ŞİFA ÜNİVERSİTESİNE SKANDAL KAPAMA

ŞİFA ÜNİVERSİTESİNE SKANDAL KAPAMA

Ülkemizin 5 ilinde, tıp fakültesi bulunan 23 vakıf üniversitesini ilgilendirmiş olmasına rağmen Türkiye'de sadece İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ve İzmir Valiliği tarafından uygulamaya konulmuştur.

İZMİR'de Şifa Üniversitesi'ne bağlı 9 tıp merkezi için YÖK'ün verdiği kapatma kararının polis aracılığıyla tebliğ edilmesiyle ilgili Rektör Prof.Dr. Mehmet Ateş, dekanları ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Mehmet Ateş, hem hukuki hem de idari girişimleri, hafta başında yapacaklarını, her duruma karşı planlarının hazır olduğunu söyledi.

POLİS GÜCÜ İLE KAPATTIRMA

YÖK'ün 26 Kasım 2015 tarihli kararında, tıp fakültelerine bağlı semt polikliniklerinin eğitime yönelik olmaması nedeniyle kapatılması kararından sonra, polis ve İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri bu kapsamda çalışan Şifa Üniversitesi'nin dokuz, Başkent Üniversitesi'nin Zübeyde Hanım Tıp Merkezi adıyla bir merkezinde 9 Aralık tarihinde tespit yaptı. Tespitte bu merkezlerde 6 Aralık tarihinden sonra da hasta tedavi ve sağlık hizmetinin devam ettiği belirlendi. Çalışmaların tamamlanmasıyla da, İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler dün öğle saatlerinde Türkiye Tabipler Vakfı'nın kurucusu olduğu Şifa Üniversitesi'nin Bornova'daki Tıp Fakültesi Hastanesi dışındaki çeşitli ilçelerdeki 9 tıp merkeziyle, Başkent Üniversitesi'nin Zübeyde Hanım Tıp Merkezi adıyla bir merkezine giderek İzmir Sağlık Müdürlüğü'nün kapatma yazısını tebliğ edip, tespit yaptı.

REKTÖR BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİ

Daha önce yazılı açıklama yapan Şifa Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mehmet Ateş, bu kez de dekanlar ile birlikte Bornova Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde toplantı düzenledi. Prof.Dr. Mehmet Ateş, hukuki hem de idari girişimleri, hafta başında yapacaklarını söyledi. Kapatma konusunun adli bir süreç olmadığını, savcılığın yada mahkemenin bu yönde karar almadığını, tamamen idari bir durum olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Mehmet Ateş, şöyle dedi:

EĞİTİM FALİYETLERİ DEĞİL SAĞLIK UYGULAMA EK BİNALARI

"Kapatma işlemleri üniversitemizin eğitim faaliyetlerini değil yalnızca, sağlık uygulama ve araştırma merkezinin ek binaları ile ilgilidir. Bu uygulamaya dayanak teşkil eden YÖK Yürütme Kurulu kararı Türkiye'deki sağlık eğitimi veren, tıp fakültesi, uygulama merkezi, semt poliklinikleri bulunan tüm vakıf üniversitelerini kapsamaktadır. YÖK'ün geçen ay, semt poliklinikleri konulu kararı doğrultusunda yapıldığı iddia edilen uygulama ülkemizin 5 ilinde, tıp fakültesi bulunan 23 vakıf üniversitesini ilgilendirmiş olmasına rağmen Türkiye'de sadece İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ve İzmir Valiliği tarafından uygulamaya konulmuştur. Bornova Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'miz ise, 11 Mayıs 2011 tarihinde, YÖK kararıyla kurulmuştur. Üniversitemiz bünyesinde yer alan Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda, bu eğitim yılında, 2 bin 663 öğrenci lisansüstü, lisans ve ön lisans programlarında eğitim görmektedir."

KALİTELİ EĞİTİM VERMEK İÇİN MERKEZLERİ AÇTIK

Bu kadar çok sayıdaki öğrencilerine kaliteli bir eğitim vermek için ek merkezlerini açtıklarını da anlatan Rektör Prof.Dr. Mehmet Ateş, tüm bu gelişmelerin YÖK'ün bilgisi dahilinde olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Üniversitemiz her yıl YÖK tarafından denetlenmektedir. Denetleme raporlarında ek binalarda verilen sağlık ve eğitim hizmetleri detaylı olarak irdelenmektedir. Kapatılan ek binalar bugüne kadar YÖK tarafından da Bornova Uygulama ve Araştırma Merkezi'mizin bir parçası olarak kabul edilmiştir. Üniversitemiz ayrıca, ek merkezlerle ilgili, 594 sayfadan oluşan dosyada, ek binalarımızda yürütülen eğitim öğretim faaliyetleri, çalışan akademisyen sayısı, akademisyenler nezaretinde yapılan uygulama ve stajlar, öğrenci sayısı, derslik kapasitesi, sosyal alanlar detaylı olarak anlatılmıştır. Ayrıca izin başvurusunda bulunulmuştur. Aynı bilgileri İl Sağlık Müdürlüğü'ne de sunduk."

"HER PLANIMIZ HAZIR"

Yapılan incelemelerde, denetlenen ek binalarda eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü bizzat İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri tarafından tespit edildiğini de savunan Mehmet Ateş, bu sürecin adli bir durum olmamasına rağmen, idarenin çok sayıda polis ile kapatma işlemine gelmesinin halk üzerinde bir operasyon algısı oluşturduğunu da ifade etti. Her durum için planlarının olduğunu da aktaran Prof.Dr. Mehmet Ateş, şöyle konuştu:

"Hatalı olduğuna inandığımız bu işlemin bir an evvel düzeltilmesi gerekmektedir. Aksi halde yaklaşık bin 500 çalışanımız, eğitim faaliyetlerinin aksaması nedeniyle öğrencilerimiz, sağlık hizmeti bekleyen çok sayıda randevulu hastamız mağdur olacaklar. Ama bizim her durum içini planlarımız hazır. Çalışanlarımız, bizlere her saat çalışabileceklerini aktırdı. Akşam saatlerine kadar çalışılacak hatta hafta sonu bile ful çalışılacak. Doktorumuzdan profesörümüze kapıdaki şoför arkadaşımıza kadar herkes aynı düşüncede. Hatta fazla mesai kartlarını bile basmak istemediler. Bizler zorla bastırdık. Bu kurumda kimsenin tek kuruş alacağı kalmayacak. Her türlü, girişimleri yapacağız. Hatadan dönülecektir."

BALBAY'DAN TEPKİ

 

Bu arada CHP İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay, Başkent Üniversitesi'nin İzmir'deki Zübeyde Hanım Hastanesi'nin kapatılmasına sert tepki gösterdi. Yazılı açıklama yapan Balbay Başkent Üniversitesi'nin Prof.Dr. Mehmet Haberal öncülüğünde tüm Türkiye'ye yayılmış hizmet birimleri olduğunu hatırlattı, "Zübeyde Hanım Hastanesi İzmirliler'in çok yakından bildiği b1998 yılından beri faaliyet gösteren sağlık kurumudur. Hizmete başlarken YÖK'ten tüm izinler alınmıştır. Hal böyleyken 17 yıl sonra ani bir kararla siz yasaya uygun çalışmıyorsunuz diyerek yine YÖK'ten yeni bir karar aldırmak, her şey bir yana ahlaki değildir. Buradan sağlık hizmeti alanlara büyük saygısızlıktır. Kınıyorum" dedi.

HASTALAR CEZALANDIRILDI

CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, paralel operasyonları adı altında hastanelerin kapatılmasına tepki gösterdi. Çıray, şöyle konuştu:

"Şifa Hastaneleri ve onun yanında İzmir'de Başkent Üniversitesine bağlı olarak hizmet veren sağlık kurumunun kapatılması akıl alır gibi değil. Bu hastanelerde suç işlediğinden şüphe ettiğiniz şahıslar varsa hukuki olarak gereğini yaparsınız ama hastaneleri neden kapatıyorsunuz? Eğer bu hastaneler bugüne kadar usulsüz olarak çalışıyorlardı diyorsanız o halde siz görevi ihmal suçu işlemişsiniz demektir. Benim önce bir insan sonra bir hekim olarak isyanım hastalarımızın düşürüldüğü çaresiz durumdur. O hastanelerde tedavi gören hastalara yazık günah değil mi? YÖK Kasım ayında 'YÖK kararı olmaksızın ek hizmet binalarında sağlık hizmeti sunamazsınız' diye karar alıyor, Hükümet Aralık ayında hastaneleri kapatıyor. Bu kararların teknik olduğunu bana kimse anlatamaz. Bu hastaneleri kapatarak asıl hastaları cezalandırmış oldunuz. Yazık."

 

Kaynak:Haber Kaynağı