RTÜK'e suç duyurusu

RTÜK'e suç duyurusu

RTÜK Daire Başkanı ve Uzman Denetçisi Dr. Cengiz Özdiker, başta RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun olmak üzere, İzleme ve Değerlendirme Dairesi es. Başkanı, Disiplin Kurulu üyesi Nurullah Öztürk, İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanı ve Disiplin Kurulu üyesi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na birkaç gün önce teslim edilen suç duyurusunda özellikle Türkiye'nin kanayan yaralarından biri kabul edilen Telif Hakları konusu ön plana çıkıyor.
Cengiz Özdiker, suç duyurusunda yukarıda adı geçen RTÜK üyelerinin Anayasa ve yasalara uymamak, uygulamamak, kamu görevini ihmal etmek, suçu engellememek, suçluyu bildirmemek, görevlerini kötüye kullanarak görev yapana kasten husumet gösterip, “mobbing” uygulamak ve diğer suçları işleyenler hakkındaki bilgi, belgelerin ve bir kısım delillerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirilerek fiili suç ortamı hakkında ihbarda bulunduğunu belirtti.
 
Dr. Diker, söz konusu suçların 3 Mart 2011 tarihinden bu güne sürdüğünü kaydetti.
Oldukça uzun ve kapsamlı bir suç duyurusunu Cumhuriyet Başsavcılığı’na ileten Diker, “özellikle RTÜK’ün T.C. Anayasası ve Kanunlarına dayalı görevleri ile sunduğum DİYARBAKIR GÖREV RAPORU; YASADIŞI, KAÇAK ve İZİNSİZ YAYINLARIN ENGELLENMESİNİ” gerektiğini vurguladı.
 
RTÜK Daire Başkanı Dr. Cengiz Diker, suç duyurusunda ”RTÜK Başkanlığı ve ilgili Dairelerince, YASADIŞI, KAÇAK ve İZİNSİZ YAYIN-LAR, açıkça bilindiği ve bu raporla tespit edildiği halde gereği yapılmamış, gerekli İdari iş ve işlemler yerine getirilmemiş ve önleyici kararlar” alındığı iddiasında da bulundu.
 
Cengiz Diker’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına delillileriyle birlikte sunduğu suç duyurusu şöyle:
 
 
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
 
Soruşturma Hz. No: 2013/                
 
ŞİKÂYETTE BULUNAN
(MÜŞTEKİ)                            :      Cengiz ÖZDİKER (Dr.) T.C. Kimlik No: 11566050194
                                                         T.C. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)
                                                         Daire Başkanı - Uzman Denetçisi
                                             Akpınar Mah. 826. Sok. No:28/6 Dikmen/Çankaya-ANKARA
ŞİKÂYET OLUNANLAR
(ŞÜPHELİLER)                     :1-   Davut DURSUN (Prof. Dr.)
                                                         Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı - İta Amiri
                                                         Üniversiteler Mah. 1597.Sok. No:13 Bilkent-ANKARA
 
                                                   2-   Nurullah ÖZTÜRK
                                                         RTÜK, İzleme ve Değerlendirme Dairesi e. Başkanı
                                                         Disiplin Kurulu Üyesi (aynı adreste)
 
                                                   3-   Muhsin KILIÇ
                                                         RTÜK, İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanı
                                                         Disiplin Kurulu Üyesi (aynı adreste)
 
                                                   4-   Suç oluşturan karar ve uygulamalara katılan RTÜK
                                                         Üyeleri ile görevli, yetkili ve uygulamacı bürokratlar
 
5-      Suç oluşturan fiilleriyle; Anayasa ve Kanunlara aykırı olarak yasadışı, kaçak ve izinsiz yayın yapan kişiler.
 
KONU                                 :     T.C. Anayasası ve kanunlarına uymamak, uygulamamak;
Kamu görevini ihmal etmek, suçu engellememek, suçluyu bildirmemek; Görevlerini kötüye kullanarak, görev yapana kasten husumet gösterip, “mobbing” uygulamak ve diğer suçları işleyenler hakkındaki bilgi, belgelerin ve bir kısım delillerin Sayın Savcılığınıza bildirilmesi ile fiili suç ortamı süregeldiğinden re’sen takibinin gerektiği bu suçların CMK uyarınca ihbarı dilekçesidir.
 
SUÇ TARİHİ                         :      03 Mart 2011 (Sürmektedir)
 
AÇIKLAMALAR                 :      Bir şikâyetçi olarak, RTÜK'de en eski Daire Başkanlarından,
         Kurum Hafızasını temsil edecek özellikte ve çok sayıda eser
veren, inceleme ve çalışma yapan üst düzey yöneticilerden olup, Devletime ve Milletime yüksek sadakat ve hukuka tam bağlılıkla hizmet etmeyi şiar edinmiş çalışkan bir bürokratım.
 
Şikâyetliler, T.C. Anayasası'nda yer alan görevin ifası için mülga 3984 ve mer’i 6112 sayılı Kanunla kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından seçilen Üyeleri, kamu görevlileridir. RTÜK, kanun gereği eşit statüdeki Üyelerin kendi aralarından seçtikleri Başkanın ita ve sicil amirliği ile yönetilip, idare edilmektedir. Ayrıca, Üst Kurulca atanmış kamu görevlileri çalıştırılmaktadır.
I-         RTÜK’ün T.C. Anayasası ve Kanunlarına dayalı görevleri ile sunduğum DİYARBAKIR GÖREV RAPORU; YASADIŞI, KAÇAK ve İZİNSİZ YAYINLARIN ENGELLENMESİNİ gerektirmektedir.
 
RTÜK Başkanlığı’nın (Sn. Davut DURSUN) 24.01.2011/19 tarihli görevlendirmesi ile “Üst Kurulumuz Bölge Müdürlüklerinden müteaddit defa alınan çeşitli tarih ve sayılı yazılarda: müdürlüklerindeki mevcut izleme sistemleri aracılığı ile sorumluluk alanlarında yer alan bölgesel ve yerel ölçekteki radyo ve televizyon yayınlarını ilgili mevzuatına göre sağlıklı bir şekilde izlemek, denetlemek ve raporlamak amacıyla, yeterli sayıda ve nitelikte personel bulunmadığını belirterek, merkez teşkilatında tecrübeli personelden görevlendirme yapılması talep edilmekte…” olduğundan Diyarbakır Bölge Müdürlüğünde 28.01-12.02.2011 tarihleri arasında 15 gün süreyle bir çalışma yapmış, GÖREV RAPORU’nu 03.03.2011 tarihinde Makama sunmuştum.(EK-1)
 
RTÜK’ün önemli taşra teşkilatlarından olan Diyarbakır Bölge Müdürlüğü; Diyarbakır, Bingöl, Adıyaman, Şanlıurfa, Elazığ, Erzincan, Malatya, Mardin, Batman, Şırnak ve Tunceli olmak üzere toplam 11 ilde yapılmakta olan yayınların izleme ve denetim işlevinin yürütülmesi görevi yanında Üst Kurulu’nun resmi kurumlar ve yayıncı kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar nezdinde temsilini sağlamaktadır. Bölge Müdürlüğü görev alanında 3 adet bölgesel, 77 adet yerel radyo kanalı, 20 adet yerel televizyon kanalı ve 3 adet uydu yayını yapılmaktadır.
 
Başkanlık Makamı oluruna kaynak Diyarbakır Bölge Müdürlüğü talep yazısında da açıkça yazılı olduğu üzere; Üst Kurulumuz Bölge Müdürlüklerinden müteaddit defa alınan yazılar olduğu; Müdürlüklerindeki mevcut izleme sistemleri aracılığı ile sorumluluk alanla-rında yer alan bölgesel ve yerel ölçekteki radyo ve televizyon yayınlarını ilgili mevzuatına göre sağlıklı bir şekilde izlenmediği, denetlenmediği ve raporlanmadığı; Yeterli sayıda ve nitelikte personel bulunmadığının belirtildiği; Merkez teşkilatında tecrübeli personelden görevlendirme yapılması talep edildiği görülmektedir. (EK-2)
 
Çalışmam sürecinde dönemin RTÜK Üyesi, Prof. Dr. Sn. Korkmaz ALEMDAR’ında Diyarbakır Bölge Müdürlüğünü ziyareti nedeniyle, kendisine 04-06 Şubat 2011 tarihlerinde Bölge Müdür V. Erhan ESMERAY ile birlikte refakat edilmiştir. Genel Olarak, Diyarbakır ve Mardin’de başta Sayın Valilerimiz olmak üzere, Vali Yardımcıları, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı, Başsavcı Vekili, Emniyet Müdürleri, Güvenlik birimi mensupları, televizyon ve radyo temsilcileriyle görüşmeler yapılmış, bazı kurum ve kuruluşlar ziyaret edilmiş, ayrıca, özel olarak da bazı kamu kuruluşlarının temsilcisi konumundaki birim amirleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve Genel Sekreteri ile görüşülerek, Büyükşehir Belediyesinin Basın Merkezi ziyaret edilmiştir.
 
Bu çalışmalardan olarak, edinilen bilgi, gözlem ve değerlendirmelere göre
aşağıdaki tespitler yapılmış ve raporda sunulmuştur;
 
Üst Kurul’un 3984 Sayılı 13.04.1994 sayılı kuruluş kanununa göre, Kanun koyucu (TBMM) Bölge Müdürlükleri veya teşkilatı ile ilgili doğrudan düzenleme yapmamış, “Üst Kurulun ve teşkilatının çalışma esas ve usullerini” Üst Kurul tarafından çıkartılacak yönetmeliğe bırakmıştır (3984 Sayılı K. Md.40) Kanun gereği 20.11.1994’de RTÜK Teşkilatının Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik çıkartılmış ve “Kuruluş” başlıklı 3. Maddesinde “…Üst Kurul kararı ile illerde irtibat bürosu kurulabilir” denilmektedir. Bu hüküm çerçevesinde, Üst Kurul kararıyla İstanbul, İzmir, Adana, Diyarbakır ve Van illerinde Bölge Müdürlüklerinin KURULDUĞU, 15.05.2002 tarihli ve 4756 Sayılı Kanunla RTÜK Kanunu önemli maddelerinin değiştirilip, Bölge Müdürlüklerinin KALDIRILDIĞI, yine 15.07.2003 tarihli ve 4928 sayılı Kanunun 15. maddesi ile, “…Mahallî yayınları izlemek için gerekli görülen yerlerde halen mevcut kadrolardan bölge teşkilâtı oluşturulabilir.” Hükmü getirildiği bilinmektedir.
 
TBMM’de 15.02.2011 tarihinde kabul edilen 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Üst Kurulun teşkilâtı, personeli ve kadroları” başlıklı 43. md. ile “İhtiyaç duyulması halinde sayısı beşi geçmemek üzere yayın-cılık faaliyetlerinin yoğun olduğu bölge merkezlerinde Üst Kurul kararıyla temsilcilik açılabilir.” Hükmü getirilmiştir.
 
II-              RTÜK Başkanlığı ve ilgili Dairelerince, YASADIŞI, KAÇAK ve İZİNSİZ YAYIN-LAR, açıkça bilindiği ve bu raporla tespit edildiği halde gereği yapılmamış, gerekli İdari iş ve işlemler yerine getirilmemiş ve önleyici kararlar alınmamıştır.
 
RTÜK’ün kurulduğundan buyana Bölge Müdürlüklerinin etkin, fonksiyonel ve verimli bir yapıya kavuşturulamadığı açıkça görülmektedir. Anılan raporumda, özetle; Üst Kurul’un 03.03.2010 tarih ve 2010/13 sayılı toplantısında alınan 2 nolu kararla, “Bölge Müdürlüklerinin güçlendirilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasına oybirliği ile karar verildiği” görülmekle birlikte, tüm özelliği ve hassasiyetine rağmen üzüntüyle müşahade edilen hususlar şöyle sıralanmıştır;
 
►Bölge Müdürlüğümüz gereken idari ölçü ve etkinlikte yapılandırılmamış, yeterli ve gerekli personel ile teknik araçlarla donatılmamış, en önemlisi de satın alınan bina yönünden bir kamu kuruluşuna yakışan fiziki yapıya oturtulamamıştır.
 
►Bölge Müdürlüğü çalışma ve faaliyetleriyle ilgili olarak RTÜK Merkezinde ve mahallinde sağlam bir arşiv de tutulmamaktadır.
 
►Resmi kuruluşlardan özellikle Güvenlik birimlerinden gelen yazılı bilgi, talep ve müracaatların gereken önem ve öncelikte cevaplandırılmadığı görülmekte; gereği için Üst Kurul’a, bilgi için Bölge Müdürlüğüne gönderilen resmi yazılara karşı yapılan işlem ve verilen cevaba ilişkin Bölge Müdürlüğümüz kayıtlarında yazı görülmemekte olduğu;
 
►Üst Kurulumuzca Diyarbakır Bölge Müdürlüğü kapsamındaki illerde yayın yapan yayıncı kuruluşlara ilişkin “yayın ilkelerinin ihlali” bakımından uygulanan müeyyideler için İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı kayıtlarının incelenmesine ihtiyaç duyulduğu;
 
Bölge Müdürlüğümüzün kurulduğu günden buyana KAÇAK ve İZİNSİZ YAYINLAR konusunda Üst Kurulumuzun geçmiş zaman dilimlerinde sözlü ve yazılı bilgilendirilmesine rağmen hiçbir ciddi önlem ve müeyyide uygulanmadığı görül-mektedir. Yapılan kısmi incelemede sadece Şırnak İl ve ilçelerinde 4 özel televizyon ve 12 özel radyo olmak üzere toplam 16 (onaltı) adet izinsiz yayın yapan kuruluş bulunduğu;
 
►Ayrıca, Kapatılan izinsiz yayınların tekrar açıldığı, takip edilemediği, Güvenlik Birim ve mensuplarının elinde de tam ve sağlam bir listenin bulunmadığının anlaşılmakta olduğu;
 
►Bölgeyi çeşitli nedenlerle ziyaret eden Üst Kurul Başkanı ve üyeleri ile Merkez Teşkilatı Birim amirlerine bu konuların her ortamda anlatıldığı, ancak çalışmaların geliştirilmesi ve iyileştirilmesi noktasında gelişme sağlanamadığı; ayrıca, son iki yıldır Bölge Müdürleri toplantısı yapılmadığı, Güvenlik birimlerine yeterli ve gerekli eğitim verilemediği, Geçmişte yayıncılara yönelik olarak yapılan eğitim toplantılarında yayıncılar tarafından sorunlar ve temel konuların anlatıldığı (sorulduğu-görüşüldüğü) halde, RTÜK’ün gereken ilgiyi göstermediği ve çözüm üretmediği bir yayıncı kuruluş tarafından dile getirilmiştir.
 
Yayıncılara verilmekte olan UYDU Lisansı konusunda Bölge Müdürlüğünün bilgisi dışında işlemler yürütülerek lisans ve izin verildiği, bu konuda Üst Kurulumuz İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı çalışanları ile Bölge Müdürlüğü Personeli arasında bir uyum gözetilmediğinin de görülmekte olduğu;
 
►RTÜK’ün prestij projelerinden olan Sayısal Kayıt Arşiv ve Analiz Sistemi (SKAAS) ile ilgili uygulamalarda da özel bir inceleme yapılmamakla birlikte, Yayıncılar yönünden; yayıncı kuruluşların sistemi işletimi, projeye bağlılığı (gönüllülük-zorunluluk) ve enerji (elektrik) maliyetlerinin yüksek olması konusunun, Üst Kurulumuz yönünden; Projenin hayata geçirildiğinden buyana uygulanabilirliği, Üst Kurul çalışma ve faaliyetlerine katkısı ile sağlanan somut kazanımlar konusunun, Projenin kapsam, gelişim ve tutarlılığı yönünden; yerel-bölgesel-ulusal yayınların kayda alınarak izlenmesinin yöntem ve gerekirliliği ile devamında fayda-maliyet analizlerinin yapılması, elde olunan sonuçların yeni RTÜK Kanun ve mevzuatına uygunluğu yanında kamusal kayıp-kazanç dengesinin incelenmesi ve değerlendirmesi gerektiği kanaatinin hasıl olduğu;
 
Diyarbakır Bölge Müdürlüğü görev/kapsam alanındaki yerel ve bölgesel radyo ve televizyon yayınlarının Bölge Müdürlüğü ve Üst Kurulumuz ilgili Daireleri tarafından gereken etkinlikte izlenemediği ve denetlenemediğinin ortada olduğu;
 
Bilgisine yer verilmiş ve bu aşamadaRTÜK’ü kurumsal olarak zora sokmayacak bir üslup ve kamu kurumu çalışma ve faaliyetlerindeki zafiyeti zımnen işaretle, BİR SONUÇ ve DEĞERLENDİRME YAPILARAK;
 
Diyarbakır ili gerek ulusal gerekse uluslararası kuruluşlar nezdinde ülkemiz ve bölgemiz bakımından hayati ve stratejik bir öneme sahip olup, yıkıcı-bölücü terör ile devlet çapındaki mücadelenin ağırlık merkezi kabul edilir.
Terörle ekonomik, sosyal ve psikolojik yönden mücadeleye paralel olarak, medya ortam ve alanında da mücadele edilmesi, yıkıcı-bölücü-irticai radyo ve televizyon yayın-larının takibi ve engellenmesi, devletle vatandaş arasında güvene dayanan bilgi, iletişim ve işbirliğinin artırılarak yöre halkının da kazanılması son derece önemli bir husustur.
Diyarbakır ili ekseninde Doğu ve Güneydoğu’da devletle vatandaşın arasını açmaya, terör örgütünün propagandasını yapmaya yönelik pek çok yayın bulunmaktadır. Ayrıca, bölgede bölücü örgüt tarafından finansal yönden desteklenen ve organize edilen izinsiz ve kaçak yayınlar bulunmakta ve örgüt tarafından bu yayınların sayısının arttırılmasına yönelik çabaların olduğu görülmektedir.
Bölge medyasının 12 yıldır terör örgütlerinin kontrolü altında olduğu söylenmek-tedir. Aynı zamanda terör örgütünün yayınlarını (ROJ TV, Mezopotamya Radyo) karasal ortamda yaptığı görülmektedir. Bu hukuksuzluğa engel olunamadığı gibi Bölge genelinde çok sayıda örgüte müzahir izinsiz televizyon ve radyo mevcuttur.
Takdir edilmelidir ki, Diyarbakır Bölge Müdürlüğümüzün eldeki imkanlar ölçü-sünde bu tür yayınların tespiti, bertaraf edilmesi ve yasal müeyyidelerin uygulanması anlamında etkili ve kararlı bir şekilde mücadele ettiği ve caydırıcı faaliyetlerde bulunduğu gözlenmektedir. Bu yayınların ivedi olarak tespiti ve bertaraf edilmesinde Bölge Müdürlüğünün önemli rolü olduğu, Ankara’dan bu tür yayınların takibinde etkin olunamayacağı da aşikardır.
 
YIKICI-BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTLERİNİN MEDYAYI KENDİ AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANIMINA ÖRNEK OLARAK raporum ekinde sunulan ve sürekli yayını yapılan bir metnin çözümlenmesi ve değerlendirilmesinde, (EK-4) kamu otoritesini temsil eden tüm devlet birimlerinin terörle etkili ve kesintisiz mücadele edilmesindeki konumları bakımından millet ve devletimizin bekaası düzeyinde tehdit oluşturan milli güvenlik sorunlarının çözümüne katkı sunması mutlak şarttır.
 
Bir kaçak radyo yayınından alınmış (sürekli yayınlanan) ses kaydının çözümünde “BÜTÜN KÜRDİSTAN’IN ŞAHİNLERİ…EY KÜRT GENCİ!..” metni görev bilincim ve gösterdiğim hassasiyete ışık tutar nitelikte bir belgedir.
 
Bu kapsamda;
(a)        Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Teşkilatı Kuruluş ve Görev Yönetmeliği’nin 17/b maddesinde bulunan,Mahallinde yapacakları inceleme, ölçüm ve denetimle teknik ve idari yönden 3984 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümlerine, Üst Kurulun öngördüğü yükümlülüklere aykırı yayın yapan kuruluşları ve izinsiz radyo ve televizyon yayınlarını tespit etmek, gerekli yaptırımın uygulanması bakımından Üst Kurula teklifte bulunmak” hükmü gereğince belirtilen görev kapsamındaki yeterli çalışmanın yapılması,
 
(b)       Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Teşkilatı Kuruluş ve Görev Yönetmeliği’nin 17/c maddesinde bulunan,“İzleme sistemleri aracılığı ile bölgelerindeki bölgesel ve yerel ölçekteki radyo ve televizyon yayınlarını 3984 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde öngörülen yayın ilkeleri ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmelikler ile diğer ilgili mevzu-ata, bu alanda Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası antlaşmalara uygunluk açısından izlemek, denetlemek ve değerlendirmek; bu Kanuna aykırı yayın yapılması ve/veya bu Kanun ve değişiklikleri çerçevesinde Üst Kurulun öngördüğü yükümlülüklerin ihlal edilmesi halinde kanunda öngörülen yaptırımların uygulanması hususunu Üst Kurula teklif etmek; bölgelerinde seçim dönemlerinde siyasi parti yayınlarını Yüksek Seçim Kurulu kararları doğrultusunda izleyerek değerlendirmek ve önerilerini Üst Kurul’a sunmak; Adli mercilerin, diğer kurum ve kuruluşların ve kişilerin isteyeceği bölgelerdeki bölgesel ve yerel radyo ve televizyon yayınlarına ait programların kopyalarını hazırla-mak” hükmü gereğince belirtilen görev kapsamındaki yeterli çalışmanın yapılması, KANUN ve YÖNETMELİKLERLE TANIMLANMIŞ BİR ZORUNLULUKTUR.
 
