Para ve İman

üç ay öncesiydi. kış soğuğunun bastırılmasıyla,Sosyal Yardım Kurum'uyla kesişti benimde yolum, ihtiyaçtan.

 Üç ay öncesiydi. Kış soğuğunun bastırmasıyla, Sosyal Yardım Kurumu'yla kesişti benim de yolum, ihtiyaçtan. İğne atsan düşmez ya yere, sanki Ümraniye oraya akmış.

Kömür, yiyecek, giyecek, maaş beklentisiyle, memleket muhtaçlığının yığınlaşmış haliydi görünen. ... Vatandaşın eline tutuşturulmuş dosya kağıtlarında, alt alta listelenmiş sorular, ahiret'te sorguya çekilir ergümanından farklı değil. Günlük, haftalık, aylık giderleri, bir matematikçi filozofluğuyla hesaplayıp, tek tek cevaplama zorunluluğu bir yana, ola ki aynı gün sıranız gelip içeri girebildiniz, orada da sürüp gidiyor ahiret soruları. 

  
Belki her şey prosedür gereği. Fakat prosedüre uymayan ya da uydurulamayan nice vatandaşın çileden çıkması an meselesi... Kiminin merdiven silerek, bulaşıkçılık yaparak yarım gün sigortalı olması, Yeşil Kart iptaline ve diğer yardımlardan da men edilmesine yetiyor. Anne babadan ikiye bölünmüş çok cüzi yetim aylığı alanların çoğunluğuna da yardımların kesildiği iddiaları almış başını gidiyor.

Yani, gelecek kaygısı dahi unutulmuş, günlük yaşam içinde bile karın tokluğu güvenini bulamayan vatandaşın tüm umutlarının habire budanıp örselendiği gerçeği görünen... Aylık gelirleri asgari ücret, kira giderlerininse yarısından fazla, en az 3-4 çocuk sahibi ailelerle dolu kurum. Ağlamaklı çoğu. Kızgın ve öfkeli. Yine de öyle aşikar ki yüzler dillerde, o ruhani hakikat. "Allah kimsenin hakkını kimsede bırakmaz; " İman inancı, en büyük kurtarıcı kabul ediliyor. Daha cüretkar olanlar yok değil. "Eskiden sadece fakirdik. Şimdi hem fakir, hem onursuz olduk. 6 cı sınıfa giden kızım, anne ben fakir yaşamak istemiyorum diyerek ağlıyor iç çeke çeke. Bu evden, okulumdaki arkadaşlarımdan öğretmenimden de utanıyorum diyor." 

    
Muhtaçlığı ele veren sözler midir sadece? Her yerde binlercesini gördüğümüz çocuk gözlerde daha aşikar değil midir o muhtaçlık. 

    
Ekonominin çok iyi olduğunu habire dillendiren İktidar ve savunucuları, bu kurumlarda da sıralı, yoksul yoksun vatandaş gerçeğinin neresinde? Oy oranı yüzde elliyi aştığı iddia edilen İktidar'la, o İktidar'dan şikayetçi vatandaş arasında nasıl bağlantı kurulabiliyor? İşte bu şikayetler, yerel- genel seçimleri ne yönde etkiler bilinmez. Ama görünen o ki, kararsız bir seçmen portresi var artık... CHP Genel Başkan, çoğunluğun algısında bir din adamı değil. Mezhep farklılığı, hala (Allahsızlık- Ahlak...lık) inancı korunuyor. Bu sığ inançlara karşılık olarak ta;"Acaba" diyor insan? "Her şey yaratıcının isteğidir  ergümanları daha ne kadar süre egemen kalacak? Ne yazık ki hala şu zamanda da kulaktan dolma hurafi, uhrevi öğretilerle yoğrulmuş insanların oyları belirliyor Ülke kaderini! Bu da demektir ki, çook uzun süre tehtit altında kalacak hak ve özgürlükler. 

   
Pek beğenen yok K. Kılıçdaroğlu'nun beden dilini de. Ana muhalif parti olması hiç bir şey ifade etmiyorken, tuhaf olansa, bilgi denilen her öğretinin hükümsüz kalması. 

   
Buradaki yoksul ve yoksunluklar gözünden bakıldığında, MHP diyenler fazlalıkta gibi. Gittikçe kötüleşen ekonomiyi düzeltebilecek, aş- iş çare bulabilecek en güçlü muhalif görünüyor. "Allah için, o da dindar bir adam" deniliyor... Bu yansımalardan akıllara gelen; Hani denilir ya; "Para ile İmanın kimde olduğu bilinmez." Para yok. İmanın sa bir görünüp bir kaybolduğu havası da esiyor. Netice, AVM lerle büyüyen, caddelerinde insandan geçilmeyen Ümraniye'nin öteki yüzündeki her üç kişiden biri, yoksulluğa isyan ediyor, günah işlemekten korkar ruh halleriyle... Din eksenli AKP ye karşı sarsılan güven duygusu, bakalım nasıl şekillendirecek ülke gerçeğini? 



https://twitter.com/nalantrkeli

Önceki ve Sonraki Yazılar