İbrahim Karamemet

İbrahim Karamemet

YUH OLSUN SANA M. ALİ ALABORA

Biliyoruz çocuğu, bu pırıl pırıl değeri harcamak istiyorsunuz,; yem olarak ortaya atmak istiyorsunuz ama, bari birazcık olsun şöyle kargaların bile gülmeyeceği bir mesned bulun. Bulamazsınız... Bulabilenin alnını karışlarım.

Mehmet Ali  benim yeğenimdir. Benim çok yeğenim var, hepsi de değerli. Yeğen çocuklarım daha çok, neredeyse bir bölük. Mehmet Ali ile aramızda kan bağı yok ama, hepsinden çok değer veririm. Hem ayrıca yeğenim sayılır falan gibi değil aramızdaki bağ.. Anası da babası da en değerli arkadaşlarımdan. Uzun yıllar işlerimiz gereği birbirimizden uzak kaldık pek görüşemedik ama, bir zamanlar neredeyse içtiğimiz su bile aynıydı. Ben görev nedeniyle ayrı şehre düştüm, Mahmet Ali’nin doğduğunu göremedim ama, haberlerini her zaman aldım. Tam da benim çocukların doğduğu yıllara denk gelir doğumu. Akrandırlar. Çocuklarımızın peşinde koşmaktan  bir ara hepten kopmuştuk. Sonra çocuklar ortaya çıktıklarında, yetiştirme görevlerimiz bittiğinde gene kavuştuk. Ben de İstanbul’a dönmüştüm artık. Karşımda yaşının çok üstünde aklı olan bir delikanlı buldum. Konservatuar  öğrencisiydi. Gencecikti. Tam deli yaşıydı, mesleğinde daha yeniydi, biraz acemiydi ama, olgun bir insanla karşılaştım. Anasını babasını bile aşmıştı. Tıpkı benim çocuklarım gibi. Bizlerden ilerdeydiler.
Ben kendi çocuklarımla öğünürüm. Kısıtlı olanaklarla bile olsa çok iyi yetiştirdim onları. Onlar da çok iyi yetiştiler. Benim verdiklerimin üstüne katarak donandılar. Her şeyden evel insan oldular. Bunu ben iddia ediyorum ama, ben söylemiyorum. Çevremdekiler onları bilenler, tanıyanlar söylüyor. Ben onların yalancısıyım. Bana da öğünmek düşüyor. Ama Mehmet Ali’nin yeri başkadır. Öz benimkilerden ve benimkiler gibi binlercesinden bile bir gömlek üstündür Mehmet Ali. Hani öyle oyuncu olduğu, meşhur olduğu için falan değil, geçin onları. Ee, Alah boy pos da vermiş, yakışıklı. İyi, iyi güzel ama, bunlar  olmasa da farketmezdi. İşin o tarafı Mehmet Ali’nin mesleğinde bir artı. Bunlar bizim göz ardı etmediğimiz ama, aslında pek de önemsemediğimiz şeyler.  Bunlar olmasa da Mehmet Ali’nin değeri değişmezdi. Onun beyni ve yüreği önemli olan. Bizim kuşağın yetiştirdiği ve bu ülkeye armağan ettiği en değerli varlıktır Mehmet Ali.
Ama yeğenim ben seni sildim. Bir daha yanıma, yöreme bile yaklaşma eğer doğruysa. Hem utanmıyor musun bunca hukukumuz var benden saklamaya. Madem bir halt edeceksin benden niye sakladın, gocundum yani. Hani muhalifsin falan biliyoz da, yani en önde yürüyong da.. Eh o da olur, hani ben de yürüyom.. En önde değilsem yaşım nedeniyle, nefesim yetmediğimden. Ama sen ne halt etmişin ulan eşek sıpası.. Yaptıkların yetmiyormuş gibi bir de hökömete karşı silahlı isyana kalkışmışsın... Yuh olsun sana..
Yahu Ulan, omuzlarının üstünde kafa yerine saksı taşıyanlar, saksılarının içine saman tıkılmışlar.  Beni affedin bu deyiş pek yazım adabına yakışmadı ama, en hafifinden bunu  seçebildim. Pek türkçenin deyişine de uyduramadım aceleden, çocukca kaldı, lütfen bağışlayın, idare edin.. Yoksa içimden neler söyledim bir bilseniz, ben bile yerimden sıçradım. Yahu effendi bademler, allahınız size hiç mi akıl ihsan eylemedi. Mehmet Ali Alabora’nın silahla, silahlı isyanla ne işi olur. Adamın işi kâğıtla kalemle, kitapla, kamerayla, stüdyoyla, tiyatro sahnesiyle. Ben biliyorum ve şahitim elini silaha bile  sürmemiştir. Belki hayatında görmemiştir bile.
Biliyoruz çocuğu, bu pırıl pırıl değeri  harcamak istiyorsunuz,; yem olarak ortaya atmak istiyorsunuz ama, bari birazcık olsun şöyle kargaların bile gülmeyeceği bir mesned bulun. Bulamazsınız... Bulabilenin alnını karışlarım. Bulduğunuzu sanırsınız. Zaten bulduğunuz bulacağını itham bu. Eminim bu  suçlamaya kargalar dahi gülememişlerdir bile. Gaak gaak bağırıp çağırıp tepinip isyan etmişlerdir.
Yargının da artık, bir silkelenip kendine gelmesi gerekir. Bu kadar niteliksiz ve gözü kara tarafgir bir yığın olmaktan kendini kurtarması gerekir. Anam çok ısrar etmişti hukuk okuyayım diye. Allah saklamış beni. Ya okusaydım, bir de hakim savcı falan olsaydım bu günlerde her halde kahrederdim. Utancımdan insan içine çıkamazdım. Ya da içime atar ya kanser olurdum, ya verem.  Milletçe utanılacak ve yargının ne hale geldiğinin en yerlerde sürünen göstergesi olarak silinemeyecek  bir rezalet bu. Yani, bir millete bundan daha büyük bir aptallık yaftası yapıştıramazdınız. Yuh olsun..
Mehmet Ali’ye de yuh olsun.. Tabii böyle bir şeye kalkıştıysa(!)….
Ona bu sözde (sözde sözcüğü hiç bu kadar yerine oturmamıştı) suçlamanın ortamını hazırlayıp, üstüne üstlük bu suçlamayı adaletin resmi evrağına işleyerek, tarihe yeni bir utanç belgesi ekleyenlere bin kere yuh olsun. Hani biliyoruz sizlerde insanlık, vicdan, bunları geçtim Allaha inanç, Allah  korkusu falan yok da, yahu hiç mi hiç bir nebze olsun zekâ kırıntısı, akıl, fikir, hadi bunarı da geçtim yok olduğunu biliyoruz da, hiç iz’an da mı yok. Bu dünyada hiçbir şeyden nasib alamadınız mı yahu..
Böyle bir şey şeytanın bile aklına gelmez!..
Kimse inanmaz ya, madem atacaksınız bari biraz olsun destekli atın da şu saf temiz halkımdan bazılarının kafasında, şöyle hafiten bir anlık bir acaba belirir gibi olsun. Bu kadar mı niteliksizsiniz, yani yuhh…
Yuhhh!.. Yuh ki, ne yuhhhhh!!.!....

Önceki ve Sonraki Yazılar