ÖDP'den barış süreci açıklaması

ÖDP'den barış süreci açıklaması

ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Muhalif Gazete’den E. Küçük’e bir röportaj vererek; gündeme, barış sürecine ve Gezi olaylarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. BDP için Gezi sürecini okuyamadı diyen Taş, “Kürt hareketi doğal olarak kendi gündemini çok daha esaslı gördüğü için diğer gündemler konusunda biraz şaşkın kalıyor, ancak Öcalan'ın 'Gezi'yi selamlıyorum' açıklamasından sonra anlamaya dönük bir yaklaşım içine girdiler” ifadelerini kullandı.
 
“BDP’nin tavrını konuşalım istiyorum biraz da. Sırrı Süreyya Önder Gezi Parkı direnişinin başından itibaren oradaydı. Daha sonra Selahattin Demirtaş ve bazı BDP’li yönetciler “ulusalcılara, faşistlerle yan yana gelmeyiz” dediler. BDP’li yöneticiler eleştiriyor ama BDP’liler de vardı parkta. Siz de olayların başından itibaren Gezi’deydiniz. Sizce çelişki yok mu?
 
Alper Taş :Sırrı Süreyya Önder Kürt ulusal hareketinin milletvekili olarak mecliste ama sosyalist bir gelenekten gelen bir isim. İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya’nın Gezi Parkı’nda ortaya çıkan saldırı karşısında pozisyon alması onun tabiatı gereğidir. Bulunduğu yerin vekili olması hem de sosyalist kimliği taşıması itibariyle böylke bir refleks geliştirmesi çok doğru ve anlaşılır. BDP’nin bu süreci algılaması eksik, yanlış, okuması yanlış. AKP’yle müzakere süreci içerisindeler. AKP’yle barış yapmak istiyorlar. Barış yapacakları gücün zayıflamasının müzakere sürecinin bitişi anlamına geleceğini ve AKP gittiğinde yerine milliyetçi bir iktidar gelebileceği kaygısıyla müzakere sürecini yürüttükleri bir gücün zayıflamasının kendi süreçlerini de tavsiye edeceğini düşünerek hareket ettiler.

2.si Tekel Direnişinde de yaşadık. Kürt hareketi doğal olarak kendi gündemini çok daha esaslı gördüğü için diğer gündemler konusunda biraz şaşkın kalıyor. Biranda kendileri açısından gündem olan Kürt sorununu biraz daha geri plana çeken gündemler konusunda yanlış pozisyon alabiliyor. Ama sonra bunu düzeltti tabi. Başlangıçtaki pozisyonlarından vazgeçtiler. Abdullah Öcalan’ın "Gezi’yi selamlıyorum" açıklamasından sonra Gezi’yi anlamaya dönük bir yaklaşım içerisine girdiler. Başlangıçta aldıkları pozisyon onların geri durmasını sağladı. Sebahat Tunceli Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel gibi , Sırrı Süreyya gibi özellikle İstanbul milletvekilleri ve sosyalist gelenekten gelen isimler direnişin değişik düzlemlerde içinde yer aldılar. Direnişin gelişmesi, toplumsallaşmasına bir hayli emek verdiler. Bunu da not etmek gerekiyor.

Kürt hareketi açısından tam da Türkiyelileşme, Kürt barışının Türkiye toplumuna anlatılması açısından önemli bir fırsatı iyi değerlendiremediklerini söylemek gerekiyor. Bu konuda ortaya çıkan bir takım ithamlara karşı da en güzel yanıt Lice’de polis jandarma saldırısı sonunda Medeni Yıldırım’ın vefatı sonrasında parklarda Lice’deki saldırıyı protesto eden DirenLice eylemleri. Aslında gerçek bir barışın da nasıl sağlanabileceğini gözler önüne serdi. Bu açıdan da önemli bir deneyim oldu. Gerçek toplumsal bir barışın nereden geçeceğini ortaya koydu. Kürt siyasi hareketi bunu öngöremedi. Sonra bu tutumunu değiştirdi ama işte bu sürecin Türkiye toplumuyla daha barışık bir siyasal düzlem yakalama fırsatını kullanamadı.”