“Ben Onu Çok Sevdim”

“Ben Onu Çok Sevdim”

ATV’nin malum yayın anlayışıyla bu dizi şimdiden belli ki Adnan Menderes’i ve o süreci aklayıp İnönü, CHP ve TSK’yı da karalama gayretinde olacak…

Nurten AKYAZILILAR
 

Konumuz, bir tv dizisi; “Ben Onu Çok Sevdim”... Dün akşam televizyon kanallarında ne var, diye dolaşırken ATV’nin yeni yayın dönem dizilerinden ‘Ben Onu Çok Sevdim’e rastladım ve merak edip şöyle bir baktım. Dizi, 1950’de Demokrat Parti hükümetiyle iktidara gelen ve başvekil olan Adnan Menderes'in hayatını ve o dönemin çalkantılı siyasetini anlatıyor. Mutlu bir aile reisi ve karşı koyamadığı aşkı Ayhan Aydan ile de romantizm verilerek hedef kitlesi özellikle kadınlar ve gençler olmak üzere oldukça geniş tutulmuş. Başarılı oyuncu Mehmet Aslantuğ’un canlandırdığı Adnan Menderes'in, bir albaydan aldığı mektupla ordu içindeki cuntacı yapılanmayı ve darbe planlarını öğrendikten sonra Meclis'te yaptığı konuşma gerçekten çok dikkat çekiciydi ki nitekim bu sahne, internete özel olarak düşmüş; aradım, buldum ve bir daha izledim. Bilhassa bu bölümü izlememiş olanlar, fikir sahibi olmak isterlerse netten kolayca bulabilirler.

 

Bu sahnede Menderes, muhalefetin şahsına yönelik eleştirilerindeki 'Diktatör' ve 'Padişah' benzetmelerine cevap verirken: - Ne bir padişah ne bir diktatörüm… - Tek yardımcım tek dayanağım aziz vatandaşımdır… - Gerekirse bu uğurda can vermeye hazırım… sözleri, tıpkı günümüzde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği “Gücümüzü milletten alıyoruz”, “Kefenimizi giydik de geldik” cümlelerini hatırlatıyor.

 

ATV’nin malum yayın anlayışıyla bu dizi şimdiden belli ki Adnan Menderes’i ve o süreci aklayıp İnönü, CHP ve TSK’yı da karalama gayretinde olacak…

 

Umarım halkımız bu diziyle beraber günümüzde yaşadığımız üniversitelerdeki gerilimleri, siyasetteki dinci yaklaşımları, uluslararası siyasetteki karmaşaları, ekonomideki çöküşleri, ABD güdümlü politikaları, milletvekillerindeki kıstasları, yargının bağımlı hale gelmesini, basındaki tekelleşmeyi, özgür gazeteciliğe ket vurma gayretlerini, mezhep-ırk ayrımlarını 1950-1960 yıllarında yaşanan o elim olaylarla karşılaştırır…

 

Dizide bir ordu mensubundan alınan mektupla günümüzde ise bir bavulla başlayan Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk, Gizli Belge ve 28 Şubat gibi davalarda TSK’ya yapılan darbeyi de tabii…

 

Ve yine öyle hissettim ki “Ben Onu Çok Sevdim” diziyle, DP ve Adnan Menderes üzerinden AKP ve Başbakan Erdoğan’ın kendilerini aklama hedefleri de var…

 

Görelim ki önemli bir kitle iletişim aracı olan televizyon üzerinden resmen bir psikolojik savaş yöntemi uygulanmakta...