AKP'NİN ÇAKMA GÜNDEMLERİ KENDİ ELİNDE PATLIYOR

Bir Aralık sabahı Almanya aralarında Davutoğlu’nun danışmanının da olduğu iddia edilen üç Türk vatandaşını Türkiyeli göçmen örgütleri arasında ajanlık çalışması yaptıkları gerekçesiyle gözaltına aldı.
Şok ‘a giren Yandaş Medya’dan aynı manşetler "MİT'le alakası yok".
Sanki Dünya’da istihbarat elemanı yakalanan ülkelerin hepsi, ajanlarının yakalandığını kabul eder misali bizim Medya’dan yalanlamalar geldi.
Anlaşılan Almanlar bu adamları çok sevdi "Bu üç Türk'le NOEL kutlayalım dediler aldılar"  yoksa ne işi var bizim elemanların fişlemeyle, MİT’le.

MİT'le alakası olmadığından Koskoca Dışişleri Bakanlığı apar topar avukatlar bulup boş yere göndermiştir Almanya’ya. Dünya’da böyle bir tutum sergileyen ilk ülke olmayı da başardık.
Şaka bir yana Almanlar bizim gibi ellerinde sağlam delil olmadan böyle bir tutum içine girmez.

Derken malum TBMM Rüşvet ve yolsuzluk komisyonunun AK Partili üyeleri makul şüphe bulamadığından kendi bakanlarını aklayıp pakladılar. Bence o TAPELERİ tepe tepe dinlememişler, dinlemek bir tarafa malum nedenlerle kırıp imha etme telaşındalar. 

Tam AKP çok sıkıştı gündem bu derken yolsuzlukla yatan biz Türk silahlı kuvvetleri mensubu bir Astsubay kendi sınırımızdan kaçırıldı haberiyle uyanıverdik. Eskiden basın merkezi gibi beş dakikada bir açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığında büyük bir sessizlik.

Bir kaç gün sonra Genelkurmay’dan olayı araştırıyoruz açıklaması geldi. Daha açıklamanın mürekkebi kurumadan bir baktık ki bizim MİT astsubayımız almış gelmiş.

Hangi MİT mi? Ya şu bizim “Suriye’ye 4 eleman gönderip Türkiye’ye 8 füze attıracak olan”
Konsolosluk baskınını MHP Milletvekili Sinan Oğan’ın paylaşımları üzerine Twitter’dan öğrenen MİT.

Hani konsolosluk rehinelerini başarılı bir operasyonla kurtardı diye Hükümet tarafından göklere çıkarılan ama sonrada öğrendiğimiz kadarıyla rehinelerin sınıra gelip kendilerini almasını saatlerce beklediği MİT.

Bu astsubay olayı bizim Bülent Arınç’a bir koli soğan ve patatesle yapılması planlanan suikast olayı gibi karışık. Zaten bu olay hakkında yapılan açıklamalar da gene Arınç'tan geldi.
Bir kaç yıl sonra Sayın Arınç'ın gözleri yaşlı bir halde kameralar önüne çıkıp, gündem değiştirmek için gene kullanılmışım demesini bekliyoruz.

Tüm Türkiye kaçırılan astsubayımıza odaklanmışken gündem bir anda değişti. Dolmabahçe’de DHKP-C elemanı olduğu söylenen bir şahıs elindeki bombayı birden atıverdi Allahtan bombalar patlamadı ve şahıs anında yapılan müdahaleyle yakalandı.

Bir öğrendik ki şahsın ismi aylar önce Savcılığa, Emniyet’e, MİT’e bildirilmiş. AKP’nin eski ortağı paralel muhalefet medyası istihbarat zafiyeti var diyerek AKP hükümetini eleştirmeye başlamıştı ki, Sultanahmet’te canlı bomba patlayıverdi. Yandaş Medya durur mu? Saldırganı anında bildirdiler, saldırganı bildirmekle de kalmadılar anında Reyhanlı'da olduğu gibi CHP ‘ye bağladılar, hatta CHP'de kesmedi üzerine KDV si olsun diye paraleli de eklediler.

Allahtan muhalefetin imdadına Twitter kullanıcıları yetişti, patlama sonrası bombacının servis edilen resimleriyle Elif denilen şahsın resimleri uyuşmuyordu. Elif’in ailesinin adli tıp kurumuna gidip bu bizim kızımız değil demesiyle bombacının Elif olmadığı kesinleşti.
Saldırgan “Kara Çarşaflı” “Karadul” Diana çıktı

Saldırının detaylarını tüm Türkiye gibi Twitter’dan öğrenen DHKP-C, Emniyet ve MİT ‘ten ses yok. Saldırıdan beş dakika sonra manşetlerle CHP’yi suçlayan ve yalan yanlış haber vermekle ünlenen Yandaş kalemler bombalama olayıyla ilgili haber vermeyi de kesip dut yemiş bülbül misali sessizliğe büründü.

