Darbukatör Baryam nerede?

Dr. Hasan Vasfi Altay

Bir akil insan modası başladı. Önce Kürt sorununda. Şimdi Gezi Parkı eylemleri için. Aslında aklın yolu bir (Tayyip Erdoğan). Fakat ileri demokrasinin böyle numaralara ihtiyacı var. Gezi eylemlerinde Başbakan’ın akil insanlarına bakar mısınız? Önce Bülent Ersoy. Ardından Necati Şaşmaz ve Hasan Kaçan.

Bir akil insan modası başladı. Önce Kürt sorununda. Şimdi Gezi Parkı eylemleri için. Aslında aklın yolu bir (Tayyip Erdoğan). Fakat ileri demokrasinin böyle numaralara ihtiyacı var. Gezi eylemlerinde Başbakan’ın akil insanlarına bakar mısınız? Önce Bülent Ersoy. Ardından Necati Şaşmaz ve Hasan Kaçan. Sonunda assolist olarak Sunay Akın. Ortada AKP ile cilveleşen bir grup var. Gezi Parkı eylemini devrimci özünden koparıp makarna, kömür sohbetine çevirecekler. Ne demiş Bülent Ersoy: “Sakın olaki buraya bir yakınlık olsun, şirinlik olsun diye algılamayın beni vatanın ve milletin bütünlüğü bağlıyor. Biraz daha hak ve adaletli yürünsün. Yanınızdaki asın kesin diyenler sizleri felakete sürüklüyor. Allah aşkına yapmayın bunu. İsteklerinize kavuştunuz... Bir gün anlayacaksınız ki bu ablanız doğru konuştu". Gezi Parkı eylemleriyle façası bozulan başbakan çaresiz sarılıyor Ersoy’un derin! sözlerine. Basın açıklamasında “Bakınız, Bülent Ersoy böyle söyledi” diyerek. AKP’yi Bülent Ersoy kesmiyor. Arkasından Necati Şaşmaz ve Hasan Kaçan sökün ediyor. Bu iki güzide sanatçı Gezi eylemleri sürerken başbakanla buluşuyorlar. Necati Şaşmaz’ı basındaki resimlerinden tanıyorum. Kurtlar vadisi gibi kalbur üstü! dizileri izlemediğim için oyunculuğu hakkında bilgim yok. Ama bakışları çok akil. Necati Şaşmaz başbakanla görüşmelerinden sonra basına açıklama yapmış. Maalesef Türkiyemiz bunları haketmiyor demekten başka bir şey söyleyemiyorum. Sanırım bize nazar değdi… Bize gösterilen doğru ve aydınlanmış olan yoldan ilerlemeye devam edeceğiz, inşallah sağlam bir yere varacağız. Birbirimizi Allah için sevelim.” demiş ve yangın bakışlarıyla eklemiş: “Her taraf Türk Bayrağı olursa inanın ben oradayım. Ben başka bir şey istemem. Bugünleri unutmayalım. Allah hepinize yardım etsin." Bu konuşmadan bir şey anladınız mı? Madem konuya bu kadar Fransızdın, ne diye gidip başbakanla görüşüyorsun Necati? Neden basına demeç veriyorsun Neco? Her rastladığın boşluğu doldurman gerekmiyor. Sükut et de  molla sansınlar. Boşluk doldurmaca oynayan diğer karakter oyuncusu da Hasan Kaçan. Hasan konuşmasının girişinde Bizim talebimiz üzerine sayın Başbakanımız lütfettiler, randevu verdiler. Bizden önce Taksim Parkı'yla ilgili arkadaşların, sanatçı arkadaşlar oradalardı, başbakanımızın yanındalardı… Benim edindiğim izlenim artık sayın Başbakan da ciddi bir adım attı. Birtakım tekliflerde bulundu” demekte. Muhterem ziyadesiyle ıkınıyor. Başbakanın bir takım tekliflerde bulunduğunu söyleyen Hasan Kaçan konuşmasına şöyle devam ediyor: “Ben kendi yaş grubum hasebiyle onların annesini babasını temsil ediyorum… Madem adımlar atılıyor, özellikle Gezi Parkı'ndaki kardeşlerimizin bu adıma adımla karşılık vermelerini bekliyorum”. Hayır Hasan, yanılıyorsun. Sen bu anlamlı konuşmalarınla o çocukların anne ve babalarını temsil edemiyorsun. Yandaş olman temsil yeteneğini sınırlıyor. AKP kasıtlı olarak ayağını sürüyor, sen parktaki gençlerden adım atmalarını bekliyorsun. Konuşmasının sonunda “15 gündür orada o çocukların neler çektiğini, neler yaşadığını, banyo yok, tuvalet yok. Artık Gezi Parkı bir insanın kalabileceği durumda değil” diyor Hasan Kaçan. Böyle diyerek başbakanın daha önceki büyük abdest ve pis koku açıklamasına çaktırmadan destek atıyor. Bu Hasan elim bir vakadır dostlar. Bir zamanlar Gırgır ve Fırt dergilerinde karikatür çizerdi. O dönemde ben de karikatür çizdiğim için takip ederdim keratayı. Çok iyi bir mizahçıydı. Cork, Eşşek herif tiplemeleri hala hatırımda. Şevket Yalazların, Ergün Gündüzlerin, İlban Ertemlerin çizdiği dönem. Seksenli yıllar. Mizahçılığın, karikatüristliğin en itibarlı dönemleri. Hasan yıllar sonra hidayete erdi ve muhafazakar bir mizah dergisi çıkarmaya kalktı. Fakat takunyalı mizah olmuyordu. Hasan da beceremedi nitekim. Sonra dizi oyunculuğu yapmaya başladı. En son sucuk-pastırma reklamlarında gördüm onu. Hasan benim için kaybedilmiş bir değerdir. Görüldüğü üzere kaybetmeye devam ediyor. Taksim komününe hükümet adına bulaşan son isim Sunay Akın. Sunay ve arkadaşları İstanbul Belediye Başkanı’yla, valiyle, Hüseyin Çelik’le, bakanlarla ve başbakanla görüşmüşler. Sunay bu görüşmelerden çok mutlu ayrılıyormuş. Demokratik bir sürecin başladığına inanıyormuş. Artık süreci bir finale getirmek istiyormuş. Sıkılmadan başbakanın ağzıyla konuşuyor. Oyuncakçı şair Sunay Akın görüşmelerden mutlu ayrıldığını söylüyor. Polis saldırıları sonrası hayatını yitiren, gözleri kör olan ve ağır yaralanan insanları düşününce insanın mutluluktan uçası geliyor tabii. Her dem ebelek gübelek konuşup, her meseleyi duygusallığa döken Sunay bu kez de akil adamlığa soyunuyor. Bu ülkede ne kadar çok akil adam var. Akil arandı mı, tuzu alan koşuyor. İlahi Sunay! Nazım Hikmet’i, Melih Cevdet’i, Attila İlhan’ı, Can Yücel’i, hatta Muzaffer Tayyip’i bilmesem sana da şair diyeceğim ama. Bir hayli kısa kalıyorsun kuzucuk. Şairliğin kıt olduğu için Gezi Parkı direnişini de anlayamıyorsun. Gezi Parkı’nın, komünal direnişin şiirini yazamıyorsun. Dikkat buyurun, bu adamlar hiç otokrasiden söz etmiyor. Düşünce özgürlüğünün baskılanması, özel yetkili mahkemeler, gazetecilerin tutuklanması, Uludere katliamı, taraf olduğumuz Suriye savaşı da hiç meseleleri değil. Çünkü bunlar aslında Uganda’ya ait meseleler. Bu adamlar halkı boşlayıp iktidarın eteğinde pozisyon alıyorlar. Ama sorsanız hepsi halkın canı, ciğeri. Gezi Parkı eylemleri hiçbirinin umurunda değil. Sadece ileri demokrasiden rol kapıyorlar. Bülent Ersoy, Necati Şaşmaz, Hasan Kaçan, Sunay Akın beni kesmedi dostlar. Darbukatör Baryam nerede?