İbrahim Karamemet

İbrahim Karamemet

FACİA-İ MÜDHİKE BİR İHTİLÂL

 

Taa Orta Asya’dan günümüze Türk Tiyatrosu üzerine konusunda dünyadaki tek değerli uzman olan eşsiz Metin And hocamız Türk Tiyatrosu Tarihi dersinde Tanzimat dönemini anlatıyor. Işıklar içinde yatsın Metin And daha genç, bizler de genç irisiyiz yani, yeni yetme.

Geleneksel temaaşa sanatlarımızın dışında yurdumuzda sahne sanatlarının ilk gelişimleri Tanzimat döneminde ermeni tiyatrocularca oluşturulmuştur. O yılların modasıyla daha çok fransız tiyatrosu etkisi, pek etkisi de denilemez kopyası hakimdi ilk modern tiyatro yönelişlerinde. Daha önce Commedie Française dahil birçok fransız tiyatro ve italyan opera trupu İstanbul’a turneler yapmış ve ilgiyle izlenmiştir. Osmanlı padişahları ve şehzadeleri içinde tiyatro ve operaya meraklı çok kişi vardır. Sultan Abdülmecid gibi batı tarzı beste yapan da. Bunda İtalyan maestro Giuseppe Donizetti’nin (Don İzzettini Paşa) rolü büyüktür.

Ne var ki, birkaç delikanlı dışında özellikle kadınlardan tiyatroyla ilgilenen kişi o günün şartlarında çıkmamıştır. Dolayısı ile modern Türk Tiyatrosunun ilk örnekleri önemli ermeni ustalarca fakat, zayıf bir kopya ve kötü bir türkçeyle başlamıştır. Taa Ahmet Vefik Paşa’ya kadar. Ahmet Vefik Paşa devlet hizmetinde ve vali olarak bulunduğu yerlerde tiyatroyu geliştirmiş ve önce kötü kopyaları düzeltmek için başta Moliere komedilerini düz çevirmek yerine dilimize ve toplumumuza adapte etmiş, sonra ermeni ustaların dillerini ve tiyatro stilini düzeltmeye çabalamıştır. Daha sonraları Meşrutiyet döneminde iş gelişmiş ve tiyatro ermenilerin tekelinden uzaklaşmış, türk ustalar belirmiştir. Modern Türk Tiyatrosu’nun banisi Muhsin Ertuğrul ve ilk kadın oyuncu Afife Jale bu sürecin ürünleridir.

Bu gelişim sonunda  Geleneksel Türk Tiyatrosu türlerinin dışında komedi, dram ve trajedi gibi türlerle tanışmış oldu tiyatro seyircisi. O günün diliyle komedinin adı müdhike, trajedi ve dramın adı facia ve ikisini barındıran trajikomik de facia-i müdhike der demez Metin And, sınıftan bir kahkaha yükseldi ve biz dilimize doladık bu facia-i müdhike sözünü.

27 Mayıs 1960 ihtilâli yapıldığında 16 yaşındaydım. İki sapına kadar ihtilâl ve iki babalar gibi, bir tane de çakma askeri muhtıra görmüş, çokca sıkı yönetimden geçmiş biri olarak çekincesiz söyleyebim ki, dün gece facia-i müdhike bir ihtilâl yaşadık. Son yıllarda herkes gibi, yurdum için çok sıkılıyor, bunalıyor ve endişe ediyorum memleketteki ahvâl-i umumiyeden. Diyebilirim ki, herkes gibi benim de hiç keyfim yok. Endişe içinde yatıyor, endişe içinde kalkıyorum.  Ama dün geceki gibi sıkıldığım, bunaldığım, yer yer acı acı güldüğüm ve utandığım bir an olmamıştı yaşamımda. Tam bir facia-i müdhike.

Aslında her ihtilâl bir faciadır ama, böylesine saçmalıklarla dolu, akıl dışı, pespaye bir deli kalkışımı ne gördüm, ne duydum ne de okudum. Böylesi muz cumhuriyetlerinde, ananas diktatörlüklerinde bile olmaz. Daha bir hafta evel bir benzeri kukla Güney Sudan’da cereyan etmişti. Düştüğümüz hallere bakar mısınız..

En büyük facia da, bu saçmalık sonucu sayısı şimdilik 100 civarı şehit sayısı.  Ne uğruna?..  Daha saymakla bitmeyecek akıl almaz facia. İşin acılı komik yanı malesef daha çok. Saymakla bitmez.  Olayın anlamsızlığı ve karmaşıklığı başlıbaşına saçma. Ve halâ devam etmekte. Verilen her demeç bile birbiriyle ve kendi içinde çelişkili ve sığ. En başta ölü sayısı. Meselâ bir yanda 90-100 şehit deniliyor.  Öbür yanda 114-160 kişi ölü ele geçirildi deniyor. Bu ölü kişilerin yargısını kim, nasıl, neye göre veriyor?. Ne demek bu?.. Toplam ölü sayısı kaç?.. Hangisi doğru..  Kim, kim?. Biz bu hallere nasıl düştük...

Sonuca bakmak gerekir. Sonuç nedeni de, amacı da açıklar. Sonuç şudur ve çok acıklıdır. Sadece Türk Silâhlı Kuvvetleri’ndeki bir grup değil, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin tamamının itibarı yok edilmiştir.

Türk milleti asker millettir, dolayısı ile Türk devletinin temeli de askere dayanır denilirdi. En güvenilir kurum Türk Silahlı Kuvvetleri idi. Peygamber Ocağı idi. Ama artık bu kanaat yıkılmıştır. Bu iyi mi oldu, kötü mü oldu şu anda derdim o değil.

Birçok  başka değeri de ortadan kaldıran daha bir çok sonucu oldu bu kalkışmanın.

Pekiii, yerini ne alır!..

Önceki ve Sonraki Yazılar