DHKP-C demişken, Dünya üzerinde gönderdiği terörist iki el bombası atan ve patlamayan, kendi üyesi olmayan canlı bombayı üstlenip daha sonra opps bizim ki değilmiş biz daha sonra patlatacağız diyen ilk terör örgütü olma unvanını ele geçirmeyi başardı. Bu başarının yakın zamanda Penguen başta olmak üzere mizah dergilerinin kapaklarını süslemesi bekleniyor.

O sırada Kemal Kılıçdaroğlu’na fırlatılan ayakkabının numarasını araştırmakla meşgul olmak zorunda bırakılan ve 70 yıldır kendini bir türlü savunma başarısını gösteremeyen CHP’den yandaş medyanın suçlamalarına karşı bir tepki gelmedi.

Ama beklenmeyen çok sürpriz bir şey oldu. Saldırıdan bir gün önce Yunanistan’da yaşanan sel felaketinde çekilmiş bir fotoğrafı Twitter’dan İzmir diye servis edip, her yağmur yağdığında Ankara’nın göbeğinde beliren balık adamları unutturma çabasıyla İzmir’in CHP’li Belediye Başkanı tarafından iyi yönetilmediğini göstermeye çalışan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek Twitter üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan bu saldırıyı kınadı.

Bu beklenmedik kınama olayı üzerine fırlatılan ayakkabının numarasından yola çıkan CHP'nin ipuçlarını birleştirerek Ankara’nın bağlarından başladığı araştırmayı derinleştirerek ASKİ kanalizasyon boruları üzerinden Ankara Belediye Başkanlığı ofisine ulaşması bekleniyor.

Elif konusuna gelince.

Kaç-Ak Saray’dan gelen talimat üzerine eski göz ağrısı Elif’i bulmak için görevlendirilen Polat Alemdar ve Kurtlar Vadisi Ekibi dizi çekimlerine 15 Ocak’a kadar çekimlere ara verdi.
Gündem o kadar dolu ki, Elif’le yatıp Diana’yla kalkmanın şokunu atmayan yandaş medya Fransa katliamıyla sessizliğini bozdu.

Saldırının ardından hükümetimizin bakanlarından gelen “ama” dolu imalı açıklamalar bizler kadar yabancı basının da tepkisini çekti. Bizimkiler saldırının ardından şu an bile komplo teorileri yürütmeye devam ediyor,dış basında çokca dinlendirilen AKP teröre destek veriyor açıklamalarına karşı savunma iç güdüsüyle yapılan açıklamalar.Aklı başında basın mensupları bu “ama” diyerek başlayan açıklamaları tartışırken Dünya’nın bir başka bölgesinde Nijerya’da “Boko Haram” adlı terör örgütünün binlerce insanı katlettiğini duyduk.

Aklımıza 17-25 Aralık tepelerin ’de Mustafa Varan K ile THY yöneticisinin THY aracılığıyla Nijerya’ya taşıdığı malzemeler “Abi bu silahlar Müslüman mı, Hristiyan mı öldürecek” ifadeleri geldi.

Muhalefetin bu konu üzerine yoğunlaşmasına izin vermek istemeyen kesimler bir baktık, 
Kaç-Ak Saray Soytarısı sözde bir gazeteciye, canlı yayında CHP milletvekillerine ve usta gazeteci Uğur Dündar’a “PUŞT” dedirttiler.

Gündemin AKP aleyhine dönmesine, kadınları iş hayatından, eğitimden uzak tutmak için rüşvetler dağıtan Davutoğlu’nun hastalığı SON DAKİKA manşetleriyle yetişiverdi. Anlaşılan buda kesmemiş ki akşam daha medya ya düşmeden Twitter üzerinden “AVM'ye” diyerek TT listesine giren “MİT AVM’ye saldırmak üzere olan PKK Bombacılarını yakaladı” haberi geldi.

Hangi MİT ‘mi? Yedi ay önce turist olarak Türkiye’ye gelip dönmeyen, Radikal Dinci Terörist “Karadul” Diana’yı takip edemeyen MİT.

Bizim MİT bu kez çok hızlı çıktı ve AVM'ye Ses bombası atmak üzere olan iki PKK /YDG-H elemanını takipteymiş şak diye anında teröristleri kıskıvrak yakalayıverdi.
Saldırı olayına gelince YDG-H Twitter hesaplarından olayın gündem saptırmak için kurgulandığı açıklaması geldi.

