Eyşan Özhim'den Beşiktaş Filmi Geliyor

Eyşan Özhim'den Beşiktaş Filmi Geliyor

  Nilüfer Bayrı  

Uzun bir aradan sonra kamera karşısına geçen ünlü model ve oyuncu Eyşan Özhim'in senarist, yapımcı ve oyuncu olarak yer aldığı, "Benimle Oynar Mısın?" filminin özel gösterimi pazartesi günü Feriye Sinemalarında gerçekleşti. 
 
Başrollerinde Eyşan Özhim, Uğur Polat, Ertan Saban, Arif Erkin gibi önemli oyuncuların yer aldığı filmin yönetmenliğini ise Özhim'in dokuz yıldır birlikte olduğu sevgilisi Aydın Bulut üstlendi. Başrol oyuncularından Uğur Polat'ın katılamadığı özel gösterim öncesi filmlerini anlatan ekip Beşiktaş-Galatasaray derbisinde yaşanan tatsız olaylara da değindi. Eyşan Özhim, " Beşiktaş- Galatasaray maçında yaşanan olaylar için Çarşı yapmadı, olanlar komploydu" dedi. Gezi Parkı olaylarından, Beşiktaş semtinde ki mimari değişikliklere kadar her şeyi konuştuğumuz Eyşan Özhim”Türkiye, son 10 yılda farklı bir boyuta geldi. Kafamızda ki bütün gökkuşakları artık griye boyandı. Ama biz yılmadık o griliğin altında gök kuşağının var olduğunu biliyoruz.
Bizim gönlümüz rengarenk”dedi.
 
Film için belgesel tadında diyebilir miyiz?
Aynen öyle. Filmin hikâyesini 10 yıl evvel Aydın Bulut bana gösterdi. İki farklı senaryo halinde 8-9 yıl boyunca üzerinde çalıştık. 2-3 sene evvel dedim ki Aydına; '' Gel bu konuyla ilgili yazdığımız iki senaryoyu çöpe atalım. Çünkü enerjileri güzel değil. Pozitif bir duygusu olsun dedim. Benim senaryoda ki katkım kadınsı katkı oldu. Bu günün dünyasına kadın gözünden bakmak çok daha mantıklı. Erkeklerin dünyasında kadının da varoluşu, onların dünyasını kadının anlatması çok daha ilgi çekebilir, daha güzel olur diye düşündük.
 
Senaryonuzu geliştiren etkenler neler oldu?
Öncelikle Beşiktaş oldu tabii ki, hem semt hem de takım olarak. Kartal, İnönü, buranın insanları Mesela filmde Neyzen Tevfik ilgili bir sahne var. Beşiktaş’taki gelmiş geçmiş en kalabalık cenaze ona ait, Sinanpaşa’dan kalkmış. Ve bence Neyzen Tevfik’le tam bir Çarşı ruhu taşıyor, Beşiktaş ruhunu çok güzel ifade ediyor. Tıpkı Optik (Başkan) gibi, Nevzat Çelik gibi. Buradan geçmiş bir sürü karakter var. Dolayısıyla o noktalara çıktık ve filmi de gökteki kartallara ithaf ettik.

Aydın bey’in Beşiktaş'la yakınlığı nerden geliyor?
Aydın doğma büyüme Beşiktaşlı aynı zamanda fanatik bir Beşiktaş taraftarı. Onun öncesinde benim Beşiktaşla ilgili bir fanatikliğim yoktu. Her kadın gibi futbolla ilgim yoktu. Bunu da filmin içerisinde bir şekilde anlatmak istedim yani her tür insanın bir araya gelip bir mahalle içerisinde ki varoluşlarının dünyanın gözü önünde nasıl durabileceklerini bir küçüçük yolla gösterdim. Öyle bir senaryo yazdık.
 
Filmde kullanılan mekanların hepsi Beşiktaş'a ait sanırım?
Evet. Bizim mekanlarımız yetimhane, balık pazarı, tribün.
 
Canlandırdığınız Sibel karekterini biraz anlatır mısınız?
Sibel, Beşiktaş’ta doğmuş büyümüş bir karakter. Fakat dokuz yıl önce hapse giriyor. Film, Sibel’in hapisten çıktığı gün başlıyor. Çıktığı gibi yetimhanedeki kızını, Rüya’yı almak istiyor. Ancak kızı tıpkı bir oğlan çocuğu gibi. Futbolu çok seviyor, bu yüzden saçları kısa. Sibel gibi o da küçük bir kız çocuğu ve hayatta birçok konuda ona fırsatlar verilmemiş. Bir kız çocuğu olarak çok rahat futbol oynayamıyor. Çünkü erkekler dünyasında kadınlara bazı oyunları oynamalarına izin verilmez. Sibel ile Rüya’yı bir araya getiren de Çarşı. Sibel’in kızı ile olan iletişimde onlar yardımcı oluyor.
 
Beşiktaş'ın simgesi haline gelen    Çarşı grubu hakkında ne  düşünüyorsunuz?
Bir kere Beşiktaşlı, hayata esprili bakmayı çok iyi bilir. Mizahını konuşturur. Birisi çıkıp da olumsuz bir yaklaşımda bulunursa, onunla kavga etmeden önce mizahıyla cevap verir. “Önce bir gül bakayım, sonra kavgamızı ederiz” der. Bu bakış açısını getirdi Çarşı. 
 
Sanırım ilk defa bir semt filmi çekiliyor değil mi? 
Yani bu hem semt, hem taraftar, hem bir ruh her şeyi barındırıyor içerisinde. Bir yaşam tarzı. Birde biz bu filmi yapmaya kalkıştığımızda ne sponsor, ne yapımcı girmek istemedi bu işe ve beni caydırmaya çalıştılar bağımsız sinemalarda kapatıldığı için.Şimdi o kısmı geriye sarmak istiyorum. Melek Sineması size de söylemek istiyorum, ben bunu bütün röportajlarımda söylüyorum hatta bir keresinde bir yazımda da vardı. Eskiden yerinde ne vardı biliyor musunuz? Buz pateni 1850'lerde. Ne kadar geliştirmişiz kendimizi değil mi? Yani acaba buz patenini yaparlarken acaba bir gün yerine AVM yapacaklarını düşürler miydi? Yapılsın tabiki ama oraya niye yapılıyor. Yurtdışında insanlar eski binalarıyla restoranlarıyla övünürlerken biz bu değerlerimizi yıkarak nereye gidiyoruz. İşte bu filmin içerisinde yaratılan bu rant alanlarını ve bu ranta karşı duran Çarşı’yı anlatıyor. Bu rant kültürü üzerinden yerleşim alanlarının yıklılması anlatılıyor. 
 
Beşiktaş’ın taraftarı ve Çarşı sizi hiç yalnız bırakmayacak değil mi ?
Bir tek Çarşı değil, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarıda yalnız bırakmıyor. Onlardan da çok güzel eleştirler alıyorum. Bunu da görüyoruz zaten iki senedir bir şekilde bütçe bularak yapmaya çalışıyoruz. Bu arada Çarşı her zaman yanımızda oldu. Filmin içerisinde oldular bizzat geldiler oynadılar. Göreceksniz zaten Çarşı'nın abileri de var. Zaten bu film yapılırken 10 yıllık araştırmanın süzülmüş bir hali olduğu için herkes var yani. Tabi hepsi hayali kahramanlar ve hayali hikayeler. Yani birisinden uyarlama değil tesadüf oldu.
 
Sinemaya devlet ve halk gereken ilgiyi gösteriyor mu?
''Hep diyorum işte sinemaya gidin diye. Sinemaya gitmezseniz sinemalar kapanıyor ve bilet fiyatları artıyor. Ayrıca genç, yetenekli insanlarımızın sinema yapma imkanları bitiyor. Bu ülkede film çekmek zaten zor. Büyük bütçelerle oluyor. Başka ülkelerde çok daha kolay. Ben geçen sene I love you Bakü diye bir sinema filminde oynadım. Orada kaldığım sürede gördüm ki her köşede bir sinema filmi çekiliyor. Kimse kimseyi rahatsız etmiyor, kimse kiseye bakmıyor. Her şey mükemmel. Bizim ülkemizde Aydın Bulut gibi bir yönetmen sete kamera getiremiyor. O'da ister sette her açıdan kamerayla çekim yapmayı. Çok basit kendi kısıtlı imkanlarıyla bu kadar oluyor. Malesef Türkiye, son 10 yılda farklı bir boyuta geldi. Az önce anlattığım siyah mı olsun, beyaz mı olsun'u artık şöyle bize kabul ettiriliyor gri olsun. Artık kafamızdaki bütün gökkuşakları griye boyandı. Ama biz yılmadık o griliğin altında gökkuşağının var olduğunu biliyoruz. Bizim gönlümüz rengarenk.
 
'Siyasete bakış açınız nedir?
Siyaset beni hiç ilgilendirmiyor. Siyasete hiç inanmam. Benim için insanlık ve eşitliktir önemli olan.
 
Gezi Parkı hakkındaki düşünceleriniz neler?
Gezi olaylarında herkes  gördü. Biz kişi olarak da varız. Kimseyle de derdimiz yok, kişi olarak da söylüyorum hiç kimseyle bir derdim yok. Bizim çocukarımızın oturacağı parklar yok artık. Ben Gezi’ye nasıl bakabilirim ki. Sen kim olursan ol benim parkımı elimden alamazsın . Zaten küçücük bir şey kalmış. Sadece yeşil alan olarak küçücük mezarlıklar kalmış. Bunu neden yapıyorsun. Yani bunu kim yapıyorsa onun için söylüyorum.  Biz Çarşı olarak oyun bozanlara karşıyız.
 
FUTBOL FİLMİ DEĞİL
Filmi hakkında konuşan Aydın Bulut, "Beşiktaş çok güzel bir yer, biz de buraya sahip çıkmak istiyoruz. Filmde, burayı neden çok sevdiğimizi ve korumak istediğimizi anlattık. Beşiktaş'a yakışır bir şey yaptığımızı düşünüyorum Bu projenin gerçekleşmesinde Eyşan'ın çok büyük desteği var. Türkiye'de film yapmak zaten zor. Son iki yıl güzel bir serüven yaşadık"dedi. Derbide yaşanan tatsız olaylara değinen yönetmen Aydın Bulut, "Benimle Oynar mısın? derken hayat denilen bu oyunu e futbol denilen oyunu ahlakıyla, kurallarına uygun bir şekilde oynanması gerektiğini hep savunduk. Beşiktaş da Çarşı da bunu hep savundu. Böyle olduğunuzda düşmanlarınız da olabiliyor. Derbide yaşananların büyük bir komplo olduğunu, bir Beşiktaş düşmanlığı olduğunu düşünüyorum”dedi.