Burçin Aktükün

Burçin Aktükün

Ben Çamur Atayım da Kim temizlerse...

Uzun zamandır ülkemizin her kurumunda yaşanan ve hiç de ahlaki olmayan, bulaşıcı bir huy gelişti. Ben Çamuru atayım da artık kim temizlerse temizlesin. En azından izi kalır...

Hastalığın semptomları çok açık. Önce hedef belirlenir ya da birileri size hedefi gösterir. Arkasından iki elinizin arasına kafanızı koyar ve "nasıl bir pislik atsam" diye düşünürsünüz. Kendi aklınızın sınırları dahilinde düşünüp iftiralarınızı ve sözde dayanaklarınızı hazırlayıp, mesleğinizi kullanarak ya da kullandırtarak icraata geçersiniz. Sonrasında iftira attığınız kişiler sizi arayıp durumun böyle olmadığını söylediğinde de bunu çok büyük bir gazetecilik başarısı adledip gayet pişkin bir şekilde "bomba açıklama" falan gibi başlıklarla yazarsınız. Ne yazık ki ülkemizde artık işler böyle yürüyor.
Savcı alıyor bir kulübün yöneticilerini ve "Siz Şike yaptınız" diyor. Adamlar "hayır yapmadık" diyor. Savcı "o zaman ispatla" diyor. E hukuk sistemimizde hal böyle olunca kendini gazeteci zannedenler ne yapmaz ki... Sadece gazeteciler değil aslında kim ne yapmaz ki.
3 Temmuzdan beri kurban seçilen Aziz Yıldırım ve yönetici arkadaşlarına o günden beri yapılanların özetidir bu. Neden kurban seçildiler peki? Çünkü 3 Temmuzdan beri gelen giden onlara vuruyor ve ne siyasi iktidar ne de hukuk'tan çıt çıkmıyor. Bir nevi onlara vurmak serbest. Gazeteciler, Fenerbahçe Teknik Direktörüne sordukları soruların neredeyse hiç birini başka bir takımın teknik direktörüne korkudan soramazlar. Galatasaray'ın evli ve 2 çocuk sahibi dünyaca ünlü yıldızı otellerde çapkınlık yaparken yakalanır ve kendine gazeteci diyen bu adamlar her nedense bir satır bile yazamazlar. Aynı futbolcu Bursaspor maçı sonrasında ortalığı birbirine katar ama bizim cevval gazetecilerimiz bunu da görmemezlikten gelir. Eskişehir maçı sonrası galatasaray'da Sneijder ve Burak birbirlerine girer ama bizim müthiş gazetecilerde gene tık yok. Çünkü onlara lazım olan malzeme bu değil. Çünkü onlar bu haberleri yaparlarsa belki de mesleklerinden olacaklar. Onurlu yaşamak onlara göre bir iş değil zaten. Bütün bunlar somut olarak yaşanırken biz soyut bir şeyler bulup Fenerbahçe'ye saldıralım daha iyi derler.

Bu müthiş zeki çocuklar, o derin ve engin bilgileriyle düşünürler;
- Ulen, Emre Rabia işareti yaptı ve kadroda yok (kötü oynuyor olması falan önemli değil)
- Sow, oruç tutuyordu, o da kadroda yok (Geldiğinden beri, oruç tutarken hep kadrodaydı ama o da önemli değil)
 
Eee 2 kişide kaldık... Dur ben bir de araya Haka Şükür serpeyim, o da namaz kılıyordu. Milli takıma alınmadı falan deriz. Oohhhh ne güzel düşündüm ben yahu... Şimdi yazıyı bağlamak lazım. Hah onu da buldum adamın namaza, oruca alerjisi var falan dedikmi tamamdır. Vayyy be ulen çok acayip gazeteciyim ben yaaa...
 
Aziz Yıldırım ve onun üzerinden Ersun Yanal'a sallarken şunları hiç düşünmez, araştırmaz ve bilmez; 90 gün oruç tutan El saka ve Ahmet Hassan isimli futbolcularla Ersun hoca kaç yıl çalışmış? Bu futbolcuları oruç tutuyor diye kadro dışı mı bırakmış? Araştırsa cevabı bulacak ama derdi araştırmak değil ki... Çamur atmak.
Hayır bir de Zat-ı Muhterem Twitter'dan diyor ki "Benim Ersun hoca ile ilgili düşüncem şu an sabit, Bakalım benim düşüncelerimi değiştirebilecek hamleleri yapabilecek mi?" Bak bak bak... Pişkinliğin son noktası. Yani diyor ki "ben çok çok çok önemli bir kişiyim, Ersun hoca'nın değiştiğine beni ikna etmesi lazım"  Ego tavan yapmış... Eee iktidara sırtını yaslayınca böyle oluyor işte. 2 gramlık aklıyla, hasbelkader yaptığı meslekte kendini böyle acayip yukarılarda falan görüyor. Sen kimsin ki Ersun hoca seni ikna etsin.
Ne yazık ki etrafımız hep böyle adamlarla çevrili. Omurgasız... Türkiye'de yarın iktidara Sosyalist bir parti gelse bu adamlar Twitter profillerindeki Rabia logosunu anında çöpe atıp Orak-Çekiç logosu koyarlar. Diğer gün iktidara Yeşiller Partisi gelse o profil fotosu hemen oduna dönüşür. Dedim ya omurgasızlar...
 
Diğer yandan ise birileri de başka bir koldan dedikodular yaymaya başlar. "Aziz Yıldırım Kongre'de aday olmazsa UEFA Fenerbahçe'ye verdiği cezayı 1 yıla düşürebilirmiş." Bu dedikoduyu yayanların ruh hali ise yukarıda bahsettiğim sözde gazetecilerden daha feci. Akılları sıra çocuk kandırıyorlar "Bak oğlum eğer ağlamazsan doktor amca acıtmayan iğneden yapacakmış" hesabı... 
 
Eğer illa gazetecilik yapacaksanız o kadar çok araştırılacak mesele var ki...
Mesela Aziz Yıldırım'ın sıkça söylediği "Bu bir siyasi operasyondur" lafıyla ne kastettiğini araştırın,
3 Temmuz darbesindeki hasıraltı edilen tapeleri araştırın.
Trabzonspora örtülü ödenekten verilen trilyonlarca liranın nerelere harcandığını araştırın,
Galatasaray ve Beşiktaş'ın vergilerinin "af yok" denmesine rağmen nasıl affedildiğini araştırın,
Galatasarayın borsa hareketlerini araştırın,
"Top yuvarlaktır ama biz değiliz" diyerek kaleci tolga'yı Beşiktaşa satmayacağız diyen TS başkanının, haftasında tolga'yı Beşiktaş'a nasıl sattığını araştırın.
Bu gün Maliye bakanlığının açıkladığı Vergi Yüzsüzleri listesinde Trabzonspor'un neden ilk 800'e girdiğini araştırın.
Trabzonspor'un vergi borcunun affedilmesi için mi "Bu İşler Siyasetin Kucağına Oturmakla Olmaz" diyen Başkanın gene haftasında Hükümet partisinin Kazlıçeşme mitinginde boy gösterdiğini ve "Başbakan'ın emrindeyim" dediğini araştırın.
Eğer bu konular bizi aşar diyorsanız bana gelin, ben size bir sürü araştıracak konu bulurum.
Siz yeterki Meslek ve İnsanlık onurunuzu koruyun.

Twitter:
@BurcinAktukun

Önceki ve Sonraki Yazılar