RANTIN MERKEZİ KONUT SEKTÖRÜ ÇÖKÜYOR MU?

RANTIN MERKEZİ KONUT SEKTÖRÜ ÇÖKÜYOR MU?

Konut sektörü zorlu dönemece mi girdi?

AKP Hükümeti’nin, iktidara gelir gelmez konut sektörüyle uygulamaya soktuğu, halka borca batmasına, iktidara yakın müteahhitlerin büyük vurgunlar vurmasına dayanan saadet zincirinin kopuyor. 307 bin konutun müteahhitlerin elinde kaldığı, bu sayının hızla arttığı bildirilirken, iflasların başlaması, ekonominin büyük bir krize girmesi tehlikeyi kapıya dayandı.

CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı, Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın koordinasyonunda hazırladığı 94. Ekonomik Görünüm Raporu’nda, konut sektöründeki balon tartışmalarını değerlendirildi. Yılın ilk 4 ayında konut satışlarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.5 gerileyerek 341 bin 463’e indiğinin, “ipotekli konut kredisiyle” satın alınan konut sayısının da aynı dönemde yüzde 33.5 gerileyerek 104 bine düştüğünün ifade edildiği raporda, “Banka kredisiyle alınan konutlar başta olmak üzere, konut talebinde bu yıl ciddi bir yavaşlama olduğu görülüyor” denildi.

İSPANYA’YI ÇÖKERTEN MODEL

Konut satışlarındaki yavaşlamanın ardında yatan nedenlerin masaya yatırıldığı raporda, geçtiğimiz yıl ABD Merkez Bankası’nın tahvil alımlarını azaltma kararını açıklamasının etkisiyle faizlerin arttığı, bu süreçte 2013’ün ilk yarısında yüzde 8’lere kadar düşen konut kredisi faizlerinin 2014’ün ilk üç ayında ise yüzde 13’ü aştığı kaydedildi. Raporda, faizlerdeki artışın konut satışlarının düşüşünde önemli rol oynadığı ifade edilerek, “AKP’nin izlediği büyüme stratejisinin bel kemiğini inşaat sektörü oluşturuyor. Bir dönem İspanya’nın uyguladığı ve küresel krizde çökerek bu ülkeyi büyük bir kaosa sürükleyen modelin, 2007’den sonra hızlı bir şekilde Türkiye’de uygulamaya konulduğu dikkati çekiyor” saptamasında bulunuldu.

AKP’NİN SAADET ZİNCİRİ

Rapora göre; AKP’nin yerel yönetimleri üzerinden özellikle büyükşehirlerdeki imar rantlarını kullanarak, havuz müteahhitlerinin inşa ettiği “yüksek kuleler ve lüks rezidanslardan” oluşan dışa kapalı bir “saadet zinciri” kurduğunun kaydedildiği rapora göre bu saadet zincirinin diğer önemli halkalarını ise “TOKİ” ve “Emlak Konut” oluşturuyor.

TOKİ ve Emlak Konut aracılığıyla yaratılan “kupon arazilerde”, hasılat paylaşımı modeliyle, iktidarın “itimadına mazhar” müteahhitlere kuleler veya lüks alışveriş merkezleri yapılmasının yolu açılıyor. Bu zincirin devamlılığını sağlayan unsur ise “dışarıdan ucuz kaynak girişi.” Bu modelde, bankaların dışarıdan topladığı borçlar vatandaşa kredi olarak kullandırılıyor. Böylece aileler hızla borçlandırılarak havuz müteahhitlerine yaptırılan konutlara talep yaratılıyor. Fakat AKP’nin uyguladığı bu modelin önünde şimdi iki engel çıkmış durumda.

KAPIDA BEKLEYEN İKİ TEHLİKE

Bu engellerden ilki, ABD Merkez Bankası’nın tahvil alımlarını azaltma kararıyla ucuz borca erişim kanallarının önümüzdeki dönemde tıkanmaya başlayacak olması. İkinci sıkıntı ise izlenen modelin bizzat kendi içsel kırılganlığı. Konuttaki saadet zinciri modelinde özellikle lüks projeler, bir sonraki projeden gelecek parayla finanse ediliyor. Modelin ilerleyişi, bu anlamda bisikletin ilerleyişine benziyor. Bisikletin dengede kalması için nasıl pedalın sürekli çevrilmesi gerekiyorsa bu projelerde finansmanın sağlanması için sürekli yeni projelerin uygulamaya konulması ve bu projelere talep yaratılması gerekiyor. Fakat uzun süredir konut arzı konut talebini aşmış durumda.

YENİ EVLERİN ÜÇTE BİRİ ELDE KALDI

TÜİK’in verilerine göre 2013 ile 2014’ün ilk üç ayı arasında konut piyasasına yeni giren ve kullanma izin belgesi alan daire sayısının yaklaşık 956 bin, yeni konut satış rakamının ise 649 bin 341 olduğunu ifade edildiği raporda, “Dolayısıyla, 2013’ün başından bu yana arz fazlası 306 bin 509 konut var. Bu, son 15 ayda üretilen konutların üçte birinin satılamadığını gösteriyor” denildi.

TCMB’YE BASKININ ALTINDAKİ ENDİŞE

Konutta oluşan arz fazlasına rağmen yeni projeler de hız kesmiyor. CHP’nin raporuna göre 2014’ün ilk üç ayında yapı ruhsatı verilen daire sayısı 279 bin 306 ile son 3.5 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Veriler, konut fiyatlarında “ciddi bir düzeltme” olasılığının arttığını gösteriyor. Düzeltmenin boyutu ise konut fiyatlarındaki balonun büyüklüğüne bağlı. Başbakan’ın TCMB’ye faizleri indirin baskısının ardında da AKP modeli büyüme stratejisinin çökeceği endişesi var.

YÜZDE 18’LİK BALON

Raporda, konut fiyatlarında oluşan balonun büyüklüğünü ortaya koymak için konut fiyatlarında enflasyonun üzerinde bir artış olup olmadığı mercek altına alındı. Rapora göre 2010’dan bu yılın Mart ayına kadar konut fiyatları yüzde 50.8 arterken, enflasyon ise yüzde 32.9’da kaldı. Yani konut fiyatları, genel fiyat seviyesinin 17.8 puan üzerinde arttı.

FIRSATA DA ÇEVRİLEBİLİR

Türkiye’nin çağdaş konut standartlarından uzak olduğunun belirtildiği raporda, bu ihtiyacın fırsata da dönüştürülebileceğine de dikkat çekildi. Ülkenin depreme dayanıklı, enerji tasarrufu sağlayacak inşaat teknolojilerinde uzmanlaşarak bir yandan mevcut konut stokunun niteliğini dönüştürüp bir yandan da başta cari açık olmak üzere yapısal sorunlarına çözüm üretebileceğinin ifade edildiği raporda, dış ticarete açık sektörleri ezmeden inşaat sektöründe atılım yapan Güney Kore örnek gösterilerek, “Türkiye benzer bir başarıyı yakalamaya muktedirdir. Ancak bunun için iyi bir yönetime ihtiyaç bulunmaktadır” denildi.

Kaynak:Haber Kaynağı