Mustafa Yıldırım

Mustafa Yıldırım

İÇİNE DÜŞTÜĞÜMÜZ ASIRLIK ZİFİRİ KARANLIK

 

"Sivil Örümceğin Ağında" için Attila İlhan'ın söylediği "Tokat gibi kitap!" ifadesini, o kitabın devamı "Ortağın Çocukları" kitabı da hak etmişti; ancak "tokat gibi" sıfatını fazlasıyla hak eden, bir tür iddianame niteliğindeki yeni bir Mustafa YILDIRIM yapıtı... 
Çarpıcı, şaşırtıcı, hayret verici, dehşet verici, okuyanı kendisiyle hesaplaşmaya sürükleyen...

Sosyolog Alb. Alican Türk 
x          x          x
 
Bilindiği gibi, 28 Şubat'ta askerin tutumuna karşı olan grupların yaklaşımları "aslında Türkiye'de irtica tehdidi yoktu, olmamıştır da... TSK ve bazı çevreler bu işi abarttılar, varmış gibi gösterip darbeye zemin hazırladılar ve sonuçta hükümeti devirdiler" temelindedir. Halen yargılaması süren 28 Şubat davasının iddianamesi de aynı mantıkla kurgulanmıştı(r).
 
Ne yazık ki belli çevreler bugün de aynı propagandayla kitleleri etkiliyor.
 
Oysa gerçekler öyle mi?
Türkiye'de İslamcı görünümlü, örgütlü bir darbe tehdidi yok muydu?
Varsa da bunlar o kadar büyütmeye değmeyecek, örgütsüz, kendi halinde küçük bir grup muydu?
 
Haziran 2016'da 2 cilt olarak yayınlanan ZİFİRİ KARANLIKTA kitabı işte bu konudaki neredeyse tüm soruları net biçimde yanıtlıyor.
Kitabın birinci cildinin daha ilk sayfalarını çevirmeye başladığınızda olaylar ve kişiler tokat misali "şırak" diye yüzünüze çarpıyor.  Sayfalar ilerledikçe her satırı bilgi yüklü satırlardan şunları öğreniyorsunuz:
 
*          Cumhuriyet döneminden itibaren başta İran olmak üzere çevre ülkelerdeki "dinî akımların" Türkiye'deki İslâmcı akımlara etkisi ve bu akımların başta Şeyh Sait isyanı olmak üzere Doğu ve Güneydoğu'da, Menemen'de Kürt Şeyhi Esad'ın örgütü eliyle başlatılan isyanlara yansımaları;

*          Türkiye Cumhuriyeti devletinin lâik ve demokratik niteliklerini kaldırarak yerine din kurallarına (şeriat hükümlerine) dayalı Türk wegemenliğinden koparılmış bir devlet yapısı oluşturmak isteyen grupların gelişmeleri ve bu gelişmenin - garip bir şekilde - İran'daki gelişmelerle paralel giden, benzeyen yapısı,

*          1960'lı yılların sonundan itibaren siyasal İslâmcı grupların örgütlü yükselişi... 1913'den beri ulusal kimliğini koruyan Milli Türk Talebe Birliği'nin (MTTB) önce 1965'de Türkçü etiketli İslâmcı grupların, sonra da 1969'daki kongrede "saltanatçı - İslâmcı cemaatler koalisyonunun" eline geçişini,  

*          17 Temmuz 1968 akşamı polisin İTÜ öğrenci yurtlarını basmasıyla (ve öğrenci gencin pencereden atılıp  kısa süre sonra ölmesiyle başlayan) giderek genişleyen öğrenci eylemleri; bu eylemlerde MTTB, Komünizmle Mücadele Derneği ve İlim Yayma Cemiyeti'nin dini öne çıkaran söylemleri ve rolü, 16 Şubat 1969 "Kanlı Pazar" olayı

*          Cumhuriyetin ilk İslamcı partisi Milli Nizam Partisi'nin (MNP) kurulması, kapatılması, ardından Milli Selamet Partisi'nin (MSP) kurulması, bu parti içinde MTTB'nin ve Akıncılar'ın etkinliği,

*          12 Eylül öncesinde (özellikle 1976 - 1980 arası) İslâmcı akımların örgütlenmesi, yayın ve propaganda ağları ve bunda Humeyni'nin Türkiye'ye gönderdiği iki İranlı bir yerli mollasının rolü,

*          Humeyni'nin Türkiye'yi ve Atatürk'ü İslam Devrimi için "en önemli tehdit" olarak görmesi,

*          1979 İran İslâm devrimi, o dönemde İran'da yaşananlar ve ordu mensuplarının (general ve subayların) çeşitli senaryolarla önce gözden düşürüldükleri, sonra topluca katledildikleri, daha sonra "İslâmlaştırıldığı" söylenerek ordunun mollalara, silahlı gruplara temsil edilişi,

*          Türkiye'de kendilerini devrimci, solcu, sosyalist, ilerici olarak tanımlayan kesimlerin İranda Humeyni ve mollalar ordusunun yönetime doğrudan el koymasına sahip çıktıklarını, bu olayı nasıl bir "halk devrimi" olarak görüp yücelterek halkı yanılttıkları,

*          Humeyni'nin fetvasıyla başta Türkiye olmak üzere diğer ülkelere devrim ihracı ve bu amaçla örgütlenmeler...

            -          Örgütlenmelerde İran elçiliklerinin ve istihbaratının rolü,

            -          Kum kentinin önemi,

            -          İslâm darbeciliğini ihraç etmek üzere görevlendirilen birimler: "KUDÜS KUVVETLERİ" ve onlarla koordineli olarak çalışan HİZBULLAH (İrfan Çağırıcı grubu), KÜRT HİZBULLAHİ HAREKETİ (Hüseyin Velioğlu grubu), İSLAMİ HAREKET ÖRGÜTÜ (Batmanlı Ekrem Baytap grubu) ve TEVHİD (Selahattin EŞ grubu)... O birimler aracılığıyla Türkiye'den eylemcilerin devşirilerek İran'daki kamplarda eğitilmeleri, sahte pasaportlarla sayısız< kere giriş çıkışlar, düzenlenen suikastlar, sabotajlar, terör ve tedhiş eylemleri,

*          Başta Türk Hukuk Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muammer AKSOY olmak üzere, Turan DURSUN, Bahriye ÜÇOK, Çetin EMEÇ, Uğur MUMCU, Ahmet Taner KIŞLALI gibi aydınların kimler tarafından ve nasıl öldürüldükleri,

            -          "Derin devlet" tarafından öldürüldüğü propagandaları yapılan Kürt Yazar Musa ANTER'in Humeynicilerle, Kürt Hizbullahileriyle çatışması öldürülüşü,

            -          Uğur Mumcu öldürüldükten birkaç hafta sonra İstanbul'da binlerce kişinin katılduğı salon toplantısında  Aziz NESİN'in hedef gösterilmesinin ardından Anadoluya yayılan sistemli gösteriler ve Sivas'ta Madımak olaylarının altındaki gerçekler, İranlı operatörlerle, diplomat kimlikli  İranlıların yerlilerle b,rl,kte işledikleri cinyetler,işkenceler.

            -          Kaçırılan, en ağır işkencelerle sorgulanan ve öldürüldükten sonra "mezar ev" diye anılan evlerin bodrumlarına ya da bahçelerine gömülen Gonca KURİŞ ve diğer onlarca insanın dramı

            -          Güneydoğu'da İlimciler (Hüseyin VELİOĞLU) - Menzilciler (Fidan GÜNGÖR) örgütlerinin İran bağlantıları ve aralarındaki işkencelerle öldürmeye varan  çatışmaları,

            -          28 Şubat 1997 kararları ve hükümetin talimatlarıyla emniyetin İslamcı terör örgütlerinbe karşı savaşı, Diyarbakır'da Hizbullahçılara karşı savaş başlatan ve örgütleri çökerten Gaffar OKKAN'a suikastın kimler tarafından ve nasıl düzenlendiği,

*          Türban eylemlerinin nasıl başladığı ve nasıl istismar edilerek sistemli ve örgütlü biçimde yaygınlaştırıldığı, Humeyni'nin kızının, torununun kadınları desteklemek için İstasnbul-Fatih'te toplantılarda kışkırtıcı konuşmaları.

*          Şura, Tevhid, Yeryüzü, Selâm, Sebil gibi dergilerin İslâmî şiddetteki rolü, burada yazan yazarlar,

*          Sincan'daki Kudüs Gecesi gerçeği, Humeyni'nin devlete karşı isyan günü olarak ilan ettiği yaygın KUüs Günü eylemlerinin İranlı elçilerle bağlantısı, 

            *İki ciltlik kitabın sonunda yer alan yerli yabancı 2.000'i aşkın kişinin adlar dizini, suikastların yatih dizinli tablosu

            Kitapta bütün bunların ve Türkiye'de, dünyada terör eylemlerinin  detaylarını bulacak, 1976 - 1980 Humeynici - İslâmcı - Akıncı örgütlenmesinin günümüz Türkiye'sini nasıl belirlediğini görüp şaşıracak ve kitap bittiğinde bugün ülkemizin nasıl bir tehlike altında olduğunu fark edip can sıkıntısına uğrayacaksınız.

Ayrıca günümüzde topluma "28 Şubat dönemi yargı mağduru" olarak lanse edilen kişi ve olayların nasıl saptırıldığını, siyasal parti bağlantılarını, müebbete mahkum suikastçıları aklama kampanyalarını göreceksiniz. 

            Kitabın birinci cildinin ilk bölümlerindeki tarihsel süreç bazıları için sıkıcı gelebilir, ama temeli kavramak , özellikle Türk Cumhuriyetine saldırının kesintisizliği anlamak için her iki cildin de dikkatle ve sabırla okunmasını öneririm; çünkü Mustafa Yıldırım bir yazısında dediği gibi "Gerçeklerden kaçarak karanlıktan kurtulamayız!"

Sosyolog Alb. Alican Türk 

  
ZİFİRİ KARANLIKTA - 1 (İçten Çürüme - Cellad'ın Gecesi)
ZİFİRİ KARANLIKTA - 2 (Demokrasi Tuzağı - Cellad'ın Zaferi)
Mustafa YILDIRIM, Ulus Dağı Yayınları, Ankara, 2016

Önceki ve Sonraki Yazılar