İbrahim Karamemet

İbrahim Karamemet

YAZ ŞENLİKLERİ ve CHP

Yediden yetmişe bir takım sanat havarileri var. Bunlar yemez içmez, para kazanmaz, akıl almaz bir inatla başta tiyatro olmak üzere sanat yapmak için uğraşırlar. Yurdun her yerinde vardır böyle kişi ve gruplar. Bazıları amatör diye bu grupları küçümser ancak, hele son devlet-tiyatro ilişkileri sarpa sardıktan sonra bu tür grupların çok önemli olduğu belirgin bir şekilde ortaya çıktı. Geçmişimizde de tiyatromuzu bu tür kişi ve gruplar yönlenirmiş ve çok önemli topluluk ve kişileri kazandırmıştır. Örneğin elli yıl önce amatör bir topluluk olan Genç Oyuncular her yaz Erdek’te çalışmalar yapar oyunlar sergilerlerdi. O yıllarda Erdek’in Türkiye’nin en kalburüstü tatil beldesi olmasındaki en önemli neden yazları orada kamp kuran ve temsiller veren Genç Oyunculardı. Kimler çıkmadı ki Genç Oyuncular’dan. Çalışmaları ve hocalığı Amerika’ya kadar uzanan Çiğdem Selışık. Hem oyuncu, hem kuramcı ve yönetmen olarak tiyatromuza büyük katkılarda bulunmuş olan Çetin İpekkaya, Arif Erkin, Atilla Alpöge, Mehmet Akan ve Genco Erkal bir zamanlar bu amatör grubun üyeleriydi. Genç oyunculardan sonra bu geleneği Grup Altı sürdürdü kısa bir süre. Grup Altı’nın kadrosunda Mustafa Alabora, Gülsen Tuncer, Mehmet Çerezcioğlu, Ertuğ Koruyan, Güven Şengil, Erkan Akın, Deniz Türkali ve bendeniz o günkü ismimle İbrahim Bergman vardı. Tabii bu işlerin oluşmasında en büyük katkı gençlerin amatör ruhu yanında belediyelerin onlara verdiği destekti.

Daha birçoklarının yanında önemli bir oluşum da Ankara Deneme Sahnesi dir. Uluslararası ödüller almış bir topluluktur. Ankara Deneme Sahnesi çığırlar açmış adeta Türk Tiyatrosu’na yön vermiştir. Sergiledikleri çok önemli oyunlar yanında, Nurhan Karadağ ve İbrahim Bergman’ın televizyon canavarı yaşamımızı esir almadan önce yurdun çeşitli bölgelerinde yaptıkları köy seyirlik oyunları araştırmaları ve belgelemeleri tiyatromuza yepyeni bir açı kazandırmıştır. Rüştü Asyalı, Mustafa Yavuz, Zafer Ergin, Erol Kardeseci, Selçuk Göldere, Cevza Şipal,  Levent Suner gibi oyuncular, Nurhan Karadağ, Münip Senyücel, Nihat Asyalı, Şenol Tiryaki, Nedim Yılmaz, Gülşen Karakadıoğlu, Yılmaz Onay gibi önemli tiyatro insanları Ankara Deneme Sahnesi’nde filizlenmişlerdir. Saydığım ismlerin bir kısmı hakka yürüdü, bir kısmı yaşını başını aldı, bir kısmı halâ mücadele veriyor. Ama en önemlisi bu ve bunlar gibi isim ve gruplar tiyatromuzun yeni ufuklara açılmasında, yeni açılımlarla canlı olarak sürmesinde birer önemli kilometre taşı olarak tarihinde yer aldılar, katkıda bulundular.

