Şok Açıklama;Tuncay Güney'e Şantaj Yapıldı

Şok Açıklama;Tuncay Güney'e Şantaj Yapıldı

Eski İstihbaratçıdan Şok Açıklamalar

ESKİ İSTİHBARATÇIDAN ŞOK AÇIKLAMALAR 

Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun, Ergenekon sürecinin nasıl başladığına ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu. İşin ihbarlarla başladığını, ihbarı yapanla inceleyenin aynı “iradeye” bağlı olduğunu vurgulayan Uzun, bu ihbarlar sonucu kadroların boşaltılarak kurumların ele geçirildiğini söyledi. Ergenekon Davası’nın ana belgesi olan şemanın aslının devlette olduğunu belirten Uzun, “Bu şema saklanmazsa bugünkü Ergenekon, Balyoz, Oda TV, bilmem ne... Bir sürü davalar var. Bunların hepsinin fos olduğu ortaya çıkar” dedi. Uzun, ifadeleri Ergenekon Davası’nın dayanağı olan Tuncay Güney’in bir subayla özel ilişkisinin olduğunu ve Güney’e bu ilişkiyle şantaj yapıldığını bildirdi.  

TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu bünyesinde kurulan Hukuk Alt Komisyonu, bilgi almak amacıyla eski istihbaratçılardan Bülent Orakoğlu, Osman Ak ve Sabri Uzun'u dinledi. 

“YASADIŞI DİNLEMELERİ DEVLET YAPIYOR”

Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski başkanlarından Sabri Uzun, komisyona bilgi verirken, Türkiye'deki yasa dışı dinleme işlemlerinin tamamının devlet görevlileri tarafından yapıldığını iddia ederek, “Devlet görevlisi olmayanlar tarafından da yapılanlar oldu ama bunlar hemen yakalandı” dedi. 

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Brüksel'de NATO merkezinde, Işık Koşaner'in Tunceli'de, MİT Müsteşarı'nın Oslo'da ve AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner'in konuşmasının internetten yayımlandığını anımsatan Uzun, “Kim bu? Bu güç bende değil ve biz bunu yakalayamıyoruz. Bu bir utançtır, ayıptır” diye konuştu. 

TUNCAY GÜNEY’İN İFADELERİ DEĞİŞTİRİLDİ

Uzun, Ergenekon Davası’nın dayanağını oluşturan ifadeleri veren Tuncay Güney’i kastederek, 2001'de İstanbul'da gözaltına alınan bir kişinin Ergenekon örgütü hakkında bilgi verdiğini, bu ifadenin bazı değişikliklere uğradığını ve bu kişiye bazı sanatçıların da isimlerinin söyletildiğini, bunların CD'ye yüklenerek bir kamu kurumuna gönderildiğini iddia etti. 

İHBARLAR BAŞLADI, KURUMLAR ELE GEÇİRİLDİ

2005-2006 yıllarında ihbar müesseselerinin başladığını, kişi hakkında ihbar mektubu yazıldıktan sonra bunların müfettişlere verildiğini savunan Uzun, ihbar mektubunu yazan ile bunu inceleyecek olan müfettişlerin ortak bir üst iradeye bağlı olduğunu düşündüğünü ileri sürdü. Uzun, “Bu, devlet iradesi değil, siyasi irade değil. Orada istenilen sonuçlar hasıl edilip, yaratılıyor. Sonuçlar yaratıldıktan sonra o kamu görevlileri görevinden uzaklaştırılıyor. O göreve o üst iradenin uygun gördüğü kişiler gelip, monte ediliyor. O kişiler artık oraya monte edildikten sonra devlet organı ele geçirilmiş demektir” diye konuştu. 

BU ŞEMA SAKLANMAZSA...

Uzun, 14 Haziran 2001'de ikinci kez istihbarat daire başkanı olduğunda önüne bir şema geldiğini belirterek, şu iddialarda bulundu: 

“Bu şema devlet kurumlarında var mıdır, yok mudur? Bilmiyorum. Bu şema saklanırsa ben yalancı durumuna düşerim. Bu şema saklanmazsa bugünkü Ergenekon, Balyoz, Oda TV, bilmem ne bir sürü davalar var. Bunların hepsinin fos olduğu ortaya çıkar. Onun için bunun saklanması gerekir diye düşünüyorum. Ben 20 eylül 2010'de, 'İlk Ergenekon şemasını 14 Haziran 2001'de gördüm' diye mülkiye müfettişlerine ifade verdim. Şemanın en üst kısmında Çetin Doğan vardı. Toplam 22 ya da 25 kişiydi. Tuğgeneral rütbesinin altında kimse yoktu. Orgenereral olarak sadece Çetin Doğan vardı. O zaman ki 5. Kolordu Komutanı da bu şemadaydı. Yıldırım Türker diye birisi. 

“ŞEMANIN DAYANAĞI İFADEDE ŞEMADAKİ İSİMLER YOKTU”

“Arkadaşa (dönemin emniyet şube müdürü), bana şemaya esas teşkil eden bilginin getirilmesini istedim. Tuncay Güney diye birinin ifadesini getirdi. Namusum üzerine söylüyorum ki şemada olan hiçbir isim o ifade tutanağında yoktu. 

“TUNCAY GÜNEY’E ŞANTAJ”

“Bu nasıl bir şema, nereden geldi, diye sordum, İstanbul'dan geldiğini söyledi. İstanbul'daki yine dönemin şube müdürü Ahmet İlhan Güler'e sordum.'Biz böyle bir şey göndermedik' dedi. O zaman başka türlü düşünmeye başladım. Sonra baktım bu ifadeyi veren Tuncay Güney'in Hasdal Kışlasında astsubaylıktan subaylığa geçmiş Murat isimli kişiyle özel ilişkileri falan olmuş. Daha önce Tuncay Güney'in özel hayatıyla ilgili yasa dışı dinlemeler yapılmış, elde edilen bilgiler şantaj unsuru olarak kullanılmış.” 

BAKANIN BİLGİSİ DIŞINDA DİNLEME YAPILAMAZ

Uzun, yasa dışı dinlemeler gibi konuların kurumun başındaki kişilerin onay vermemesi durumunda kesinlikle olmayacağını iddia ederek, “Ben kendi adıma söyleyeyim, onay vermediğim sürece benim kurumumda çalışan kişilerin bu tür yasa dışı dinleme yapması mümkün değildir. Kimdir bunlar? Kararnameyle, bakan onayıyla göreve gelmiş... O görevin başındaki üst irade kimse onun bilgisi ve onayı olmadan bu olmaz” diye konuştu. 

HIRSIZ EVİN İÇİNDEYSE KİLİT İŞE YARAMAZ”

Komisyon üyelerinin, yasa dışı dinlemelerin nasıl ortaya çıkarılabileceği yönündeki bir soru üzerine Uzun, hırsız evin içindeyse kilidin işe yaramayacağını kaydetti. 

Uzun, faillerin neden yakalanamadığı sorusuna, “Ben bunların hepsini 8 günde çözer, ortaya çıkarırım. Bunu ortaya çıkaracak çok adam var Türk polis teşkilatında. Sekiz gün diyorum. Benim emekli olduktan sonra böyle konuşmam ayıptır. Şimdi bunlar ortaya çıkar, 'çıkmaz'diye bir şey yok. Ama kişiler bir kere bunu yapmaktan vazgeçecekler, korkacaklar. Ben karaktersiz olursam yasa dışı dinleme yapılır. Başbakan'ın odasına böcek koyulur. Ben karakterli olduğum müddetçe kimse onu koyamaz o da faili meçhul kalmaz” yanıtını verdi. 

“YETKİLİ BİRİMLER DIŞINDA DİNLEME YAPANLAR VAR”

Bülent Orakoğlu da “makama oturduğu günden itibaren”darbeyi önlemek için bir ekip oluşturduğunun söylendiğini anımsatarak, “Oluşturdum. Çünkü darbe yapmak meşru bir hak değildir. 'Darbe yapmak Türk milletinin iradesine karşı ihanettir' diye düşündüm” dedi. 

İllegal dinlemeler meselesinde kanunun yetki verdiği birtakım birimlerin dışında dinleme yapan birimler bulunduğunu iddia eden Orakoğlu, “Devlet kanun çerçevesinde kime dinleme izni veriyor. Emniyet, Jandarma ve MİT dinleyebiliyor. Bunun dışında dinleme yetkisi verilmemiş gözüküyor. 28 Şubat süreci içinde teknik dinlemede ve asker bir arkadaş bana geldi ve 'MGK'dan beni çağırdılar, burada bir dinleme birimi kurmam istendi' dedi. Ne kadar doğru yanlış bilmiyorum” diye konuştu. 

“DERİN YAPILAR HENÜZ ÇÖZÜLEMEDİ”

Orakoğlu, yabancı gizli servislerin de dinleme yapabileceklerinin düşünülmesi gerektiğini belirtti. 

Orakoğlu, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasına ilişkin yeni bir komisyon kurulması gerektiğini ifade ederek, Türkiye'de hala soğuk savaş konseptini öne çıkaran bir anlayışla milleti öne çıkaran bir anlayışın mücadele ettiğini söyledi. Orakoğlu, Türkiye'deki derin yapıların henüz çözülemediğini anlattı. 

“DİNLEME KAYITLARI SONRADAN OLUŞTURULABİLİR”

Halen emniyet müdürü olarak görev yaptığını anımsatan Osman Ak, Başbakan'ın odasında bulunduğu iddia edilen prizdeki böceğin dışarıda 150-200 liraya satıldığını söyledi. 

Emniyeti ya da sokaktaki vatandaşı kontrol altında tutmak yerine santralı ve operatörü denetlemek gerektiğini ifade edene Ak, santralleri basit bir yazılımla, oradaki operatörlerin değişik amaçla kullanabileceğini söyledi. Ak, Türkiye'de bu konuda yeterli bir denetim olmadığını kaydetti. 

Yasa dışı dinleme ve izlemeye konu kasetlerle ilgili organize bir faaliyetin söz konusu olduğunu iddia eden Ak, devletin güvenlik güçlerinin bunu çözebilmeye muktedir olduklarını kaydetti. 

Yasa dışı dinleme kayıtlarının sonradan oluşturulmasının mümkün olduğunu da belirten Ak, MOBESE ve diğer kameralara da değindi ve bu şekilde kişilerin özel hayatının gizliliğinin ihlal edilebildiğini söyledi. Ak, kameraların da izne tabi olması gerektiğini ifade ederek, “Kamerayı koyuyorsa onun filminden sorumlu olmalı” dedi. 

Ak, telekomünikasyon kurumlarının denetlenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.