Doktorlar Fatiha Okuyup Helvayı Yediler

Doktorlar Fatiha Okuyup Helvayı Yediler

Antalya Tabip Odası Yönetimi tarafından 06.01.2014 tarihinde saat 12.30'da 2 nolu ASM' de "Yeni Çıkan TORBA YASA” konulu bir basın açıklaması yapıldı.

TORBA YASA İSYAN ETTİRDİ

Antalya Tabip Odası Yönetimi tarafından 06.01.2014 tarihinde saat 12.30'da 2 nolu ASM' de "Yeni Çıkan TORBA YASA” konulu bir basın açıklaması yapıldı.

Antalya Tabip Odası Başkanı Can Ertürk ve Oda yöneticileri ile Oda üyesi hekimler, Yeni Çıkan TORBA YASA'ya tepki göstermek için düzenledikleri basın toplantısında, 'Hekimliğin ruhuna El Fatiha' dediler ve üzerine de helvasını yediler.

Antalya Tabip Odası tarafından yapılan Basın açıklaması aynen şöyledir:

BASINA VE KAMUOYUNA
 
2 Ocak 2014 günü hükümetin hiçbir uyarı ve öneriyi dikkate almadan yangından mal kaçırır gibi çıkardığı TORBA Yasa hekimlerin etik değerlerine, ekonomilerine, iş güvencelerine çalışma barışına büyük darbe vurmaktadır. Bu yasanın neler getirdiği ve neler götürdüğü aşağıda sıralanmaktadır.

1- Hekimlere ruhsat adı altında mezun oldukları zaman aldıkları gerçek hekimlik ruhsatı olan diplomaları yok sayılmaktadır. Acil durumlarda ambulans gelinceye kadar hekim müdahale yapabilmekte (ruhsata ne gerek?) Ancak yeni sistemde çoğu zaman içersinde doktor olmayan ambulans gelince ruhsat ihtiyacı doğmakta ve görevi sona ermekte, gelen ATT  ve Paramedikler doktorun yerine geçmektedir. Bu andan itibaren doktorun yapacağı müdahale RUHSATSIZ kabul edilmekte, 1-3 yıl arası hapis ve 20 iş gün para cezası ile cezalandırılması gerekmektedir.

Bu maddeden sonra TORBA Yasanın diğer maddelerini anlatmaya bile gerek yoktur. Ancak biz devam edelim.

2- Aile hekimlerine angarya nöbetle hastanelerin acil servislerinde çalışmaları (PEKİ RUHSAT NEREDE?)   sağlanarak, acilin gerçek sahipleri ve bu konuda uzmanlaşmış doktorlara da zarar vermektedir. Acile gelen hastaların bir kısmını aile hekimlerine baktırarak onların gelirini azaltacak ve acil doktorlarının 150 -200 km yi bulan ilçelere gönderilmesine neden olacaktır. Bu da halkın nitelikli acil hizmeti alımına engel olacak bu işte tecrübesi olamayan aile hekimleri ile acil hastaları karşı karşıya getirecek şiddeti artıracak, halkla doktor arasında ve acil doktoru ile aile hekimi arasında çatışmayı artıracaktır. Ayrıca hastanın yıllarca acil hekimliği konusunda tecrübe kazanmış hekimlere ulaşımını ortadan kaldırılmaktadır.

3- Öğretim üyeleri ve Uygulama Hastanelerindeki Şeflerin !!!! özel hastanede çalışmalarının istenmesi ise hem öğretim üyelerinin özel hastanelere peşkeş çekmekle kalmayacak taşeronun elemanı yapacak öğretim üyelerinin kendi aralarında da çatışmaya sebep olacak hem de dar kadrolarda iş bulmaya çalışan özel sektörde çalışan uzmanların işsiz kalmasına sebep olacaktır. Halkımızda zaten pahalı olan özel hastanelerde daha çok fark ödemek zorunda kalacaktır. Ayrıca diğer uzmanlarla arasında eşitlik ilkesine uymaması dolayısı ile haksızlığa neden olacaktır.

Burada da Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarınca verilmiş uzman hekim diploması( Bir kliniği tek başına idare edebilir) hiçe sayılmaktadır. Oysa ki şef, doçent ve profesör ünvanları eğitim kurumlarında geçerlidir. Özel Hekimlikte kanuna göre bu ünvanlar kullanılmamakta, uzmanlık belgesi alan tüm hekimler için sadece uzmanlık belgesi yeterli ve geçerli olmaktadır. Burada da haksız rekabet yaratılmış ve Anayasanın eşitlik ilkesi ayaklar altına alınmıştır.

4- Asistan için de, zaten Tus Sınavına girmeden yurt dışında uzmanlık eğitimine başlayıp Türkiye de devam eden  haksız rekabet yapan asistanlara birde 2 yıl mecburi hizmete göndermeyerek iki de bir haksızlık yapılmakta yurduna hizmet etmek için TUS Sınavlarında ter dökmüş çalışkan fedakâr vatansever asistanlarımız birde bu açıdan cezalandırılmaktadır.

5- Suriye de tıp öğrenimine başlamış öğrenciler, Türkiye de onca zahmetle dershaneler özel derslerle tıp fakültelerine girmiş Türk öğrencilerinin önüne geçirilerek onların hakkı gasp edilerek okullara alınmakta bu yüzden binlerce Türk öğrenci istediği tıp eğitimine kavuşamamaktadır. Bu da Türk öğrenciler için haksızlıktır.

6- İşyeri hekimliği için herhangi bir belge istenmemesi ise işçi sağlığı ve iş güvencesine bu hükümetin hiç önem vermediğini göstermekte bu alanda birçok kurstan geçmiş yıllarca bu işe emek vermiş meslektaşlarımıza haksızlık yapılmakta ve iş kazaları riskini artırmaktadır.

Ayrıca iş yeri hekimliğini Toplum Sağlığı Hekimlerine yaptırarak önümüzdeki günlerde başlayacağını şiddetle gördüğümüz kızamık ve polio gibi hastalıklardan korunmamız için yapılacak aşılanma sorununa şimdiden ket vurmaktadır. Burada da sağlık ocaklarının hesaplanmadan kaldırılmasının getirdiği zararlardan birisi ortaya çıkmaktadır.

7- Yardımcı sağlık personelimize de aynı şekilde nöbet konularak hastanelerde çalışan personelin hem geliri azaltılmakta hem de geçici görevlerle ev düzenlerinin bozulmasına sebep olmaktadır.

8- Hekime şiddet in önlenmesi için çıkarılan yasada yeni bir şey getirmemektedir. Zaten savcılık inisiyatifinde olan 24 saatlik gözaltı süresi tekrar vurgulanmaktadır. Hekime şiddet gösteren kişi 2 yıldan daha fazla süre ile yargılanmalı ki 24 saatlik gözaltı süresi direk olarak uygulanabilsin. Çünkü kanun önünde karakolda polise saldırmak neyse, adliyede hâkime saldırmak neyse, Valilikte Valiye saldırmak neyse hastanede doktora saldırmak odur ve aynı şekilde cezalandırılmalıdır.

BİZ BÖYLE BİR YASAYI HEM SAĞLIK ÇALIŞANLARI OLARAK HEM DE HALKIN ZARARINA SAĞLIĞININ BOZULMASINA SEBEP OLACAĞI ŞİDDETİ ARTIRACAĞI ÇALIŞMA BARIŞINA ZARAR VERECEĞİ GEREKÇESİ İLE KABUL ETMİYORUZ. BUNUNLA İLGİLİ HER TÜRLÜ EYLEMİ YAPACAĞIMIZI DUYURUYORUZ.
       
HEKİMLİK RUHUNA EL FATİHA DİYEREK HELVAMIZI KAVURUYORUZ.
 

 
Antalya Tabip Odası

Kaynak:Haber Kaynağı