Taksim Gezi parkında Yaralanan Genç BBC'ye Konuştu

Taksim Gezi parkında Yaralanan Genç BBC'ye Konuştu

Taksim Gezi Parkın'da yaralanan Hazar Berk Büyüktunca ameliyata alındı.

ERDOĞAN KARARLIYIZ DEDİ SABAHA POLİS BASTI


Başbakan Erdoğan'ın dün "Taksim Gezi Parkını yapmaya kararlıyız demesinin ardından, Bu sabaha karşı Gezi parkı Direnişçilerinin nöbet tuttuğu alana baskın yaptı. (İLGİLİ HABER) Ortalığı biber gazı sisine bulayan maskeli polis gücü ardından parkta kurulu çadırları üst üste yığarak ateşe verdi. Ağaçlara sadece sarılarak pasif direniş gösteren bir çok direnişçi vatandaşa orantısız güç kullanan polis, genç yaşlı demeden insanları yerlerde sürükledi. Bir gencin yaralandığı bir vatandaşın da göz altına alındığı arbadenin ardından, iş makinları parka girerek ağaçları sökmeye başladılar. Polisin çantasını ve çadırını kurtarmak için çabalayan Hazar Berk Büyük Tunca adlı Arkeoloji öğrencisi genç hastaneye kaldırıldı. Vücudunun çeşitli yerlerinde darb izleride bulunan Büyüktünca hastane odasında ameliyat öncesi BBC muhabirine konuştu.

GEZİ PARKINDA POLİSLERİN DARP ETTİĞİ HAZAR BBC'YE KONUŞTU

Hazar Berk Büyüktunca Gezi Parkı'nda sökülmek istenen ağaçları korumak için üç gündür nöbet tutan yüzlerce kişiden biri.
Bizim onunla konuştuğumuz, sohbet ettiğimiz yer ise bir ağaç gölgesi değil, bir hastene odası.
İlgili Konular
Türkiye
Beyaz çarşafın üstü toz ve çalı çırpıyla dolu.
Kolları mor, her yerinde çizikler var. Aldığı darbeler nedeniyle ameliyata alınacak birkaç saat içinde.
24 yaşındaki Büyüktunca'nın uzun saçlarının arasında yapraklı küçük bir dal parçası var.
"Bu nereden?" diyorum. "İşte ağaca sarılmıştım, saçlarımın arasına takılmış. Orada kalsın" diyor. Gülümsüyor.
Aslında bu gülümseme ne ilk ne de son.
Biraz sonra daha çok gülümseyerek nasıl mücadele ettiklerini anlatacak.
"Fazla uyumadık dün gece zaten" diye söze başlıyor.
Müdahaleyi bekliyorlarmış.
Hareketliliği fark edince giyinmeye başlamışlar. "Önlerinde durduk, oturduk. En fazla darp ederler dedik. Polis önce bize değil çadırlara saldırdı. Ama çok iyi organize olmuşlar tam o sırada diğerleri gaz bombası attı"
'Polis çadırları yaktı'
Hazar, "hemen dağılmadık" diyor ve devam ediyor, "ama direkt nişan alarak üzerimize biber gazi fişeklerini atıyorlardı."
Toplanan çadırları üst üste yığdıklarını anlatıyor. "Sivil polislerin çadırları üst üste koyup yaktıklarını gördüm. Içinde eşyalar vardı. Ama içinde ne var diye bakmadılar zaten."
Arkeoloji öğrencisi Büyüktunca. "Çadır insanın evidir. Ben içine ocak da koyacaktım. Eğer ocak getirmiş olsaydım çadır patlardı."

AMELİYAT EDİLECEK
 
Polislerin darp ettiği anı anlatmadan önce yutkunuyor. Ameliyata gireceği için su içmemeli, ama dudakları kupkuru. Üstüne başına bakıyorum. Tişörtünün kolu yırtılmış. Üzerindeki "peace(barış)" yazısını seçiyorum sadece.
Uzun sessizlik sona eriyor. Toparlanıyor ve anlatmaya başlıyor yeniden:
"Yakılan çadırların ateşinin arkasında çalışan iş makinesi görünüyordu. O tarafa gittim fotoğrafını çekmek için. Etrafında kurdeleler olan küçük sevimli bir ağaç vardı. Sıradaki oydu. Ona sarıldım."
Yine susuyor bir süre. Sonra devam ediyor o anı yeniden yaşayarak: "Polisler beni ağaçtan ayırmak için hedef gözeterek tekme attılar, yüzüme biber gazı sıktılar. Hani işkence kalktı diyorlar ya..."
Sohbetimiz burada bitiyor. Annesi geliyor hastane odasına. Üç kişilik hastane odasında yatan bir başka hasta: "Niye yazmıyorlar bu halkın halini. Bak çocuk anlattı. Polis yakmış işte çadırları" diyor.
Hastaneden ayrılıyorum. Gezi Parkı'ndan yüzlerce insan yapılan foruma katılmak için akın akın buraya geliyor.
Haberi yazarken yanıma gelen, "Çalışırken çay iç abla" diyen garson olan bitenden yakınıyor: "Ne yaptı bu insanlar bu devlete, bu şiddet niye?"