Sonuç ve öneri olarak; 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Üst Kurulun teşkilâtı, personeli ve kadroları” başlıklı 43. maddesinde yer alan “…İhtiyaç duyulması halinde sayısı beşi geçmemek üzere yayın-cılık faaliyetlerinin yoğun olduğu bölge merkezlerinde Üst Kurul kararıyla temsilcilik açılabilir.” Hükmü kapsamında Diyarbakır Bölge Müdürlüğümüzün etkisizleştirilmesi yukarıda izah olunan hususlardaki SÜREGELEN GÖREV İHMALİNİN DEVAMINI; Bölge Müdürlüğümüzün her bakımdan daha etkili, sağlam ve güçlü hale getirilmesi de kanun ve mevzuatla belirlenen görevlerin yerine getirilmesinin idari ve fiziki ortamını sağlayabilecektir. Yukarıda arz ve izah olunan hususları bilgilerinize ve gereğini takdirlerinize arz ederim. Dr. Cengiz ÖZDİKER” denilmiştir.
 
Medyaya yansıyan bir olumsuz ve yasadışı yayının zorunlu olarak izlettirildiği/dinlenildiği bir ortamda çarpan-çoğaltan etkisinin boyutları Devlet otoritesi ve düzeni açısından son derece önemlidir.Bu görev raporu, terör ve terorizmle kurumsal mücadele amacına uygun; sağlam, güçlü, eleştirel özelliklere sahip olup, süresinde ve usulünce hazırlanıp sunulmuştur.
 
III-         Rapor ve tespitleri yok sayan RTÜK Başkanı Sn. Davut DURSUN, Kanun ve Yönetmelikleri uygulamamış, görevini ihmal etmiş ve yasadışı ve izinsiz yayın yapanların suçunu engellemeyip, işlem yapmayarak RTÜK’ün temsil ettiği KAMU OTORİTESİNİ ZAAFA DÜŞÜRMÜŞTÜR.
 
Mülga 3984 ve mer’i 6112 Sayılı RTÜK Kanunlarının; "Yayın İlkeleri" başlıklı maddesi ile, radyo ve televizyonların Türkiye Cumhuriyetinin varlık ve bağımsızlığı, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, toplumu şiddet, terör ve etnik ayrımcılığa sevk eden ve toplumda nefret duyguları oluşturacak yayınlara imkan verilmemesi ilkelerine aykırı yayın yapamayacakları hükme bağlanmıştır. Bu ilkelere aykırı yayınlar, Üst Kurul'un önemle üzerinde durması gereken konuların başında gelmektedir. RTÜK KANUNU ve YÖNETME-LİKLERİNDEKİ GÖREV TANIMI; YASADIŞI, KAÇAK ve İZİNSİZ YAYINLARIN ENGELLENMESİNİ GEREKTİRMEKTEDİR.
 
Şikâyetliler RTÜK Başkanı (Sn. Davut DURSUN) ile İzleme ve Değerlendirme Dairesi eski Başkanı (Sn. Nurullah ÖZTÜRK) ve İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanı (Sn. Muhsin KILIÇ) bu görev, sorumluluk ve yetkiyle donatılmışlardır.
 
Amacı ve kapsamı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun teşkilat, işleyiş, yönetim, görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemek Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Teşkilatı ile Hizmet Birimlerinin Görev, Yetki ve Sorumluluklarına Dair Yönetmelik 21.09.2011 tarihinde 28061 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. “Üst Kurulun Teşkilatı ve Hizmet Birimleri” başlıklı ikinci bölüm 4. madde de ‘Ana hizmet birimleri’nin ilki İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı ikincisi ise İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı olarak sayılmıştır. Bu Yönetmeliğe göre; (EK-3; RTÜK Kanunu ve Yönetmelikteki görev ve yetkiler)
 
YAYINLARIN İZLENMESİ ve DENETLENMESİ bakımından; Yayın hizmetleri-nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara, 6112 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikler ile diğer kanunlara uygunluğu açısından izlen-mesini, değerlendirilmesini ve sonuçlarının düzenli olarak Üst Kurula sunulmasını, İhlal tespit edildiğinde kanuni müeyyidelerin uygulanmasını; seçim dönemlerindeki yayınların, Yüksek Seçim Kurulu kararları doğrultusunda izlenmesi, değerlendirilmesi ve sonuçlarının Üst Kurula sunulması; Muhtelif vasıtalarla Üst Kurula ulaştırılan izleyici/dinleyici şikâyetlerini incelemek ve bu şikâyetleri yayın ilkeleri açısından değerlendirmek, İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının görevlerinden;
 
YAYINCI KURULUŞLARA YAYIN LİSANSI İZİN ve TAHSİSİ VERİLMESİ bakımından da Yayın lisans ve yayın iletim yetkisi müracaatlarına ilişkin işlemleri tekemmül ettirerek Üst Kurula sunmak. Yayın lisansına sahip kuruluşları, idari, mali ve teknik şartlar yönünden denetlemek, sonuçlarını Üst Kurula sunmak. Yayın izninin verilmesi için gerekli şartlardan birini kaybeden veya şartların uygunluğunu hile ile elde ettiği anlaşılan özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayın lisansının iptalini, yayın lisansı henüz verilmemiş geçici statüde yayınlarına devam eden kuruluşların Üst Kurulca belirlenen yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde, 6112 sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliklerdeki hükümlerin uygulan-masını teminen Üst Kurula teklifte bulunmak, da İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı’nın temel görevlerindendir.
O aşamada, Raporun Başkan Sn. Davut DURSUN tarafından Üst Kurul gündemine alınmaması anlaşıldığından diğer üyelere de aşağıdaki üst yazı örneği ile takdim edilmiş, konunun değerlendirilmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Sayın Abdulvahap DARENDELİ
Başkanıma saygıyla arz olunur
 
Başkanlık Makamının 24.01.2011/19 tarihli görevlendirmesi ile Diyarbakır Bölge Müdürlüğümüzde 28 Ocak-12 Şubat tarihleri arasında 15 gün süreyle bir çalışma yapmış, GÖREV RAPORU’nu 03 Mart 2011 tarihinde Makamlarına sunmuş, Üst Kurul’a takdim edilmediğini de haricen öğrenmiş bulunuyorum. Bu görev raporunu ve eklerini (ek 6 hariç);
Üst Kurulumuz karar ve çalışmalarına ışık tutacağı inancı ve önemine binaen zat-ı alilerinize bilgi için arz ediyorum. 18 Nisan 2011 Dr. Cengiz ÖZDİKER
----------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Bununla birlikte, Kanun ve yönetmelikler herkes içindir. Yasadışı yayınların içerikleri ve yayıncı kuruluşların izin yükümlülükleri ile mücadelede herkese, özellikle RTÜK YÖNETİCİLERİNE büyük görev düşmektedir. Bu ilkeden olarak, Cengiz ÖZDİKER’in raporunu sunduğu 03 Mart 2011 tarihinden sonra yasadışı, izinsiz ve kaçak yayınlarla ilgili somut olay, tespit ve konulara ilişkin disiplin ve ceza soruşturmalarının açılmasını bizzat RTÜK Başkanının istemesi; ihmal, kasıt ve kusuru bulunanların da derhal işten el çektirtilmesi gerekirdi. Bu konuda herhangi bir gayret görülmemekle birlikte, inceleme veya soruşturma da başlatılmamıştır. Kaldı ki;
 
--- RTÜK’e başvurusu ve/veya izni olan yayıncı kuruluşlar dışında izinsiz ve kaçak yayınlara karşı ciddi bir şekil ve ölçüde denetim yapılmasına imkan verilmemesi;
--- Karasal ortamda izinsiz olarak yapılmakta olan radyo ve televizyon yayınlarına ilişkin gerçek zamanlı bir bilgiye sahip olunmadığı;
--- Geniş bir coğrafyaya yayılan bölge müdürlüğü sorumluluk alanında teknik altyapı oluşturularak kaçak ve izinsiz yayınlara karşı etkili bir mücadele yapılmadığı;
--- Diyarbakır Bölge Müdürlüğü sorumluluk alanında kaçak ve izinsiz yayınlara karşı mücadelede önemli bir araç olan İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ile RTÜK arasındaki radyo ve televizyon yayınlarının izlenmesi ve denetimine ilişkin protokol iptal edilerek, geniş coğrafyaya yayılan bölge müdürlüğü ve yurt çapında kaçak ve izinsiz yayınların önemli sayıda artmasına meydan verildiği bilinmektedir.
 
IV-                  Basına sızan rapor; “RTÜK UYUMA” başlığıyla yayınlanmış; RTÜK Başkanı Görevlerini ihmal ve kötüye kullanarak, görev yapan bürokrata husumet geliştirip, “mobbing” uygulayarak haksız, keyfi ve hukuka aykırı bir soruşturma açtırmıştır.
 
RTÜK’de Diyarbakır görevlendirmesinin gereği bir görev raporu sunulmuştur. BU RAPOR TERÖR ve TERORİZMLE TOPYEKÜN MÜCADELE AMACINA UYGUN; SAĞLAM, GÜÇLÜ, ELEŞTİREL ÖZELLİKLERE SAHİPTİR.
 
Devlet memuriyetinde teamüllere göre, kendi görev yeri haricinde Makam tarafından görevlendirilen memur döndüğünde Üst makamlara görev raporu sunar. Diyarbakır Görev Raporum da bu amaçla hazırlanıp, takdir ve değerlendirme mercii, Başkanlık Makamına ekleriyle birlikte sunulmuş olup, Üst Kurul Başkanı Sayın Prof. Dr. Davut Dursun’un, bugüne kadar raporum üzerinde tarafıma ulaşan olumlu veya olumsuz bir değerlendirmesi olmamıştır. Buna göre; görev raporunun gereğinin yapılmadığı, Üst Kurul ve ilgili birimlerinde resmi işlem görmediği görülmektedir. Rapor kapsamına bakıldığında bu çok ağır bir görev ihmalidir.
 
Bu raporda yer alan bazı bilgilere de atfen gerek SÖZCÜ Gazetesi (EK-4) ve gerekse YENİÇAĞ gazetesinde (EK-5) bazı haber ve yorumlar yayınlanmıştır. Bu yayınlarla ilgili sadece Şahsımla ilgili bir ön inceleme/soruşturma başlatılması manidardır. Diyarbakır Bölge Müdürlüğünde görevlendirildikten sonra GÖREV RAPORU VERMEK SUÇ SAYILMAKTA, usule ve teamüle uygun olarak raporu genel evraka verme uygulaması da eşitlik ve hakkaniyet ölçütleri ile bağdaşmayacak şekilde suç sayılmaya çalışılmaktadır.
 
RTÜK’de “Başkana Bağlı Kişi” olarak yeni işe başlamış olan Soruşturmacı Sn. Zeynel Abidin KOTAN Şahsıma soru yöneltirken 657. Sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. Maddesi B fıkrasının (m) bendine göre; “Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.” Fiilinden soru sormuş, ancak (a) bendinin son cümlesi olan “…görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak” fiili ile disiplin cezasının tecziye edilmesini istemiştir. Bu İdarenin sunacağı işlem dosyasından görülecektir.Oysa, Kanunun 125/B-a maddesi “Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak” şeklindedir. Bu maddeye göre, Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapıldığı, Görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kusurlu davranılmadığı açıkça ortaya çıkmıştır.
 
İsnat edilen suçla ilgili savunma alınmaksızın tamamlanan soruşturmanın eksik ve yanlı yapıldığı, önerilen/verilen kararla, adalet, eşitlik ve hakkaniyetten uzak olunduğu da açıktır. Ayrıca, Soruşturmacının ön inceleme raporunun 6. Sayfasında “B- BASINA BİLGİ-BELGE ve DEMEÇ VERME OLAYININ FAİLİ/FAİLLERİ MESELESİ” başlığı altında yazılı “…bu olay/olayların faili/failleri meselesi net olarak açıklığa kavuşturulamamak-tadır. Zira, bahse konu gazete haberlerine kaynak olan mezkur raporun ‘genel evrak’ kaydından geçirilerek işlem görmesi ve bu şekilde aleniyet kesp etmesi, adı geçen gazetelere herkes tarafından servis edilmiş olabileceği şeklinde bir kanaati güçlendirmiştir.” İfadesi bu soruşturmanın benim yönümden gereksizliğini ortaya koymuştur.
 
Ön raporunda bu tespiti yapan soruşturmacı, her nedense soruşturma raporunda “GENEL EVRAKTAN İŞLEM GÖRDÜREREK ANILAN EVRAKA ALENİYET KAZANDIRMAK” gibi bir usul ve mantık hatasında bulunulmuş, RTÜK’de bu işlemin olduğu tarihte evrak girişiyle ilgili bir düzenleme olmadığı halde, Ceza niteliği ve tespitinde kasten yanlış davranılmıştır.Bu somut gerçeğe rağmen, Üst Kurul Başkanı Sayın Prof. Dr. Davut Dursun, şahsıma uydurulan suçu kabul ederek KINAMA cezası verilmesini onaylamıştır.
 
Sayın Dursun, bir amir olarak geçmişte hakkında bulunduğum suç duyurusuyla, yargı kararlarını uygulamayarak etkisiz kılmaya çalışan, RTÜK üyelerinden birisi olarak “GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAK” fiili nedeniyle mahkemede yargılanmış ve hüküm giymiş, ayrıca hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığına birkaç suç duyurum daha bulunan üst yöneticimdir. (EK-6 RTÜK Başkanı Davut Dursun ve D. Başk. Muhsin Kılıç ile ilgili suç duyurusu metni)
 
V-                       İzleme ve Değerlendirme ile İzin ve Tahsisler Daire Başkanları yasadışı-kaçak-izinsiz yayınlarla ilgili temel görevlerini yapmadıkları gibi, birer Disiplin Kurulu Üyesi olarak husumeti sürdürüp, “mobbing” uygulanmasında etkili olarak hukuka aykırı yanlı ve kasti soruşturmada “kınama” cezası verilmesini sağlamışlardır.
Şikâyet olunan İzleme ve Değerlendirme ile İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanları yasadışı-kaçak-izinsiz yayınlarla ilgili kanun ve yönetmeliklerin hükmettiği temel görevlerini yapmadıkları gibi, birer “Disiplin Kurulu Üyesi” ve “İdare ajanı” olarak Bana yöneltilen husumeti sürdürüp, şahsıma ağır bir “mobbing” uygulanmasında etkili olarak hukuka aykırı, yanlı ve kasti açılan bir soruşturmada Disiplin Kurulu’nda savunma yapmama imkan vermeksizin ve kendileriyle ilgili husumet ortamını ifade ettiğim halde, hukuka aykırı bir yaklaşımla “kınama” cezası verilmesini sağlamışlardır.
 
RTÜK Başkanı Sn. Davut DURSUN’un onayladığı Disiplin Kurulu; RTÜK Görevlileri Sn. Volkan ÖZTÜRK, Sn. Nurullah ÖZTÜRK, Sn. Muhsin KILIÇ, Sn. Deniz ACAR ve Sn. Alaattin KUTLU ile Sendika Temsilcisi Sn. Musa KARABİNA’dan oluşmuş ve raporuyla cezayı onamasını Sendika Temsilcisinin karşı oyuna rağmen oyçokluğu ile gerçekleştirmiştir.
 
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah ÖZTÜRK görevden alınmasını gerektiren mahkeme kararı, (EK-7) İzin ve Tahsisler Daire Başkanı Muhsin KILIÇ’da RTÜK’de bir dizi usulsüz olduğu bilinen işle ilgili hakkında 2 ayrı suç duyurusunda bulunduğumdan HUSUMET NEDENİYLE USUL YÖNÜNDEN DİSİPLİN KURULU’ NDAN ÇEKİLMELERİ GEREKİRDİ.
 
Kaldı ki, RTÜK’ün yasadışı, kaçak, izinsiz yayınlarla ilgili müeyyideleri işletmeleri gereken bu görevlilerden, en azından işbu şikayetime konu ‘Diyarbakır Görev Raporu’mu öğrendikten sonra görevlerini ihmal ettikleri gerçeğinden hareketle kamu düzeni, disiplini ve vakarına yakışır bir rol üstlenmeleri beklenirdi. Kısaca, GÖREVLERİNİ YAPMAMIŞLAR, GÖREVİNİ YAPANA DA ZULÜM YAPMAYA ÇALIŞMIŞLARDIR.
 
Haksız, keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde suç uydurularak ve husumetle verilen  “Kınama” cezası, Yargı Denetimine başvurum sonucu Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından HUKUKA AYKIRI görülmüş ve İPTAL KARARI ile sonuçlanmıştır.
 
VI-                  Yargı Denetimine başvurum sonucu Ankara 2. İdare Mahkemesi HUKUKA AYKIRILIĞI belirlemiştir. Şikâyetli RTÜK yöneticilerinin Şahsıma husumete dayalı olarak verdiği disiplin cezasında iradeleri yanlı, işlemleri kasti ve temelinden sakattır.
 
Ankara 2. İdare Mahkemesi 21.05.2013 günü tebellüğ edilen, 22.03.2013 tarihli ve E.: 2012/558 ve K.:2013/510 sayılı kararında; “…Olayda, davacı tarafından hazırlanan görev raporunun, belirlenen görev kapsamında gelen evrak kaydından geçirilmek suretiyle işlem gördüğü ve bu şekilde aleniyet kazandığı, bu raporun gazetelere herkes tarafından servis edilmiş olabileceği ve olayın failinin tespit edilemediğinin dava konusu Disiplin Kurulu’nun 12.01.2012 tarihli ve 2012/01 kararında da belirtildiği, davacıya isnat edilen fiilin subuta ermediği anlaşılmakta olup dava konusu işlemlerde hukuka uyarlılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptaline…oybirliğiyle karar verildi.” Denilmekle hukuka aykırılık tespit olunmuştur. (EK-8)
 
Huzurda anlatmak istediğim KAMU OTORİTE ve DÜZENİYLE İLGİLİ hususlar o kadar çok ki, bu göreve gönderiliş şeklimin bile bürokratik ilke ve teamüllerden uzak ve muhatabı yönünden utanç verici olduğunu, hafta sonu (Cumartesi günü) Diyarbakır’da olmamın istendiğini ve Diyarbakır-Ankara gidiş gelişimin de ısrarla otobüs ile yapmamın planlandığını söylemeyi yersiz buluyorum. (Bakınız: Ek; 2)
 
 
VII-             T.C. ANAYASASI ve KANUNLARIMIZA GÖRE YASADIŞI, KAÇAK ve İZİNSİZ YAYINLAR HUKUKA AYKIRIDIR. Bu suçlar, Anayasa ve TCK’da tanımlı olup, soruşturma açılması ve kovuşturma sağlanması kanun gereğidir.
 
Sayın Başsavcım, Türkiye’de terör ve terorizm ile ilgili yayınlanmış özel incelemelerim bulunmaktadır. Bunlardan Savaş, Büyük Terör, Şiddet ve Felaket Olayları Karşısında Yöneticilerin ve Televizyoncuların Duyarlılığı (EK-9) Türkiye’de Medya ve Terör Televizyonlarda Terör ve Şiddete İlişkin yayınlar, Müeyyideler, Önleyici Hükümler (EK-10) ekte sunulmuştur. Ayrıca konuyla ilgili bazı inceleme başlıkları aşağıda verilmiş olup, tamamı internet ortamında ve www.google.com’dan tarandığında görülebilir.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

  1. Savaş, Büyük Terör, Şiddet ve Felaket Olayları Karşısında Yöneticilerin ve Televizyoncuların Duyarlılığı
  2. Mafya tiplemelerinden Ağalığa, Televizyonlarda Yerli Diziler Dönemi
  3. Türkiye’de Medya ve Terör (Televizyonlarda Terör ve Şiddete İlişkin yayınlar, Müeyyideler-Önleyici Hükümler)
  4. Devlet, Millet ve Demokrasinin Korunması ve Güçlenmesi İçin Türkiye’de Medyanın Düzenlenmesi ve Denetlenmesi Bakımından Gelişmeler,
  5. Televizyonda Dinî Haber ve Yorumlar (Yayınlarda Din Bilgisi, Din Eğitimi ve Aykırılıklar)
  6. Televizyonda Terör Haberleri ve Yorumları

(Türkiye’nin Konumu ve Önemli Dinamikleri Işığında Terör Haberleri ve Yorumları)

  1. Televizyonda Mafya (!) Tiplemeleri (Televizyon Yayınlarında Mafya (!) Savunuculuğu)

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yasadışı, yıkıcı-bölücü terör örgütlerinin medyayı kendi amaçları doğrultusunda negatif kullanımı millet ve devletimizin bekaası düzeyinde tehdit oluşturan milli güvenlik sorunudur. Devletimizin ve Milletimizin bekaası ve RTÜK'ün görevlerinin ifası için sorumlu, cesur, bilgili bir bürokrat olarak özenle hazırlayıp, önerilerle sunduğum geçmiş yıllardaki yazılarda çok dikkat çekicidir.
 
Örneğin; Adana Bölge Müdürü olarak 17.10.2006 tarihinde RTÜK Başkanlığına sunduğum, "ROJ TV davasına müdahil olma" konulu, (EK-11) yazı, Sn. A. Zahid AKMAN'ın başkan ve Sn. Davut DURSUN'un da üye olduğu Üst Kurul'da "HUKUKİ YARAR YOK!..." şeklinde anlaşılmaz bir kararla değerlendirilememiştir. Oysa bu konu uzun yıllardır terörle mücadelenin temel uğraş konularından olmuştur.
 
Ayrıca, 12.09.2006 tarihinde "Misyoner amaçlı yayınlar" konulu yazım ile Araştır-ma ve Geliştirme Dairesi Başkanı olarak 23.10.2007 günü RTÜK Başkanlığına sundu-ğum, "Yasadışı yıkıcı-bölücü-ayırımcı televizyon yayınları" konulu (EK-12) ve 26.12.2007 tarihli, "Misyoner amaçlı yayınlar" amaçlı yazılar (EK-13)  uzun yıllardır bu konularda çalışma yaptığımın önemli örneklerindendir. Maalesef bu konularda da RTÜK'ün gerekli değerlendirme ve/veya çalışmaları yapmak bilgi ve iradesini ortaya koyamamıştır.
 
VIII-        Türkiye’de terör ve terorizmle mücadele yönünden, yasadışı ve izinsiz yayınlar konusunda başta RTÜK olmak üzere tüm kurumların görevlerinin denetimi ve ciddi çalışmalar yapıp-yapmadığı açılacak bir soruşturmanın en önemli kazanımı olacaktır.
 
Türkiye'de son 25 yılda yaşanan ayrılıkçı terör örgütü ile ilgili haber ve yorumlarla ilgili bir özeleştiri yapılırsa, görsel, işitsel medya ve yazılı basın tarafından teröre isteyerek ya da istemeyerek büyük bir destek verildiğini söylenebilir. Terör örgütü hemen hergün yaptığıyla, yapamadığıyla Türk kamuoyunun gündemine getirilirken maalesef terörle mücadelenin olumlu boyutunun ve güvenlik güçlerimizin üstün gayretlerinin aynı oranda kamuoyuna aktarılmadığı bilinmektedir. Bu konuda çok büyük yanlışlıklar yapılmış, bu yanlışlıklara da etkin önlemler getirilememiştir.
 
Bu durum ve kapsamda, Türkiye'de tüm unsurlarıyla devletin ve milletin teröre karşı gösterdiği yüksek duyarlılık, terörün zayıflatılmasında en önemli etken olmuştur. Terörizm, bir hükümet meselesi olmaktan çok devlet ve millet meselesi olup, hiçbir manada himaye görmemeli, herkes üzerine düşen görevi en üst düzeyde yerine getirmelidir.
 
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında basın ve yayımla ilgili hükümler "Basın hürdür, sansür edilemez..." ifadesiyle başlamakta, aynı maddenin 3. fıkrasında "Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır" denilmektedir. Anayasanın 133 üncü maddesinde yapılan 8.7.1993 tarihli değişiklikle de "Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir." hükmü getirilmiştir. Anayasanın öngördüğü"denetleme ve düzenleme görevi"ni yerine getirmek üzere de 3984 Sayılı Kanunla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu kurulmuştur.
 
Mülga 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un; "Yayın İlkeleri" başlıklı 4'üncü maddesinin, radyo ve televizyonların Türkiye Cumhuriyetinin varlık ve bağımsızlığı, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, toplumu şiddet, terör ve etnik ayrımcılığa sevk eden ve toplumda nefret duyguları oluşturacak yayınlara imkan verilmemesi ilkelerine aykırı yayın yapamayacakları hükme bağlanmıştır. Bu ilkelere aykırı yayınlar, Üst Kurul'un önemle üzerinde durması gereken konuların başında gelmektedir.
 
Türkiye, dünya tarihinde terörden en fazla etkilenen ülkelerden biri olmuş, her yıl milli gelirinin önemli bir oranını terörle mücadele için harcamak zorunda kalmıştır. Bir insanlık suçu olan terörün tam anlamıyla bitirilebilmesi için herkesin, her kurumun üzerine düşen görevi önemle yerine getirmesi mutlak şarttır. Geçtiğimiz yıllarda; Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında terör olay ve konuları ağırlıklı olarak ele alınmış, yurt içinde ve yurt dışında tedirginlik yaratacak terör olaylarının görüntülerini sürekli yayınlayan televizyon kanallarına karşı RTÜK'ün devreye girmesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca, Başbakanlıkca, "…her ne kadar RTÜK'ün radyo ve televizyon kuruluşlarının yayın politikalarını belirlemek gibi bir görevi ve yaptırım yetkisi yoksa da, sektörün kaygılarının hissettirilmesi ve terör haberlerinin verilişinde daha duyarlı davranılması gibi konuların medya kuruluşlarına aktarılmasına aracılık etmesi…" istenmişti.
 
Bununla birlikte, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun 18 Ağustos 1998 tarihli ve 98/29 sayılı toplantısında aldığı 9 nolu karar gereğince, Radyo ve Televizyon kuruluşlarının yayınlarından dolayı devlet aleyhine işlenen suçlarla, terörle mücadele kanununun etnik bölücülük kapsamında yer alan fiillere konu teşkil eden yayınlardan dolayı müeyyide uygulanmasına karar verilen yayın kuruluşları hakkında ilgili Cumhuriyet Başsavcılık-larına suç duyurusunda bulunulmak üzere konunun, kendi hukuk işleri müdürlüklerince de incelenerek gereği yapılmak üzere ihlali yapan yayın kuruluşunun bulunduğu il valiliklerine bildirilmesine karar verilmişti...
 
Esasen, TÜRK HUKUKU TERÖRE GEÇİT VERMEMEKTEDİR. Terörle topyekün mücadele gerektiği son yıllarda tümDevlet Büyüklerimizce ifade edilmektedir. Terorizmle etkin mücadele kapsamında mülga 3984 ve mer’i 6112 Sayılı RTÜK Kanunu yanında,Anayasanın 68'inci maddesinin 4'üncü fıkrasında; Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemlerinin, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamayacağı, suç işlenmesini teşvik edemeyeceği hükmü yanında,2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun, "Siyasi partiler ile ilgili yasaklar" başlığını taşıyan ve 4'üncü kısımda yer alan 78'inci maddesinde, siyasi partilerin Anayasanın 3'üncü maddesinde açıklanan Türk devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, diline, bayrağına, milli marşına ve başkentine dair hükümlerini değiştirmek amacını güdemeyecekleri veya bu amaca yönelik faaliyette bulunamayacakları, başkalarını bu yolda tahrik ve teşvik edemeye-cekleri hükmü de önem kazanmaktadır. Türkiye'nin de imzaladığı Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi'nin "Yayıncının Sorumlulukları" başlıklı bölümünde 7 inci madde; program hizmetleri özellikle "Şiddet eğilimini körüklemeyecek veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmayacaktır" şeklindedir.
 
