CHP KURULTAYINDAN BEKLENEN

 

CHP Programı,

Tek adam yönetimini, monarşiyi değil, Cumhuriyetçiliği öngörüyor.

Takımerkini değil, halkçılığı öngörüyor.

Liberalizmi değil, karma ekonomiyi, devletçiliği öngörüyor.

Din devletini değil, laikliği öngörüyor.

Ümmetçiliği değil, ulusçuluğu öngörüyor.

Tutuculuğu, oportünizmi, Makyavelizmi değil, devrimciliği öngörüyor.

Altıok diye tanımlanan bu öngörüler, bizim düşüncelerimizle de bire bir örtüşüyor; solculuğumuzla çelişen bir yanı da yok.

Bizler özgür aklı, eleştirel düşünceyi, bilimsel bilgiyi, aydınlanma kültürünü, laik- demokratik- sosyal- hukuk devletini, insan haklarını, eşit yurttaşlığı, karma- halkçı ekonomi politikalarını, ulus-devleti, anti-emperyalizmi ve tam bağımsız Türkiye’yi savunageldik, bugün de savunuyoruz.

Etnik ve dinsel kimlikler üzerinden siyaset yapılmasına hep karşı çıktık.

Dogmalara, önyargılara ve oportünizme de karşı çıktık.

Kimliğimizi gizlemedik, takıyye yapmadık.

Şimdi yaşamsal bir yol ayrımında iken, Cumhuriyeti kuran partiden de kurultayı fırsata dönüştürerek, dosta düşmana karşı kendisini bir kez daha tanımlamasını, sisleri dağıtmasını bekliyoruz.

Gizli oy- açık sayımla dürüst bir seçim yapılıp yapılmayacağını bilmiyoruz. Seçim sonuçlarına uyulup uyulmayacağını da bilmiyoruz. Kuşku yok ki CHP’yi yönetenler bizim bildiklerimizden çok daha fazlasını biliyorlar. O halde, Şubat başındaki kurultay fırsatını değerlendirsinler.

“Söz konusu vatansa gerisi ayrıntıdır”, diye işe başlanıp CHP programına işlerlik kazandırılmalı; ardından da Cumhuriyet değerlerini duraksamadan savunacak kadrolar iş başına getirilmelidir.

Başka bir fırsatımız olmayabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar