"Bize Nasıl Kıydınız"

"Bize Nasıl Kıydınız"

Balyoz davasında verilen 16 yıllık hapis cezası Yargıtay’ca onanan F-16 pilotu Hava Pilot Kurmay Yarbay Süleyman Namık Kurşuncu, ailesiyle bayram görüşü sırasında Hürriyet’e mektup gönderdi.

‘Türk milleti’ne soruyorum: Bize nasıl kıydınız


“Türk milletine soruyorum. Bize nasıl kıydınız?” diye seslenen Kurşuncu, mektubunda siviller için inandırıcı bulunmayan dijital delillerin askerler için inandırıcı bulunduğuna dikkat çekerek “Kurban Bayramı öncesi bizi kurban ettiler. Yıllarca ölümle dans ederek, kelle koltukta uçup vatana hizmet ettik. Düşüp şehit olsaydım kahraman olacaktım. Ailem bu kadar maddi zorluk için kalmayacaktı” dedi. Kurşuncu’nun Hürriyet’e gönderdiği mektup özetle şöyle:

KARACILARA SEVİNDİM

Ben; hüküm ile er, eski rütbesi Hv. Pilot Kurmay Yarbay olan Süleyman Namık Kurşuncu. Balyoz kabusundan önce TSK’da Harbe Hazır F-16 pilotu olarak görev yapmaktaydım. Yargıtay’ın Balyoz davasından verilen 16 yıllık hapis cezasını onaması ile hükümlü, terörist, darbeci oldum. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün çok üzüldüğü az sayıda havacı ve denizci genç subaydan biri benim. Karacı yok çünkü hepsi beraat etti. Havacıların ise aynı dönemde aynı rütbede olanlarının tamamının cezası onandı. 2003’te bir yıllık Yüzbaşı, Harp Akademisi 1’inci sınıfta öğrenciydim. Akademide yan yana oturduğumuz ve suçsuz olduklarına emin olduğum karacı büyüklerim ve kardeşlerim Yargıtay kararı ile aklanırken inanın mutlu oldum. Bu durum; G. Kur. Bşk. ve K.K.K.’nın gerçekleştirdiği başarılı bir hukuk arama ve personel kurtarma operasyonu gibi algılanmaktadır.

EKMEĞİM İMHA EDİLDİ

Kısaca nasıl terörist ve darbeci oldum açıklayayım. Benim sözde ilan edilecek sıkıyönetim kapsamında FB Stadyumu’nun havadan kontrolünü yapacağım kanaati, şüpheli dijital bir veriye dayanılarak mahkeme heyetinde oluşmuş. Bu veriyi son kayıt eden de GSALKAYA adlı kullanıcıdır. Havacılık tarihinde örneği olmayan bu olayın savunmasını yaparken; “Ne ile suçlanıyorum, uçan gardiyan olmakla mı?” diye sormuştum. Yargıtay’ın askerlere hukuki yaklaşımındaki acımasızlığa kendimden örnek vermek istiyorum. Yargıtay FB Stadyumu’nun havadan kontrolü dijital verisindeki NKURSUNCU kullanıcı adı ile şahsım arasında illiyet bağı kurarak cezayı onamıştır. Yargıtay, dijital verilerde sadece ismi geçen sanıkları delil yetersizliği nedeniyle beraat ettirdi. İnandırıcı delil bulunmadığı için beraat eden sanıklardan Güllü SALKAYA ile ceza alan benim hukuki durumu birebir aynıdır. (Güllü SALKAYA’nın beraat etmesine gönülden sevindim. Çünkü masumdur)(…) İşin özü sivil şahıslar için inandırıcı bulunmayan bilgisayar kullanıcı adları ve dijital delil asker şahıslar için inandırıcı ve yeterli delil kabul edilmiştir. Bu Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı değil midir? Yargıtay hukuki durumu eşit olan iki sanığa farklı değerlendirme yapmıştır. Adalet midir? Bu hüküm ile geçmişim yok edildi ve haksız yere verilen cezayı tamamladıktan sonra bile pilotluk yapamayacağım. Geleceğimi ve evime ekmek götürdüğüm işimi de imha ettiler.

DÜŞÜP ŞEHİT OLSAYDIM

Kızım hapishaneye girdiğimde 2 yaşında idi, çıktığımda 14 olacak. Oğlum 9 idi, 21 yaşında olacak. Paralı emekliliği yaşımdan dolayı hak edemediğim için 2014 ortasına kadar maaş alamayacağım. Ortada bir ceset, çalınan bir mal olsa bana yıktılar diyeceğim ama bir şey de yok. Dijital ortamda kalan ve kimin durdurduğu belli olmayan darbe teşebbüsünü bize yıktılar. Adeta Kurban Bayramı öncesi bizi kurban ettiler... İsyanım benimle beraber eşim, evlatlarım ve ailemin de kurban edilmesidir. Yıllarca ölümle dans ederek, kelle koltukta uçarak vatana hizmet ettik. Düşüp şehit olsaydım kahraman olacaktım. Ailem bu kadar maddi zorluk içinde kalmayacaktı. Bu durumu evlatlarıma nasıl açıklayacağım? Buna kahroluyorum.

VİCDANINIZA SESLENİYORUM

Yargıtay hükmü başında Türk Milleti adına ibaresi ile başlıyor. Türk Milleti’ne soruyorum. Bize nasıl kıydınız? Şüpheli dijital verilerin sahteliğini belirten bilimsel raporlara rağmen, zaman ve mekan uyumsuzlukları görmezlikten gelerek, kimsenin hissetmediği “manevi ortamda” kalan cebir ve şiddet ile 237 TSK mensubuna nasıl kıydınız? Türk Milleti bu kadar vicdansız mı? Dinimizde bile kurbanlık seçmenin belirli kriterleri, yolu yordamı vardır. Vicdanınıza sesleniyorum. Sevdiklerinize ve evlatlarınıza her sarıldığınızda, bu huzura hasret, adalete hasret, geçmişin intikamı uğruna kurban edilmiş Balyoz mahkûmlarını hatırlayınız. Bizi unutmayınız...”