SIRA TAZMİNATLARDA

Dede Ersel Aksu

Kıymetli Meslektaşlarım;

2015'in son haftası,  bizler için oldukça yoğun geçti. 13 yıl önce, 2003 yılında çıkan, Meslek Yüksekokulu Kanunu ile adeta mağdur edilen ve 13 yıldır intibakları yapılmayan assubayların intibakları, 2015'in son haftasında, TBMM Genel Kurulunda görüşülerek yasallaştı.

Defalarca, yıllarca söyledik; yazdık çizdik! Dedik ki; "Askerlerin özlük hakları ile ilgili düzenlemelerin çıkış kaynağı, yasal mevzuat gereği, Genelkurmay Başkanlığıdır. Askeri konularda, Genelkurmayın iradesi dışında hazırlanan, hiç bir kanun teklifi  gerçekleşmez. " 

"Bu nedenle ilk temas noktamız,  Genelkurmay olmalıdır, onun dışındaki çözüm arayışları, abesle iştigaldir." dedik, dinletemedik.  Kimse bunu Genelkurmay hayranlığı olarak algılamasın, bu durum bir Türkiye gerçeğidir.

Buyurun, size canlı bir örnek;

16 Nisan 2008 tarihinde Meclis toplandı, TBMM'de Genel kurulunda görüşmeler oldu ve  tek başına iktidar olan AKP, kendi başına,  1'inci derecenin, 4'üncü kademesini (1/4) assubaylara verdi.

 Sonra ne oldu?

Genelkurmay itiraz etti. Aynı meclis, 1 gün sonra toplanarak, 17 Nisan 2008 tarihinde,  "tekrir-i i müzakere" yaparak,  maalesef assubaylara verilen  1/4' ünü  iptal etti.

Aradan 4 yıl geçti ve  22 Mayıs 2012 tarihinde, tekrar 1/4'ü torba kanun ile assubaylara verildi. Ancak bu kez bir farkla oldu. Bu kez teklif,  Genelkurmay Başkanlığından geldi.

Burada anlatmak istediğim, siyasi otorite ne olursa olsun, Genelkurmaya rağmen, bir derneği tercih etmez. Siyasetçiler,  koskoca TSK dururken, bir derneğin sözleri ile hareket etmez, edemez! Genelkurmay, Türkiyedeki gibi az gelişmiş demokrasilerde, her zaman etkilidir ve denge unsurudur.  

İşte intibaklar,  gözümüzün önünde, Genelkurmaydan geldiği şekli ile, siyasetçiler tarafından,  virgülüne bile dokunulmadan, verilen önergeler kabul edilmeden,  9/2 mevzusu bile eklenmeden geldi geçti.

Kanunlar yapılırken, çıkış noktasında müdahil olmak gerekir. Meclise, komisyona gelince değişecek, çözeriz diyenler sadece martaval okur.

 

EYYAMCI FUTBOL YORUMCUSU GİBİLER...

 Bakınız, bir hafta önce intibaklar yapıldı, sözde mücadeleciler  gitti, mecliste,  "teyzeoğlu  ile resim çekilir gibi" milletvekilleri ile resim çekildi, komisyonların bulunduğu bölümde,  tabela önünde resimler  çekildiler. Güya intibaklara müdahil oluyor ve assubayların istediği gibi çıkmasını sağlıyorlardı.

"Genelkurmay rol çaldı" diye yazanlar, aslında kendileri rol çalıyordu! Yaptıklarının  rol olduğunu, kendileri dahil,  hepimiz biliyorduk.

Çünkü, yaptığımız görüşmelerde, bizlere aynen şu cevap verilmişti; "Bizim için esas olan kurumdan gelendir, eğer kurumdan gelenin mali yönden bir sıkıntısı yok ise, aynen geçer ve dışarıdan müdahale asla olamaz"

Nitekim olamadı da. Bizzat milletvekilleri ile görüştük. Önergeler verildi. Hiç biri kabul edilmedi. Zaten kabul edilmeyeceğini biz de biliyorduk. Amaç farkındalık yaratarak, iktidarın bir nevi bu konularda ileride zorlanmasıydı.

Hani maçlardan sonra,  TV. programlarına çıkan eyyamcı spor yorumcuları olur, maçın yorumunu yapar, "şöyle olsaydı, böyle olsaydı, ben demiştim vs. " sallar dururlar.

İşte "EMEK HIRSIZLARI DA" tam böyle. EMEK HIRSIZLARI, İş sahadayken, hiç sesleri çıkmaz, maç bitince gol yenince,  ahkam keserler, reklam yaparlar, gece yarılarına kadar "goy goyculuk" yaparlar.

Kuzum, hani siz işin mutfağındaydınız?

 Madem bu kadar biliyorsunuz, top sahadayken, maç devam ederken, neden müdahil olmadınız?

9/2 neden çıkmadı? Mutfakta pişmeyen yemeği, neden servis etmeye kaltınız? 

Dikkat ediniz, hep hikaye anlatırlar, sizler, "EMEK HIRSIZLARININ" hiç, "taslak şöyleydi, biz müdahil olduk, şöyle düzelttirdik, böyle  yaptırdık" dediklerini duydunuz mu?

Bizler, hangi milletvekilinin konuşacağını, konuşma metinlerinin içeriğini öncesinden bilirken, camiamıza bilgi verirken, bunlar, ancak bizim yazılarımızdan öğrendikleri ile eyyamcılık yaptılar!

Tıpkı aşağıda paylaşacağım bilgileri alarak, yapacakları "EMEK HIRSIZLIĞI ve EYYAMCILIK" gibi...

 

İNİTBAKLARDAN KAÇ KİŞİ FAYDALANDI?

Değerli Meslektaşlarım;

İntibaklarda, başlangıç derecesinin 9/2 yapılmaması, bazı arkadaşlarımıza  hayal kırıklığı yaratmış olsa da,  özünde çok önemli bir gelişme. Konuyu araştırdım, İntibaklardan kim ne kadar faydalanmış?, Gelir artışı ne kadar?  tek tek  araştırdık. İlgili yerlerden, devletin kurumlarından,  bu konuda bilgi istedik ve sonuca ulaştık.

İlk önce faydalanalar kimler?

İntibaklardan yararlanan assubay  meslektaşımızın sayısı; 75.796 kişidir.

Maalesef, hayatta olmayan meslektaşlarımız yerine, intibaklardan faydalan dul ve yetimlerinin sayısı ise 29.346 kişidir.

Toplamda ise 105.142 kişi bu intibaklardan faydalanmıştır.

 

İNTİBAKLARIN MALİ BOYUTU NEDİR?

Evet, bizler için çok kolay görünen, intibak mevzusunun bir önemli ayağı da mali boyuttur. Belki de, Genelkurmay ile hükümet arasında, en çetin pazarlıkların olduğu bölüm mali bölümdür.   Zira hükümet, bu tip konularda kılı kırk yararak, mali disiplini bozmamak adına,  mali boyutu düşürmek için çok uğraşıyor.

Bu konuda, hükümeti ikna etmenin kolay olmadığını, rahatlıkla söyleyebiliriz.  Siz de rakamları görünce,  bana hak vereceksiniz.

Sadece intibakların aylık maliyeti, 12.985.000 TL. Yani eskinin parası ile aylık maliyet, yaklaşık 13 trilyon.

Yıllık maliyet ise daha da fazla. Tamı tamına 155.820.000. Yani yaklaşık 156 trilyon lira. 

Böylesine bir gider için hükümeti ikna etmek çok kolay olmasa gerek.

 

PEKİ İNTİBAKLAR İLE KİMLERİN MAAŞINA, KAÇ LİRA ARTIŞ YANSIYACAK?

En çok dillendirilen konu belki de bu. İntibaklardan bize nasıl bir mali yansıma olacak?

Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere,

İntibaklarda,  5/1'den, 4/1'e yükselecek,  1563 kişiye aylık, 23,68 TL., 

 4/1'den,  3/1'e yükselecek, 1948 kişiye, aylık, 221,52 TL.,

3/1'den, 2/1 e yükselecek, 12.441 kişiye aylık, 58,26 TL.,

2/1'den, 1/1'e yükselecek, 36.209 kişiye aylık, 402,85 TL ve 

1/1'den, daha üst kademelere yükselen 50.550  kişiden,  Lise mezunlarına aylık, 12,53 TL,

2 Yıllık yüksekokul ve 4 yıllık fakülte mezunlarına aylık, 8,3 TL, 3 yıllık yüksekokul mezunlarına 4,15 TL. yansıyacak.

Bir de 5'inci derecenin üstünde olan 2431 kişiyi de eklersek, toplamda; 105.142 kişi bu işten faydalanmış oluyor.

Ayrıca çalışan personel bu rakamlara dahil değil.  Yaklaşık 97.000 çalışan assubayı da eklediğiniz de, genel maliyet tutarı yaklaşık: 280.172.000 TL’dir.

Yani yapılan intibakın,  ne kadar büyük bir maliyeti olduğu ortaya çıkıyor.

 

EMEK HIRSIZLARINA DEĞİL, EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR...

Yukarıda görüldüğü üzere, bu kadar yüksek maliyetli bir konuyu çözüme kavuşturan, Genelkurmay Başkanı Hulusi AKAR Paşadır.

Yıllardır, astlara karşı olan tarihi duruşu, tipik bakışı,  Genelkurmay Başkanımız Sn. Hulusi AKAR Paşa, yerle bir etmiş ve  daha göreve başlamasının üzerinden 4 ay geçmeden, İntibak mevzusunu  çözmüştür.

İntibakların yanında, yılların kronikleşen, kanserleşen, sorunu "tazminatlar" konusunu da, gerçek anlamda ilk neşteri vuran da kendisi olmuştur. 

 Kanımca, ilk kez bir Genelkurmay Başkanı, sadece subayların değil,  hepimizin komutanı olduğunun ip ucunu verdi. Aidiyet duygusunun pekiştirilmesine vesile oldu.

Asıl devrim budur. 

Daha önceki bir yazımda, Genelkurmay Başkanının, bizzat bir tuğgenerali assubayların sorunlarını çözmek üzere görevlendirdiğini yazmıştım. 

Emek veren Personel Başkanına,  teknik anlamda çalışan  tüm personele,  sınıfımız adına teşekkür ederim.


Şimdi biz böyle yazınca "EMEK HIRSIZLARI" hemen zıplıyor, konuyu farklı mecralara çekmeye çalışıyor. Açıkça belirteyim, Genelkurmay Başkanlığı tarafından, 2014 yılında şahsıma verilen, 3 yıllık orduevi yasağı devam ediyor. Yaklaşık 1,5 yılı bitti, ve  daha 1,5 yıl sürecek. Tabi bizim bilmediğimiz başka yasak gelmediyse...

Bunu şunun için yazdım; bize yapılan bu muameleye rağmen, düşman olmak, kan davası gütmek  yok! TSK bizim kurumumuz ve yuvamızdır. Ast'lar için birilerinin emeği geçiyorsa, olayı şahsileştirmeden,  iki konuyu  birbirinden ayırt ederek, teşekkür etmek gerekir. 

TAZMİNATLAR NE OLDU?

Her zaman olduğu gibi, yapılan çalışmalardan habersiz olanlar, yine pusuda yatıyor. "Bir gelişme olsa da nemalansak" diyen bu "EMEK HIRSIZLARI",  dört gözle haber bekliyor.

Yapılan hiç bir çalışmadan haberleri yok. çalışmanın şu an nerede olduğundan, hangi koşulları içerdiğinden, hükümettin konuya nasıl baktığına dair,  hiç bir bilgileri yok. Milleti algı yönetmekle, rol çalmakla  suçlarlarken, asıl kendilerinin tek bildiği, i algı yönetimi yolu ile "EMEK HIRSIZLIĞI" yapmak.

Bakın kaç gün oldu, tazminatın "T'sini bile anmıyorlar.

