KUMPASI KURANLAR YARGILANANA KADAR MÜCADELEYE DEVAM
Albay Dursun Çiçek’in kızı, tutsak komutanlardan mesaj getirdi.. Ve yaptığı çarpıcı açıklamada Savcı Zekeriya Öz'e öyle bir soru sordu ki..!
Babasının avukatlığını da yapan İrem Çiçek Balyoz tutuklularının kararlılığını anlattı: Bazı bakanlar kumpasın farkında. Elimizde bunu çözecek deliller var.
Emekli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, 30 Nisan 2010’dan beri “içeride”… Çiçek, Ergenekon davasıyla birleştirilen İrticayla Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı davalarından yargılanırken Balyoz davasından da tutuklandı. Çiçek, cezaevinde 4 yılı geride bıraktı. Ergenekon’daki tahliyelerde onun da ismi geçiyordu. Ancak Balyoz davasından hakkında ağır hapis cezası verildiği için cezaevinde tutuluyor. Çiçek’in hem kızı, hem avukatı olan İrem Çiçek, dava sürecinde yaşadıklarını anlattı.
İşte o röportaj:
- AİHM’in Balyoz’la ilgili kararına ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Balyoz tutsaklarından Cem Gürdeniz’in başvurusu üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi almış olduğu kararda; Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Grubu’nun kararının bağlayıcı olduğuna karar vermiş ve haksız tutuklama ile ilgili olarak Keyfi Tutuklama Grubu kararına atıf yaparak Özel Yetkili Mahkeme’nin keyfi tutuklama yaptığını teyit etmiştir. Adil yargılama hakkı konusunda ise AİHM, Anayasa Mahkemesi’nin kararını beklemektedir. BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini de tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı da dikkate alıp mağduriyetin sonlandırılması adına bir an önce işlem yapması gerekmektedir.
- Ergenekon’un gerekçeli kararıyla ilgili tespitleriniz nelerdir?
Bu karara gerekçe demek mümkün değil. Bildiğiniz gibi hukukta gerekçe mahkeme kararlarının dayandığı kanuni ve hukuki sebeplerdir. Ancak okuduğumuz yazıda delilden, kanuni sebepten eser yok. Sanıklar lehine dosyada mevcut deliller görmezden gelinmiş. Yalnızca kim olduğu bilinmeyen sahtekar ihbarcılar ve sicili kabarık gizli tanıkların sözleri muteber görülmüş. 16 bin 650 sayfadan oluşan bu metni hakimlerin yazması imkansız. Polislerin hazırladığı tespit tutanaklarından oluştuğu görülüyor.
- Yargılamalar bağımsız ve tarafsız bir şekilde yürütülüyor mu?
Özel Yetkili Mahkeme’nin yürüttüğü ‘yargılamanın’ adil, bağımsız ve tarafsız olmadığının örneklerini bu metinde de görüyoruz. Örneğin; müvekkilim ve babam hakkında ortaya atılan iftiranın boyutunu, yaşanan hukuk cinayetinin şiddetini belki de en iyi gösteren iddia, müvekkilin sahte planı uygulamak üzere Erzincan’a gittiği ithamıdır. Bunu dile getirenlerin amacı açıktır.
- Balyoz sürecinde tüm yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Güneydoğu gazisi Avukat Serdar Öztürk’ün Ergenekon’un en önemli delillerinden sayılan ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın fotokopisi ofisinde çıktı ama Dursun Çiçek onun hakkında hiçbir işlem yapmamış, ihbar etmemiş bu durumda herhangi bir hukuki süreç başlatmaması çok gariptir deniliyor. Ve bu örgütsel bağlantı kabul ediliyor. Biz ilk celse savunmamızda ‘Serdar Öztürk kabul etmiyor’ dedik. Zaten Serdar Öztürk’ün fotokopisinde parmak ve avuç izi bulunamadı. Bu aşamadan sonra dosya Yargıtay’a gidecek. Yargıtay’ın Balyoz’da yaptığı hataya bu defa düşmemesini bekliyorum.
- AKP-Cemaat kavgasından sonra destek amaçlı telefonlar geldi mi?
