CHP'den Reyhanlı Katili Suçlaması

CHP'den Reyhanlı Katili Suçlaması

CHP Genel Başkan Yardımcısı Keskin, Reyhanlı'daki patlama ile ilgili hükümete yönelik eleştirilerini Ege TV'de sürdürdü. Keskin, 51 yurttaşın katilinin siyasal iktidar olduğunu söyledi. İktidarın aymaz tavrıyla katil olduğunu belirtti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, “51 yurttaşımızın katili bence siyasal iktidardır. Bu iktidar bu aymaz tavrıyla ve bu tavrıyla katil olmuştur” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Keskin, Ege Tv'de Egemeclisi programında Ali Talak’ın sorularını yanıtladı. Keskin, Hatay Reyhanlı‘da yaşanan olaylarla ilgili başka sorumlu aranmaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

”Sınırlar bu kadar açılırsa ve denetimler bu kadar azaltılırsa kendi topraklarımızda silahlı güçler gider ve Suriye’de etkinlik sergiler. Bu olaylardan sonra bu ülkede patlamada olur her şey de olur. Başka sorumlu aramasınlar. Bu politika yanlıştır. Niçin biz kavga ediyoruz? Apo’nun Suriye’de saklandığı dönemlerde bile Türkiye Cumhuriyeti Devleti bin küsür metre sınırımız olan bu devlete bir askeri çatışmanın eşiğine gelmemek için özen ve dikkat göstermiştir. Şimdi hangi gerekçe vardır? Suriye bize karşı saldırmış mıdır? Şimdi tam tersine Suriye haritalarında Hatay ili İskenderun ilçesi Suriye’nin sınırlarında gösterilirdi. Bu ilişkilerin sonucunda Suriye haritalarında Hatay’ı kendi toprakları olmaktan vazgeçti. Siyasal iktidar Dış politikayı maalesef Türkiye’yi çıkarlarına göre değil taşeronluğuna soyunduğu emperyal devletlerin çıkarlarına göre yönetti ve Türkiye’nin dış politikasını inanç odaklı bir merkeze oturtma gayreti içerisine girdiler. Türkiye’yi de çok ciddi bir şekilde sıkıntını içine soktular. Bu yalnız bir politikadır.”

Türkiye’de demokrasi kavramının var olmadığını ve herşeyin Başbakan’ın diktatörlüğü altında olduğunu vurgulayan Keskin, “İleri demokrasi palavrası, aslında yeşil dokulu Tayyip Erdoğan’ın dikdatörlüğü hedeflediği ortaya çıktı. Nereden çıkarıyorum… Şimdi bir barış süreci başlattık mı? Barış sürecinde Kandille yapılan açıklamanın 2. Maddesi: Yasalarda ve anayasada demokratik açılımlar yapılıncaya kadar silahı terketmeyeceğiz diyorlar. Şimdi herkesin dilinde bir demokratik açılım var. İleri demokrasi Türkiye’ye gelmişse, Türkiye’de demokrasi gerçekten çağdaş bir yapıya kavuşmuşsa, şimdi barış sürecinde hangi demokratik tedbirleri almamız gerekiyor. O zaman geçmişte Türkiye’ye ileri demokrasi gelmiş lafı tamamiyle toplumu kandırmaya yönelik bir girişimdir. Bakın Türkiye’deki demokrasinin acı manzarasına; demokrasilerde 4. Güç medyadır. Çünkü basın dünyada ve kendi ülkende olan olayları objektif bir şekilde topluma haber olarak aktarır. İnşalar bu bilgileri aldıktan sonra doğru şekilde değerlendirir ve iktidarı değerlendirip doğru bir şekilde kararlarını verirler. Bu ülkede bağımsız bir medya var mı? Başka demokratik bir ülkede bir başbakan bunların onda birini yapsın. O başbakanı tükürükle boğarlar.
Hangi demokratik ülkede bir başbakan yargıya el uzatıp ben bu davaların savcısıyım diyebilir? Böyle durumların hüküm sürdüğü bir ülkede demokrasiden bahsedilebilir mi? Türkiye’de demokrasi falan yoktur. Türkiye’de demokrasi hakları buharlaşmıştır, Türkiye’de örgütlenme hakkı yoktur, Türkiye’de yargı bağımsız değildir. Türkiye’de tek kişinin diktatörlüğü vardır. Türkiye’de ileri demokrasi Erdoğan’ın yeşil dokulu ismi haline gelmiştir. ABD’de hazırlanan raporlarda bile bizim demokrasimizin zedelendiği vurgulanıyor” diye konuştu.