Anarlarsa, millet soru soracak, cevap isteyecek. Bilmedikleri için de cevap veremeyecekler. Dertsiz başlarını ağrıtmaya hiç niyetleri yok.

Nasıl olsa onların yerine bu işi yapanlar var. Yarın tazminatlar çıktı mı, hemen sahiplenip "biz yaptık" demekten geri kalmazlar.

***

Değerli Meslektaşlarım;

Bu güne kadar  AKP hükümetinden,  eylem yolu ile hiç bir meslek grubu hak alamadı. Ne öğretmenler, ne sağlıkçılar ne de başkaları.

Hatırlarsanız, tekel işçileri bile günlerce eylem yaptı, kışın soğuğunda havuza girdiler, gaz, jop, tomadan tazyikli su yediler, direndiler, yine de tek hak elde edemediler.

Hak alan tüm meslek grupları, diyalog yolu ile bu işi çözdü.
 

Yanlış anlaşılma olmasın. Burada "eyleme karşıymışım" gibi bir algı oluşmasın. Aksine ilk eylemi isteyen bizlere, "eylem isteyen gerizekalı assubaylar" diye dörtlük yazan,  eylem karşıtı sözde büyük dava adamları,   ölüm orucunda kefen giyip, en önde resim çektirenlerdir.

 

TAZMİNATLARDA NEREDE KALMIŞTIK?

Assubaylara  verilecek olan, tazminat  konusunda yapılan çalışmalarda, "1'inci derecenin 4'üncü kademesinde olmak, II.Kad. Kd. Bçvş. rütbesinde olmak ve bir fiil 24 yıl çalışmış olmak" gibi kıstasların getirildiğinin öğrenilmesi üzerine,  bu hususun giderilmesi için,  Genelkurmay Başkanlığı ve başbakanlığa yönelik www.emekliassubaylar.org sitesi mail kampanyası yapmıştı.

Kampanya sonucu, Genelkurmay Başkanlığından ilgili birim, site yönetimine  "söz konusu kıstasların olmadığına" dair  açıklamalarda bulunmuş ve site  yönetimi bu hususları duyurmuştu.

Konuyu tekrar araştırdık, evet sözü uzatmayalım; tazminat konusu şu anda Milli Savunma Bakanlığı, Kanunlar Kararlar Daire Başkanlığındaki albayın masasında. Çalışma süresi, II.Kad. Kd. Bçvş. vs. şartı olmadığını, bu kez 90 sicil alma şartı olduğunu bilgileri geldi.

Halen çalışması sürüyor. Muhtemelen, mali yönden yine hükümet ile çok çetin bir pazarlık sürüyordur. 

Ancak, şahsen "kıstasların kalktığı yönündeki açıklamaya" karşı,  çekincem de devam ediyor.  Zaten bu açıklamaların ve  bilgilerin, tarafları bir bağlayıcılığı yoktur.  

Bakınız!  çalışmanın nerede olduğunu açıkça yazdım.

Her başarıdan nemalanmaya çalışanlar, buyursunlar gidip görüşsün, düzelttirsin. "Biz bunu siyasetten alırız" diye ulu orta konuşanlar, işte fırsat, alın da görelim. Alın bunu, alnınınzdan öpelim. 

Bizim öğrendiğimize göre, tazminatın adı "Başarı Tazminatı". Neden makam, veya görev tazminatı değil de Başarı Tazminatı?

Eğer bu tazminat, makam veya görev tazminatı olarak verilirse, daha önce verilen 100 TL. kesilecek. Zaten verilen tazminat 332 TL. önceden verilen 100 TL. kesilirse,  bize kalan 232 TL. olacak. Yani rakam üçte bir oranında düşecek. 

Muhtemelen, bu kesintinin olmaması ve diğer kamu personelinin assubayları örnek göstererek, tazminat istemelerini önlemek amacıyla,  söz konusu  tazminat adında değişikliğe gidildi.

Burada en çok sıkıntı yaratacak bölüm; "90 sicil olayı". Çalışanlar, mesleğin son dönemlerinde sicil almak uğraşacak, sıkıntıya girecek!

