ZAFER ÇAĞLAYAN'A AKP VEKİL SAYISINDAN 48 FİRE

ZAFER ÇAĞLAYAN'A AKP VEKİL SAYISINDAN 48 FİRE

Gizli oylamanın sonucunda 244 kabul 264 red 7 çekimser oyla eski bakan Zafer Çağlayan'ın Yüce Divan'a gönderilmesine yönelik önerge reddedildi

BEKLENEN SONUÇ4 eski Bakanla ilgili TBMM Genel Kurulu'nda Yüce Divan oylamasında ilk olarak eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan için oylama yapıldı. Gizli oylamanın sonucunda 244 kabul 264 red 7 çekimser oyla eski bakan Zafer Çağlayan'ın Yüce Divan'a gönderilmesine yönelik önerge reddedildi. Ancak yapılan oylama sonucuna göre AKP milletvekili sayısına göre Çağlayan'a destek 48 fire ile sonuçlandı.

AKP AKLADI

Zafer Çağlayan'la ilgili Yüce Divan oylaması sona erdi. Zafer Çağlayan'ın Yüce Divan oylaması sonucu oy kullanan 517 üyeden 242'si aleyhte, 264'ü lehte oy kullandı.7 çekimser, 1 boş, 3 geçersiz oy bulunmakta. Bu souçlar sonunda önerge kabul edilmedi ve Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevk edilmemesine karar verildi.

VEKALETEN OY KULLANANLAR

Genel Kurul’da eski Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında Yüce Divan oylamasında, Başbakan Ahmet Davutoğlu yerine Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yerine Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yerine Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yerine Gıda ve Tarım Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AB Bakanı Volkan Bozkır yerine Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik yerine Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yerine Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz vekaleten oy kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'ndeki Genel Kurul'da 4 eski bakan ile ilgili yapılacak olan Yüce Divan oylaması öncesi; 3 eski bakan Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve Muammer Güler, kürsüye çıkmayarak yerlerinden kısa bir açıklama yaptı. TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, ayrıca Zafer Çağlayan'ın annesinin vefatından dolayı Genel Kurul'a katılamayacağını ifade etti.

SAVUNMAMA İLAVE EDECEĞİM BİR ŞEY YOK

Kısa bir açıklama yapacağım diyerek yerinden söz isteyen İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, "Soruşturma Komisyonuna verdiğim sözlü ve yazılı savunmama ilave edecek başkaca bir husus bulunmamaktadır. Karar ve takdir yüce heyetinizdedir. Arz ediyor ve saygılar sunuyorum" dedi. Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış da kürsüye çıkmayarak yerinden yaptığı konuşmasında "Hakkımızdaki iftiralarla ilgili olarak gerek Cumhuriyet Başsavcılığı gerek TBMM'nin Soruşturma Komisyonu gerekli kararları vermiştir. Komisyon kararına saygı duyuyorum. Takdir yüce Meclis'indir" ifadelerini kullandı. Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar ise açıklama yapmayarak teşekkür ettiğini belirtti. 

DEMİRTAŞ GİRDİ ÇIKTI

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'de TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı yönetiminde başladı. Açılışın ardından gündem dışı konuşmalara geçildi. 4 eski bakanla ilgili bugün yapılacak olan Yüce Divan oylaması nedeniyle Genel Kurul Salonuna MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'de geldi. Uzun bir aradan sonra HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da Genel Kurul'daki HDP sırasında yerini aldı. Bir süre burada oturan Demirtaş, ardından salondan dışarı çıktı.

KENDİNDEN MENFAAT SAĞLANAN KİŞİ

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, yerinden söz alarak Meclis Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın dört eski Bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu Raporu'nun sunuşunu okurken iddialarda adı geçen Rıza Sarraf'ın ismi yerine "kendisinden menfaat sağlanan kişi" ifadesini kullandığını belirterek, bu duruma itiraz etti.

Sunumun eksik yapıldığını söyleyen Hamzaçebi, Sarraf'ın isminin açık olarak telaffuz edilmesini istedi.

