'TARİKATLAR OLMAZSA SAPKINLIK OLUR'

'TARİKATLAR OLMAZSA SAPKINLIK OLUR'

Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarikatlar üzerine düzenlediği bir çalıştayda 15 Temmuz darbe girişimini tartıştı.

Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarikatlar üzerine düzenlediği bir çalıştayda 15 Temmuz darbe girişimini tartıştı. Çalıştayda ilginç önermeler gündeme geldi. Bunları açıklayan fakülte dekanı, Vehhabiler ile ulusçuları, sekülerlik ile DEAŞ'ı bir tuttu. Cumhuriyetin tarikatları yasaklama gerekçesini eleştiren Dekan Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, "tarikatlara karşı çıkılırsa yerini sapkın eğilimlerin alabileceğini" ileri sürdü ve Diyanet'e tarikatları dışlamama çağrısında bulundu.

Devlet kurumlarında tarikat yapılanmaları

Darbe girişiminin Türkiye gündemine taşıdığı konulardan biri de tarikat ve cemaatlerin devlet içindeki yapılanması ve bunların yol açabileceği tehlikeler oldu. Muhalefet hukuk devleti ve demokratik düzenin gereği liyakatin esas alınmasını önererek, sadece FETÖ değil, benzeri diğer yapıların da devlet kurumlarında kadrolaşmalarının riskine işaret etti.

"Toplum Bilim ve Tasavvuf" çalıştayı
Bu tartışmalar sürerken Karabük Üniversitesinde (KBÜ) düzenlenen bir çalıştayın tartışma başlıkları arasında ilginç bir konu da vardı. Çalıştayı düzenleyen üniversitenin İlahiyat Fakültesiydi. Konu ise "Toplum Bilim ve Tasavvuf"tu, yani sosyoloji ve yani bir tür İslami mistisizm denilebilecek ve sufi tarikatların doğuşunun dayandığı öğreti. Çalıştay da ele alınan başlıklardan biri de 15 Temmuz'daki darbe girişimiydi.


Darbe girişimini ele aldılar

Darbe girişimini, bir ilahiyat fakültesinin 125 akademisyenin katılımıyla düzenlediği çalıştayın konusu haline getiren ise, bu darbe girişiminde bulunan cuntanın odağında dini bir cemaatin bulunduğunun öne sürülmesiydi.

"Nevzuhur akım ve cemaatler"

KBÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer çalıştayla ilgili açıklamasında, toplantıda tasavvuf ve sosyoloji bilim dallarının metodolojileri, Türk toplum yapısı, din, tasavvuf konularının yanı sıra 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonucu değişen toplumsal gündem ve tartışma alanları, nevzuhur akım ve cemaatlerin ele alındığını belirtti.

Tasavvufu tarif etti

Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, tasavvufun dinde sonradan çıkmış, dine eklemlenmiş ya da bir tepki hareketi olmadığını, İslam maneviyatının adı olduğunu söyleyerek, "Dinin manevi, ahlaki boyutunu ele alan bir ilim ve hayat tarzıdır. Zamanla kurumsallaşmış, tekke ve dergahlarla, musikisi, edebiyatı, kültürü ile yaygın bir eğitim kurumu olmuş, ayrıca fakirlerin korunup gözetilmesi yardımlaşma kurumu özelliğiyle toplumsal birlikteliği ve rehabiliteyi sağlamıştır" dedi.

Tarikatların reddini eleştirdi

Tasavvufu, "Anadolu'nun kurucu damarı, inşa hamuru" olarak değerlendiren KBÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, tarikat ve cemaatlerin olumsuzlanmasını eleştirdi, "Modern dönemde tarihsel tecrübe olumsuzlanarak mezhep ve tarikatların değersizleştirilmesi ve reddedilmesi Türkiye özelinde yeni bir olgudur" ifadesini kullandı.

Ulusçuluk ile Vehhabiliği birbirine benzetti

Profesör Yücer, tarikatların reddedilmesinin "toplumun akışını ve sürekliliğini bozmaya yönelik bir eylem" olarak niteledi. Bu modernist yaklaşımı da ulusçular ile Selefilik olarak da nitelenen Suudi Arabistan'ın resmi ideolojisi olan akımın bağlıları Vehhabiler ile paralellik kurarak, bu akıma benzetti.

"Dindarlar korumasız kalır" iddiası

"Dindar nesillerin istendiği bir dönemde" ifadesini kullanan Yücer, tarikatların eleştirilmesinin, "dini ve dindarlığı korumasız bırakacağını" öne sürdü. Bu yaklaşımın da toplumu DEAŞ türü radikalizme ya da sekülerizme sürükleyeceğini ileri sürdü.

DEAŞ ile sekülerizmi bir tuttu

Profesör, "Bu yeni dünyanın yeni yapıları dindarlaşmayı değil, toplumu ya Vahhabizm üzerinden DAEŞ türü radikalizme ya da sekülerizme itmekten başka bir işe yaramayacaktır" diyerek DEAŞ ile sekülerizmi bir tuttu.

Tarikatların yasaklanmasına tepki

Cumhuriyetin kuruluşunda tarikatların ve tekkelerin yasaklanmasıyla ilgili gerekçeyi bilim dışı bulan Yücer, şu sözleri sarf etti: "Cumhuriyetin kuruluşunda tarikatlar ve tekkeler yasaklanıp kapatılırken 'miskinlik ve atalet yuvaları, devleti ele geçirmeye çalışan totaliter mürteci akımları' ortadan kaldırma gerekçesi serdedilmişti."


Cumhuriyete "ideolojik" eleştirisi

Yaptıkları çalıştayda, Cumhuriyetin kuruluşunda tarikatlara yöneltilen suçlamaların ideolojik bir gerekçe olduğunu nitelediklerini belirten Yücer, tarikatların devleti değil, bireyi hedef aldığını, "Tasavvufi yapıların dünya değil ukba taliplisi, devlet değil fert eğitimcisi olduğu, fert üzerinden toplumun hayrını ve salahını istediğini" sözleriyle anlattı.

"Tarikat olmazsa sapkınlık ortaya çıkar" iddiası

Tarikatların farklı kültür ve eğitim seviyesindeki insanların farklı özelliklerine bağlı olarak geliştirdikleri eğitim formlarıyla varlıklarını bugüne kadar sürdürdüğünü söyleyen Yücer, şunları söyledi: "Tarihte bu çoğulculuk devlete tehdit oluşturmadıkça daima hoş görülmüştür. Bu topraklarda dini yapıların ve tarikatların reddi edebiyatın, musikinin, estetik sanatların reddi anlamına gelmektedir. Çünkü bu yapılar tarihsel kırılmalar, istek ve ihtiyaçlara göre ortaya çıkar. Bu ihtiyaçları ve karşı çıkma biçimleri bilinmezse yerine neyin teklif edileceği, neyin konulacağı da bilinmez. Sonuçta ne tür sapkın eğilimlerin zuhur edeceği de tahmin edilemez."


"15 Temmuz tarikatlara karşı" iddiası

Sözü FETÖ'ye getiren ve darbe girişimine de değinen KBÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Yücer, 15 Temmuz'un "dine, dini cemaatlere ve tarikatlara karşı yapılmış bir darbe girişimi" olduğunu öne sürdü.


Cemaatlerin faaliyetlerinin olumsuzlanmasına tepki

Gülen Cemaatini, "The Cemaat" diye niteleyerek "devleti başka taraflara bağlama girişimi" ile suçlayan Yücer, buradan hareketle "imam", "hocaefendi", "cemaat" nitelemeleri ile "yardım ve kurban toplama", "kendi doğrularını ifade edebilmek için dergi, gazete, televizyon kurma, sosyal organizasyonlar yapma"nın olumsuzlanmasını eleştirdi.


"Dini ya da tarikat kalkışması değil"

"FETÖ kalkışması, dini ya da bir cemaat-tarikat kalkışması olarak kabul edilemez" diyen Yücer, "FETÖ başlangıcı itibariyle bir hizmet hareketi olarak gözükse de orta katmanı itibariyle örgüte, üst katmanı itibariyle teröre göre şekillenmiştir" ifadesini kullandı.


FETÖ'yü tarif etti

FETÖ'nün "her şey hizmet için" mantığıyla Türkiye'yi faaliyet gösterdiği 165 ülkeden herhangi birisine indirgediği için eleştiren Yücer, muhafazakar ailelerin çocuklarını kendi cemaatine kazandırdığını ancak "ailesinden, milletinden, ümmetinden" kopartarak onlara düşman ettiğini söyledi.


Diyanet'e "tarikatları dışlamayın" çağrısı

Yücer Diyanet İşleri Başkanlığı'na da çağrıda bulunarak, "dini akım ve cemaatsel yapıları, tarikatları dışlayıcı değil, dini ilimlere bağlı, ontolojik hakikat ve gerçekliğe uygun açıklama ve izahlarla toplumu bilgilendirmelidir" dedi.

 

 (Haber: İHA)

Kaynak:Haber Kaynağı