ATATÜRK’Ü ANLAMAK 

Kaya Çetin


Yüce Atatürk; “Laiklik ilkesinde ısrar ediyoruz. Çünkü ulusal istencin, insanlığa mal olmuş değerlerin belki de en kutsalı olan din özgürlüğü; ancak laiklik ilkesine bağlanmakla korunabilir” demişti;
Biz; daha 80. yaşına basmadan; Cumhuriyetimizi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olan bir siyasal yapıya teslim ettik.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyordu; bağımsızlığımızı yabancılarla paylaştık.
“Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir” dedi; biz ulemayı rehber edindik.
”Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mansıplar ülkesi olamaz” demişti.
Biz, el öpüp icazet almak için şeyhlerimizin kapısında kuyruğa girdik.
“Egemenlik ulusundur“ demişti; bütün irademizi yalnızca kendi çıkarlarını düşünen parti başkanlarıyla onların kontrolündeki oligarşik yapılara terk ettik.
O, “Misak-ı Milli” demişti; biz federasyonu dedik, BOP dedik.
Bugünlere geldik.
Anıtkabir’de "Sap gibi ayakta duruşumuzu" kınayan düşüncenin, “Atatürk” demeye başlayarak Makyavelizmin doruklarında dolaşmasının nedenlerini artık anlayabiliyoruz - ki, bu da bir gelişmedir. Şimdi gelişme sırası o düşüncede.
Onlar da; “Gerici fikirleri güdenler belirli bir sınıfa dayanacaklarını sanıyorlar. Bu kesinlikle bir kuruntudur, zandır. İlerleme yolumuzun üstüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceğiz“, diyen Yüce Atatürk’ü anlayacaklardır.
Yeter ki biz anlatabilelim.