İbrahim Karamemet

İbrahim Karamemet

26 Nisan Sinop - 1 Mayıs İstanbul

Geçen Hafta Sinop’taydım. Sinop’a sırf gezmek için de gidilir, gidilmeli ama, benim gitme amacım o cennet köşede yapılacak nükleer santrala karşı yapılacak mitingi izlemek ve katkı sunmaktı. Daha önce de yazdım Sinop çok güzel bir yer. Mutlaka görülmeli. Yapılan araştırma ve anketlere göre yurdumuzda en mutlu insanların yaşadığı kentimiz. Bu huzur günlük yaşama da sinmiş. Bu kadar candan, yardımsever ve saygılı bir toplum görmedim. İnsanlar birbirlerine saygılı, esnafı güven veriyor, selam veriliyor, selam alınıyor. Hiçbir kavşakta trafik lambası yok. Çünkü ihtiyaç yok. Bir ara şehircilik gereği koymuşlar. Fakat bakmışlar ki, trafik daha çok aksamış hatta, kazalar olmaya başlamış, kaldırmışlar. Ve trafik düzene girmiş. Avrupa şehirleri dahil, hayatımda ilk kez Sinop’ta karşı kaldırıma geçerken otomobiller durdu ve yol verdi. Afalladım. Hem de bu orada bulunduğum üç gün içinde iki kere oldu. İkincisinde öyle duruyordum ve karşı kaldırıma geçmek niyetim de yoktu ama, otomobil durup da şöför eliyle buyurun işareti verince ayıp olmasın diye geçtim karşı kaldırıma. Nasıl olsa geri dönmek kolay ve güvenli. Havası güzel, suyu güzel, çayı güzel, simidi güzel, hem de en güzeli. Doğa harika, insanı insan. Tek kusuru bir Türkiye klasiği olan kişiliksiz yapılaşma. Buna da galiba bu ülkede çare yok. Sinop’ta bile.

26 Nisan günü, Çernobil nükleer faciasının yıldönümünde Nükleer Karşıtı Platform’un düzenlediği Nükleer Santrala Hayır Mitingi vardı. Yurdun dört bir tarafından akın akın geldiler. O kadar ki, gelenler koca alana sığmadı. Sunucular sık sık lütfen sağa sola ve yan sokaklara yayılalım alanımıza giriş yapacaklar dışarda kaldı  anonsu yaptı. Çok düzenli, çok olgun bir miting gerçekleştirildi. Konuşmacıların her biri harikâydı, hele Mersin Nükleer Karşıtı gruptan konuşma yapan hanımefendi ve Sinoplu başı bağlı anneanemizin konuşmasını ve dediklerini hiç unutmayacağım. Hem çok önemli gerçekleri vurguladılar, hem bütün bir meydanı coşturdular. Sağolsunlar. Acaba bu başı türbanlı anamızın dediklerini Ankara duyacak mı?. Duysa bile duymamazlıktan gelecektir çünkü çok doğru ve haklı ağır suçlamalar içeriyordu bu konuşma. Konuşmacılardan sonra Sinoplu sanatçılardan Gülbahar Karaduman ve İsmail Kır’ın gençlerle hazırladığı kalabalık bir pandomim gösterisi yapıldı. Bütün konuşmacıların dediklerini özetleyen bir gösteriydi. Dudak ısırtacak bir gösteriydi. Adeta bütün mitingin santsal bir soyutlamasıydı. İlgiyle izlendi, çok alkışlandı. Ardından Kuzey Rüzgârının çocukları hârika bir konser verdiler ve hiçbir olay olmadan bu muhteşem protesto mitingi olaysız dağıldı. Polis yoktu. Polis yalnızca meydana bireysel girişlerde usulen bir arama yaptı. Bana yaşımdan olacak arama bile yapmadılar, üstelik buyrun deyip aldılar meydana. Kortejin girişinde ise yolu açmak için çalıştı, yani görevini yaptı. Meydanda polis yoktu, olay yoktu.

1 Mayıs. AKP hükûmetinin üstelik resmi bayram ve tatil ilân ettiği 1 Mayısta İstanbul’da 39bin polis vardı, Irak işgalinde Amerikan ordusunun ilk dalga birlikleriyle eş. Şehir işgal edilmişti, bayram zehir oldu. İstanbul üniformalı piyadeler ve panzer ve TOMA işgali altındaydı. Şehrin her sokağı bloke edilmişti. Atılan biber gazının ve plastik merminin haddi hesabı yoktu. Ağır suçlar işlendi dün İstanbul’da. Bu ağır techizatlı ordu İstanbul’da terör estirdi. Vali terör tehlikesi var demişti, doğruymuş. Meğer adamın bir bildiği  varmış. Meğer terör önceden planlanmış, plana göre de zorunlu olarak gerçekleştirilmiş.