Hamzaçebi, Yüce Divan oylamasının üç ayrı renkteki pullarla gizli yapılacağını da hatırlatarak, kullanılmayan iki pulun oy kabinlerinde bırakılması konusunda gerekli önlemin alınmasını talep etti. Bahçekapılı da raporun sunuşu sırasında kendilerine verilen özet metni okuduklarını belirtti.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da yapılacak oylamanın çok önemli olduğunu belirterek oylamanın gizlilik kurallarına uygun olarak yapılmasını istedi ve Başkanlık Divanı'nın bu konuda gerekli önlemleri alması gerektiğini söyledi.

Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı da oylamanın gizli yapılacağını hatırlatarak, "O aşamaya geldiğimizde gerekli ihtarlarda bulunacak ve oylamanın sağlıklı yapılması için elimizden gelen her türlü şeyi yapacağız" diye konuştu.

Burada CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, üzerinde "Hırsızlık yapan kızım Fatma da olsa mutlaka cezalandırırdım. Hazreti Muhammed" yazılı bir pankartı oturduğu sıranın önüne koydu.

Daha sonra görüşmelere geçildi. İlk sözü Soruşturma Komisyonu adına Başkanvekili ve AKP Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç aldı. Komisyon adına konuşan Tunç, Komisyonun kuruluşu ve çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. 77 AK Parti milletvekilinin önergesiyle kurulan Komisyonun ek süreyi de kullanarak çalışmalarını tamamladığını ve raporunu Meclis Başkanlığına sunduğunu belirten Tunç, Komisyon çalışmalarıyla ilgili kamuoyuna yansıyan konulara değindi. Bazı hususların kamuoyuna yanlış aktarıldığını ileri süren Tunç, bunlardan birinin "dizi pusulası" olduğunu söyledi. Tunç, "Aramızda savcılık, hakimlik yapanlar var. Dosya yerel mahkemeden dizi pusulasına bağlanmadan gönderildiğinde iade edilmektedir. Gereksiz bir tartışma yapıldı. Yüce Divan'a sevk yolunda da dosya dizi pusulasına bağlanarak gönderilir" dedi.

Soruşturmanın gizliliğini ihlale yönelik tavırlar da gördüklerini belirten Tunç, "İç tüzüğe göre, Komisyon çalışmalarına sadece Komisyon üyesi milletvekilleri katılabilir, diğerleri katılamaz. 'Gruplar da görüşme yapılamaz' deniyor ama sürekli gruplar da gündeme alındı, bu konuda ifadeler kullanıldı. Gizliliğin ihlal edildiği bu noktada kamuoyuna yanlış bilgiler aktarıldı. Adli Tıp raporu geldi, montaja ilişkin rapor olduğu kamuoyuna sunulmaya çalışıldı. Halbuki, rapor tapelerle ses kaydının uyumuna ilişkindi, montaj olup olmadığına ilişkin bir şey değildi. TÜBİTAK'ın montaja ilişkin de raporları var ama komisyonumuzla ilgili değil."

Komisyonun bakanlar hakkındaki iddialarla ilgili yargısal bir faaliyeti yerine getirdiğini ifade eden Tunç, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının belgelerini ihbar olarak kabul edip, delil araştırmasını da kendimiz yaptık. Savcılığın incelemesinde çok sayıda usülsüzlük tespit ettik" diyerek, 17 Aralık soruşturmasının başlatılmasına dayanak oluşturan MASAK raporunda, kara para aklanmasına ilişkin somut veri bulunmadığını iddia etti. Soruşturmanın bu rapora dayanarak 4 yıl sonra başlatılmasını eleştiren Tunç, telefon dinlemelerinin de hukuksuz olduğunu öne sürdü. Tunç, "Savcılık hiçbir soruşturma yapmadan, 'son çare kuralı' denilen iletişimin denetlenmesine geçiyor, soruşturma doğrudan böyle başlıyor. Bu TCK'nın 135. maddesine aykırı."

