Kızılay Helal kan Üretmeye Başlıyor

Kızılay Helal kan Üretmeye Başlıyor

Türk Kızılayı, fabrikada dini hassasiyetlere uygun kan ilaçları üretecek. Fabrika, lösemi ve Akdeniz anemisi gibi hastalıkların ilaçlarını da üretecek.

Kızılay, yılda 400 milyon dolarlık kan ilacı ithalatına son vermek için Kan Ürünü Fabrikası kuruyor. Fabrikada, nakil kandaki ‘alkol' benzeri maddelerden şikayet edenlere uygun kan ilaçları üretilecek.
 
Avrupa ve ABD'den alınan kan ilaçlarında vericilerin yeme içme alışkanlıklarından kaynaklanan domuz eti ve alkol benzeri maddelerin varlığından duyulan şikayetleri dikkate alan Türk Kızılayı, fabrikada dini hassasiyetlere uygun kan ilaçları üretecek. Fabrika, lösemi ve Akdeniz anemisi gibi hastalıkların ilaçlarını da üretecek.
 
YERLİ KAN İLACI
Bugün gazetesinin haberine göre Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, fabrika sayesinde Türkiye'nin önemli kan ilacı ihtiyacının karşılanacağını ifade etti. Önümüzdeki yıllarda fabrikanın kurulacağını bildiren Akar, “Bu fabrikayı kurmamızın iki nedeni var. Her yıl 400milyon dolar gibi yüksek bir rakamla yapılan ithalata son vermek.
Kendi kanımızla kendi ilacımızı üreterek bazı hastalarımızda yaşanan dini çekincelerin önüne geçmek” dedi. Kanın plazma, trombosit ve elitrosit olmak üzere 3 bileşene ayrıldığını kaydeden Aktar bu bileşenlerden plazmayla kan ilacı yapıldığını bildirdi. Aktar, “Özel şirketlerle işbirliği halinde plazmalarla yerli kan ürünü ve ilaçlarını üreteceğiz” ifadelerini kullandı.
 
4 KITAYA İHRAÇ
Kan ürünü fabrikasının Sağlık Bakanlığı'nın izniyle gerçekleştirileceğini kaydeden Akar, şöyle devam etti: “Konuyu Başbakanımız Erdoğan ile de paylaştım. Oda projeyi onayladı. Biz yerli kan ilaçlarımızla vatandaşlarımızın içinin rahat edeceği ilaçları üreteceğiz. Bu ilaçlar önce Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayacak. Daha sonra ise İslam ülkeleri, Avrupa, Amerika ve Afrika'ya ihraç edilecek.”
 
İLK 6 AYDA 861 BİN ÜNİTE KAN
Kızılay verilerine göre 2013 yılının ilk 6 ayında 861 bin 401 ünite kan alındı. Kan bağışında bulunan kişilerin yüzde 10'u kadın, yüzde 90'ı ise erkek bağışçılardan oluştu. Kadın oranının düşük olmasının iğne korkusundan kaynaklandığı belirtildi.