Medyanın hali malum sözde açılım denen süreç nedeniyle gene üç maymunu oynamakla meşgul, Twitter ve bu terörist YDG-H paylaşımları da olmasa Güneydoğu'da meydana gelen terör olayları hakkında haber alamayacağız.
Ama yiğidi öldür hakkını yeme. Twitter üzerinden trolleri sayesinde aldığı istihbarat bilgilerini derleyip toparlayan  “MİT” El-Kaide ve IŞİD in Türkiye’de eylemler yapabileceğini Türk halkına bildirdi.

Davutoğlu’nun sağlık durumuna gelince,kağıt ürerinde Başbakan göründüğü için Kaç-Ak Saray'dan önümüzdeki seçimlerde bir millet vekilini seçme onayını aldığı ve moralinin düzeldiği, AVM önünde bulunan çakma bombalarında etkisiyle iyileşiği öğrenildi.

Fransız Hükümeti’nden gazlanmayacağı garantisi alan Davutoğlu’nun yarın Paris’in sembollerinden Republique Meydanı’nda yapılacak  “Cumhuriyet” yürüyüşü katılacağı duyuruldu. Davutoğlu her ihtimale karşı yanına AKP hükümetlerinin bugüne kadar hiç önemsemediği Anayasanın gösteri ve yürüyüş kanununu içeren 26 ve 34 üncü maddelerinin yazılı olduğu metin ve bin kişilik koruma alacağı açıklandı.

Davutoğlu’nun Paris’te terör olaylarını kınamasını “ama kimse bizim sabrımızı sınamaya kalkmasın” demesini bekliyoruz.

Yurda döndükten sonra da Paris’teki gösterinin adının “Cumhuriyet” olmasına içerlenen Davutoğlu’nun Yeni Kapı meydanında “Osmanlı” yürüyüşü düzenleyebileceği dedikodular arasında. 

Elif ‘mi? o iş çok karışık, kurtlar vadisi senaristleri bilgi sızmaması amacıyla Kaç-Ak Saray’a yerleştirilen çelik kasa-odalar içerisinde bu konu üzerinde yoğunlaşmış durumda.

Twitter üzerinden aldığımız istihbarat’ göre senaristler, DHKP-C yardımıyla Elif’in etkisiz hale getirip, bir araç içerisine konmasını ve uzaktan kumandayla patlatılıp, canlı bomba olarak yeniden gündeme oturtmayı düşünüyor.

Bu sayede DHKP-C de hiç bir hükümetten emir almayan bir terör örgütü olduğunu kanıtlamış, yandaş medya da Kaç-Ak Saray’dan aldığı Elif’i, CHP ve paralele bağlama talimatı yerine getirmiş olacak. İktidardan Kuşçu Eşref ve nokta atışları yapan rakibi Fuat Avni’nin paylaşımları zaten olayların bu yönde gelişeceğini gösteriyor.
Dost sohbetlerimizde eski Paralel Devlet Olan AKP-Cemaat ilişkisini üzerinde konuşurken hep  ”AKP ve Cemaat aslında bir bedenin bütünüdür, Cemaat bu bedenin beyin kısmını oluşturur, cemaatsiz AKP beyinsiz boş bir kadavradan ibarettir” derim.

AKP eski paralel ortağı Cemaat olmadan kumpas kurmayı, gündem değiştirmeyi pek beceremiyor ne yaparsa yapsın yapay gündemleri kendi elinde patlıyor.

Görünen o ki daha çok kıyıya köşeye atılmış bombalar göreceğiz ve duyacağız.

Bombalamalar ister istemez insanın aklına “8 Kasım 2009'da, Söğütlüçeşme-Zeytinburnu seferini yapan İETT otobüsüne düzenlenen molotof kokteyli saldırısı getiriyor.Bu Terör eylemi sonucunda 17 yaşındaki Serap Eser hayatını kaybetmiş.Olayın ardından yakalanan zanlı Mahkemede MİT adına çalıştığını söylemişti.MİT ise yaptığı açıklamada kendisinin haber elemanı olarak kullanıldığını söylemiştir.

Bu zihniyetten her şey beklenir. Yarın kalkıp kendi binalarını bombatıp, mağdur edebiyatı yaparlarsa şaşırmayın. Bir taşla iki kuş. Neden mi? Binalar zaten değerinin beş katına sigortalanmıştır hem para kazanır hem mağdurum der.

İnşallah muhalefete, paralel ’e bağlanmak istenen bu sahte bombalarla uğraşırken gerçek bombaları ve bombacıları "Diana" gibi gözden kaçırmayız

Önceki ve Sonraki Yazılar