AKP hükûmetleri sanatçı, aydın ve sanat kurumlarıyla uğraşmaya başlayınca duyarlı Sanat adamları bütünleşmeye ve birlikte bazı oluşumlar yaratmaya başladılar bundan sekiz-on yıl önce. Tehlikenin ilk işaretini on yıl kadar önce Tiyatro Simurg yönetmeni Mehmet Esatoğlu vermeye başladı ve bazı platformlar kurulmaya başlandı. Bu arada Bartın Şehir Tiyatrosu Yönetmeni Zafer Gecegörürür herkesden önce bir yaz toplantısı ve sanat şenliği başlatmıştı bile. Tabii aydınlık yüzlü ve uzağı görür Belediye başkanlarının ilgisiyle. Bu yıl yaz buluşmaları ilki 20.Bartı Uluslar arası Tiyatro Buluşması ile Ağustos başında başladı ve büyük bir fırtınanın çadırları ve sahneyi uçurmasına rağmen tüm düzeniyle devam etti ve başarıyla gerçekleşti. 20. Kere buluşmanın tecrübesiyle her zamanki gibi en düzenli olmayı başaran bir buluşma oldu Bartın. Bu arada bilmeyenler için çadır konusuna değinmeliyim. Evet bu yaz festivallerini biz çadırlarda yaparız ve yediden yetmişe sanatla ilgili kişiler bir araya geliriz. Belediyelerden istediğimiz, bir çadır yeri, üç öğün iaşe, genellikle açık havada oluşan bir sahne veya bir platform ve ulaşımdır sadece. Seminerlere ve eğitimlere katılacak birkaç yaşını başını almış önemli tiyatro insanı içinde bir iki günlük otel ihtiyacımız vardır yalnızca ki, bunu da çoğunlukla işletmeler promosyon olarak veya tenzilatlı sağlayarak katkıda bulunmak nezaketini gösterirler. Bu arada bu sene Bartın’da yediden yetmişe çadırlardaydık. İki tane de dört aylık bebeğimiz vardı ki, o büyük fırtınada biri pusetiyle birlikte uçtu ve kumların içinden kurtardık geleceğin büyük sanatçısını.

Bu Şenliklerin en önemlilerinden biri her yıl Türkiye Tiyatro Buluşmaları adı altında İzmir Yenikapı topluluğu organizasyonuyla Dikili’de yapılırdı. Yenikapı Tiyatrosu yönetmeni Orçun Masatçı yanında Dikili’nin efsanevi belediye başkanı Osman Özgüven bu önemli tiyatro insanlarının genç kuşakla buluştuğu Dikili festivalinin yaratıcısı ve hamisiydi. AKP Osman başkanı çekemedi evelki yıl her zaman yaptığı gibi iftiralarla çamur attı, mahkemeye verdi, başkanlıktan uzaklaştırdı. Osman başkan rahattı, verdiği hukuk mücadelesini kazandı, kendini temize çıkardı ancak, AKP hükûmeti gerekeni yapıp Osman başkana makamını iade etmedi. Ne var ki, koltuksuz da olsa Osman Özgüven Dikili Belediye Başkanıydı ve himayesi hep devam etti. Geldik bu yıl Mahalli Seçimlere. Bir de baktık ki, CHP Genel Başkanı K.K. Osman Özgüven’i silmiş. Festivali bir yana bırakın Dikili’yi Dikili yapan bu efsanevî isim aday değil. Egeli bilinciyle CHP li yeni aday kazandı belediye başkanlığını ve ilk icratı Dikili Belediyesi’nde sanat ve kültür işlerinin sorumlusu Gülay hanımı iki saat uzaktaki bir beldeye sürmek oldu ve bu sene Dikili’de Tiyatro Buluşması yapılmayacak demek oldu. Osman Özgüven Başkan diğer birçok aday gibi başka bir partiden adaylığını açıklamamış ve efendice genel başkanının kararına uymuştu. Ve yörenin tüm ilerici ve aydınları yeni adaya CHP adayı diye oy vermişti. Yeni başkanın ilk icraatı aydınlığı engellemek oldu. Yani AKP nin yapamadığını yaptı. Yaptı ne kelime başardı. Gerekçesini halâ bilmiyoruz. Ama sonuç aydınlığın ve çağdaşlığın Dikili’den kovulması oldu.

Bunun üzerine Yenikapı Tiyatrosu yardım için Seferihisar belediyesine başvurdu. Belediye başkanı Tunç Soyer sanata yatkın biri. Dar zamanda çok kısıtlı maddi destek sağlayabildiyse de kamp için yer gösterdi, Sığacık Kalesi’ndeki sahneyi açtı, Seferihisar’daki Sanat Bahçesi’ni açtı ve ulaşım için iki otobüs tahsis etti. Yemek ve diğer ihtiyaçlar imece usulü halledildi ve 8. Tiyatro Buluşması yüzünün akıyla Seferihisar’da gerçekleştirildi. Sonuçtan herkes memnundu. Umarız bundan sonra daha organize ve daha destekli bir şekilde Türkiye Tiyatrolar buluşması Tunç Soyer başkanın himayesinde artık Seferihisar’a malolur.

