Firar!

Firar!

Kanlı saldırılara karışmış firari 18 PKK’lıya, içeriden ve dışarıdan destek gelmese, filmlere konu olay, şu şartlarda gerçekleşemezdi.

Nurten AKYAZILILAR


Bingöl M Tipi Cezaevi'ndeki 14’ü hükümlü ve 4’ü tutuklu olmak üzere 18 PKK’lı terörist, 1 yıl süre boyunca sessiz sedasız yaklaşık 80 metre kazdıkları tünelden firar etti. Cezaevi dış duvarına 10 metre uzaklıkta bulunan kentin atık sularının geçtiği üstü açık kanalın olduğu mevkide tünelden çıkarak izlerini de kaybettirivermişler.

 

260 mahkum kapasiteli yaptırılırken Adalet Bakanlığı kararıyla 325’e çıkartılan bu cezaevinin bir bölümü, 'Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu' statüsüne sahip ve 1 müdür, 3 tane 2’nci müdür, 12 infaz ve koruma başmemuru, 91 infaz ve koruma memuru kadrosu mevcut. Bu demek ki 325 mahkuma karşı 107 kişilik kadrosu var yani 3 tutukluya 1 memur düşüyor! Bir bölümü 'Yüksek Güvenlikli’ cezaevinde 1 yıl süresince kazılan tünel çalışmalarını fark eden, istihbaratını alan bir Allah’ın kulu yok ama! Adamlar tünel girişini buzdolabıyla kapatmışlar; onca zaman temizlik, boyama, ilaçlama, arama vb yapılmamış, buzdolabı bile arızalanmamış ki arkası görülmemiş.

 

İktidarın cami ve hapishanelere gösterdiği özeni keşke sağlık, eğitim ve kültür alanlarında da görebilseydik. İbadetimiz için bu kadar çok camiye gerek bile yokken bol bol camiler yaptırıp, imamlar atayarak insanları huşu içinde ibadete yönlendirmek istiyorlar ama vatandaş aksine suça yöneliyor. Diğer yanda adliye sarayları inşa ettirip hapishanelerin sayı ve kapasitesini arttırıyorlar. Üstelik adliye binaları büyüyüp şaşaları arttıkça adaletin terazisi de gün geçtikte dengeden şaşıp hep tek tarafı ağır basar oldu. Oysa vatandaşın karnı, aklı, gönlü iyi şeylerle doysa, suça yönelmeyecek ama birileri, istedikleri gibi at koşturamayacakları için bu ülkede düşünen, çalışıp üreten, kazanan, güçlü ve donanımlı halk istemiyor.

 

1 yıl süreyle kazılan o alandan çıkan toprağın ne şekilde ortadan kaybolduğunu düşününce haberdeki “PKK’lıların tünel kazarken çıkardıkları topraklar ile tünel kazılırken kullanılan kazma ya da kürek bulunmadı” detayı bir anlam ifade etmiyor. İlerleyen saatlerdeki açıklamaya göre çıkardıkları toprakları lavabo ve tuvalete atmışlar; eh, onca toprak, haliyle tıkanır, itirazına karşılık; “zaman zaman kanalizasyonlarda tıkanma meydana geldiği ve Bingöl Belediyesi'nden çağırılan vidanjörlerle açıldığı” yanıtı peşinen verilmiş!

 

Kanlı saldırılara karışmış firari 18 PKK’lıya, içeriden ve dışarıdan destek gelmese, filmlere konu olay, şu şartlarda gerçekleşemezdi. Ancak ‘Çözüm-süzlük- Süreci’nin küçük bir parçası ve/veya mesajı olabilir zira PKK’nın siyasi kanadı BDP’li vekiller, TBMM açılışında içtikleri andı unutarak anadil ve özerk devlet dayatmalarını arttırmaktalar. Çocukların okullarda okuduğu Milli And’ın içinde yer alan “Varlığım, Türk varlığına armağan olsun” ibaresinden rahatsızlar ve kaldırılmasını talep etmekteler. Öcalan’ı özgür görmek istiyorlar. Ülkemizden sınır dışına çıkan PKK’lı sayısı ve niteliğini de düşünürsek Ümit Özdağ’ın, “Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen telefon” başlıklı makalesindeki şu bölüm, önem arz ediyor:

Bu çok kesin teknik bilgileri tartışmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Ancak bundan, bölgede sorun olmadığı anlamı çıkmıyor. Çünkü altını çizerek söylüyorum; çok güvendiğim başka bir askerî kaynağın vermiş olduğu bilgi de sorun olduğunu gösteriyor zaten. Sınır güvenliği maksadıyla karakol civarındaki arazi kesimlerine emniyet unsuru çıkarılmasına OLUR veren Valilik, örneğin Mart 2013 tarihinden bugüne kadar askeri birliklerin aldıkları duyum ve görüntüler neticesinde CUDİ Dağı bölgesinde icra etmek istediği en az 4 operasyona da müsaade etmemiş, "OLUR" vermemiştir. Bu sadece bir il ile sınırlı da değildir. PKK’nın bulunduğu bütün illerde durum budur. Bir başka askeri kaynak da PKK’ya dokunmama politikası sonucunda Türkiye içindeki PKK’lı sayısının 7000’e çıktığını, bunun 1500’ünün 16 yaş altında olduğunu kaydetmektedir. Özetle; PKK çekilmemiş artmıştır”…