YILDÖNÜMÜNDE "LOZAN HEZİMETTİR" İDDİALARINA YANIT!

YILDÖNÜMÜNDE "LOZAN HEZİMETTİR" İDDİALARINA YANIT!

Böyle kara kara düşünmüşlerdi, eşitler arası antlaşma...

YILDÖNÜMÜNDE LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI 
24 TEMMUZ 1923

Lozan Barış Antlaşması; 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan bir devletin yapmış olduğu bir antlaşma değil, 1. Dünya Savaşı’ndan galip çıkan bir devletin, eşit koşullarda yaptığı bir antlaşmadır.

Emperyalist ülkelerin tetikçisi olan Yunan işgal ordusuna karşı yapılan savaşın, 30 Ağustos 1922’de Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk Ordusu’nun zaferiyle sonuçlanmasıyla, yeni bir başlangıç ortaya çıkmıştır.

Bu zaferi takiben, 21 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmış, ardından da 27 Ekim 1922 tarihinde kalıcı barış antlaşmasının yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi masaya davet edilmiştir.

Yapılacak barış antlaşmasında ikili yönetim ortaya çıkmaması için, 1 Kasım1922 tarihinde saltanat kaldırılmış, masaya tek temsilci olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti oturmuştur.

İki bölüm halinde 20 Kasım 1922 - 4 Şubat 1923 ve 23 Nisan - 17 Temmuz 1923 tarihleri arasında yapılan Lozan Barış Konferansı’na ülkeyi temsilen şu isimler seçilmiştir:

    
Başdelege: İsmet (İnönü) Paşa (Dışişleri Bakanı) 

Delegeler: Rıza Nur Bey (Sağlık Bakanı), Hasan (Saka) Bey (Maliye Bakanı) 

Danışmanlar: Münir (Ertegün) Bey, Ahmet Muhter (Çilli) Bey, Veli (Satık) Bey, Zülfü (Tigrel) Bey, Zekai (Apaydın) Bey, Mahmut Celal (Bayar) Bey, Şefik (Başaran) Bey, Seniyettin (Başak) Bey, Şevket (Doruker) Bey, Tevfik (Bıyıklıoğlu) Bey, Tahir (Taner) Bey, Nusret (Metya) Bey, Y. Hikmet (Bayur) Bey, Zühtü (İnhan) Bey, Fuat (Aralı) Bey, Mustafa Şeref (Özkan) Bey, Şükrü (Kaya) Bey, Hamit (Hasancan) Bey, Cavit Bey, Hayım Naum Bey, Baha (Arıkan) Bey.  

Basın Danışmanları: Ruşen Eşref (Onaydın) Bey, Yahya Kemal (Beyatlı) Bey 
Genel Sekreter ve Danışman: Reşit Saffet (Atabinen) Bey 

Mütercim: Hüseyin (Pektaş) Bey 

Yazmanlar: Ali (Türkgeldi) Bey, Mehmet Ali (Balin) Bey, Cevat (Açıkalın) Bey, Celal Hazım (Arar) Bey, Saffet (Şav) Bey, Süleyman Saip (Kıran) Bey, Rıfat Bey, Dr. Nihad Reşat (Belger) Bey, Atıf (Esenbel) Bey, Sabri (Artuç) Bey. 

Gazeteciler: Ahmet Cevdet (İkdam), Ahmet Şükrü Esmer (Vakit), Hüseyin Cahit Yalçın (Tanin) 
Bu gruptan; Ahmet Muhtar, Veli, Zülfü, Celal, Seniyettin Şevket, Zühtü, Şükrü, Hamit, Cavit, Hayım Naum, Baha, Ruşen Eşref, Yahya Kemal, Reşit Saffet, Mehmet Ali, Cevat, Celal Hazım, Saffet, Süleyman Saip Beyler Lozan konferansının ikinci bölümüne katılmamışlardır. 

LOZAN KONFERANSINA GİDEN HEYET

1-050.jpg
 
Barış konferansına katılan heyetin izleyeceği yol, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından açık ve net olarak belirlenmişti.

Bunlar; Misak-ı Milli’den taviz vermemek, “Müttefiklerden Türkiye’nin hür ve egemen devlet olarak tam ve eksiksiz şekilde tanınmasını elde etmekti”. Bunun için de Ermeniler (doğu sınırı) ve kapitülasyonlar konularında, kesinlikle geri adım atılmayacaktı. Lozan’da ülkeyi temsil edecek heyete, görüşmelerde uygulaması için Türk tezi adı altında, 14 maddeden oluşan talimatname verilmiştir

1- Doğu Sınırı: Ermeni yurdu söz konusu olursa görüşmeler kesilecektir.

2- Irak Sınırı: Süleymaniye, Kerkük ve Musul sancakları istenecektir. Konferansta bu konuda ortaya çıkacak güçlükler için Vekiller Heyeti’nden talimat alınacaktır. Petrol gibi imtiyazlar sorununda İngilizlere bazı ekonomik çıkarlar sağlanması görüşülebilir.

3- Suriye Sınırı: Bu sınırın düzeltilmesine olanaklar elverdiğince çalışılacak ve sınır Resi İbn-i Hayn’dan başlayarak Harm, Müslimiye, Meskene ve sonra Fırat yolu Dirizor, çöl ve nihayet Musul Vilayeti güney sınırı şeklinde olacak.

4- Adalar: Duruma göre hareket edilecek ve kıyılarımıza pek yakın olan ve olmayan adalar derhal ilhak edilecek, başarı elde edilemediği takdirde Ankara’ya sorulacaktır.

5- Trakya Batı Sınırı: 1914 sınırının elde edilmesine çalışılacaktır.

6- Batı Trakya: Misak-ı Milli maddesi uygulanacaktır.

7- Boğazlarda ve Gelibolu yarımadasında yabancı askeri kuvvet kabul edilemez. Eğer bu konudaki görüşmeler kesilmeyi gerektirirse, kesilmeden önce Ankara’ya bilgi verilecektir.

8- Kapitülasyonlar kabul edilemez. Görüşmelerin kesilmesi gerekir ise yapılır.

9- Azınlıklar: Mübadele esas alınacak.

10-Düyun-u Umumiye: Türkiye’den ayrılan memleketlere dağıtımı, Yunanlılara devri, yani tamirata karşılık tutulması, olmadığı takdirde 20 yıl ertelenmesi gerekir. Düyun-u Umumiye İdaresi kalkacaktır. Güçlükler çıktığı takdirde Ankara’ya sorulacaktır.

11-Ordu ve donanmayı sınırlandıran konu olmayacaktır.

12-Yabancı kurumlar Türk kanunlarına bağlı olacaklardır.

13-Türkiye’den ayrılan memleketler için Misak-ı Milli’nin özel maddesi yürürlüktedir.

14-Cemaatler ve İslam Vakıflar Hukuku eski antlaşmalara göre düzenlenecektir.

Görüşmelerin belirlenen bu esaslara göre yürütülmesi gerekiyordu. 
    
Lozan Konferansı’na; İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya davet eden devletler olarak katıldı. Bir anlamda ev sahibi devletlerdi. Yunanistan, Romanya, Sırbistan, Sırp-Sloven- Hırvat Devletleri, ABD ve Türkiye Cumhuriyeti görüşmelere davet edilen devletlerdi. Sovyet Rusya ise, Türkiye’nin o dönemdeki desteğine rağmen, konferansın sadece Boğazlar konusundaki bölümüne davet edilmişti. Ancak bu konuda alınan kararları ve hazırlanan sözleşmeyi beğenmediği, kendi çıkarlarına uygun bulmadığı için imzalamamıştır. Bulgaristan sadece kendisini ilgilendiren Boğazlar ve Trakya sınırı konuları görüşüldüğü sırada konferansa davet edildi. Bu devletlerin yanı sıra Belçika ve Portekiz de zaman zaman konferansta yer aldı.

Lozan Konferansı, İsviçre Konfederasyonu Başkanı M. Haab’ın açılış konuşması ile 20 Kasım 1922’de saat 16.00’da tarafsız devlet olan İsviçre’nin şehri olan Lozan’da Mont Benon Gazinosu’nda başladı.

Konferansta, yenik düşen bir devlet misali dayatılan ve kabul edilemeyecek maddeleri ileri sürmeleri ve bu konuda İngiltere devletinin ısrarcı olması, görüşmelerin kesintiye uğramasına sebep olmuştur.

İsmet Paşa, görüşmelerin kesilmesinin ardından 8 Mart’ta çağırıcı devletler İngiltere, Fransa ve İtalya dışişleri bakanlıklarına, on beş sayfalık nota ile barış koşullarını içeren projeyi açıklamıştır. Bu notaya göre, birinci toplantı, Türkiye’ye barış şartları zorla kabul ettirilmek istendiği için sonuç vermemişti. Yeni tasarıda, Lozan’da Türk heyeti tarafından kabul edilen bütün şartlar gösterildi. Öne sürülen şartlar şu şekilde sıralanabilir:

-Musul, Türkiye ile İngiltere arasında barıştan sonra 12 ay içerisinde görüşülecek, anlaşma olmadığı takdirde Milletler Cemiyeti’ne başvurulacaktır.

-Karaağaç Yunanistan’a terk edilecektir.              

-Yine aynı projede Boğazların statüsü ve azınlıklar hakkındaki anlaşmazlığın olmadığı açıklanmış; borçlar ve kapitülasyonlar başta olmak üzere ekonomik ve mali konularda Türkiye’nin tutumunun değişmediği ifade edilmiştir. Buna göre kapitülasyonlar tümüyle kaldırılacak, borçlar ise taksim edilerek ödemeler altın para hesabına göre yapılacaktı. 

Adı geçen devletler, 28 Mart 1923’te bir notayla cevap verdiler. İsmet Paşa bunu 7 Nisan 1923 tarihli bir notayla cevaplandırdı. Notada, Lozan Konferansı’nın 23 Nisan’da yeniden toplanması istendi. Bütün devletler bu yazıya olumlu yanıt verdi. Bunun üzerine İsmet Paşa başkanlığında, eski yardımcılarından bir kısmını da içine alarak oluşturulan yeni heyet Doğu Ekspresi ile İstanbul'dan hareket edip, 21 Nisan’da yeniden Lozan’a gitti.

Toplantının ikinci bölümü 23 Nisan 1923’te Uşi’de, bu kez tören yapılmadan Şato Oteli’nde başladı. Tüm bu görüşmeler sürerken, 7 Haziran 1922’de T.B.M.M. bir yasa çıkartarak Osmanlı devletinin yapmış olduğu tüm antlaşmaları fes ettiğini açıklamıştır.

Lozan Barış Antlaşması; Lozan’da imzalanan belgeler, asıl Barış Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ile bir de son senetten ibarettir.

Lozan Antlaşması, siyasi hükümler, mali hükümler, ekonomik hükümler, münakale yolları, sağlıkla ilgili konular ve çeşitli hükümlerin olduğu son bölüm olmak üzere, toplam beş kısımdan oluşur ve 143 maddedir.

İsmet İnönü başkanlığındaki Türk heyeti, Lozan Üniversitesi’nin toplantı salonunda 24 Temmuz 1923’de Lozan Antlaşması’nı imzalamıştır. Böylece Lozan Konferansı’nda dünya, milletimizin varlığını ve Türk devletimizin istiklalini tanımak zorunda kaldı.

