Yine Melih Gökçek

Yine Melih Gökçek

Ankara’da yine Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in neden olduğu feryatlar yükseliyor.

 
 
ÇEVRE ESNAFI TAHLİYEYE ZORLANIYOR
 
Ankara’da yine Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in neden olduğu feryatlar yükseliyor. “Ben yaptım oldu” türü icraatlarıyla tanınan Gökçek, bu kez Ankara’nın tarihi camilerinden Hacıbayram Camii’nde can yakıyor. Gökçek’in cami çevresinde 50 yıldır esnaflık yapan vatandaşları baskı, tehdit ve yıldırmayla yerlerinden etmeye çalışmakla suçlandı. Gökçek’in bölgedE ki Roma dönemi kalıntıları üzerinde kazı yaparak tarih katliamı yaptığı da ileri sürüldü. Olay Meclis gündemine de taşındı.
 
Ankara Hacıbayram Camii’nde ve çevresinde esnaflık yapan vatandaşlar belediyenin iş verdiği taşeron şirketi eliyle dükkanlarından zorla çıkartılmaya çalışılıyor. Esnafın bir bölümü baskı nedeniyle dükkanlarını boşaltmak zorunda kaldı. Boşaltılan dükkanları yıkıldı. Boşaltılmayanların önü kepçelerle kazılarak, hafriyat yığılarak çıkmaya zorlanıyor. 
 
MİMARLAR ODASI CAMİYE SOKULMADI İDDİASI
 
Esnaf belediyenin taşeron kanalıyla baskıları üzerine Ankara Mimarlar Odası’ndan yardım istedi. Evrensel’den Selmane Ertekin’in haberine göre; bölgeye gelen Mimarlar Odası yöneticilerinin cami çevresinde yaptığı gezi, güvenlik görevlileri tarafından engellenmeye çalışıldı. Özel güvenlik elemanları, bariyerler kurarak, oda yöneticilerinin camiye yaklaşmasını engelledi. Gezi sırasında, iş makineları bir kahvenin kolonlarını devirdi. Kahvenin camlarını kırıldı.
 
Caminin Roma döneminden kalma bir höyüğün bulunduğu alan. Augustus Tapınağı’nın kalıntıları da burada bulundu. Şu anda söz konusu alanda makineleri çalışıyor. 
 
ESNAFDAN TEPKİ
 
Buradaki tarihi kalıntıların günden güne yok edildiğini belirten Esnaf İbrahim Kalay, “Gençliğim burada çalışarak geçti. Koca bir ömrü bir kalemde silmek bu kadar kolay mı” diye sordu.
 
Esnaf Oğuzhan Çuhadar, Belediye Başkanı Melih Gökçek’in seçim sözlerinden birinin de bölgeyi yıkıp değiştirmek olduğunu söyleyerek, “Seçimler yaklaştığından, burayı yıkacak ama, tarihi dokusuna bakmadan yıkılacak” diye tepki gösterdi.
 
Hacıbayram’da 45 yıldır dönercilik yaptığını söyleyen Fikret Yağlı ise kendilerine bir konteynırın gösterildiğini, “Buraya taşının” dendiğini belirterek, “Konteynır küçük. Yanımda en az 20 kişi çalışıyor ve evine ekmek götürüyor. Bu dükkan elimden gittiğinde benimle birlikte birçok yuva da yıkılacak” diye koruştu. Bilgilendirilmediklerini ve dükkanını daha boşaltma süresinin olduğunu söyleyen dükkan sahibi, şirket hakkında davacı olacağını belirtti.
 
“PROJE BİTMEDİ AMA YIKIM YAPTIRIYOR”
 
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, olaylar üzerine bir basın toplantısı düzenleyerek, Gökçek’e tepki gösterdi. Şube başkanı Ali Hakkan, Hacıbayram esnafının kendilerini ziyaret ettiğini dile getirerek, Tarihi Kent Merkezi ve Hacıbayram çevresindeki uygulamalara yönelik olarak şunları söyledi:
 
“Ulus Tarihi Kent Merkezi 23 yıldır devam eden bir süreç. Şimdi ise Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kendi inisiyatifi ile sürdürdüğü bir süreç öne çıkıyor. Dönüşüm ve yıkımlar yapılıyor fakat ortada bir proje süreci yok, plan yok plansızlık var.  Son olarak geçtiğimiz yıl koruma amaçlı imar planı yapılması için ihale edildi. Deneyimli bir meslektaşımız bölgede çalışıyor, kendisi bütün bölgedeki analizleri bitirmesine rağmen altı aydan beri, kendisine herhangi bir çağrı yok. Belediye’nin Projeyi bitirme çabası yok. Yeni yapılaşmalar ve yıkımlar devam ediyor. Bütün olarak bakarsak hukuksuz bir süreç oluşturuluyor. Proje süreci sürdürülse iyi şeyler de yapılabilir. Melih Gökçek kendi bildiğini okluyor. Ankara’nın kalbidir orası cumhuriyet’in kurulduğu mekan olarak Türkiye için çok önemli bir alan Ulus çöküntü alanına dönüştü. Hacıbayram esnafı bizi ziyaret etti. Esnafa, dükkanlara taşeron firma aracılığıyla antetsiz yazılar gönderiliyor. Hiçbir hukuki tarafı yok.”
 
“BİZİ TEHDİT EDİYORLAR, ESNAF KORKUYOR”
 
Basın toplantısına katılan bölge esnafı Sabri Özdeş odaya geldiklerini ve destek istediklerini belirterek mağduriyetlerini anlattı. Özdeş zor ve baskıyla taahhütname imzalatmaya çalıştıklarını dile getirdi. Özdeş:
 
“Tam yarım asra yakın esnaflık yapıyorum.  Ulus Hacıbayram Camisinin olduğu yerde Karayalçın ile de görüşmüştük. Hacıbayram’ın  yarım metre dahi altına inilemeyeceği hakkında bize bilgiler sunmuştu.  Üç gündür Hacıbayram çevresindeki mermeritler söküyorlar ve orası sit alanı. Bize gelince sizi buradan kaldıracağız diyorlar. 300 metre kare arsamız ve işyerimiz vardı. 1990’da yangından sonra kamulaştırdılar ve şimdi olduğumuz dükkanları verdiler. Şimdi ikinci bir kamulaştırma yapıyorlar. Esnafta halkta orada zarar görüyoruz. Taşeronlar tarafından resmi bir memur geldiği yok. Kiracılara diyorlar ki; taahhütname verin,imzalayın diyorlar, tehdit ediyorlar. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı bize dükkânlarımızı vermezsek  önüne inşaat hafriyatını dökeceğini söyleyerek mecbursunuz vereceksiniz dedi. Esnafı basında çıkan haberlerin ardından Büyükşehir Belediyesi esnafı görüşmeye çağırdı esnaf konuşmaya korkuyor. 30 kişi kadarı tehditle taahütname imzaladı, 11 dükkan imzalamadık. Mimarlar Odası ile birlikte buna karşı koyacağız.”
 
“BUNU YAPMAK KATLİAMDIR”
 
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Tezcan Karakuş Candan, Hacıbayram esnafının yanında olacaklarını dile getirerek,  zorla imzalatılan taahütname ile ortaya çıkan zorbalık, Hıdırlıktepe, Saraçoğlu, Dikmen mahallelrinde yaşananın bir benzeri olduğunu vurguladı ve şöyle konuştu:
 
“Katılımcılığın yok sayıldığı,  ben yaptım oldu yaklaşımının bir ürünü. Buyurgan tarzda yapılan uygulamlarla vatandaşı ile bu kadar davalı olan başka bir ülke var mıdır? Hacıbayram’da bir şey yapacaksanız öncelikle orada yaşayanların fikrini almak durumundasınız. Ayrıca çalışma yaptıkları yer tarihi kent merkezi ise birçok kez düşünmeleri gerekiyor. Höyük denen alanda kepçeler çalışıyor,, kamyonların çalışıyor. Orada yapılacak her bir adım, arkeologlar nezdinde, uzmanlar nezdinde olmalı. Müze müdürlüğü devreye girmeli.  50 santimetresinden tarih çıkan yerde bunu yapmak katliamdır.”
 
