"Ergenekomedi"ye tepki özetleri

"Ergenekomedi"ye tepki özetleri

Ergenekon Davası’ndaki siyasi cezalara sert tepkiler

ABD ve AKP’nin yükselen ulusalcılığı tasfiye etmek başlattığı, AKP ve cemaatin geçmişin intikamına alma ve muhalifleri tasfiye hareketine dönüştürdüğü, toplumda baskı ve korku imparatorluğu yaratmakta kullanılan Ergenekon Davası’nda verilen cezalara tepki yağdı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, mahkemenin verdiği kararlarla darbe yaptığını söyledi.

Kararın açıklamasının ardından gelen tepkilerden bir bölümü şöyle:

“SON SÖZÜ MİLLET SÖYLEYECEKTİR”

İlker Başbuğ (Müebbet hapse mahkum edilen Genelkurmay eski Başkanı): Anayasanın amir hükmüne göre, hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Ve hâkimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.

Eğer bir ülkede, toplum hâkimlerin bağımsızlığını sorguluyorsa, verilen hükümlerin Anayasaya, kanunlara ve hukuka uygun olduğuna ilişkin şüpheler taşıyorsa -ki toplumu şüphelere sevk eden o kadar çok yaşanmış olay vardır ki, bunun en son örneği de yasaya göre duruşmaların kapalı yapılmasına ilişkin gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada alınması gerekirken, bu yasa hükmünün yok sayılmasıdır- o ülkede hukukun üstünlüğünün var olduğu ileri sürülemez. Bu ise, o ülkenin başına gelebilecek en büyük felakettir. Bu durumda yargılananlar için son sözü Millet söyleyecektir. Ve Millet yanılmaz ve aldanmaz. 

Bir de unutulmasın ki ilahi adalet vardır. İlahi adaletin varlığını yüreğinde hissedenler ve er geç bir gün tecelli edeceğine inananlar: “Bir topluluğa karşı duymakta olduğunuz kin sizi adaletten ayırmasın! Hep adaletten yana olun”şeklindeki Yüce Allah’ın buyruğuna da uymak zorundadırlar. 

Her zaman doğruların, hak ve haklının yanında, yani adaletin yanında olanların, vicdanları rahat olur. Ben öyleyim. Ve inanıyorum ki, hak hiçbir zaman yerde kalmaz.

“MAHKEME KENDİNİ MAHKUM ETTİ”

Metin Feyzioğlu (Türkiye Barolar Birliği Başkanı):Aslında 6 yıldır süren eziyetin başka bir aşamasına geçilmişti. Özel görevli mahkeme bugün her noktada görevini kendi belirlediği şekilde yaptı. Bize göre bir tek mahkumiyet vardır. Özel yetkili mahkeme bu hükmüyle kendini milletin vicdanında mahkum etmiştir. Bunun dışında bir mahkumiyeti biz duymadık, dinlemedik ve yapılanları daha fazla görmemek ve reddettiğimizi topluca bildirmek üzere bütün avukatlarda biraz önce dışarı çıktık. Mahkeme hükmünü okumaya başlamış idi.

Evet biz yargılamanın sürecini de avukatlara yapılanları da adil yargılama hakkının yurttaşların en temel haklarının da ellerinden alınmasını sonuna protesto ediyoruz. Millet adına yargılama yapmak zorunda olan mahkeme özel görevli statüsünde görevinin gereğini yapmıştır. Tevhim edilen hüküm tarafımızdan kabul edilmemiştir.

“BEN BUNA HÜKÜM DEMİYORUM”

Ümit Kocasakal (İstanbul Barosu Başkanı): Mahkeme hükmünü açıklamaya başladı. Ama ben buna hüküm diyemiyorum. Türk Milleti adına karar verdiğini söyleyerek başladı. Türk milleti kararını çoktan verdi. Siz Türk milleti adına Türk milletinden bir davayı saklayarak kaçırarak karar veremezsiniz. Başından itibaren bu mahkeme hiçbir usül kuralına uymadı. Bir mahkeme düşünün ki, sanıklarla plomiğe girsin. Bir mahkeme düşünün ki, avukatlarla müdafileriyle tartışmaya girsin savunmaları kısıtlasın duruşmadan çıkarsın. Bir mahkeme duşünün ki gizli tanıkları kadrolu bir elemanmış gibi görüp saatlerce konuşturup buna karyşı avukatlara söz vermesin. Müzakere hüküm bunlar hiçbir anlam ifade etmiyor. Adil bir yargılama yapılmadı. Adil olmayan bir yargılamadan adil bir sonuç çıkmaz. Bu bir yargılama bir muhakeme değildir. 

“GUANTANAMO DIŞINDA...”

Bu hüküm çoktan verilmiş. Dolayısıyla müzekere, değerlendirme, vesaire bizim için bir şey ifade etmiyor. Bu karar Türk milleti adına verilmiş bir karar değil. Kimden neyi kaçırıyorsunuz. Bu yargılama tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Türk milleti adına verilmiş bir karar olarakta kabul etmiyorum. Biz bu uygulamayı içimize sindiremedik duruşmayı terk ettik. Özellikle baro başkanları, barolar birliğimiz bunu izimize sindiremedik. Çok daha önceden verilmiş bir karar sadece burada açıklanıyor. Eğer bunu Türk milletinden kaçırmayacaklarsa CMK 182'inci madde bu yargılamaların televizylon kanallarından canlı yayınlanması için yasal dayanaktı. Bu Guantanamo dışında bir cezaevi yerleşkesi içinde bir mahkeme görmedim. Tarlalarda insan kovalıyordu jandarma. Böyle bir yargılama dünya tarihinde görülmüşmüdür.