Dosyalardaki kumpası kuranları bulmaya yönelik soru soranlar oldu. İktidar partisine yakın olan avukat meslektaşlar da sordu. Hepsine cevap verdim. Eskiden bu haksızlıkları, gerçek dışı haberleri yapan bir kısım medya şu an yanlış yaptık diyor. Bir kumpas kurulduğu açık ve insanların mağdur edildiği ortada…
- Peki tüm bu yaşananlardan sonra Silivri’de bir şeyler değişti mi?
Silivri’de bir şeyler değişmedi. Çünkü oradaki personel bu davalara inanmıyordu. Bize hep destek oldular. 17 Aralık operasyonu yalnızca şunu değiştirmiş olabilir; AKP’nin bu davalara inanan tabanının, aslında bu davalara inanmaması gerektiğini sağlamış olabilir.
- Neden babanız hedef alındı?
“Neden Deniz Kuvvetleri?” diye başlamak lazım. Balyoz’un yüzde 70’i denizci, darbe tarihinde genelde karacılar vardır. Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri NATO’yu karşısına aldı ve burada güçlü olmasına izin vermedi. Kendi savaş gemisini üreten 14 ülkeden biriyiz ve savunma sanayini güçlendiren kadro şu an içeride… Babam, Bilgi Destek Dairesi’nde en kıdemli kurmay, tek denizci ve imzası en kolay olanı…
- Hükümete söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Yürütülmemesi ve desteklenmemesi gereken bu kumpasın desteklendiği bir süreç yaşadılar bugün hükümet içinden de bu kumpasın farkına varan kişilerin çok olduğunu gözlemleyebiliyorum. Soyut beyanlardan öte somut adımlar atmalarını istiyorum. Bizim elimizde kumpasa ilişkin çok delil, belge var. Bakın söylüyorum işte irtica ile mücadele üzerinde 14 tane parmak izi var. Kime ait olduğunu bulsunlar, kumpas kuran o. Hiçbiri Dursun Çiçek’e ait değil. Bu ve bunun gibi deliller var, bize sorarlarsa anlatmaya hazırız.
- Baban tahliye edilirse hayatınızdan çaldıkları yıllar için bir hukuk savaşı verecek misin?
Aslında baktığımda veriyorum. Çok sayıda suç duyurusunda bulundum halen yürüyen suç duyuruları var. Savcılar tarafından bir türlü sonuçlandırılamayan bir sürü suç duyurusu var. Onun dışında HSYK şikayetlerim var. Dolayısıyla hep bir şeyler yapıyoruz. Sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Babamın tahliye olması benim mücadelemi sonlandırmayacak.
O davada olmak istiyorum
Arkadaşımız Edda Sönmez’e içini döken Avukat İrem Çiçek, “Bir gün bu kumpası kuranlar ve buna alet olan herkes yargılanabilir. Alet olan kim ise onun yargılanmasını istiyorum ve o yargılamada gerçekten bulunmak istiyorum” diye konuştu.
4 yıldır içeride…
Emekli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, 4 yıldır cezaevinde… Kızı İrem Çiçek, babası tutuklandığında henüz stajyer avukattı. Daha sonra babasının avukatlığını üstlendi. O gün bugün mücadelesi devam ediyor.
Savcı Zekeriya Öz’e soruyorum:
Devletinizin gemisi mi battı?
- Savcı Zekeriya Öz’ün son günlerdeki açıklamaları hakkında neler söyleyeceksin?
En son twitter’da Yunus Emre’den alıntı yaparak ‘Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şahı’ yazmış. Okuyunca şunu söyledim; ne günlere kaldık, ne oldu Savcı Öz, devletinizin gemisi mi battı. Bunu şu yüzden söyledim: Savcı Öz babamı ilk ifadeye çağırdığı gün avukatımız “Dikkat edin yaptığınız soruşturma ile ilgili olarak geminiz batmasın” dedi. Savcı Öz de “Merak etmeyin avukat bey, devlet ne zaman batar bizim gemimiz o zaman batar. Bizim arkamızda devletin gücü var” dedi. Savcı Öz, Ahmet Şık’ın basılmamış kitabını toplattı. “Sen ki basılmamış kitabı toplatan kişisin ne oldu da hak hukukçu kesildin” diye sormak istiyorum. Her insan hak ettiğini elbet yaşar bir gün…
Kaynak: