Son Darbeyi Ekonomi mi Vuracak ?

Son Darbeyi Ekonomi mi Vuracak ?

Türkiye'de ki gelişmelerin ekonomik sonuçları, ünlü İngiliz gazetesi Financial Times'ın bu günkü sayısında da yer buldu.

ERDOĞAN'IN İKTİDARINA BİR TEHDİT DAHA

1 Haziran'da başlayan, kısa sürede tüm Türkiye'yi saran, Taksim Gezi Parkı direnişi ile zayıflayan ve göstericilere karşı sert tutumu ile tüm dünyada yalnız kalan AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarını, ekonomide ki dalgalanmalarda tehdit etmeye başladı. Sürekli iniş trendinde olan İstanbul Borsasının yanı sıra, Türk Lirasının Dolar karşısında % 5 oranında erimesinin üzerine, her geçen gün artan cari açık, piyasalarda büyük tedirginliklere neden oluyor.

Merkez Bankası, piyasalara Erdoğan'ın sürekli övündüğü döviz rezervlerini satarak, TL değerini korumaya çalışsada, dolar yükselişini sürdürüyor. Bir yandan AKP ve Erdoğan politikalarına karşı direnişin bir türlü dinmemesi, öte yandan Mısır'ın Erdoğan'ı sayılan Mursi'nin devrilmesi, Türkiye ekonomisini zayıflatmaya devam ediyor. Erdoğan ve AKP Hükümeti, dinmek bilmeyen protestolara karşı küçük geri adımlar atsada, en az 5 yıldır orta kesime uyguladığı baskı politikalarının sonuçlarını halka unutturamıyor. Dünya ekonomik çevrelerinin yakından izlediği bu gelişmeler, özellikle Avrupa Basını tarafından büyük bir dikkatle takip ediliyor. Hemen, hemen, hergün bir büyük Avrupa gazetesinin ön sayfalarında yer alan Türkiye'de ki gelişmelerin ekonomik sonuçları, ünlü İngiliz gazetesi Financial Times'ın bu günkü sayısında da yer buldu.


MERKEZ BANKASI 1 AYDA 2.25 MİLYAR DOLAR SATTI

Financial Times gazetesi Türkiye'nin ekonomik durumu üzerinde yayınladığı bir haberde, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı protestolarından "gizli bir faiz lobisini" sorumlu tuttuğu bir dönemde Merkez Bankası'nın faiz oranlarını yükseltmekten çekindiğini ve bu yüzden liraya destek olabilmek için 2,25 milyar dolar rezerv kullandığını yazıyor. Gazetenin haberi şöyle:

BÜYÜK CARİ AÇIK RİSKİ

 
"Türkiye'nin büyük cari açığı daha çok kısa dönemli akımlarla finansa ediliyor. Bu yüzden de lira, ABD'nin parasal teşvikten vazgeçeceği gibi ihtimallerden çok daha fazla etkileniyor.
24 Mayıs'tan beri lira dolar karşısında %5 oranında değer kaybetti. GlobalSource Partners danışmanlık firmasından Murat Üçer "60 milyar dolarlık bir cari açığın %6'lık faiz oranlarıyla idare edilip edilemeyeceği sorusuyla karşı karşıyalar. Siyasi gerilimin arttığı ve faiz lobisi savının dolaştığı bir ortamda Merkez Bankası zor bir durumda olmalı." diyor.
Türkiye'yi Haziran'da etkisi altına alan protestolardan çok önce Merkez Bankası'nın faiz oranlarını değiştirmeyeceği ortadaydı. Zira banka sıklıkla para politikasını faiz oranlarını değiştirerek değil, daha düşük oranlara verilen borcu değiştirerek sıkılaştırıyor.
Merkez Bankası bu tür alışılmışın dışında adımların faiz artışıyla gelen sorunlara yol açmayacağına inanıyor. Korkulan sorunların arasında iç büyümenin yavaşlaması veya çok fazla yabancı sermayenin çekilmesi de bulunmakta.
Ama bazı uzmanlar bu davranışın ne kadar yerinde olup olmadığını sorguluyor. UBS Bankası'ndan Reinhard Cluse "Yüksek cari açığı olan ülkelerin faiz oranlarını da yüksek tutması gerekiyor. Yoksa açık büyür." diyor.
Her ne kadar Merkez Bankası bağımsız olsa da, Erdoğan'ın İslami hükümeti 2001 yılından beri reel faiz oranını sıfır olarak belirledi.
Protestolar sırasında Erdoğan bunlardan bir faiz lobisini sorumlu tutmakla kalmayıp spekülatörlerin 'ümüğünü sıkacağını' söyledi ve halkın özel bankalardan daha çok kamu bankalarını kullanmasını teşvik etti.