Seçim Sonrası

 

Senaryolardan birisi şöyle:

Muammer ince seçiliyor. Para yok, uçan kuşa borçluyuz, kredi muslukları da kapalı olduğu için ekonomiyi değil iyileştirmek; ayakta tutmak bile olanaksız. Eğitim ve sağlık çökertilmiş, öyle “demokratik olsun, yasa yapayım, tüzük çıkarayım…” diye girişirsen işi daha da zorlaştırırsın. Daha adil bir paylaşım için tuzu kuruların kapısını çalsan metelik koparamazsın. TÜSİAD’ın Ecevit’i hedef alan tam sayfa ilanlarını anımsayalım. Memleketi bu hale getirenler de boş durmayacaktır:

-İşte bunlar böyledir. Ben size söylemiştim, bu Cehape’nin kökü bereketsiz, bunların önüne iki keçi koysan birisini kaybederler... diye bangır bangır bağıracaklar.

Başa çıkabilecek misiniz?

Başa çıkabilmek için, gerçekleri bütün çıplaklığıyla şimdiden halka anlatmak gerekiyor. Koşullar o kadar ağır ki, bunları anlatmayan bunların altında ezilebilir.

Bunların dertlerinin din olmadığını; amaçlarının, Cumhuriyetin kaynaklarını ele geçirmek olduğunu herkes bilsin.

Hazinede farelerin cirit attığını herkes öğrensin.

Daha adil bir paylaşım ve daha çok üretim için ülke çapında seferberlik ilan edileceği, toparlanmanın zaman alacağı ve bütün kesimlerin özveriye katılmaları gerektiği açıklansın.

Bir yanlışı düzeltmek, yeni baştan yapmaktan çok daha zordur. “Bütün okullar imam hatip olacak”, diye yola çıkan öngörüsüz kadrolar; okul öncesinden üniversiteye kadar bütün sistemi çökerttiler. Öğretim birliğinin yeniden sağlanacağı, imam hatip okullarının ihtiyaçla sınırlanacağı, eğitim ve öğretimin, her kademede parasız hale getirileceği, öğretmen yetiştiren kurumlardan, öğretim programlarına kadar bütün sistemin; öğretmenlerin de içinde yer alacağı bir bilim kurulunca yeniden düzenleneceği kamuoyuna duyurulsun.

Varsıllara özgülenmiş müşteri garantili sağlık sisteminin değiştirileceği ve sağlık hizmetlerinin, bütün yurttaşların kolayca ulaşabilecekleri bir hizmet haline getirileceği belirtilsin.

Laikliğin korunacağı, Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılacağı, batıda nasıl ki cemaatin dinsel gereksemelerini kilise (cemaatin kendisi) karşılıyorsa, bizde de Sünnilerinkini caminin ve Alevilerinkini cemevinin karşılayacağı sağcılardan oy alamayız kaygısına kapılmadan açıklansın.

Lafı fazla uzatmadan zurnanın zırt dediği yere gelelim. Kuşku yok ki kutsal inançların politikada sınırsızca kullanıldığı bir toplumda bu dönüşümün yapılması zor olacaktır. Ama olanaksız değildir. Elverir ki sorunlar gerçekçi / analitik bir tutumla ele alınabilsin.

Unutmayalım ki Cumhuriyetin kurtuluş ve kuruluş sürecinde koşullar günümüzdekinden çok daha ağırdı.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar