PKK'LI KALKAN:KÜRTLER BİRLİKTEN VAZGEÇEBİLİR

PKK'LI KALKAN:KÜRTLER BİRLİKTEN VAZGEÇEBİLİR

Türkiye’de son dönemde yaşanan çatışmalı süreci bir ‘orta yoğunluklu iç savaş’ olarak değerlendiren PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan...

Türkiye’de son dönemde yaşanan çatışmalı süreci bir ‘orta yoğunluklu iç savaş’ olarak değerlendiren PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, “Kürtlere daha fazla dayatma olursa Kürtler birlikten vazgeçebilir. Bu sonuna kadar da sürmez” dedi.

‘Türkiye’nin Rojava’ya saldırması mümkün değil’

Yeni Özgür Politika gazetesine konuşan Kalkan, Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin yoğunlukta olduğu Rojava bölgesinde kontrolü elinde bulunduran PYD’yi ‘terör örgütü’ kabul eden Türkiye’nin, bölgeye askeri bir operasyonu gündeme alıp almayacağına dair soruya şu yanıtı verdi:“PYD ile YPG’yi terör örgütü olarak kabul ettirmek için Türkiye’nin bütün imkanlarını pazarlıyorlar. Bu yetmeyince bu sefer de “saldırırız, şunu bunu yaparız” diye tehditler savuruyorlar. Ancak o kadar saldırı güçleri de yoktur ve tehditleri boş tehdittir. Bütün gücünü zaten Kuzey Kürdistan’daki saldırıda kullanıyor. Onu aşan bir güç ile Rojava’ya saldırtması mümkün değildir. Bu tehditler, dış güçleri korkutmaya dönüktür. O, boş ve kof bir kabadayı saldırısıdır.”

‘Akrebin kendini sokması gibi’

Türkiye’nin Rojava bölgesine askeri operasyona kalkışması durumunda bütün Kürtleri karşısında bulacağını savunan Kalkan şöyle devam etti:“Kürtler bugün Ortadoğu’da özgürlük ve demokrasi savaşının öncü gücü oldu. Ortadoğu’da faşizme ve gericiliğe karşı Kürtlerin içine girmediği bir savaşın kazanılamayacağı açığa çıktı. Artık bunu herkes kabul ediyor. Rusya da, Avrupa da, Amerika da, Ortadoğu’daki güçler de bunu görüyor ve kabul ediyor. Şimdi herkes Kürt direnişine muhtaçtır. Dolayısıyla Türkiye, Kürtlerle çatışarak akrebin kendi kendisini sokması gibi yapıyor. Gerçekliğe ters bir durumda ve kendi gücünü tüketiyor. Öyle bir saldırı yapamaz. Bu, blöftür, tehdittir ama bugün akıl diye bir şey de yok. Erdoğan ve AKP yönetimi iktidardan düşmelerinden kaynaklı bir çılgınlık durumunu yaşıyor.”

‘Dayatma sürerse patçalanmaya götürür’

“Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yaşananlar mevcut durumda bir iç savaştır. Aslında Kürdistan Özgürlük Savaşı, Türkiye açısından bir tür iç savaştır” diyen Kalkan, bu tezini şöyle savundu: “Bu iç savaş 12 Mart 1971 faşist askeri darbesiyle başlatıldı. Faşist güçler el koymak istedi. Mahir Çayanlar, Deniz Gezmişler, İbrahim Kaypakkayalar öncülüğünde güçler, buna karşı direndi. Demokrasi direnişinin bayrağı açıldı. Kürdistan Özgürlük Savaşı, bu demokrasi mücadelesinin ve faşizme karşı savaşın demokratik parçasını ifade ediyor.”

Türkiye’de orta yoğunluk bir iç savaş yaşandığı iddiasında bulunan Kalkan, “Bu daha fazla derinleşip yüksek yoğunluklu bir konuma gelebilir mi? Türkiye’nin parçalanmasına gidebilir mi?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bu tehlike yok değildir. Türkiye’nin iç yapısı buna uygundur… Faşist dayatma böyle sürerse, demokratik direniş de kesinlikle yerelden öz yönetim direnişi haline gelir ve yayılır, bu da parçalanmaya götürür. İç savaşın derinleşmesinden kastedilen budur. Bu potansiyel var. Karadeniz’deki halkı gördük. “Bize dokunmayın” dediler. Bunu yarın Ege’deki söyler, Akdeniz’deki söyler, Trakya’daki söyler. Kürtler zaten bunu söylüyor. Alevi’si söyler ve bütün farklı kesimler kendi özgür ve demokratik yaşamlarını kurma mücadelesine girer.”

