Mustafa Yıldırım

Mustafa Yıldırım

REHBER İMAMLIK HUKUKUNA GÖRE "8 MART"

Kadınlar, 50-60 yılda elde ettikleri haklarını bir fetvayla geri vermeye niyetli değillerdi.

8 Mart 1979’da fetvanın yarattığı endişe gösterilere katılımı çoğalttı.

Onları uzaktan izleyen çarşaflı kadınlar da yavaş yavaş çoğaldılar, çevrelerine yaklaştılar.

Göstericiler kuşkulanmadılar.

Birden kısa sakallı, silahlı kişiler motosikletleriyle çarşaflıların yanına geldiler.

Otomatik tüfekleri ellerinde göstericileri koruyormuş gibi yaparak araya girdiler. Bir süre sonra slogan duyuldu: "Tek parti Hizbullah! Tek lider Ruhullah!"

Silahlarını havaya kaldırarak bağırıyorlardı.

Birden barikat aralandı ve çarşaflı kadınlar aralardan geçerek gösterici kadınlara bıçaklarla, sopalarla, taşlarla saldırdılar. Çok sayıda kadın yaralandı.

Kadınlar saldırıyı püskürtmek için ileri atılınca eli silahlılar onları engelledi.

Kuşatılan kadınlar korkuyla ortaya kümelendiler.

Saldırganlar saatler sonra çekildiler. (...)

Birkaç hafta sonra:

Humeyni Hattında yürüyen yerli kişi, daha Tahran'a sığınmamış, İran devlet kurumunda çalışmaya başlamamıştı. Yazdıkça yazıyordu: "İslam kılık kıyafeti ile örtünmedikleri takdirde İslam Cumhuriyetinden maaş alamayacaklarını", askerlerin "çarşafıyla iffetini korumaya çalışan kadınlara karşı himayeci rolünde" olduklarını; "o sosyete karılarına, o şırfıntılara karşı saldırıya seyirci" kaldıklarını; "yürekten gelen bir duyguyla, vurun bacılarım, bu faasıklara, bu facirelere" dediklerini...

Çarşafsız kadınları, "fahişe, sosyete karısı, şırfıntı, sokak şırfıntıları, günahkâr, erkek düşkünü", kadın haklarını savunanları da "fahişe, uluslararası fahişe, fahişe yazar" diye nitelediği... [Yayındaki "Çağdaş Karanlık Cumhuriyeti Yıkarken" kitabından

KADINLARIMIZ KARANLIĞI YAKACAKTIR!

O ulaşılamayan kadınlar için

İSYAN YENİDEN

Bir kadın ağlıyordu
Ankara ayazında bir kadın
Omzuna sıyrılmış ak yazması
Islak gözler ulaşılmaz ufuklarda
Torbada meyhane artığı ekmek

*

Bir kadın ağlıyordu
Yayla kaçkını, tutsak kente
Yaşam yorgunu, sarsak adımları
Gidiyor bilinmez nereye
Belli ki aç kalmış yavruları

*

Ağlıyor sallayarak selvi boyunu
68 Baharı’nda Ezo Gelin idi
Şimdi küresel dilenci
İçimdeki delikanlı incindi
Dişlerime sıkışmış isyan ağladı

(M. Yıldırım, Yürekler Kör, UDY, 2008, s. 74)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar