Dr. Hasan Vasfi Altay

Dr. Hasan Vasfi Altay

Ahan da ileri demokrasi, hem de Barzanili

24 Kasım Öğretmenler Günü arifesinde eşit, parasız, bilimsel eğitim taleplerini dile getirmek için Milli Eğitim Bakanlığı'na yürümek isteyen Eğitim-Sen üyesi öğretmenlere, polisin tepkisi çok sert oldu. Biber gazı ve basınçlı su kullanan polisler, ayrıca copla, tekme ve tokatla müdahale ettiler. Eğitim-Sen üyesi Aslı Akdemir, başına isabet eden gaz kapsülü nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Eğitim-Sen Konya Şube Başkanı'nın bacağı kırılırken, Eğitim-Sen Kırıkkale Şube Başkanı ise biber gazının etkisinden dolayı geçici körlük yaşadı. Bakanlığa yürümek isteyen öğretmenlere reva görülen muamele böyle. Açılan demokrasi paketleri de kar etmiyor. Katranı kaynatmakla şeker olmayacağına göre, 12 Eylül faşizminin meyvelerinden özgürlük ve demokrasi beklemek anlamsız. İktidar ortağı cemaat de yargıda ve emniyette demokrasi aşkını dışa vurmuş bir ekip. (Bkz. Gezi eylemleri ve Ergenekon, Balyoz davaları). Geriye ne kalıyor? Maalesef hiçbir şey. Uyduruk sosyal demokratlarla, uyduruk milliyetçilerin demokrasi mücadelesine tanık olamıyoruz. Birileri bize Tayyip Erdoğan’ı Olof Palme veya Willy Brandt diye yutturmak istiyor. Açılım filan derken şimdi bir de Barzani’miz oldu. Mesut’u -İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer’i de yanına katıp- sünnet çocuğu gibi Diyarbakır’da dolaştırdılar. Kürt milliyetçiliğini kaşıyıp İslamik bir federasyon kuracağız. Oysa Barzani ile olan muhabbetimizde samimiyet yok. İki taraf da gerçek dost değil ve ABD’ye oynuyor. Sudan lideri El-Beşir’i de Konya’da gezdirsek fena olmaz (Arap açılımı). Ayrıca, bu Mesut Öcalan’dan daha katı ve daha fırıldak bir Kürt milliyetçisi. ABD ve Avrupa’nın üçüncü dünyayı manipüle edebilmesi için ellerindeki tek anahtar din. Frenklerin bu yalın ayak, başı kabak AKP’ye sarılmaları bundan. Abdestli kapitalizmden istediklerini alıyorlar ya, ötesi mühim değil. Avrupa ahlaksız bir uygarlık. Alacaksın biber gazını, copu ve tomayı, Avrupa’da parlamento binasına dalacaksın. Parlamento başkanı Martin Schulz’a tazyikli su sıkıp, biber gazını dayadıktan ve copu da münasip yerlerine ekleştirdikten sonra soracaksın: “Nasıl baba? Beğendiniz mi ileri demokrasimizi? Avrupa müktesebatına uyduk mu? Yeni sayfa açacak mısınız? Bizi birliğe alıyor musunuz? Onbir yıldır AKP ile dans edip Türk halkını niye makaraya alıyorsunuz ulan kavas? (Bu kavas Adana valisinin sözünü ettiği kavas). Egemen Bağış da sizin olsun. Belki turşusunu kurarsınız”. Hırsımızı alamazsak, Washington’a da uğrayıp Obama’nın kafasına copla birlikte hocaefendinin birkaç kitabını yerleştirmemiz mümkün. Akabinde: “Al ulan, oku bunları. Erdoğan’a Hocaefendi’yi incitmemesini söylemişsin. Madem adam bu kadar değerli, kitaplarını hatmetmelisin. Ona vatandaşlık vermelisin, senatör filan yapmalısın. Uzak diyarlardan bazuka gibi niye üzerimize salıyorsun, şopar?” demekte mümkün. AKP ve cemaat zaten amcazade oluyorlar. Sam Amcazade. İleri demokratik AKP’de farklı fikirlerin etüt edilmesine tanık olamıyoruz. En son, iktidarın uygulamalarını kritik eden AKP Kütahya milletvekili İdris Bal ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edildi. Kendi milletvekiline bunu yapan zihniyetin öğretmenleri hırpalaması çok doğal. Ara sıra şaşırıp çıkıntılık yapan Başbakan yardımcısı ve AKP sözcüsü Bülent Arınç’ın yediği fırçalar ve ağlamaklı hali de malumunuz. Hülasa, Türkiye Kaddafi Libyası gibi bir kabileye dönüştü. Türkiye hukuku büyük reisin sözlerine, sitemine ve tokadına indirgendi. Öte yanda bu ileri demokrasinin sac ayaklarından ikisi AKP ve cemaat ise üçüncüsü de Kürtlerdir. AKP açılım emziğini ağızlarına verince kuzu gibi oldular. Bu Kürtlerin hiç mi solu, sosyalisti kalmadı yahu? Gezi eylemlerine bile “Ulusalcıların marifeti” deyip burun kıvırdılar. Asla sınıf mücadelesi vermiyorlar? MHP tarzı Türk milliyetçiliği bitti, şimdi de Kürtler kaynıyor.  Kadere bak. Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü dostlar. Öğretmenlerimiz kafa darbeleri ve birkaç kırık çıkıkla atlattılar günlerini. Her meslek için aynı koşullar söz konusu. Tepki verip talepte bulunursan tek muhatabın polis. Bu demektir ki demokrasiyi de polis kuracak bu memlekete. Belki 300 yıl sonra.

Önceki ve Sonraki Yazılar