Türkiye her alanda plansızlığın pençesine düşmüş durumda. Günü kurtaracak geçici çözümlerle, el yordamıyla gelişmeye çalışmaktan yorgun düşmüş bir halde. Bu plan-programsızlık hem maddi hem de manevi açıdan büyük kayıplara neden oluyor.

Bu plansızlıkların en önemli kurbanlarından biri de Erciyes Dağı…

Dr. Cengiz Kayacılar’ın www.su-meru.com/blog sitesinde yayınladığı makalesinde belirttiğine göre doğal afet riski iklim değişikleri nedeniyle giderek artan bölgeyi şöyle tarif ediyor.

İKLİM DEĞİŞİKLERİ RİSKİ ARTIRIYOR

 “Torosları yaran Gülek, Ecemiş ve Zamantı boğazları Akdeniz’den gelen nemli havanın iç kısımlara sokulabildiği doğal koridorlardır. Bu koridorlardan bölgeye sokulan nemli hava, iç kısımda Erciyes, Melendiz ve Hasandağı tarafından karşılanır. Böylece volkan dizisinin etrafı yerel orografik yağışlara sahne olur. Dolayısıyla bölgenin bu bölümü, batısındaki Konya-Tuzgölü havzasına göre yağış etkinliği bakımından daha şanslı olagelmiştir. Ancak iklim değişmelerine bağlı olarak giderek kararsızlaşan hava koşulları, şiddetli sağanak yağış etkinliğini arttırdığı için erozyon, sel baskını ve su taşkını gibi doğal afet riskleri de artmaktadır.’’

İNSAN ELİYLE YIKIM

Sadece iklim değişiklikleri değil, aynı zamanda insanların dışarıdan müdahalesiyle de zarar gören doğa, giderek dengesizleşiyor. Kayacılar yazısına şöyle devam ediyor:

‘’Doğal süreçlerin insan hayatını olumsuz etkileyen gelişmeleri yanında, giderek tahripkar olmaya başlayan insan etkinlikleri de Erciyes Dağı’nı bir yaşam kaynağı olmaktan çıkarıyor. Dağ stepleri ve alpin çayırlardaki aşırı hayvan otlatmaları, verimli otlak alanlarının dikenli ve acı ot türleri ile kaplanmasına sebep oluyor. Yoğunlaşan madencilik faaliyetleri Erciyes’in eteklerini kemirip doğal yapıyı bozuyor. Kış turizminin tadı damakta bırakan rantı, Tekir Yaylası’nın büyük bir iştahla betonlaştırılmasına sebep oluyor. Erciyes’e ekolojik değil ekonomik bir gözle bakanlar, sadece kullanmayı düşünüp “korumayı” akıllarına bile getirmiyor. Oysa Erciyes, etrafındaki geniş bozkırın ortasında izole olmuş muhteşem bir dağ ekosistemine sahip. Doğa bilimciler onu ‘Ekolojik Ada’ diye tanımlıyor.’’

EKOSİSTEM BOZULUYOR

Kayacılar’ın yazısı çok önemli bir uyarıyla devam ediyor:

‘’Bir dağı dağ yapan, onun kendine özgü yaşayan ekosistemidir. İç Anadolu Bölgesi gibi stepik karasal iklime sahip alanlarda, dağ ekosisteminin hassas dengeleri bozulursa canlılık hızlı biçimde yitirilir. Bozkırın ortasında tek başına yükselen Erciyes gibi dağlar, giderek devasa kaya kütleleri haline dönüşür.’’

RANT MERAKI GELECEĞİ KARARTIYOR

‘’Hala bir koruma statüsü olmaması ve iştahları kabartan bir rant kaynağı olarak görülmesi, Erciyes Dağı’nın ekosistemini yok etmekte ve onu bir “Dağ” olmaktan çıkarmaktadır.’’ diyen Kayacılar uyarılarına şöyle devam ediyor:

‘’Tarih boyunca kutsal sayılmış muhteşem bir yaşam kaynağı, günümüzde ne yazık ki rantçıların vicdanına terk edilmiş durumda. Artık Erciyes’in ne kutsallığı umurumuzda, ne de eşsiz dağ ekosistemi. Farkında mıyız? Göz göre göre koca bir dağı gelecek nesillerin başına yıkıyoruz !”

…VE BEKLENEN SON: SEL!

Bu kadar uyarı yapmasına rağmen, hiçbir önlem alınmadığını belirten Dr. Cengiz Kayacılar Erciyes’i vuran sel felaketi sonrasında uyarılarını sürdüryor:

‘’Evet olan oldu ve korktuğumuz, “Erciyes Master Planı”nın başına geldi… Kutsal Dağ Erciyes, her tarafını fare gibi kemiren rantçıların “Erciyes’in karından kâr” sağlama iştahlarına ilk uyarısını yaptı… Bir kez daha uyarıyoruz! Ama bu sefer laftan anlamayan kafalara, konuşan fotoğraflarla.’’

Fotoğrafları görmek için: http://www.su-meru.com/arsivler/9128