Sıra Urla’ya gelmişti işte kıyamet de Urla’da koptu. Urla belediye başkanı da CHP Genel Başkanı K.K. tarafından değiştirilmişti. Yeni başkan bir hanım. Daha iyi dendi, Urla ve sahillerine hanım eli değer sanıldı. Kazanacağı belli olduğunda, daha mazbatasını almadan bu hanım başkanımız Belediye Zabıtasıyla Toprak Sahnenin çalışma bürosundaki eşya, dekor ve aksesuarlarını sokağa attı. Festival yaklaşıyordu, durum acildi. Kendilerine bazı sponsörlerle yeni bir kültür merkezi buldular. Ne pahasına olursa olsun 4. Urla Tiyatro Festivali yapılacak dediler. Borç harç işe koyuldular. Belediye kamp yeri göstermedi. Biri sponsör oldu, zeytinler altına çok güzel bir kamp yeri bulundu. Belediye salon vermedi, meydanı engellemeye kalktı, ulaşım sağlamadı ama, hepsini aştılar. Salon sahne olmayınca Halka açık park niteliğindeki Açıkhava anfisine taşındı gösteriler. Meydan verilmeyince sanatçılar sokağına taşındı kapanış konseri. Gençler istekli, hocalar kararlıydı. Örneğin Işıl Özgentürk’ün sokak tiyatrosu atölyesi kamp yerinde kocaman bir halka yapıp bağdaş kurmuş öğrecileriyle gece ikibuçukta bitti. Tıpkı Aristoteles’in Akademiası gibi açıkhavada yapıldı atölye dersleri. Arzu, istek ve ışık engel tanımıyordu. Köylerde oyunlar oynandı. Ama ne olduysa ikinci gün oldu. Belediyeciler baktılar ki, aydınlık ışımaya kararlı, Özgürlük parkı açıkhava amfisinin elektrik panosuna zincir takıp, asma kilit vurdular. Gerekçe izin alınmadığıydı. Halkın parkında, halkın etkinliğine yasal olarak izin alınması gerekmediği anlatıldı, dinletilemedi. İstanbul valisinin polis gücüyle halkın parkını kapatması gibi belediye başkanı zabıtalarıyla halkın adı özgürlük olan açık kürsü parkını kapatmaya kalktı. Yemedi. Baktı baş edemiyor, elektrik panosuna zincir takıp, kilit astı. Sanata vurulan zincirin fotoğrafı ektedir. Araya hatırlı kişiler girdi iknâ edilemedi hanım başkan. Ankara’dan merkezden vekiller girdi, halk protesto etti ve gece 11.30 da o kiliti açmak zorunda kaldı hanım başkan. Ama CHP ve belediye başkanı Urla’da büyük yara aldı. Her türlü engellemeye karşın festivali organize eden Toprak Sahne yetkilileri inatla, hevesle, inançla festivali başarıyla bitirdiler. Ağır borca girdiler, evlerde anneler yemek yaptı ama festival aksamadı.

Muğla ilinin tamamını kapsayan büyük bir festival düşünüyordu Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin başkanı tüm iyi niyetiyle. Bu konuda en yetkin kişiye Sayın Mümtaz İdil’e başvurmuştu bütün hevesi ve içtenliği ile. Bu kere belediyeden değil ama Merkezden, kendini aydın zanneden şarkıcı bir milletvekilinden geldi köstek. Vay bensiz festival olur mu, savulun ben varım dedi bu zat ve Eylül geldi, büyük bir merakla beklediğimiz Muğla festivalinden bir ses yok. Bu konuya diğer yoğun gündem izin verirse gelecek yazımızda değineceğiz. İşte CHP nin savrulmuş vizyonu bu. Benim anlattıklarım yalnızca sanat ve geleceğin aydınlanması konusundaydı. Diğer meselelerde belediyelerin durumu daha da içler acısı. Apaçık biliniyor ki, iktidarın yolu Belediyelerden açılır. Önümüzde CHPnin Genel Kurulu var. Bu genel kurulda parti kendini tam anlamıyla masaya yatırmalı ve toparlanmalı. Artık kendine çeki düzen mi verir, yönetimi mi değiştirirler onların bileceği iş. Ama koskoca parti bu ilkesizlik ve kişisel çekişmelerle devam ederse iddia ediyorum daha çok küskün kazanır ve oy oranı gittikçe düşer. Böyle giderse genel seçimlerde baraj altında bile kalabilir.

unnamed.jpg


 

Önceki ve Sonraki Yazılar