AKP ADINA KONUŞMA

Oturumda kendi adına söz alan milletvekilleri de konuştu. Oturumu yöneten Ayşenur Bahçekapılı'nın 10'ar dakika konuşma süresi tanıdığı milletvekillerinden ilk söz alan AKP Konya Milletvekili Mustafa Akış oldu. 17 Aralık soruşturmasına yönelik eleştirilerde bulunan Akış, savcının soruşturma başlatma ve yürütme biçimine ilişkin iddiaları sıraladı ve usulsüz olduğunu öne sürdü. Akış, isimsiz soyut ihbarlar ve bu ihbarlara dayalı dinleme kararları ile yürütülen soruşturma usulsüzlüklerinin 25 Aralık soruşturmasında da tekrarlandığını anlattı. Komisyonun da buradan hareketle çalıştığını söyleyen Akış, "17-25 Aralık masum bir yolsuzluk ve şeffaflaşma soruşturması mıdır yoksa bir darbe teşebbüsü müdür? Türkiye'de 12 yıldır ortaya konulan irade nedeniyle sistem işletilememektedir. Akim kalmış bir darbe teşebbüsüdür. Paralel örgüt, 17-25 Aralık'ın yürütücüsüdür. Karşımızda masum bir polisiye operasyon yoktur. Karşımızda daha büyük bir savaş yürütmek için yıllarca mühimmat biriktiren bir örgüt vardır."

CHP ADINA KONUŞMA

CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ise "Karar günü geldi" diyerek başladığı konuşmasında, şunları söyledi: "Bu raporu ne kadar okudunuz, incelediniz mi bilmiyorum. Ben bu raporu okudum. Özellikle iktidar partisine mensup arkadaşların niçin Yüce Divan'a sevk edilmemesi gerektiğini düşündüğünü anlamaya çalıştım. Komisyon sırasında sorulardan AK Parti'li arkadaşların gerçeğe ulaşma niyeti olabileceğini ummuştum ama öyle olmadığını gördüm maalesef. AK Partili arkadaş, 'Telefon dinlemeleriyle soruşturma başladı', 'Deliller tanıklıktan çekilme hakkı olanlarla ilgilidir delil olamaz' dediler. Dikkat edin vakayı inkar eden yok. Zaten bakan da inkar etmiyor: 'Saati aldım. Mal bildiriminde sonradan bulundum. Rıza'ya da parasını sonra ödedim.' Bakın otel kağıdına da 'parayı aldım' diye yazmış. Bu Soruşturma Raporundan alındı. Bizim arkadaşlarımız bunun incelenmesini istedi. Bunu bile kabul etmediler. Amiyane tabirle bunu yiyecek misiniz? Komisyonda sizin arkadaşlar yedi, siz yer misiniz bilmem?"

OYLAMADAN CANLI YAYIN

MHP Konya Milletvekili Faruk Bal ise şunları söyledi: "Bugün vicdan muhasebesi mi, vicdan kelepçesi mi diyebileceğimiz bir konuyu görüşeceğiz. Bu Komisyon, Bakanlar Kurulunun tüm yetkilerine sahiptir. 33 dosya dizi pusulası için gitti, 11 klasör geldi. Geri gelmeyen dosyaların içinde ne vardı, neden geri gelmedi? Kendisine ifade vereceğim diyen şahitleri dinlemedi, zülfiyare dokunmayacak şahitler dinlendi. Böylece deliller dinlenmiş oldu. Delil melil yok. Bakanın çocuğunun odasındaki kasaları izlemediniz mi? Bu delil değil mi? O zamanın bakanının, 'Oğlum ne kadar para var?' demesi delil değil mi? Erdoğan Bayraktar'ın 'Ben o ne dediyse yaptım, önce o istifa etsin' demesi delil değil mi? Bunlar birer delildir, vicdanı olana delildir. Sevk etmek isteyen iman ehli insanlar için bile birer delildir. Komisyon Başkanı komisyon üyelerine kimse bir şey görmesin diye yayın yasağı koydurdu. Cenabı zül celal de mi görmeyecek. Her şeyi gören, her şeyi bilen odur. Delilleri elde etmiş olan polisler, savcılar jimnastik yaptırılarak Türkiye'nin dört bir yanına sürüldü. Bunlar ortaya bir şey koyuyor. Dinen bunlar günahtır, ahlaken ayıptır, kanunen suçtur. Dinen tövbe edeceksin, ahlaken arlı bir şekilde millete mührü iade edecek ve istifa edeceksin. Kanunen çaresi vardır, bunun yargı organı vardır, gidip yargılanacaksın. Siz kendi atadığınız bu Anayasa Mahkemesine güvenmeyeceksiniz de bu millet binlerce mahkemeye nasıl güvenecektir? Değerli arkadaşlarım adaletsizlik karşısında susan dilsiz şeytandır." Faruk Bal ayrıca Komisyon Başkanının belirlendiği kura çekiminde de hile olduğunu ileri sürdü.