BU TAAHHÜTNAMEYİ İMZALATIYORLAR
 
Candan, kimliği belirsiz kişilerce esnaflara imzalatılmaya çalışılan taahhütnameyi de okudu:
 
“Taahhütname diyor ki; 30 metrekare yeriniz varsa belediye buna karşılık 3 metrekare yer verirse itiraz etmeyeceğiz anlamına geliyor. Belediye’nin istediği tarih ve zamanda taşınacağına, süre içinde taşınmadığında kiracılık sıfatını sona erdireceğini, belediye projesinin gecikmesinden dolayı uğrayacağı zararı kabul ettiriyor. Taahütnamede belirtilenlerle ilgili yargı yoluna başvurmayacağına diye bir madde var. Bir insanın hukuksal hakkını, kullanıcı hakkını elinden alan bir taahhhütname Büyükşehir Belediyesi tarafından insanlara imzalatılırken, Adalet Bakanı da Adalet Bakanıyım diye dolaşıyorsa burada bir sorun var.  Böyle bir ortam teşvik ediliyorsa adaletten şüphe etmemiz gerekiyor. Adalet herkese lazım.”
 
GÖK’TEN SORU ÖNERGESİ
 
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök de konuyu Meclis gündemine taşıdı. İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi veren Gök, önergede şu ifadelere yer verdi:
 
“Ankara’nın simgelerinden Hacı Bayram Veli Camii meydan düzenlemesine ilişkin olarak Ankara Büyükşehir Belediyesince başlatılan çalışmalar cami çevresindeki esnafı mağdur etmektedir. Bölgede yapılması düşünülen çalışmalara ilişkin koruma amaçlı uygulama imar planı henüz daha hazır olmadan cami çevresindeki işyerleri boşaltılmaya zorlanmakta, işyerlerinin önü ve çevresi kazılmak suretiyle işyerlerinin fiili olarak çalışmaları engellenmektedir. Dini kitap satan kitapçılara konumlarıyla uygun olmayan yerler gösterilmektedir.”
 
Caminin karşısındaki dükkanların 1994 yılında yapıldığını belirterek, “Birinci derecede sit bölgesi olan Hacı Bayram Camii ve çevresinde Ankara Büyükşehir Belediyesince kepçelerle granit taşları sökülmekte, kazılan yerlerin altında eski ve tarihi eserlerin çıkma ihtimali göz ardı edilmekte, oluşacak tarihi eser kayıplarımız dikkate alınmamaktadır” diyen Gök, Güler’de şu sorularına yanıt vermesini istedi:
 
“1-Hacı Bayram Veli Camii çevresinde yürütülen çalışmalarla ilgili koruma amaçlı uygulama imar planı mevcut mudur?
 
2-Yürütülen çalışmalarda, bölgede tarihi eserlerin olabileceği düşünülmüş müdür?
 
3-Yapılan çalışmada yerin altında çarşı yapılacağı ifade edilmektedir. Bu çalışmalar için Koruma Kurulları ve Belediye tarafından arkeologlardan ve uzmanlardan herhangi bir görüş alınmış mıdır?
 
4-Sökülen granit taşların maliyeti ne kadardır?
 
5-Dini kitap satan kitapçılara konumlarıyla uygun bir yer göstermemek bu işyeri sahiplerinin iflasına neden olmayacak mıdır?
 
6-Cami çevresinde hangi vakıf ve derneklere arsa ve yer tahsis edilmiştir?
 
7-Boşaltılması istenilen işyerlerinden istenilen taahhütnamede daha sonra verileceği ifade edilen yerlerle ilgili herhangi bir itirazlarının olmayacağına dair taahhüt alınması anayasada korunan mülkiyet hakkına tecavüz değil midir?
 
8-Cami çevresindeki dükkân sahiplerinin mağduriyetlerini gidermek için ne yapmayı düşünüyorsunuz?”