‘Kürtler birlikten vazgeçebilir’

Türkiye’nin artık tekçi, şoven bir anlayışla yönetilemeyeceğini dile getiren Kalkan, şunları söyledi: “Faşist tekçi diktatörlük dayatması sürerse de, direnişle farklı kesimler kendilerini örgütleyip ifadeye kavuştururlar. Bu da iç savaşın derinleşmesi anlamına gelir. Bu giderek gerçekleşebilir. Kürtlere daha fazla dayatma olursa Kürtler birlikten vazgeçebilir. Bu sonuna kadar da sürmez. İlla “Türkiye’de birlik olacağız” değil, Kürdistan’ı ayırmayı isteyen, öngören akımlar hızla gelişebilir. Bu potansiyel çok güçlüdür. Türkiye’de herkes aklını başına almalı. “Biz ne yapsak da Kürtler hep birlik ve barıştan yana olurlar” sanılmasın. Yarın ayrılık ve savaştan yana hale de gelebilirler. Onu öngören örgütler de ortaya çıkabilir.”

‘HDP’yle CHP oyunu bozamadı’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 7 Haziran seçimleri sonrası  el ele vererek 1 Kasım seçimini gündeme getirdiklerini savunan Kalkan, “HDP’yle CHP ise bu oyunu bozamadı. Bu oyunu bozacak bir demokratik birliği kendi aralarında oluşturamadılar. 7 Haziran’da halk reddedildiğine göre 1 Kasım seçimlerinde de ortaya koyulan irade reddedilebilir. Bundan dolayı 1 Kasım seçimi şaibeli, şüpheli hale gelmiştir” diye konuştu.

‘HDP niye kıyamet koparmıyor, anlamıyorum’

HDP ve CHP’nin 7 Haziran seçim sonuçlarının yok sayılması nedeniyle AKP ve MHP’den hesap sorması gerektiğini belirten Kalkan,“Ortada hükümet yok, meclis yok. Kim var? Saray var, Erdoğan var. İşte bu diktatörlüktür. Oluşturulan saraylar Saddam’ın saraylarına benziyor. Erdoğan’ın Türkiye’de kurmuş olduğu yönetim, Saddam yönetimine benziyor. Bu, 7 Haziran seçim sonuçları yok sayılarak oluşturuldu”ifadelerini kullandı.

Suruç katliamı sonrası yaşanan çatışmalı sürecin geldiği noktada HDP’nin eli kolu bağlandığını, belediye başkanları, il ve ilçe yöneticilerinin tutuklanıp hapse konduğunu ifade eden Kalkan şöyle devam etti: “Kuşatmaya alınmış, kolu kanadı kırılmış, parçalanmış, ondan sonra, “Gel 1 Kasım’da seninle yarışalım” diyorlar. Böyle seçim olmaz. Bu durum derhal düzeltilmezse, seçim baştan şaibelidir, bunu açık söylüyorum. HDP niye kıyamet koparmıyor, anlamıyorum. Halbuki tüm HDP’liler kıyamet koparmalı. Böyle seçim mi olur? Dünya kamuoyu bunu görmeli. 1 Kasım seçimleri şu haliyle Türkiye tarihinin en baskıcı seçimi oluyor.”

‘Açılım oyunu gündeme gelebilir’

AKP’nin 1 Kasım seçimlerinden daha güçlü çıkması durumunda saldırılarını aynı biçimde sürdürmeyeceği ancak ‘başkanlık’ adı atında bir diktatörlüğü kurumlaştıracağını öne süren Kalkan, “Karşı tarafı ezdikten sonra, 2009’dakine benzer yeni bir ‘açılım’ oyununu gündeme getirebilir. AKP aldatıcı, oyalayıcı politikalar öne sürmeye hazırlanıyor olabilir. En son Almanya Başbakanı Merkel ve Davutoğlu görüşmesinde bu sonuç ortaya çıktı. Biz böyle anladık. Bu da bir oyun, AKP hilesi olacak. Öyle bir durumda iç savaşı derinleştirecek, ülkeyi parçalayacak bir çatışma durumu gündeme gelebilir” dedi.

‘HDP 7 Haziran sonrası tutuk davrandı’

Kalkan, “Seçim sonrası HDP’nin olası bir koalisyon içinde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:“HDP 7 Haziran seçimi sonrasında böyle bir şansı elde etti. Kazanan oldu, imkanı vardı. Öncülük edecekti. Koalisyon içinde yer alma değil, demokrasi koalisyonunu örgütlemekle yükümlüydü, sorumluydu. Yeterince işletemedi, zayıf kaldı. O dönemde tutuk davrandı. Özeleştiri bunun için gerekliydi. Mesela bir fırsat oluştu, kazanım sağlanmıştı, onu demokratik siyaset yönünde yaratıcı bir biçimde değerlendirmek gerekliydi. Fakat o fırsat tam değerlendirilemedi. O siyasi atmosfer, psikolojik atmosfer engelledi.”

‘Koalisyonda da yer alabilir, öncülük de edebilir’

HDP’nin 7 Haziran seçimlerinden ders çıkararak siyasi esneklik göstermesi gerektiğini kaydeden Kalkan, “7 Haziran sonrası gibi bir sonucu elde ederse hatta daha güçlü bir sonuçla çıkarsa koalisyonda yer de alabilir, bir demokrasi koalisyonuna öncülük de edebilir. Değişik partilerle farklı ittifaklara girebilir. İdeolojik duruş, katılık ayrı, politik duruş ayrıdır. Politika çok esnek bir alandır” diye konuştu.

 

 

Kaynak:Haber Kaynağı