Emeklilerin ise, yıllar önce verilmiş sicilleri, yeniden gündeme gelecek, yüzlerce binlerce emekli tazminat alamayınca bilgi isteyecek,  davalar açılacak. Özellikle benim gibi jandarmadan emekli olanlarda sicil olayı büyük sıkıntı.  

Olması gereken; subaylarda olduğu gibi, hiç bir kıstas getirilmeden, belirli rütbeye gelen  her assubay ve emeklisine tazminat verilmesidir.

Peki bu tazminat nasıl hesaplanacak?

Bize gelen bilgilerde, çalışma süresi  şartının olmadığı,  "1'inci dereceye düşen her Kd. Bçvş.'un 4000 gösterge rakamı üzerinden" tazminat alması yönünde teklifte bulunulduğu, siyasi otoritenin de mutabık kalması durumunda bu hususun yasallaşacağı iletilmiştir.

4000 gösterge rakamının, 0,8379 ile çarpılmasının karşılığı olan,  332 TL. 'nin emekliler dahil, tüm  Kd. Bçvş. rütbesindekilere ödeneceği öngörülmektedir.

Tabi bu konuda,  son sözü yine siyaset söyleyecek ve tasarı son şeklini alacak. 

9/2 MESELESİ GENELKURMAY TARAFINDAN ÇÖZÜLMELİDİR

Bakınız, 9/2 meselesi, daha ilk günden gazetelerde haber olmaya başladı. Son iki gündür,  Aydınlık Gazetesi konuyu gündeme taşıdı. Ardından mail kampanyası başladı. 

Genelkurmay Başkanlığının,  9/2 ve tazminat konusunda da, elinden geleni yapmasını ve  yeni mağdur kitleler yaratılmasına fırsat vermemesini temenni ediyoruz. Anlaşıldığı  kadarı ile bu konu, tazminatlar konusu gibi, uzun süre gündemden düşmeyecek.

Aşağıdaki yazıda görüldüğü üzere, zaten Milli Savunma Bakanının da bu konuda yazılı açıklaması mevcut. 

Genelkurmay Başkanımızın, bu konuya, askeri bürokratların daha titiz davranması için,  direk olarak  müdahil olacağını umuyorum. 

İntibaklardan sonra, eğer tazminat ve 9/2 konusu, taleplerimiz yönünde çözülürse, diğerlerinin aksine, Hulusi AKAR paşanın, tarihte ve  inanın ast kademenin kalbinde, anıtı dikilir.

 TSK'ya karşı olan güçlerin, bu konuları istismar ederek, bizim de kulağımıza gelen, bazılarının açıkça dillendirdiği, "assubayların talepleri ve faaliyetleri konusunda,  üniversitelerde, hatta yabancı üniversitelerde tez ve araştırma çalışması" yaptırmak isteyenlere fırsat verilmeden,  söz konusu hususların çözüleceğine inanıyorum. 

Özellikle,  siyasetçiler yerine, intibaklarda olduğu gibi,  9/2 konusunda da komutanlık olarak kendilerinin çözüm  getirmesi, birlik ve  bütünlüğümüz için çok önemlidir.

Sevgili Meslektaşlarım,

İnanın bu konular 2012 sonunda veya 2013 başında çözülecekti. Verilen sözler vardı. Maalesef, televizyonlara çıkıp, ünlü, medyatik  olma peşinde koşanlar yüzünden, onları "Türkiyenin  ve medyanın sultanı, hatta Cumhurbaşkanı adayı" gösteren en amiyane tabir ile sorumsuz kişiler  yüzünden, sorunlar bu günlere kaldı ve içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu gün, o günlerden kalan sıkıntılar giderilmeye çalışılıyor. 

 Son sözüm;

 "Aydınların, aydınlatamadığı toplumu, soytarılar kandırır".

Soytarılara itibar etmeyiniz.

***

YAZARIMIZI TAKİP ETMEK İÇİN ;

FACEBOOK :https://www.facebook.com/dedeersel.aksu.1

TWITTER: https://twitter.com/DedeErselAksu