Bu durumu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, şerefli bir mücadeleden sonra Lozan’da hukuki ve siyasi yönden başarıya ulaşan Türk davasının mimarlarından olan İsmet Paşa’ya gönderdiği telgrafta

“Lozan Türk Delegasyonu Başkanı ve Dışişleri Bakanı İsmet Paşa Hazretlerine, Millet ve hükümetin zat-ı âlilerine tevcih etmiş olduğu yeni vazifeyi muvaffakiyetle tamamlamış bulunuyorsunuz. Memlekete bir dizi faydalı hizmetten ibaret olan ömrünüzü bu defa da tarihi bir muvaffakiyetle taçlandırdınız. Uzun mücadelelerden sonra vatanımızın sulh ve istiklâle kavuştuğu bugünde parlak hizmetiniz dolayısıyla zât-ı alinizi, muhterem arkadaşlarımız Rıza Nur ve Hasan Beyleri ve mesainizde size yardım eden bütün delegeleri müteşekkirâne tebrik ederim” diyerek başarılarını kutlamıştır. 

Konferansın Genel Sekreterliği’ne Fransız Diplomat Massigly (2. Dünya Savaşı sırasında Ankara Büyükelçisi) getirilmişti. Tutanakların tamamı Fransızca olarak hazırlandı. Antlaşma metni tek nüsha olarak hazırlandı ve bu nüsha Fransa Cumhuriyeti arşivine konuldu. Diğer ülkelere ise onaylı birer örneği verildi. Ülkemizde bu metnin Fransızca’dan Osmanlıca’ya ilk çevirisi 1923 yılında yapıldı.1970 yılında ise Latin harfleri ile basıldı. 


LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI 

2-041.jpg
 

Türkiye Büyük Millet Meclisi antlaşmayı 23 Ağustos 1923’te, 227 üyeden 213’ünün oyuyla onaylamıştır. Yeterli onay belgesi sayısına ulaşması ile 6 Haziran 1924’te yürürlüğe girmiştir.

Lozan Antlaşması her yönüyle 1. Dünya Savaşı sonunda imzalanan barış antlaşmalarından farklıdır.

1. Dünya Savaşı’na son veren antlaşmalar, galip devletler tarafından yenilen devletlere zorla kabul ettirilmişlerdir. Halbuki, Lozan Antlaşması eşit şartlarda ve her iki tarafın uzlaşma yoluyla imzaladıkları bir antlaşmadır.

LOZAN ANTLAŞMASI İMZALARKEN 

3-031.jpg

Lozan Antlaşması’nın baş tarafında, diğer antlaşmalarda yer alan ‘Milletler Cemiyeti Misakı’nın yer almaması, içeriği olduğu kadar şekil bakımından da diğerlerinden farklı olduğunu gösterir.

1. Dünya Savaşı sonunda imzalanan antlaşmalarda, yenilen devletlerden ‘savaş tamiratı’ adı altında alınan yüklü miktardaki paralar varken, Lozan Antlaşması’nda böyle bir hüküm yoktur.

1. Dünya Savaşı sonunda imzalanan antlaşmalarda, yenilen devletlerin savunma güçleri elinden alınmış; ticari ve ekonomik konularda pek çok kısıtlamalar getirilmişken, Lozan Antlaşması’nda böyle kısıtlayıcı ve özgürlüğü sınırlandırıcı hükümler yer almamıştır. 

Ayrıca 1. Dünya Savaşı sonunda imzalanan antlaşmalarda galip devletler; savaştan önce yapılmış antlaşmaların hangilerinin geçerli, hangilerinin geçersiz olacağına kendi çıkarlarına göre karar vermişler, Lozan Antlaşması’nda ise Türkiye geçmişte üzerinde olan tüm mükellefiyetlerden kurtulmuştur. 

Kısaca bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendi lehimize çözülen birçok maddesiyle, ülkemizin çıkarına uygun olarak yapılan bir antlaşmadır. Tüm heyetin isimleri bu konuda tarihe altın harflerle yazılmıştır. 

Ulu Önder Gazi Mustafa kemal Atatürk’ün dehasını, asker kişiliğini ve devlet adamlığı ne derece yüksek bir değer olduğunu; kazandığı zaferde ve Lozan Barış Antlaşması’nda koyduğu tavrını ve süreci analiz ettiğimizde görüyoruz. Bu yazı vesilesi ile bir kez daha hatırlayalım ve Atamızı anlayalım…

Saygılarımla.

Ömer BAYRAM

Emekli Astsubay - Cumhuriyet Tarihi Uzmanı