Burçin Aktükün

Burçin Aktükün

3 Temmuz Viral Reklamı

Şu bir gerçek ki; Yazılı/Görsel medya ve sosyal medya artık gündelik hayatımızın oldukça önemli bir parçası haline gelmiş ve kişilik oluşumu, bilgi, bilinç birikimine kadar neredeyse tüm yaşamımızı etkisi altına almıştır. 
2009 yılı temmuz ayında bir video yayınlandı. Videoda Fulya adında bir genç kız kendisini aldatan eski sevgilisinin eşyalarını 1 TL'ye sattığını duyurdu. Bu videonun sosyal medyada yayınlanmasının ardından tüm medya ve halk konuya kilitlendi. Milyonlarca insan bu genç kızın videosunu izledi.
"Video çok inandırıcıyda ve insanlar gerçekçi olduğuna ikna edilmişti. 'Fulyanın İntikamı'daha Facebook'ta yayınlanmasının üzerinden 24 saat geçmeden bir çok TV kanalının ana haber bülteninde uzun süreli haber oldu. Ertesi gün ulusal birçok gazete ve internet sitesinde reklam olduğundan kuşku bile duyulmadan (!) haber yapıldı. Sokak ropörtajları birbirini izledi. Bu sürü psikolojisi sözlük sayfaları, bloglar forumlarla devam etti. Reklam ajansının daha sonra anlattığı verilere göre, film sadece 1 ay içinde 4 milyon 750bin kişiye ulaştı. Fulya karakterinin Facebook'ta açtığı sayfaya 24 saat içerisinde 68bin arkadaşlık isteği geldi. 1 ay içerisinde video sitelerinde 870 binin üzerinde izlendi. Bloglar üzerinde 6.300'den fazla farklı yazıya konu oldu. Bu videoya gençler tarafından 47 cevap videosu çekildi ve sanal dünyada paylaşıldı. Videonun 24 Temmuz Cuma günü yayımlanmasının ardından reklamı yapılan 'gittigidiyor' adlı sitenin bir önceki hafta sonuna oranla trafiği %21 arttı. Haftanın tamamında %8'lik bir artış meydana geldi. Siteye yeni kayıtlı kullanıcı sayısı %97 arttı. Sitede videoda kullanılan 'İntikam' isimli profil 134 bin kere ziyaret edildi. Alexa verilerine göre ilgili site Türkiye genelinde 19. sıradan 15. sıraya yükseldi. Sitenin google'da aranması %200'den fazla arttı. İnsanlar gerçekmiş gibi çekilen bir video filmiyle bir genç kızın kendisini aldatan eski sevgilisinin eşyalarını sattığına inandırıldı. Medya inandı, halk inandı. Ancak video tamamen kurguydu. Yani düzmece bir reklam senaryosuydu. Kız üniversiteli bir oyuncu, ev ortamı ise çekim stüdyosuydu. Gerçek gibi algılanması için bütün detaylar düşünülmüştü."*

İşin en ilginç olan kısmı ise filmi çeken reklam ajansının, bunun kurmaca bir reklam filmi olduğunu söylemesi hatta çekim sırasındaki görüntüleri falan yayınlamasına rağmen bir çok kişinin buna inanmaması olmuştur.

"Bunun adına halk dilinde 'kandırma', reklam dilinde ise 'viral reklam' diyorlar. Benim dilimde daha ağır bir karşılığı olduğu için buraya yazmıyorum."*

Bu video çekildikten yaklaşık 2 yıl sonra 3 Temmuz 2011'de devlet içine sızmış bir terör örgütü de yeni bir senaryoyla benzer bir viral reklam! hazırladı. Baskınlar, örgüt suçlamaları, silah bulmalar, para sayma görüntüleri, kes-kopyala/yapıştır tapeler vs... Örgütün gazetecilerine servis edilen fotoğraflar, belgeler. Bu servis edilen belgeleri hiç sorgulamadan kullanan terör örgütünün spor medyasındaki militanları ve tetikçileri. 3 Temmuzun sorgulanması gerektiğini düşünen gazetecilerin kovulması, işsiz kalmalarının sağlanması... Herşey planlanmış. 

Son günlerde örgütün itirafçıları televizyonlara çıkıp "evet 3 temmuz bir kurguydu" itiraflarına rağmen onlara inanmayan, çıkarları onlara inanmamayı gerektiren spor medyasındaki bir gurup terörist bu kadar belge, bilgi, itirafa rağmen halen hükümetin, devletin, insanların gözünün içine baka baka, utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan 3 Temmuz operasyonunun gerçekliğinden bahsedebiliyor. O süreçte bu örgüte ciddi para yardımları yapmış birileri halen utanmadan sıkılmadan "Kupam da kupam" diyebiliyor. Üstelik bunu öyle arsızca yapıyorlar ki, bu terör örgütünün 3 Temmuz öncesi ve sonrası çektiği bütün viral filmlere "evet kurguydu" diyip 3 Temmuz filmini yazan ve oynayan senaristlerin "evet bu bir filmdi" demesine rağmen bunun gerçekliğinden bahsediyorlar. Örgüt militanlarından bir sözde gazeteci halen spor kanallarında yorum yapabiliyor. Bu örgüt militanı gazetecinin aile efradından birileri devletin en başındaki insanlara sosyal medyadan hırsız yakıştırması yapabiliyor.

Tıpkı meşhur olmak için Fulya ismindeki genç kıza karşı onlarca film çeken gençler gibi, 3 Temmuz üzerinden kendini meşhur etmeye çalışan yeni yetme sözde spor kulübü yöneticileri peydahlanmaya devam ediyor. Belli ki bu terör örgütü yeni militanlar bulmakta zorlanmıyor...

Senaryonun sahipleri ve baş rol oyuncuları bile bunun bir senaryo olduğunu itiraf etmişken halen 3 Temmuzun bir şike operasyonu olduğunu savunanlarla ilgili benim aklıma gelen iki ihtimal var. Birinci ihtimal; bunlarda hakikaten ciddi bir zeka sorunu var (ki bunu doğrulayacak çok fazla veri var) ikinci ihtimal; bu insalar kendilerini demokrasi nöbetlerinde saklamaya çalışan, Fetullahçı Terör Örgütünün azılı militan teröristleri (ki bunu da doğrulayacak çok fazla veri var). Her iki ihtimalde de yapılacaklar belli. Eğer birinci ihtimalse bunların hepsini toplayıp rehabilitasyon merkezlerine yatırmak lazım. İkinci ihtimalse yine bunları toplayıp yargılayıp cezaevine darbeci yoldaşlarının yanına göndereceksin.

 

*Sefer Darıcı, Subliminal İşgal, Kasım 2012.

Önceki ve Sonraki Yazılar