Oysa, 1 Mayısı bayram ilan eden bu iktidar, resmi tatil yapan da bu iktidar. İleri demokrasi iddiasında bulunan da bu iktidar. Bizim kuşak demokrasi diye birşeyi bilirdi. Aksak da olsa olsa bir çeşit demokrasiyi yaşamıştık. Bu iktidar bir ileri demokrasi lafı attı ortaya. Nedir diye merak ediyorduk, dün öğrendik. Meğer ileri demokrasi ibrikçinin ibriği imiş. Bir önderin kafasına estiği gibi nerede ne yapacağmızı buyurmasıymış. Orda yürüme, burda durma demekmiş. İstemez, kalsın. İleri demokrasi sizin olsun. Siz kanunlara uyun yeter. İleri demokrasinin, bırakın ileri demokrasiyi, demokrasinin seçim demokrasisi olmadığını dün anladık. Hele hele seçim seçim üstelik tescilli olarak şaibeliyse. Dün istanbul’da suç işlendi. Yasalar hiçe sayıldı, yollar kesildi. Yol kesmek ağır suçtur. Sıradan vatandaş işine gidemedi. Bu suçtur. Sağlık çalışanları hastahanelerine gidemedi, bu insanlık suçudur. Anayasal haklar ayaklar altına alındı. Anayasal suç işlendi. Ve en önemlisi terör estirildi. Terör suçu işlendi. Dün İstanbul işgal altındaydı ve yapılanları bir işgal ordusu yapmazdı. Neden? Neydi bu inat ve ısrardaki amaç? Amaçlanan neydi iyi düşünmek gerekir. Asıl amaç gündemi saptırmaktı. Tuzağa düşmeyin, iyi tahlil edin ama fazla takılmayın. Hemen bugünden itibaren gerçek gündemlere dönün. Ancak dün amaçlanan her neyse hakim güç buna ulaşamadı. Yaptıklarıyla rezil oldu. Amacı terör bahanesiyle puan toplamaktı, puan kaybetti. Başta işçiler olmak üzere 1 Mayıs bayramını kutlamak istiyenlerin üzerine terör yaftası yapıştırmaktı amaç ama, bütün dünya terör estirenin kim olduğunu gördü.

AKP ye oy verenlerin içinde yoksul işçi kesiminden çok kişi var. Böyle davranan bildiklerim var. Onlar oturup iyice düşünmeli. Oy verdikleri gücün kendilerine neyi reva gördüğünü anlamalı.

Merak ettiğim bir konu da, dün İstanbul’da Belçika büyüklüğünde bir alan, 39bin kişilik piyade birliği ve Cağaloğlu ve Vatan caddesindeki kurmaylarıyla 40bin kişilik bir ordu, Ankara’da Lüksemburg devleti kadar bir alan 20bin kişilik bir ordu tarafından işgal edildi. Merakım bu harekâtın ve bundan zarar gören normal vatandaşın ve iş sahiplerinin mali bilançosu nedir? Bu para nereden, ne için harcandı?.. Bu para benim, hepimizin verdiği vergilerden, bize karşı, bizim devletimiz tarafından kullanıldı. Hem de ağır suçlar işlenerek kullanıldı. Bu sorgulanmalı. Bunun hesabı sorulmalı. Muhalefet milletvekillerine sesleniyorum, lütfen mecliste başbakana, maliye bakanına ve içişleri bakanına sorun bunu. Bir gün bu parayı onlardan geri alacağız. Şimdiden bilelim. Bu harcanan parayla neler yapılırdı onu da bilmek istiyorum.

Dün, iktidar göya gövde gösterisi yapacaktı, gücünü, hükmünü gösterecekti, iktidarını kaybetti, dünyaya rezil oldu, gerçek yüzünü gösterdi,  Hem de ağır suçlar işleyerek gösterdi. Dün iktidar partisi en az iki puan kaybetti. Unutsunlar artık Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, aday kim olursa olsun unutsunlar. Daha genel seçimlere kadar da çok puan kaybedecekler. Akıl fikir dileriz, akıl sağlığı dileriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar