ÇİN ATASÖZÜ

İbrahim Karamemet

Bir Çin atasözü var. Kulağımıza küpe olmalı. Bizim kulağımıza değil. Türkiye’yi yönettiğini zannedenlerin kulağına küpe olmalı.

Rüzgâr eken fırtına biçer.

Memlekette geçtik rüzgârı, artık fırtına ekiliyor. Hasat zamanı da eli kulağında. Yakında kasırga biçeceğiz.

Son büyük fırtına Diyarıbekir Baro Başkanı Tahir Elçi’nin çok iyi plânlanmış olan ama, çok acemice gerçekleştirilen katli. Plan şu: Tahir Elçi kendiyle hiç ilgisi değilmiş gibi gözüken bir operasyonda bir rastlantı, ama ne rastlantı tam şeytan işi, iki ateş arasında kalacak ve maalesef gelen kör bir kurşunla ölmüş olacak. Plân aksadı ama, sonuca ulaşıldı yargının en önemli, en kutsal kanadı savunmanın temsilcisi öldürüldü. Üstelik bu adam çıkıntılık yapıyor ayrımcılığa karşı çıkıyor ve barış ve birlikte yaşamaktan söz ediyordu. Bölgede de bayağı etkiliydi. Eğer öyle olursa gözü doymaz, eli kanlı çeteler nasıl beslenecek, nasıl ayakta duracaktı.. Plân çok mükemmel, çok profesyonelce, çok şeytaniydi. O kadar ki, şu ya da bu örgütün düşünebileceği bir plân değil. Bu boyuttaki işleri kotarabilecek üç büyük örgüt vardır. İsrail gizli servisi Mossad, Rus gizli servisi eski adıyla KGB ve malum CIA ve ona bağlı alt servisler. İngilizler artık eskisi gibi pek bu işlerle uğraşmıyorlar. Onların taşeronluğunu CIA yapıyor. Ama kim uygulayacaktı bu plânı, doğrudan kendi tecrübeli adamları yapabilirdi ancak, en ufak bir aksilik olursa, bir tanınma görülme olursa uluslararası boyutta bir skandal patlardı. Üstelik yöre ve işin gerçekleştirileceği nokta çok değişik özellikler barındırıyordu. Adaptasyon sorunu olabilirdi. Üstelik hem sokak, hem zaman dar. Bu üç örgütün de taşın altında bile adamları vardır ama, bu kere iş çok mahalli idi , dikkat çekmemek için yerel birileri olmalıydı ki, iş tamamen bölgesel karışıklığın bir parçası gibi gözüksün.

İşte bu nokta yapılacak eylemin en zayıf noktasıydı ve öyle de oldu. İp bu zayıf noktada koptu. Ama şöyle veya böyle sonuca acemice de olsa ulaşıldı. Ancak, etkisi ve tepkisi hiç de umulduğu gibi olmadı tam tersine çok şey deşifre oldu ve tam ters bir etki yaptı. Çok kişinin bir kez daha gözü açıldı, aklı başına geldi. Plân çok iyiydi de, işte uygulamak için seçilenler bu konularda pek eğitimli ve becerikli değildiler anlaşılan, biraz açık verdiler, işi çarşafa doladılar. Fakat, bir kişi, tetiği çeken parmak her şeye rağmen işi ıskalamadı. Çok kıymetli bir canı, simgesel bir kişiliği tek kurşunla  yok etti. Bu tek kurşun cinayetleri her zaman şaibelidir.

Ailesine başsağlığı dileriz. Işıklar içinde yatsın demokrasi şehidi Tahir Elçi. Son sözü, artık kurşun, bomba atılmasın, hep birlikte huzurla yaşayalım, oldu ve bir adet mermi çekirdeği ensesinden girip kaşında çıktı.

Bir adet mermi çekirdeği.

Ve o mermi çekirdeği halâ bulunamadı. Bakın görün bulunamayacak. Ailesi haklı olarak soruşturmanın ağır gittiğinden yakınıyor. Maalesef daha da ağır gidecek, büsbütün yavaşlayacak ve sonunda küllenecek ve duracak. Ne plânlayan, ne tetiği çeken bulunamayacak. Ama Tahir Elçi türk demokrasisinin, hukuk tarihinin, Güneydoğu sorununun, birlik ve beraberliğin ve barışın en önemli şehitlerinden biri olarak her zaman yaşayacak. Herkesin kulağında her zaman o son sözleri yankılanacak. Şimdi tüm baroların ve gerçek hukukçuların ve hepimizin görevi bu işin üstünü küllendirmemek gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamak olmalı.

Ölüm çok acı bir şey. Hele zamansız gelirse ve kahpece gelirse. Ama bu ölümüz her zaman anlamlı bir abide olarak kalacak, ölümsüzleşecek.

Birileri ruzgârları ekti. Şimdi fırtınalar biçiliyor. Ve gene  birileri bu fırtınayla da tatmin olmadı şimdi fırtına ekiyor. Buna izin verirsek sonunda hep birlikte kasırga biçeriz. Ama bu kasırga daha ekenler hasada fırsat bulamadan önce onları götürür. Ardından hepimizi savurur ve olan gene gariban milletimize olur.

Hep birlikte uyanık olmalıyız, hep birlikte bu şeytan işi ekimi durdurmalıyız.