kaçakçılığı trafiği olduğu yönünde bilgi aktarımında bulunuyor. Bunun için NATO’nun buraya kadar gelmesine hiç gerek yoktu çünkü mantığı yok” dedi. Ancak bunun Türkiye’nin talebiyle gerçekleştiğini belirten Er, “Acaba Türkiye, Ege’deki problemlerini kendisi çözemeyerek NATO ve ABD’ye siz buyrun gelin burada istediğiniz gibi bizdeki deyim ile at oynatın mı demiştir tarafı var” yorumunu yaptı.

Türkiye açısından bir başka gündem maddesini ise, son birkaç haftadır IŞİD terörü kaynaklı Kilis’e füze atılması meselesi olarak işaret eden Er, “NATO mevzuatı uyarınca NATO ülkesine yapılmış bir saldırı NATO’ya yapılmış olarak görülecektir. Ama karşımızda asimetrik bir saldırı var. Karşımızda devlet olmayan bir aktör var. NATO böyle bir durumda kime bayrak gösterecektir? Suriye ise başarısız bir devlet durumunda” diye konuştu. Dolayısıyla da NATO’nun, Türkiye’nin sınırlarına yönelmiş bu tehdit karşısında ne derece aktif rol alabileceğinin tartışmalı olduğunu dile getirdi.

“Türkiye’nin önceden ikna edilmesi amacıyla”

Ali Er, “Bence dananın kuyruğunun kopacağı nokta burasıdır. Hem Rusya hem de ABD’nin, Suriye’de dışarıdan bir gözle baktığımızda kağıt üzerine geçmemiş bir mutabakatları olduğunu görüyoruz. Bu mutabakatı şimdi NATO içerisinde de devam ettirmeleri olasılığı büyük. Çünkü ortadaki tehdit çok somut görünüyor. Radikal dinci bir örgütün Batı dünyasına karşı açtığı bir bayrak olarak görülüyor. Dolayısıyla NATO Genel Sekreteri’nin bu gelişini mevcut risk ve tehditlere karşı Türkiye’nin arkasında olduklarını göstermekten ziyade NATO ile Rusya arasındaki görüşmelerin Türkiye ile ilgili yönlerinde Ankara’nın önceden ikna edilmek amacıyla yapılması olarak değerlendiriyorum” dedi.

NATO, Suriye sınırını koruyor mu?

Emekli Tuğgeneral Ali Er, Amerika’nın Sesi’nin sorusu üzerine, NATO’nun Suriye’deki iç savaş ortamı tırmandığında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne patriot füze sistemleri gönderdiğini ancak sonrasında Türkiye sınırına yönelik tehditler devam etmesine karşın geri çekilme gözlemlenmesini de yorumladı.

ABD’nin patriot füze sistemini İran ile P5+1 bağlamında anlaşma sağlandıktan sonra bir gerekçeyle geri çektiğini söyleyen Er, Türkiye açısından da çok ciddi milli bir sorun yaşandığını ifade ederek, Türkiye’nin 1. Körfez Savaşı’ndan bu yana gündemde olmasına karşın henüz hava savunma sistemi kuramadığını anlattı.

NATO’nun 1991 yılına değin soğuk savaş döneminde harekat alanı üzerindeki askeri birlikleri savunmaya dayalı bir konsepti olduğunu kaydeden Er, ancak sonrasında bütün NATO ülkeleri hava sahasını tek bir hava sahası olarak algılanarak bölgesel olarak savunulması esasında anlaşıldığını dile getirdi. Türkiye’deki durumu ise bu konsepte değerlendiremeyeceklerini belirten Er, açıkça ABD’ye ait nitelikteki Kürecik Radar Sistemi’nin korunmasına dönük olarak Türkiye’ye patriot füze sistemi getirildiği görüşünü vurguladı. Er, “Türkiye’nin hava savunma sistemini güçlendirmek üzere ABD’nin kritik tesislerini İncirlik ve Kürecik’i emniyete alma amacıyla olduğunu görüyoruz. Elbette o bölgedeki hava savunma sistemine katkısı olması düşünülmüştür. Ancak tekrarlayalım İran ile görüşmelerde mutabakat sağlanmasıyla birlikte patriot katkısı fiilen sona ermiştir. Şimdi de Kilis’e bombalar düşmeye devam ediyor” dedi.

Ayrıca NATO ile Türkiye arasında geçtiğimiz yıllarda Ankara’nın uzun menzilli hava savunma sistemini Çin Halk Cumhuriyeti’nden alacağını açıklamasıyla birlikte yaşanan gerilim sürecini de anımsattığımız Ali Er, Türkiye’nin Çin ile anlaşma kararından vazgeçmiş olmasını teknik açıdan isabetli ve zorunlu olarak da değerlendirdi. Er, Türkiye’nin NATO üyesi bir ülke olarak merkez ile irtibatı zorunlu bir sistem kurmak zorunda olduğunu ve bunun küresel güvenlik bağlamında değerlendirmek gerektiğini de ifade etti.

Kaynak:Haber Kaynağı