Faruk Bal'ın Komisyon Başkanının seçimi sırasında yaşandığını ileri sürdüğü kura çekimine ilişkin yaşananlarla ilgili, sözlerinin tamamlanmasının ardından Ayşenur Bahçekapılı, "O sırada ben Meclis'te görev yapıyordum, söylediğiniz gibi olmadı" dedi. Bunun üzerine MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, müdahale ederek, Bahçekapılı'ya tepki gösterdi. Bu iddia üzerine Faruk Bal yeniden kürsüye gelmek istedi. Ayşenur Bahçekapılı ise HDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız'a söz verdi. Tartışma uzayıp ortam gerilince Bahçekapılı, oturuma 10 dakika ara verdi.

KIRK KOMİSYON KURULURDU

Oturumun yeniden başlamasının ardından Komisyon üyelerinden HDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız ise söz alarak şunları söyledi: "CHP, MHP, HDP'lilerden her hangi biri bunların yüzde 1'i ile itham edilseydi, şimdiye kadar kırk tane komisyon kurulur, Yüce Divan'a yollanırdı. Eğer bu iddiaların üzerine yatarsak, Batman Belediyesi'ni aldığımızda, bizden önceki belediye döneminde konulmuş bir tabela vardı, 'Rüşvet alan da veren de melundur' yazıyordu. Sordum, 'Nasıldı?' diye... 'Valla alan da veren de çok memnundu' denildi. Eğer bizim dönemimizde 'Rüşvet alan da veren de memnundu' der ve bunun üzerine yatarsak, tarihe karşı sorumlu kalırız. Yönelteceğim eleştirilerin temelinde kendisi var. Nereden talimat aldı bilmem. Tahmin ediyorum ki AK Parti şöyle düşündü; 'Şu anda yoğun olarak üzerimize geliniyor, zamana yayalım. Yoksa iktidardan oluruz, ileride de aklarız'. 'Bu soruşturma komisyonu bir aklama komisyonu olmasın. Bizim görevimiz gerçekleri ortaya çıkarmaktır' dedim. Birinci gündeki icraat şudur: Komisyonun başkanını, yardımcısını seçerken muhalefetten birini koyarsak, komisyonun güvenilirliği açısından iyi olacağını söyledik. Ama, başkan, yardımcısı, sözcü, katip tek bir partiden seçildi. Bu olayın gidişatının nereye gideceğini gösteriyordu. Başkan toplantıyı kapattı, bir sonraki toplantı ne zaman yapılacak belli değildi. Başkan oldu gitti. Meclis Başkanına dilekçe verildi. 'Ben karışamam yargı görevi yapıyor' dedi. Başkan Hakkı Köylü'nün yaptıklarını sayacağım: Belgeleri bize vermedi, sanki sadece kendileri savcılık görevi yapıyor, muhalefet partisi üyeleri yapmıyor. Belgeler bize verilmedi ama avukatlara verdi. Şahitlerin tümü şüphelilerin akrabalarından oluşturuldu. Bu şekilde, muhalefete sorulmadan, bir toplantı yapılmadan seçilen tanıklar, tanıklıktan çekildi. Tanıkların tümü İstanbul'da dinlenmedi, Ankara'ya çağrılmadı. Biz doğrudan temasta olamadık. Bakanların ifadesine gelince, özellikle Erdoğan Bayraktar'ın yurt dışına gideceği günü seçti. Saat 14.30'da uçacak, 12.30'a koyuyor. Bizim komisyondan çekilmemize sebep olan olay ise hiçbir toplantı yapılmadan mahkemeden yayın yasağı getirilmesiydi. Bu bizim orada olamayacağımızı, kalamayacağımızı gösterdi."

Kaynak:Haber Kaynağı