OTOBÜS ŞİDDETİ

İbrahim Karamemet

Bu dünyada ölüm var

Ölüm varsa zulüm var.

Ne güzel söylemiş türkü. Son zamanlarda yok kredi notuydu yok Lozan’dı derken gittikçe artan şiddeti pek umursamaz olduk. Alıştık mı ne?

Hani Büyük Reis de demişti ya, alışacaksınız diye. Eyvah ki , ne eyvah alıştık.  Evet bu dünyada ölüm varsa zulüm de var. Ee, zulüm de şiddetsiz olmaz. Farkında mısınız ölümler artıyor. Yalnız ölümler değil ölümsüz zulümler de artıyor, ki bunlar daha can acıtıcı. Ve hepimiz bakakalıyoruz. Yalnızca ölümlere değil, zulümlere de alıştık.

Son zamanlarda bu şiddetin yeni bir türü peydahlandı. ‘Otobüs Şiddeti’. Otobüste tacizden, kadın tekmelemeden tutun da, otobüs şöförünü direksiyon başında darp etmeye kadar çeşitli alt ürümeleriyle gün geçmiyor ki ortaya bir yenisi çıkmasın. Oldukça traji-komik bir durum. Trajik çünkü sonu çok tehlikeli, komik çünkü, akılalmaz derecede saçma. En başta yapana zarar verecek boyutta saçma. İçinde kendinizin bulunduğu otobüsün şöförüne otobüs hareket halindeyken tüm gücünüzle  odunla vurur misali ensesinden şemsiye ile girişip, ardından ya allah diye suratına inirip boylu boyunca yere yuvarlamak nasıl bir beyin faaliyetinin sonucu olabilir hâla çözebilmiş değilim. İster trajik bulun, ister komik ama şurası kesin ki, tehlikeli. Ve en önemli tehlike de bunu yapanın aynı tehlikenin, aynı teknenin içinde olmasına rağmen akıl dışı bir yönelişle yaradana sığınıp bu işi yapması. Bunu fersah fersah geçen bir başkasını da, daha teknik bir yöntemle otobüs şöförüne bıçakla saldırıp yaralayanı da gördük.

Gene halkımdan gelmiş en güzel söz. ‘Keskin sirke küpüne zarar verir’. Bunu herkes biliyor. Biliyor da ne çare küpün sırını çatlatmaktan da geri kalmıyor. Nedir bu şiddetin filizlendiği ortam. Otobüs, içinde geçici bir sürece bulunulan kendi başına bir dünya. Bunu büyültebilir okul, iş, derken ülkeye kadar genişletebilirsiniz. Tersine küçültüp aileye indirebilirsiniz. Otobüs geçici ama, aile ve ülke ömür boyu içinde bulunacağınız bir dünya. Ülke değiştirseniz bile üzerinizdeki etkisini gömlek çıkarır gibi değiştiremezsiniz. İnsanın yetişmesi ailede başlar ailede oluşur. Yakın çevreyle cilâlanır, ülkenin ortamıyla biçimlenir. Bir kişinin oluşmasında yakın çevre aile kadar önemlidir. Hangi ortamda yetiştiğinizin karakteriniz üzerinde etkisi çoktur. Örneğin iti kopuğu, kabadayısı çok olan bir semtte yetiştiyseniz bundan etkilenmemeniz olanaksızdır. Hele hele üstüne sert bir babanın şiddet uyguladığı aile ortamınız varsa, ya da babanız ağabeyiniz o mahalle halkını uygun bir karakterdeyse sonuçta onlara benzemeniz neredeyse mukadderdir, istisnası çok azdır. Eğitimin aslı ailedir. Mektep, medrese öğrenim verir, belki sizi biraz törpüler ama, özünüzü değiştiremez. Hele Okuduğunuz okul sıradan önemsiz çakma bir okulsa, öğrenimle kazanacaklarınız da sınırlı kalır. Hele zaten karakteriniz o okulun verebileceğini de almaya uygun değilse, okulun bir faydası da olmaz.  İnanın bana aklî yeteneği ne boyutta olursa olsun okul bir insanın karakterinin oluşmasında ikinci plânda kalır.

Sonuçta ya iyi bir insan olarak biçimlenirsiniz, ya da şiddet eğilimli bir bıçkın olarak. Bıçkın, kabadayı olanlar yeterli birikimleri olmadığı ve bir değer ortaya koyamayacakları için dünyayı tam algılayamazlar hata üstüne hata yaparlar. Hata yaptıkça da hırsları artar doyumsuz, aç gözlü ve hırslı olurlar. Bu hırsları onları daha çok şiddete yöneltir. Kendilerini alemin kralı sanarlar. Önünü arkasını düşünmeden faça çizmek, intikam almak, asmak kesmek ağızlarından eksik olmaz. Dinleri imanları kindir. Öyle ki, bir an gelir gözü döndümüydü hiçbirşey düşünemez, muhakeme yeteneğini yitiriverirler. Ağızlarından çıkanı kulakları duymaz, ne yaptıklarını kontrol edemezler.  İşte içinde bulunduğu otobüsün şöförünü yere yıkıp bayıltan, içinde bulunduğu otobüsü yoldan çıkarıp üç arabanın üstüne çakan böyle bir tiptir. Sonuç felâkettir. Sonunda en büyük zararı da kendi görür. Hapis yatmak bir yana ömür boyu ödeyemeceği bir zararın muhatabı olacak bu yaratık nasıl olur da kendi içinde olan otobüsün şöförünü yere yıkar anlaşılır gibi değil. İşte o an gözünün döndüğü an olarak nitelenir, aklın, bilincin, muhakemenin yok olduğu andır. Dünyanın yıkılması umurunda değildir. O anda gözü dönmüş bir canavardır, değil melekler şeytan bile durduramaz onu.

İyi ki ölen olmadı. Otobüs görece olarak küçük ve geçici bir dünya. Bu tür insanlar çoğaldı, artarak da çoğalmakta. Öyle ki, daha küçük bir dünya olan aile içinde şiddet artık neredeyse olmazsa olmaz gibi. Bu şiddet sarmalı giderek  yayılıyor, büyüyor ve tüm ülkeyi sarıyor. İşin aslında sardı bile. Bu işin sebebi de sonucu da çoktan belli. Otobüs şiddeti filmin tek bir karesi.

Peki ne yapmalı bu durumda. Bunları Allaha havale etsek acaba kurtulur muyuz? Pek sanmam. Bu tür insanları allahın kabul edeceğini, inayetine mazhar kılacağını hiç sanmam.

Ne demiş Çin atasözü. ‘Rüzgâr eken fırtına biçer.’

Hazır olun daha fırtına gelmedi. Arkası ise kasırga.

Otobüste şiddet varsa, orada kalmaz. Bu ortam şiddet ortamı demektir, her yerde var olduğunun resmidir.