Recep Usta Lokantası

Namazdan çıkmışlardı iki emekli. Biri eski imam, diğeri Tedaş’tan. “Gel yemeğe gidelim” dedi eski imam, eski Tedaş işçisine. Öteki, ayakkabılarını giyerken başını salladı, olur anlamında. İkisinin de karısı yoktu. Birinin ki başkasına kaçmıştı, diğeri erken ölmüştü. Çocuklar evlenmiş, tek başlarına kalmışlar, birlikte vakit geçiriyorlardı tüm gün.


 
 
 
 
Namazdan çıkmışlardı iki emekli. Biri eski imam, diğeri Tedaş’tan.
 
“Gel yemeğe gidelim” dedi eski imam, eski Tedaş işçisine. Öteki, ayakkabılarını giyerken başını salladı, olur anlamında.
 
İkisinin de karısı yoktu. Birinin ki başkasına kaçmıştı, diğeri erken ölmüştü. Çocuklar evlenmiş, tek başlarına kalmışlar, birlikte vakit geçiriyorlardı tüm gün.
 
Camiden, kahveye, kahveden, camiye, acıkınca lokantaya yemek yemeye.
 
Devamlı gittikleri Recep Usta’nın yerine doğru yürüdüler, zaten elli adım ya vardı, ya yoktu ustanın yeri.
 
Lokanta boştu. Her zamanki masalarına oturdular. Recep Usta’nın oğlan geldi, önlerine iki tane menü koydu.
 
Şaşırmışlardı.
 
“Ne bu?” diye sordu emekli imam.
 
“Yemekleri değiştirdik” dedi Recep Ustanın oğlan. “Bunlarda yeni yemek listemiz.”
 
Merakla açtılar menüleri iki arkadaş. İkisi de, şaşkınlıktan gülmeye başladılar, menüde ki yemekleri görünce.
 
Açlıkları, şaşkınlıklarını bastırdı, yemek aramaya  başladılar listeden.
 
Tedaş emeklisi;  “Ben önce, Milli Gelir Üç Kat Arttı çorbası istiyorum. dedi garsona.
 
Eski İmam da seçmişti çorbasını. “Bende, İhracatta Rekor Kırdık çorbası istiyorum.”
 
Garson siparişleri getirmeye gitti, iki emekli arkadaşın neşesi yerine gelmişti. Çorbaların ardından ne yiyelim diye yeni menüye dikkat kesilmişlerdi, iştahla.
 
Emekli İmam, gözlerini menüden ayırmadan sordu; “Şu İşsizlik %8 Düştü” nasıldır acaba?” diye sordu.
 
Tedaş emeklisi yanıtladı. “Onu bilmem ama Refahımız Arttı’nın tadına bir bakacağım ben.”
 
Garson çorbaları getirdi, önlerine koydu iki arkadaşın. İkisi de merak ve aç gözlülükle kaşıklamaya başladılar çorbalarını.
 
Tedaş emeklisi; “Mmmm, çok bildik bir tadı var ama doyurucuymuş bu “Milli Gelir Üç Kat Arttı çorbası. “ Diye mırıldandı, çorbayı hüpletirken.
 
Emekli imam başını salladı. “İhracatta Rekor Kırdık” çorbası da tanıdık geldi dilime, değişik bir tadı var.”
 
Çorbalar bir çırpıda bitmişti. Tedaş emeklisi garsona parmağı ile işaret çaktı.
 
Garson geldi, kâseleri toplarken, Tedaş emeklisi ona, menüde bir çeşidi parmağı ile gösterdi, “ikimize de bundan birer tane getir.” Dedi.
 
Emekli imam sakallarına bulaşan çorbayı silmekle meşguldü.
 
“Neymiş bakayım o, belki sevmem ben.” Diye itiraz etti arkadaşına.
 
Tedaş Emeklisi sırıtarak;  “Çok seversin,  Alevi, Sunni, Kürt, Hepimiz Kardeşiz Kebabı” sipariş ettim. Emekli İmam yüzünü buruşturdu.
 
“Tamam, sen Kürt’sün. Ama bak aynı camiye gidip, geliyoruz. Bu kebaba Alevi’yi niye katmışlar ki?”
 
Tedaş emeklisi; “Bir bakalım tadına hocam, beğenmesek bir daha yemeyiz.”
 
İki emekli arkadaş, garsonun getirdiği kebapları iştahla yediler. Emekli İmam kerhen beğendiğini söyledi. Alevi, Sunni, Kürt, Hepimiz Kardeşiz Kebabını.
 
Üzerine Recep Usta’nın yeni menüsünden, “Hedef 2023” adlı tatlıyı seçip, peşinden iki tane de, “aynı yol” çayı söylediler.
 
Garson çayları getirdiğinde sordu. “Nasıldı amcalar yemekler, beğendiniz mi?”
 
Emekli imam göbeğini elleri ile şaplattı.
 
“Evet, doyduk bu gün de Allah’a hamd olsun. Ama sen bir hesapları getir bakalım önce?”
 
Tedaş Emeklisi de, başıyla tasdik etti hocayı.
 
Garson sırıttı;  “Bu menüden yiyin, hesap yok amcalar size.” Dedi.
 
“Aksırıncaya, tıksırıncaya tepeleme yiyin.” Ve ekledi; “Bu menü tüm halkımıza bedava.”
 
İki emekli arkadaş, bedava yemek masasından kalkıp, neşeyle kahvehanenin yolunu tuttular.
 
Emekli imam diğerine;  “Hayat güzel.” Dedi.
 
Evet diye onayladı, Emekli Tedaş işçisi.


Cuma Hikmet

https://twitter.com/CumaHikmet

Önceki ve Sonraki Yazılar