Üst Kurulumuzun takip ve denetiminde bulunan ve yurtdışından yayın yapan, ‘terorist örgüt PKK'nın yayın organı' konumundaki ilk adı Med TV, ikinci adı Medya TV olan yayıncı kuruluşların devamı konumunda olduğu bilinen Roj TV ile ilgili olarak yayınının durdurulması için Türkiye’nin hemen her platformda başlattığı girişimler sürmektedir.Devlet otoritemizin Roj TV yayınının durdurulması gayretleri açıktır.
 
2007 yılında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan davada Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, bazı belediye başkanlarının Rasmussen'e gönderdiği mektubun PKK'nın görsel propaganda aracından mahrum kalmasını engelleme amacıyla gönderildiği, PKK'nın silahlı faaliyetlerine başlamasının ardından sempatizanlarına yazılı basın aracılığıyla görüşlerini aktardığı; 1995 yılından sonra ise hedef kitlesine ulaşmak için televizyon kanallarını da kullandığı belirtilmiş; 1995 yılında İngiltere'de kurulan Med TV'nin 1999 yılında kapandığı; bunun üzerine Medya TV adı altında yeni bir televizyon kanalının kurulduğu ve Fransa Görsel Yayınlar Üst Kurulu'nun Med TV'nin devamı olduğu gerekçesiyle Medya TV'nin yayınını durdurduğu; Roj TV'nin de bu karar sonrası 2004'te yayına başladığı ifade edilmiştir. (RTÜK bu safhalarda etkin roller üstlenmiştir.) Başsavcılık iddianamesin-de, Roj TV'nin yayınlarının, Med ve Medya TV'nin stüdyolarında gerçekleştirildiği; PKK'nın faaliyetlerine ilişkin, haber, görüntü ve güncel açıklamalarına yer verildiği ve bu bilgiler ışığında, Med TV ve Medya TV'nin devamı niteliğinde olduğunun anlaşıldığını belirtmiştir.
 
Sayın Cumhuriyet Başsavcım;
 
Bir Terör ve İletişim Uzmanı olarak, buraya kadar kısaca arz ettiğim temel hususlar; inceleme, araştırma ve soruşturulmaya muhtaçtır.Yayıncılığın hız ve dinamizmi ile süreklilik boyutu göz önüne alınırsa, kaçak ve/veya izinsiz yapılan yayınların etkisi açıktır. Nitekim, önce Med TV, daha sonra Medya TV ve nihayet Roj TV (bu aşamada NUÇE TV) kaynaklı olarak uzun süredir sürdürülen yayın ve bu yayınların engellenmesiyle ilgili resmi uğraşlar gözler önündedir.
 
Bununla birlikte, halen süregelen ulusal, bölgesel ve yerel olarak yapılan yasadışı, kaçak ve/veya izinsiz yani kaynak ve içeriği itibarıyla hukuka aykırı yayınların daha etkin izlenmemesi ve denetlenmemesi hususu ciddi ve açık bir görev ihlalidir.
Hukuk kuralları ve dolayısıyla ceza normları, herkese eşit uygulanmak zorundadır. Hiçbir gerekçe, suç işleyenin gözardı edilmesine izin vermez. Aksi halde, “hukuk devleti” ilkesi ve hukuk düzeni zedelenir. Ceza yargılaması hukuku hükümlerine göre suç teşkil eden eylemler sebebiyle adlî merciler tarafından soruşturmaların sür'atle ve etkili bir şekilde yapılması, tespit olunan şüphelilerin delilleriyle birlikte bağımsız mahkemeler önüne çıkarılması ve yapılacak kovuşturmalar sonunda ceza adaletinin sür'atle ve isabetle gerçekleştirilmesi, suç işleme eğiliminde bulunanlar üzerinde meydana getireceği caydırıcılık etkisi sebebiyle büyük önem taşımaktadır.
DELİLLER                          :      RTÜK,Diyarbakır Görev Raporu ve ekleri ile ilgili yazışmalar;
       RTÜK Belgeleri, toplantı ve karar tutanakları; Tüm yazılı basın
ve radyo-televizyon yayınları; Şikayet olunanların beyanları; Bu amaçla yapılan iş ve işlemlere ait olup, işlem yapılması için RTÜK’e gönderilen başta İl Başsavcılıkları, İl Valilikleri ve İl Emniyet Müdürlükleri ile diğer kamu kurum ve makamlarındaki belgeler; bilahare sunulacak tüm deliller.
 
SONUÇ ve TALEP  :      Sayın Cumhuriyet Başsavcılığınızca, Yukarıda sunulan
        ilk bilgi ve belgeler ile re’sen saptanacak bilgiler ışığında;
 
Şikâyetlilerin, Anayasa ve kanunlarına uymamak, kanuni hükümleri uygulama-mak; Kamu görevini ihmal etmek, suçu engellememek, suçluyu bildirmemek; Görevlerini kötüye kullanmak, kamu görevi yapana kasten husumet gösterip, “mobbing” uygulamak ve diğer suçları işlemeleri yanında;
 
Yukarıda açıklanan yasadışı ve izinsiz yayınlar halen yapılmakta olduğu ve hukuka aykırılık ve suç ortamı fiilen süregeldiğinden; görevleri gereği bu izinsiz yayınları ve yayıncıları izlemek, denetlemek ve engellemekten kaçındıklarından, hukuka aykırı ve kamu otoritesini zaafa uğratan işbu eylemleri nedeniyle,
 
T.C. Anayasası ve Kanunları ile 6112 Sayılı RTÜK Kanunu ve yönetmeliklerine açıkça ve defaatle aykırı davranmaları dolayısıyla, işbu eylemlerine uyan Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri uyarınca CEZALANDIRILMALARI İÇİN HAKLARINDA KAMU DAVASI AÇILMASINI;
 
SORUŞTURMANIN İZNE BAĞLI OLMAYAN YÖNLERİ, HUKUKA AYKIRI YAYINLARIN HALEN SÜRDÜRÜLMESİ ile İSNAT EDİLEN EYLEMLERE GÖRE, KAMU GÖREVLİLERİ YANINDA YAYINCI KİŞİ ve KURULUŞLAR YÖNÜNDEN RE’SEN ve KAPSAMLI BİR SORUŞTURMA YAPILMASINI GEREKTİRDİĞİNDEN İVEDİLİKLE SORUŞTURMANIN BAŞLATILMASINI,
 
4483 Sayılı yasanın gereği ile usul, esas ve yetki bakımından; RTÜK Başkanı Davut DURSUN hakkında soruşturma açılabilmesi için T.C. BAŞBAKANLIK MAKAMINA İZİN İSTEMİNİN EŞ ZAMANLI OLARAK BİLDİRİLMESİNİ,
 
Saygılarımla, arz ve talep ederim. 12 / 07 / 2013
 
 
Dr. Cengiz ÖZDİKER
Şikâyetçi