ERDOĞAN'IN 500 MİLYON DOLARLIK MUHTAR TOPLANTISI

ERDOĞAN'IN 500 MİLYON DOLARLIK MUHTAR TOPLANTISI

Erdoğan'dan saray ve uçan saraya harcanan paraların

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik Saray ve Uçak eleştirileri bitmek bilmiyor. Eleştiriler yükseldikçe Erdoğan'ın ve AKP yetkililerinin gerekçeleride eşleştirilere hedef olmaya başlıyor. Bu güne kadar verilen yanıtlardan tatminkar bir yanıt alınmamışken gazetecileronline sitesi artık adı Aksaray, Kaç-Ak saray olarak muhalif manşetlerde yer almaya başlayan konuya yönelik sert bir eleştiri yazısı yayınladı. Haberin en çarpıcı yanı ise Erdoğan'ın 500 milyon dolar harcandığını iddia ettiği sarayın yapılış nedeni İşte o analiz.

MUHTARLAR İLE TOPLANTI YAPMAK İÇİN 1.4 MİLYAR

Doğa cinayeti işleyerek, hukuku ayakları altına alarak yaptırdığı, adını “Ak Saray” koyduğu Kara Saray'a gelen büyük tepki nedeniyle köşeye sıkışan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, imza attığı rezalete komik savunmalar getirmeyi sürdürüyor. Erdoğan, bu kez sarayı, sarayda üç bin kişilik kongre salonu yapıldığını, burada "muhtarla  toplantı yapacağını" söyleyerek savundu. Erdoğan, sadece proje bedeli 1 milyar 370 milyon lira olan sarayın maliyetinin de sanki küçük bir rakammış gibi 500 milyon dolar (1 milyar 150 milyon lira) olduğunu söyledi. Saraydan rahatsız olan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Devletin içindeki israf yüreğimi sızlatıyor” dedi.

UÇAKTA BUNLARI AÇIKLAMIŞ

Erdoğan, görgüsüzlük abidesi olarak nitelenen saray ve devasa özel makam uçağına gelen büyük tepkilere Türkmenistan dönüşünde yanıt verdi. Hürriyet Yazarı Akif Beki’nin köşesine göre; Erdoğan dönüş yolunda uçakta gazetecilerin gelen tepkilere ilişkin soruları üzerine, uçan saraya savunma getirdi. 

YENİ TÜRKİYE İMİŞ! BATSIN YENİ TÜRKİYEN

Erdoğan, Başbakanlık’ta 7 uçaklık özel jet filosu olmasına karşın şunları söyledi:

“Bizim meselemiz, yeni Türkiye. Bir de tabii eski Türkiye meselesi var. Hatırlarsınız eski Türkiye’de buna benzer konular çok işlenirdi. Daha önce de söyledim rahmetli Özal, biliyorsunuz uçak aldığı zaman, Demirel’in ağır saldırılarına maruz kalmıştı. Ağır hakaretlerde bulunulmuştu. Tabii o zamanın cumhurbaşkanları, başbakanları dış ülkelere tarifeli uçaklarla gidebiliyordu. Yani ihtiyaçtan dolayı alınmıştı uçak. Rahmetlinin ardından Demirel o göreve geldi. Çok ağır laflarla eleştirdiği uçakları bizzat kendisi de kullanmaya başladı. Aslında bu bir samimiyet testiydi. 

img_45f3b4-0e82a5-955809-f7aed0-c3ff91-55d6fd.jpg

SEZER YANAŞMAMIŞ DA ONUN İÇİNMİŞ!

“Biz göreve geldikten sonra, baktım ki bu uçakların biri Cumhurbaşkanlığında biri de Başbakanlıkta. Uçakların, ihtiyacı olanların kullanması esasıyla havuz yapılmasını önerdik. Kendileri (Ahmet Necdet Sezer) buna yanaşmadı.. Ama bu sıkıntılı bir durumdu. Çünkü öyle anlar oluyordu ki, Dışişleri bakanının veya bakanlarımızın bir yere gitmeleri gerekiyor ama uçak bulunamıyordu. Bu ihtiyaç üzerine bir uçak daha alalım dedik. Tam o sırada, Berlusconi’nin uçağının satışta olduğunu öğrendik. Berlusconi’nin uçağı o zaman 5 yaşında. O uçağı satın aldık. Türkiye’nin hamle üstüne hamle yaptığı bir dönemde, vakitin nakit olduğu apaçık ortadaydı. Öyle ülkeler var ki, 2 saatlik bir görüşme için tarifeli uçakla gidip gelmeniz size 2- 3 güne mal olabiliyordu. Halbuki yöneticilerin, bakanların zaman kaybetmeleri, ülke açısından ciddi bir kayıp. Zaman içerisinde, Türkiye’nin gelişimiyle doğru orantılı olarak bu husustaki ihtiyaç da arttı elbet. 

400 MİLYON TL 2 SAAT KAYBETMEMEK İÇİN 

“Yaklaşık 4 sene önce, bu ihtiyacı daha somut olarak hissetmeye başladık. Örneğin biz ABD gibi uzak ülkelere giderken bir yeya iki yerde yakıt ikmali için durmak zorunda kalıyorduk. Bu durum yaklaşık 2 saat kayba yol açıyordu. Bunları değerlendirmeye başladık. Diğer ülkeler gibi bizler de mola vermeden uçabilmeliydik. Sonuçta da bu uçağı almaya karar verdik. Ancak talihsizlikler nedeniyle epey zaman kaybedildi.”

Erdoğan Airbus A330 marka, yolcu uçağıyken uçan bir saraya dönüştürülen maliyetinin şu andaki maliyetinin 179 milyon dolar (yaklaşık 400 milyon TL) olduğunu açıkladı. 

VİLLAYİ APARTMAN DAİRESİ OLARAK GÖSTERDİ

Başbakan olduktan sonra Başbakanlık Resmi Konutu yerine, kendisine halktan birisi göstermek için gidip Keçiören Subayevleri’ndeki bir villada oturmayı seçen Erdoğan, bunu da çarpıtarak Kara Saray’ı savunmak için kullandı. Üstelik villayı apartman dairesi olarak gösteren Erdoğan, şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin tartışmalar da uçak meselesinden farklı değil. Bu bina, ülkemiz için bir ihtiyaçtı. O nedenle yapıldı. Yabancı konukları karşılama törenlerini, caddeyi trafiğe kapatmak suretiyle sokakta yapmak durumunda kalıyorduk. Hem kapalı alanda tören yapma şansımız olacak, hem de açık alanda. Türkiye’ye yaraşan, tüm ihtiyaçlara cevap veren bir bina yapıldı. Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmamış bir insanım. Tabii medyanın bir kesimi işin bu yönünü pek görmek istemiyor. Keçiören’de bir apartman dairesinde oturdum. Ankara’da Abdullah Bey’in oturduğu konuta taşınmam, Cumhurbaşkanı seçildikten sonradır.” 

fft81_mf2447399.jpeg

KARA SARAYIN İÇİNDE BİR SARAY DAHA

Erdoğan, Kara Saray’ın hançer attırarak yaptırdığı Atatürk Orman Çiftliği’nden olmasına karşın, Atatürk’ün adını söylememek için Beştepe semtindeymiş gibi de gösterirken, sarayın içinde kendisinin oturacağı bir konut olacağını da ilk kez açıkladı. Böylece sarayın içinde bir saray daha olduğu kesinleşirken Erdoğan’ın “hilkat garibesi” olarak nitelenen saraya getirdiği bir diğer komik savunma şöyle:

“Beştepe’deki projede konut da olacak. Bitince geçeceğiz tabii. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı kapsamında, 2-3 bin kişilik bir kongre sarayı da olacak. Bu dışarıya da açık olacak. Orada büyük çaplı toplantılar yapma imkanımız olacak. Örneğin, muhtarlarla orada bir araya gelmeyi planlıyorum; kendilerini dönüşümlü olarak çağırma suretiyle bunu yapabilirim. Hakeza, tüm Türkiye’den kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla da benzer bir toplantıyla biraraya gelmeyi düşünüyorum. Kongre merkezinin yanına bir cami de yapacağız. O bölgede ihtiyaç var çünkü. Tabii ki cami halka açık olacak.”

500 MİLYON DOLAR AZMIŞ GİBİ
 
Erdoğan, sarayın maliyetine ilişkin olarak şunları söyledi:

“Bizim amacımız, tıpkı ecdadımız gibi, ülkemize kalıcı bir eser bırakmak. Projeyle ilgili olarak ben nasıl bir şey istediğimizi söyledim. O da şuydu: Binanın dışında, Ankara’da da izlerini gördüğümüz Selçuklu mimarisi olmalı. İçeride Osmanlı’nın taban tavan arasındaki mesafedeki o rahatlık olmalı. Donanım olarak da modern teknolojinin kullanıldığı akıllı bir bina olmalı. Sağ olsun arkadaşlar, iyi bir iş çıkardılar. Malzeme noktasında da bütün hassasiyeti ortaya koydular. Kalitenin elbet bir bedeli de olur. Eğer burda bir suiistimal varsa, bunu inceleyecek merciler bellidir. Bu açıdan herhangi bir sıkıntımız yok. Maliyet konusunda 750-800 milyon dolar gibi rakamlardan bahsedenler var. Bu kesinlikle doğru değil. Maliyet 500 milyon dolar civarında."

UMURSAMIYORMIŞ!

Erdoğan, saraya uluslararası basından gelen tepkiler konusunda ise “Umursamıyorum. Bizim için herhangi bir kıymeti harbiyesi de yok. Biz kendi işimize bakarız. Büyük devletsek, büyük düşünmek durumundayız. Onlar ne derse desin, biz yolumuza devam edeceğiz” dedi.

ARINÇ: UTANIYOR, ÜZÜLÜYORUM

“Kaç-Ak Saray” olarak da nitelenen saraya ilişkin rahatsızlığını, “Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Rakam yüksek, bu yükseklik neden kaynaklanıyor, tartışılabilir. İsrafa  karşıyım” diye dile getiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa’da yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Devletin içindeki israf yüreğimi sızlatıyor. Bazı kamu kurumları için ödenen kiraları duydukça utanıyor ve üzülüyorum. Beş bin kişinin bulunduğu Meclis  yerleşkesi içinde, 300 trilyonluk bütçemiz vardı. İsrafı önleme noktasında deli oldum, hasta oldum. Benimle alay ediyorlardı. ‘Tutumlu başkan’ diyorlardı. Boş yere akan sudan bile biz sorumluyuz. Kocaman ruloları çöp sepetine atan bürokraside valla kâğıt para bassanız yetişemezsiniz. Bazı kamu kurumları için ödenen kiraları duydukça utanıyor ve üzülüyorum. İsraf olmamalı. Allah israf edenleri  sevmez. Allah bize imkân verdi diye israf etme hakkımız yok. Lüks hayat özlemimizi bu ülkenin  çocuklarına yerleştirmeye çalışanlar var.”

Kaynak:Haber Kaynağı