Erdoğan Toprak: “tasarrufa Gidilmesiniöngören Genelgeyi Körfez Turuyla En Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan Deldi”

Erdoğan Toprak: “tasarrufa Gidilmesiniöngören Genelgeyi Körfez Turuyla En Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan Deldi”

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunda; “Peş peşe yapılan zamlar ve vergi artışlarıyla millete ağır bir fatura yükleyen iktidar, yayınladığı göstermelik tasarruf genelgesiyle yükselen tepkileri azaltmak istiyor. Kamuda taşıt ve bina kiralama, tören ve açılışlar, seyahatlerde tasarrufa gidilmesini öngören genelgeyi Körfez turuyla en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan deldi. Aralıkta TBMM’den geçirilecek 2024 bütçesiyle en düşük emekli aylığında, emeklilerin kök maaşlarında artış

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunda; “Peş peşe yapılan zamlar ve vergi artışlarıyla millete ağır bir fatura yükleyen iktidar, yayınladığı göstermelik tasarruf genelgesiyle yükselen tepkileri azaltmak istiyor. Kamuda taşıt ve bina kiralama, tören ve açılışlar, seyahatlerde tasarrufa gidilmesini öngören genelgeyi Körfez turuyla en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan deldi. Aralıkta TBMM’den geçirilecek 2024 bütçesiyle en düşük emekli aylığında, emeklilerin kök maaşlarında artış ve seyyanen zamların yansıtılmasında iktidar bu nakit deposunu kullanacak” dedi.

CHP’li Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak’ın değerlendirmesinde öne çıkan başlıklar şöyle:

“TUNUS, AB ÜLKELERİNE TUNUS ÜZERİNDEN İLTİCA EDEN VE TALEPLERİ KABUL EDİLMEYENLERDEN SADECE TUNUS VATANDAŞLARINI GERİ ALACAK”

“AB ile Tunus arasında imzalanan Mülteci ve Geri Kabul Anlaşması’nda AB’nin dayattığı ancak Tunus’un kabul etmediği koşullar, iktidarın 2016’da AB ile imzaladığı anlaşmada Türkiye’yi nasıl ateşe attığını gösterdi. Tunus, AB ülkelerine Tunus üzerinden iltica eden ve talepleri kabul edilmeyenlerden sadece Tunus vatandaşlarını geri alacak. Tunus, kendi vatandaşlarını geri almayı AB’ye kabul ettirerek hem vatandaşlarının kaçak yollarla ülkeden göç etmesini hem de Tunus’tan giden başka ülke vatandaşlarını geri almama kararıyla bu kişilerin ekonomik ve sosyal yükünü üstlenmeyeceğini ilan etti. Tunus’un sergilediği dirayetli ve ülke çıkarlarını gözeten tavrı sergileyemeyen iktidar ise 7 yıldır Türkiye’yi çok ağır bir sığınmacı sorununun yükünü taşımaya mahkum etti.

“MARAŞ’IN İMAR VE İKAMETE AÇILMASI KONUSUNDA DA KÖRFEZ ÜLKELERİNE BAZI VAATLERDE BULUNULDUĞU BELİRTİLİYOR”

Kıbrıs Barış Harekâtının 49. yıldönümünde bir kez daha sorunun çözümünde yeni bir açılımın zor göründüğü ortaya çıktı. İktidar iki devletli çözümden geri adım atılmayacağını yinelerken, Maraş’ın imar ve ikamete açılması konusunda da Körfez ülkelerine bazı vaatlerde bulunulduğu belirtiliyor. KKTC’nin içinde olduğu ağır ekonomik kriz yanında, AB-Türkiye ilişkilerinde GKRY vetosu da bir başka açmaz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO zirvesinde Yunanistan Başbakanı Mitçotakis ile yaptığı ikili görüşmede iki ülke arasında Ege ve Doğu Akdeniz’de gerilimi azaltma, sorunları müzakereyle alma yönündeki yaklaşıma karşılık Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) tanımayan Türkiye açısından çözüm kolay görünmüyor.

“İKTİDAR, İÇE DÖNÜK ALGI YARATMA ÇABASIYLA AB’YE YAKINLAŞMA SÖYLEMİNİ DİLE GETİRİRKEN, SÖZ KONUSU TABLODAN HİÇ SÖZ ETMİYOR”

İktidarın beklentisi ve açıklamalarına karşılık, Avrupa Parlamentosu, Türk hükümetinin izlediği siyasi çizgide radikal bir değişiklik olmadığı sürece, AB-Türkiye arasında 2018’den bu yana dondurulan tam üyelik müzakerelerinin başlamayacağını içeren Türkiye raporunu kabul etti. Yargı reformu vaadinden bu yana 4 yıl, insan hakları eylem planından bu yana 2,5 yıl geçti. Ülkemiz her alanda geriye gitti. İktidarın ‘diktatör’ dediği Mısır Devlet Başkanı Sisi bile ülkesinde cezaevlerindeki siyasi tutukluları ve düşünce suçlularını salma kararı alırken, Türkiye’de cezaevleri siyasiler, gazeteciler, bilim insanları, yazarlarla dolu. Tam aksine bu insanlar torba yasayla yürürlüğe konulan infaz düzenlemesinden bile yararlandırılmıyor. İktidar, içe dönük algı yaratma çabasıyla AB’ye yakınlaşma söylemini dile getirirken, söz konusu tablodan hiç söz etmiyor.

“TASARRUFA GİDİLMESİNİÖNGÖREN GENELGEYİ KÖRFEZ TURUYLA EN BAŞTA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DELDİ”

Peş peşe yapılan zamlar ve vergi artışlarıyla millete ağır bir fatura yükleyen iktidar, yayınladığı göstermelik tasarruf genelgesiyle yükselen tepkileri azaltmak istiyor. Kamuda taşıt ve bina kiralama, tören ve açılışlar, seyahatlerde tasarrufa gidilmesini öngören genelgeyi Körfez turuyla en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan deldi. Aralıkta TBMM’den geçirilecek 2024 bütçesiyle en düşük emekli aylığında, emeklilerin kök maaşlarında artış ve seyyanen zamların yansıtılmasında iktidar bu nakit deposunu kullanacak. Yılsonuna kadar sürünmeye mahkum ettiği, bir ay sonra TÜİK’in resmi enflasyonu karşısında bile eksiye düşecek maaş zamlarıyla enflasyona ezdirdiği emeklilere ve dar gelirlilere bir parmak bal çalacak.

“600 BİN GENCİN UMUDU VE BEKLENTİSİ, EN YÜKSEK PUANI DA ALSA PARTİ REFERANSI YOKSA MÜLAKATTA ELENECEĞİİHTİMALİNİN ARTIK KALKTIĞINI DUYMAKTIR”

Öğretmenlik ve A Grubu Kamu Kariyer kadroları için 23 Temmuz’da yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) 600 bin kişi katıldı. Seçimde kamuya personel alımlarında mülakatın kalkacağını vadeden iktidar, bu sınav öncesi mülakat konusunda herhangi bir beyanda bulunmadı. Milyonlarca gencimizin adilce KPSS başarısına göre, mülakatsız olarak iş sahibi olma umudu tüketilmemelidir. Muhtemelen pek çok işsiz genç, seçimde kamuya personel alımlarında mülakatın kaldırılacağı vaadinden etkilenerek oyunu kullandı. İktidar veya muhalefet kim iş başına gelirse gelsin iki tarafın da verdiği bu sözün mutlaka tutulacağına inandı. 2023 KPSS’si mülakatın kalkıp-kalkmayacağı sözünün tutulması açısından kritik önemdedir. Sınava giren 600 bin gencin umudu ve beklentisi, en yüksek puanı da alsa parti referansı yoksa mülakatta eleneceği ihtimalinin artık kalktığını duymaktır.

“BİR YIL İÇİNDE 207 MİLYAR DOLAR DIŞ BORCU ÇEVİRME TELAŞI, İKTİDARI HER TÜRLÜ TAVİZİ VERMEYE MECBUR EDİYOR”

Bir yıl ve daha erken sürede ödenmesi gereken kısa vadeli dış borç, 207 milyar dolara ulaştı. Bir dolar için her kapıyıçalan iktidar, her türlü tavizi vermeye hazır. Üç ülkeye yapılan ziyaretlerde imzalanan onlarca mutabakat için 100 milyar dolarlık bir toplam tutardan söz edilmesine karşın, bu mutabakatların tamamı deprem tahvili ihracı dışında sadece ‘niyet beyanı’. BAE şayet 8,5 milyar dolarlık İslami deprem bonosu alıp, 50,7 milyar dolar da yatırım niyetinde ise karşılığında kur atışlarıyla kelepir fiyatına düşen kamu ve özel tüm varlıklarımızı silip süpürebilir. Bir yıl içinde 207 milyar dolar dış borcu çevirme telaşı, iktidarı her türlü tavizi vermeye mecbur ediyor.

“TÜRKİYE’NİN TÜM KAYNAKLARI BİR AVUÇ VARLIKLI, DÖVİZ, FAİZ, RANT SAHİBİNE AKITILMAYA DEVAM EDİLECEK DEMEKTİR”

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizini 2,5 puan artırmasına karşılık resmi enflasyon karşısında hâlâ negatif olan politika faizi (yüzde 17,5), ekonomik gerçeklerin çok altında. Değiştirilen ekonomi yönetimi ve MB yönetimi iktidarın çizdiği manevra alanının dışına çıkamıyor. Parasal sıkılaştırmayla geniş kesimlerin kemer sıkması hedeflenirken, bu aynı zamanda vergi artışı ve zamlarla, maaş ve ücretlerdeki artışların süratle geri alınması, geniş kesimlerin elinde harcayabilecek para bırakılmaması, aynı zamanda yoksulluğun yaygınlaştırılması planıdır. İktidarın göreve getirdiği yeni ekonomi yönetiminin rasyonellik anlayışı buysa, Türkiye’nin tüm kaynakları bir avuç varlıklı, döviz, faiz, rant sahibine akıtılmaya devam edilecek demektir.

“BU YILIN İLK YARISINDA FAİZE ÖDENEN TUTAR, YÜZDE 104 ARTIŞLA 275,2 MİLYAR LİRA OLDU”

Haziran ayı bütçe gerçekleşme rakamları, ilk yarıda bütçe açığının 500 milyar TL’ye yaklaştığını, geçen yıla göre bütçe gelirleri yüzde 48 artarken, harcamalarda yüzde 102 artış yaşandığını gösteriyor. Bütçe rakamları iktidarın seçim kampanyasını tümüyle bütçeden finanse ettiğini, 85 milyona ait bütçenin bu amaçla kullanıldığını ortaya çıkardı. Yaklaşık 500 milyar liraya ulaşan bütçe açığı, bütçe disiplinin yitirildiğini, kamu kaynaklarının keyfi şekilde harcandığını sergiliyor. Mayıs sonu itibarıyla 60 milyar dolara yaklaşan cari açık, ekonomi için en önemli tehditlerden birisi olan ‘ikiz açık’ riskinin büyüdüğünü gösteriyor. İç ve dış borçların çevrilmesi, yükümlülüklerin yerine getirilmesi, ülke ekonomisinin gidişatı açısından ödeme riskine bağlı tehdidin yükseldiği gözleniyor. Bu yılın ilk yarısında faize ödenen tutar, yüzde 104 artışla 275,2 milyar lira oldu.

“BAŞTA MAKARNA OLMAK ÜZERE UNLU GIDA MAMULLERİNDE YÜKSEK ORANLI FİYAT ARTIŞLARININ YAŞANMASI YÜKSEK İHTİMAL”

Yaklaşık 500 milyar liraya ulaşan bütçe açığı, bütçe disiplinin yitirildiğini, kamu kaynaklarının keyfi şekilde harcandığını sergiliyor. Mayıs sonu itibarıyla 60 milyar dolara yaklaşan cari açık, ekonomi için en önemli tehditlerden birisi olan ‘ikiz açık’ riskinin büyüdüğünü gösteriyor. İç ve dış borçların çevrilmesi, yükümlülüklerin yerine getirilmesi, ülke ekonomisinin gidişatı açısından ödeme riskine bağlı tehdidin yükseldiği gözleniyor. Bu yılın ilk yarısında faize ödenen tutar, yüzde 104 artışla 275,2 milyar lira oldu. Tahıl koridorunun durmasıyla buğdayda önümüzdeki aylarda sıkıntı yaşanması, bunun da un üretimine ve un fiyatlarına yansıması ihtimalinin artması beklenebilir. Böyle bir durumda şu anda illerde yüzde 50 zamlanan 7,5-8 TL’ye yükselen ekmek fiyatlarının sistematik şekilde yeniden zamlanması, başta makarna olmak üzere unlu gıda mamullerinde yüksek oranlı fiyat artışlarının yaşanması yüksek ihtimal.”

Kaynak: ANKA Haber Ajansı