Nurculuğun dıştaki kolu: Müslüman Kardeşler

Nurculuğun dıştaki kolu: Müslüman Kardeşler

İsmail SÜRÜCÜOĞLU

Mursi’ ye karşı gerçekleştirilen, bizim de kınadığımız Mısır’daki son askeri darbeye Türkiye’ deki mevcut iktidar ve tabanı son derece sert tepki gösterdi. İnsan düşünmeden edemiyor, 2006’ da Tayland’ da 2008,’de Moritanya’da, 2009’ da Madagaskar’ da, 2011’de Mısır’da, 2012’ de Mali’ de ve 2013 yılında da Orta Afrika Cumhuriyeti’nde gerçekleşen askeri darbelerde neden Akp yönetiminin ve tabanının her hangi bir tepkileri olmamıştır?
 
İktidarları döneminde gerçekleşen darbeleri bu kadar yüksek sesle eleştirmek bir yana, darbe ile başa geçen ve BM verilerine göre 300 bin Sudanlı’nın ölümüne sebebiyet vermekten savaş suçlusu olarak hakkında yakalama kararı bulunan Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’i Türkiye’de resmi makamlarda kabul ederek hatıra fotoğrafı çektirmeleri demokrasiye olan inançlarının sorgulanmasına yol açıyor.
 
Yukarıdaki örneklerden yola çıkarak Akp’nin Mısır’da askeri darbeye maruz kalarak koltuğunu kaybeden Mursi’ye neden bu kadar  önem verdiği de herkes tarafından merak edilen bir husus. Hepinizin bildiği gibi Mursi, Mısır’daki “Müslüman Kardeşler” adıyla bilinen İslamcı örgütün bir üyesi. Şubat 2011’de Mübarek’in (yine bir askeri darbeyle) devrilmesinin ardından yapılan seçimlerde %22 oy alarak  başa geçen Mursi, geçtiğimiz ay gerçekleşen bir darbe ile başkanlık görevinden alınmıştı. Peki Müslüman Kardeşler kimdir? Bu sorunun cevabını doğru yanıtlarsak AKP’nin Mısır’daki son darbeye neden bu kadar yüksek sesle karşı çıktığını da anlarız kanısındayım.
 
Müslüman Kardeşler’in kim olduğuna dair usta gazeteci İlhami Soysal’ın 08 Eylül 1966 tarihinde Milliyet Gazetesi’nde “Nurculuğun Dıştaki Kolu Müslüman Kardeşler” başlığı altında kaleme almaya başladığı yazı dizisinden alıntılar yaparak bu konuyu aydınlatmaya çalışalım:

“Müslüman Kardeşler Teşkilatı bir siyasi örgüttür ve bu teşkilatın kurucusu  Hasan El Banna amaçlarını sağlığında şöyle açıklamıştır: ‘Kur’an, ahlak ve ilmin içinde toplandığı tek büyük kaynaktır.Ondan başka hiçbir ilim,modern bir cemiyetin ahlakı, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarına cevap vermez. Kur’an dışında anayasa olamaz!’
 
Hasan El Banna’ya göre,islam unsurlarının çökmesinin tek sebebi batı ile temasa geçilmiş olmasıdır.Bu çöküntüyü önlemek için yapılacak tek şey bu ülkelerdeki kafirlerin namussuzlularına son vermek,günlük hayatta şeriat ahlakına dönmek, kadını erkekten ayırmak,laisizm denilen zındıklığa son verip şer-i şerife uygun bir devlet kurmaktır.Dünyada milletler değil ümmetler vardır,cemaatler vardır.Bütün bu idealler gerçekleştiği zaman Müslüman ülkeler tıpkı 12 ve 13. Yy’da olduğu gibi geniş bir cihan imparatorluğu kuracaklardır.Yine Hasan El Banna’a göre ‘hükmetmek islamın karakterinde mevcuttur’
 
İlk olarak 1927’de teşkilatlanmaya başlayan Müslüman Kardeşler’in merkezi Mısır’da olmakla birlikte Suriye’de,Ürdün’de,Libya’da,Lübnan’da,Tunus’ta,Fas’ta,Cezayir’de,Madagaskar’da ve Pakistan’da kolları vardır. Şii İran’da ise Müslüman Kardeşler’in paralelindeki kuruluşun adı ‘İhvan-ı Müslimin’dir. Bu yayılmalardan da anlaşılacağı gibi Müslüman Kardeşler  ‘beynelmilel’ bir siyasi kuruluştur. Türkiye’deki laik cumhuriyete rağmen Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki faaliyetlerden uzak kalabileceğini düşünmek için ancak safdil olmak gerekir.    08/09/1966- Milliyet

1927 yılında başlayan bu faaliyetler büyüyerek gelişti. O yıllarda kimsenin hatırına bunca Kuran kursunu,kulübü,hastahaneyi,çiftliği hatta gece üniversitesini kurmak için değirmenin suyunun nereden geldiğini sormak gelmemiştir.Elbetteki böyle hayırlı işler tanrının lütfu ile gerçekleşiyor diye düşünülmüştür.Bu ilahı lütfun arkasından gelişen yeni zenginler,iş adamları,vergi kaçakçıları,ithalatçı ve ihracatçılar  ise hiç mi hiç dikkat çekmemiştir10/09/1966-Milliyet
….
Artık Müslüman Kardeşler’in lideri olan Hasan El Banna ‘tabancalı bir evliya’ konumundadır.Mısır’da kimi İngiliz taraftarı diye, kimi Almanları sevmiyor diye,kimi Yahudi diye,kimi Müslüman Kardeşlere karşı diye,kimi karısını açık saçık gezdiriyor diye, kimi plaja gidiyor diye kurşulananların haddi hesabı yoktur.
….
Mısır’da ordunun yönetimi ele almasına ve memleketi kalkındırmak için birtakım teşebbüslere girişmesine karşılık Müslüman Kardeşler daha ilk günden cephe almışlardır.Müslüman Kardeşlerin başına Hasan El Banna’nın suikaste uğramasından sonra Hasan El Hudeybi  geçti. Selefi kadar gaddar olmamakla birlikte Hudeybi’de yobazlıkta selefinden hiç de geri değildi.

Mısır’da idareyi ele alan ordu ile Müslüman Kardeşlerin ilk baştaki ittifakı ,Müslüman Kardeşler’in sonu gelmez manasızlıkları ve Mısır’ın illa bir şeriat devleti olması yolundaki faaliyetleri iktidardaki orduya (Nasır) herhangi bir ileri hareket yapma imkanı verememiştir.
11/09/1966-Milliyet
 
1965 yılında Mısır Devlet Başkanı Nasır’ı öldürmek için üç bölümlü suikast planı hazırlayan Müslüman Kardeşler, tertip açığa çıkınca yapılan sorgularda Cento’dan  yardım gördüklerini itiraf etmişlerdir.
..
Ama unutmamak lazımdır ki bugün toprak altına inmiş olan bu faaliyetler yarın ilk fırsatta tekrar yerüstüne çıkacaktır. Memleketimizde, Müslüman Kardeşler hareketinin takipçileri olan  Nurcular bugün hiç şüphesiz faaliyet bölümlerinin ‘nihai darbe’  kısmına gelebilmiş değillerdir.

Şimdi ne yapmak lazımdır?  Bu tedbirler elbetteki çeşitlidir ancak bunların başında ‘keçi sakallılara’ iki paralık oy için taviz vermemek vardır. Politikacılar, her şeyden önce memleketin içinde bulunduğu durumu düşünmeli ve seçim kaybetmemek için pervasızca konuşup Nurculuk ve benzeri faaliyetlere zemin hazırlamamalıdırlar.
13/09/1966