“BU YARGILAMALAR BİR PROJENİN ÜRÜNÜ”

Hitler döneminde de birtakım yargılamalar yapılmıştı. O kararları veren yargıçların adını hatırlayan var mı? Platon'u yargılayan yargıçların adını hatırlayan var mı? Platon nasıl hatırlanıyor bunu herkes biliyor. Kürsüde 3 yada 5 yada 6 tane cübbe giymiş insanın oturması o yapıyı mahkeme kılmaz, süreci de yargılama kılmaz. Bu yargılamalar bir projenin ürünüdür. Bugün hukuk bir silah gibi kullanılmaktadır. Bugün mahkeme kendisi ile ilgili bir karar verdi, kendisiyle ilgili bir hüküm verdi. Bakın her şeyden kaçabilirsiniz. Çocuklarınızın gözünden, kendi vicdanınızdan tarihin yargısından kaçamazsınız. Hukuk bugün bu hesabı soramaza dahi yarın birgün bu hesabı sorar. Tarihe hepimiz tanıklık ettik. Dünyanın en büyük hukuksuzlarından bu süreçten bir tanesine tanıklık ettik. İşin garibi bu kadar hukuksuzluklarla dolu bir yargılamaya daha doğrusu yargılamamaya ancak böyle bir hukuksuz son yakışırdı. Yakışanı yaptılar. Ben burada kahramanca görev yapan o meslektaşlarımın alnından öpüyorum meslektaşlarımızla gurur duyuyorum. Gerçekten bir destan yazıldıysa bu destanı bu meslektaşlarımız yazdı.

“TOPLUMSAL MUHALEFETİ YOK ETMEK İÇİN KULLANILDI”

Umut Oran (CHP Genel Başkan Yardımcısı): Bugün ne yazık ki mahkemeler ile tiyatrolar arasındaki fark kalktı. Artık Türkiye’de önceden yazılmış senaryolara uygun hareket eden ve başkalarının verdiği kararları dikte eden mahkemeler var.

Bugünden sonra Türkiye’de hiç kimse bazı temel hakları olduğunu söyleyemez. Bugünden sonra artık herkes bir terör örgütünün üyesi veya yöneticisi olduğu iddiasıyla suçlanabilir, yıllarca tutuklanabilir, hiçbir delil olmadan ceza alabilir.  Bu mahkeme sürecinde masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı, savunmanın hakları ihlal edilmiştir. Bu mahkeme sürecinde herkesin iddiasını ispat etmekle sorumlu olduğu, delillerin değerlendirmesi, illiyet bağı gibi temel mantık kuralları yok edilmiştir. Bugün herkes farazi suçlamalar, sahte deliller, genel geçer iddialar ile hapsedilebilir.  Türkiye’de insan hakları, bir grup insanın ideolojik inançları tarafından askıya alınmıştır. Adı konulmamış bir olağanüstü hal rejiminin kuralları çerçevesinde, hukuk kuralları çarpıtılıp, esnetilerek toplumsal muhalefeti yok etmek için kullanılmıştır.

“NASIL NEMRUT’LAR YIKILDIYSA...”

Tarihte zorbaların ellerindeki güçlerle haksızlık yaptığı çok olay vardır. Zorbalar zulmetmiştir ellerindeki güçle inanılmaz baskı kurmuşlardır. Ancak baskı ve zulme dayanarak yaşayan tek bir iktidar bile dünya tarihinde yer almamıştır. Nasıl Benito Mussolini’ler, Pinochet’ler, Karunlar, Nemrut’lar yıkıldıysa, AKP de aynen öyle yıkılacak. Bugün bu umudu içimizde taşıyor ve kazanacağımızı biliyoruz.

Bugün belki Ergenekon davasında bir aşamanın sonuna geldik. Bugün bir kez daha Türkiye’de hukuk devletine, demokrasiye ve insan haklarına olan inanç büyük bir darbe aldı. Bugün hukuk bitti. Ancak bugün umut bitmedi. Türkiye’de yaşayan, demokrasiye, insan haklarına, adalete inanan insanlar mücadele etmeye devam edecek.

“NEMRUT MUSTAFA'YA HAKSIZLIK ETMİŞİZ”

Bülent Tezcan (CHP Genel Başkan Yardımcısı): Burada bir yargılama yapılmamıştır, burada bir hüküm verilmemiştir. Burada yapılan doğrudan doğruya bir mahkeme darbesidir. Mahkeme eliyle bir darbe yapılmıştır. Küresel güçlerle okyanus ötesinde kurulan bir tezgaha, içerideki işbirliklerinin içine Türkiye’deki yargı organları da dahil olmuştur ve doğrudan doğruya “darbeyi yargılıyoruz” yalanı altında, bu büyük yalanla bambaşka bir darbe yapılmıştır. Silivri mahkemeleri de bu yargılamanın doğrudan doğruya parçası, aktörü olmuştur.  Biz mahkemeleri tarif ederken “Nemrut Mustafa divanı”demiştik. Şimdi görüyoruz ki; Nemrut Mustafa’ya haksızlık etmişiz. Nemrut Mustafa divanından daha büyük işbirlikçilik içinde tezgahın parçasını Türkiye’de yaşıyoruz. O dönem İngilizlerin talimatıyla karar veriyordu, bugündü Silivri mahkemeleri uluslararası tezgahın bir aktörü olarak karar veriyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı terör örgütü üyesi olarak darbe yapmaktan müebbet hapse mahkum edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanı olan PKK terör örgütünü başı, devletin başıyla doğrudan pazarlık halindedir. Böyle bir süreç, doğrudan doğruya yeni bir darbe sürecidir. Biz bu darbeye teslim olmayacağız, millet de bu darbeye teslim olmayacaktır. Burada hukuk değil, siyaset tartışılıyor.