#OCCUPY CHP NE YAPMAK İSTİYOR

#OCCUPY CHP NE YAPMAK İSTİYOR

Ünlü yönetmen Mustafa Altıoklar'ın geçtiğimiz Haziran ayında Twitter hesabından ortaya attığı #Occupy CHP fikri çığ gibi büyüor

#OCCUPYCHP FİKRİ NEREDEN ÇIKTI

Cuma HİKMET

Mustafa Altıoklar, Türkiye'nin yetiştirdiği bir çok unutulmaz film, dizi ve senaryo da imzası bulunan önemli bir yönetmen. Vatandaşlar Mustafa Altıoklar adını duyunca, yönettiği bir çok filmin yanı sıra, senaryolarını yazdığı, yapımcılığını üstlendiği, hafızalardan silinmeyen, bir çok dizilerle hatırlıyor olabilir. Ama o geçtiğimiz yılın Mayıs ayında başlayan ve sadece ülkemizde değil, dünyada da büyük yankılar uyandıran "Gezi Direnişini" destekleyen bir çok aydın sanatçıdan biri aynı
zamanda.

Gelecekte de çok konuşulacak olan, hiç bir siyasi misyona bağlantısı olmadan halkın doğaçlama özgürlük taleplerini ve yasal protesto haklarını kullandığı "Gezi Direnişi", bu gün hala anılarda. Gezi direnişinin en önemli yanı belki de hiç bir siyasi organizasyon yapılmadan, milyonlarca insanın
neredeyse tüm ülke çapında verdiği çok renkli birlikteliğin, özgürlük mücadelesiydi. İşte ünlü yönetmen Mustafa Altıoklar, o mücadelenin en sıcak günlerinde, bu gün artık "Gezi Ruhu" olarak adlandırılan dinamik özgürlük isteğinin siyasallaşması gerektiğini, o günlerden öneren ilk insandı.

Gezi Direnişi, AKP Hükumeti ve Başbakan Erdoğan'ın, yığınların taleplerini duymazdan gelerek polis, yetmediğinde ise asker gücü kullanarak, sindiremediği ama direnişi ertelemeyi başardığı bir ruh olarak bu gün, yasal zeminde siyasi örgütlenme aşamasına geldi. Bu örgütlenmenin bir adresi
olmalıydı.

Mustafa Altıoklar ve önerisinin etrafında toplanan her siyasi görüşten yığınlar, 30 Mart Yerel Seçim sonuçlarını bekleyerek nihai adımı atmayı kararlaştırdılar.

İşte ünlü sosyal paylaşım siteleri, Twitter ve facebook'ta örgütlenen #ocuppyCHP  fikri böyle doğdu. Tarih 22 Haziran 2013
 

MUSTAFA ALTIOKLAR'IN #OCCUPYCHP'Yİ İLK ÖNERMESİ

occupychp.png

SÜREÇ BAŞLADI

Gezi Direnişi ardından oluşan yığınların özgürlük taleplerinin, CHP içerisinde birleşmesi fikri çok hızlı gelişiyor. Fikrin sahibi Mustafa Altıoklar, Haber Artı Türk'te bu gün başladığı köşe yazısında, oluşumun hayata geçirilmesi konusunda tüm özgürlük ve demokrasi açlarına merhaba dedi.

Yazısının sonuna eklediği "Portatif yönetmen sandalyemden başka koltuk ikbalim yoktur" cümlesi ile, gerçekleşmesini istediği siyasi oluşumdan, kişisel hiç bir beklentisi olmadığını en başından netleştirdi. Önerilerini ve bu bütünleşmenin ilkelerini kaleme aldı ve Haber Artı Türk aracılığı ile "özgürlükçü, demokratik, adaletli bir gelecek umudu içerisinde olan" herkesi bu ilkeler etrafında, CHP'de birleşmeye ve yasal siyasi zeminde direnmeye çağırdı. Tıpkı "Gezi Direnişinde" canını veren, sağlığını, özgürlüğünü kaybeden, boyalı sulara ve biber gazına direnen, genç, yaşlı, kadın, erkek ve her türlü farklı geçmişten gelen"Her renkten" insanın, yasal taleplerini doğuran nedenler gibi.

İşte Mustafa Altıoklar tarafından kaleme alınan ve #occupyCHP hareketinin vizyonunu ifade eden
o manifesto taslağı:

#OCCUPYCHP TASLAK MANİFESTOSU

1.            #occupyCHP; fikri, bilinci ve vicdanı özgür Gezi Ruhu'nun
partiye hakim olmasını amaçlar.

2.            #occupyCHP; genç kuşağın parti, ülke ve dünya yönetiminde
karar hakkı aramasıdır.

3.            #occupyCHP; parti içi ya da dışı dinamiklerden, ittifaklardan
tam bağımsız bir sivil inisiyatiftir.

4.            #occupyCHP; özgürlük, eşitlik, dayanışma, sevgi, barış,
hoşgörü ve adalette Gezi Ruhu'dur.

5.            #occupyCHP; siyasi yol haritasını tüm katılımcılarıyla
tartışarak, birlikte belirler.

6.            #occupyCHP; tüketim toplumu değil, katılımcı üretim
toplumunda yaşamak ister.

7.            #occupyCHP; partinin yönetim kadrolarında 40 yaş altı genç
oranını en az  %50  ister.

8.            #occupyCHP; partinin yönetim kadrolarında kadın oranını %50
 ister.

9.            #occupyCHP; statükonun değil, "sürekli devrim" sloganıyla
yenilenmenin değişmezliğini ister.

10.          #occupyCHP; parti içi demokrasinin ve halk iradesinin önündeki
 barajların yıkılmasını ister.

11.          #occupyCHP; kimseyi ötekileştirmeden sosyal adaleti savunur.

12.          #occupyCHP; paylaşımcı, dayanışmacı ve ideolojik önyargılardan
arınmış bir yönetim ister.

13.          #occupyCHP; tüm Türkiye Halkları'nın topyekun özgürlüğünü
ister.

14.          #occupyCHP; Cumhuriyetçilik ilkesini; Türkiye Halkları'nın
eşit iradesinin temeli olarak algılar.

15.          #occupyCHP; Halkçılık ilkesini; tüm Türkiye Halkları'nın
imtiyazsız kapsanması olarak algılar.

16.          #occupyCHP; Milliyetçilik ilkesini; yurtseverlik vurgulu
olarak algılar.

17.          #occupyCHP; Devletçilik ilkesini; insan odaklı ve alçak
gönüllü bir hizmet aracı olarak algılar.

18.          #occupyCHP; Laiklik ilkesini; tüm vatandaşların inanç
özgürlüğünün garantörü olarak algılar.

19.          #occupyCHP; Devrimcilik ilkesini; önceki 5 ilkeyi yenileme hak
ve sorumluluğu olarak algılar.

20.          #occupyCHP; bu manifestoya katılan herkesi, üye olmak yoluyla
partiyi işgal etmeye çağrıdır.

[image: https://mail.google.com/mail/u/0/images/cleardot.gif]


#occupyCHP hareketinin başarılı olarak CHP yönetiminde söz sahibi olması
durumunda Mustafa Altıoklar'ın parti içinde ve programında yer almasını
istediği öneriler ve ilkeler ise maddeler halinde yine Altıoklar tarafından
kaleme alınarak, sosyal medya üzerinden harekete destek verenlerin
eleştirisine sunuldu.. İşte o ilkeler ve önermeler:

 #OCCUPYCHP İLKELER VE ÖNERMELERİ NEDİR?

1. Cumhuriyetçilik ilkesi; Türkiye Halkları'nın iradesinin temelidir.  Oysa
Türkiye'de halkın iradesi barajlarla engellenmektedir. Seçim barajı derhal
indirilmeli, her türlü düşüncenin mecliste yer edinmesini sağlayacak
düzenlemelere gidilmelidir.

 

2. Halkçılık ilkesi; tüm Türkiye halklarını imtiyazsız kapsamalıdır.

 

3. Milliyetçilik ilkesi; etnik kimliklere saygılı ve vatanseverlik vurgulu
olmalıdır.

 

4. Devletçilik ilkesi; atanmışlardan oluşan ceberut efendiler
yaratmamalıdır. Devletin etki alanı daraltılmalı; insan ve çevre odaklı
olarak kurgulanmış, alçak gönüllü bir uygulama aracı olmalıdır. Devlet erki
merkezden perifere doğru akmamalı, seçilmişlerden oluşan yerel yönetimler
güçlendirilmelidir.

 

5. Laiklik ilkesi; "inançlıları baskı altına alan bir tiranlık" olmaması
gerektiği gibi "dinsizlik" de değildir. Laiklik, demokrasinin, belli bir
dine ya da mezhebe inanan çoğunluğun tiranlığına dönüşmesini engellemek
için, devletin tüm dinlere aynı mesafede kalmasını sağlamak üzere
geliştirilmiş bir kavramdır. Laik devlet, tüm vatandaşların inanç
özgürlüğünün garantörü olmalı ve bunu sağlarken tüm inanışlara eşit
mesafede durabilmek adına dini, siyasetten ayrılmalıdır. Laik devlet,
herhangi bir dini, mezhebi, inanç sistemini referans almaz. Laiklik
devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir.

 

6. Devrimcilik İlkesi; "sürekli devrim" kavramından bağımsız düşünülemez.
Değişmeyen tek şey değişimdir. Devrimcilik ilkesi, kendinden önce gelen;
Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik ve Laiklik
ilkelerini, toplumsal devinimler doğrultusunda yenileme hak ve
sorumluluğunu da beraberinde getirir. Bu hak ve sorumluluk hepimizindir.
Bunun tersi; Mustafa Kemal'in  "...asla değişmeyecek hükümler getirdiğini
iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur..." cümlesini
inkâr etmektir.

 

7. Yeni ve tam anlamıyla özgürlükçü bir Anayasa şarttır. Anayasa
çalışmaları kapalı kapılar ardında, komisyon salonlarında değil; parklarda,
forumlarda yapılmalı; tartışılmalı, sokağın sesi dinlenmelidir. İletişim
teknolojilerinin sunduğu olanaklarla bunu organize etmek tarihte hiç
olmadığı kadar kolaylaşmıştır. Anayasa, iktidarda olanların sınırlarını da
belirlemeli, çoğunluk tiranlığının kurulmasını engelleyen bir "toplumsal
uzlaşma garantörü" olmalıdır.

 

8. Özgürlük kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Tüm vatandaşlar ulusal ya da
toplumsal köken, ırk, renk, cins, dil, din, inanç, siyasi görüş ya da
herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bütün hak ve özgürlüklerden eşit
olarak yararlanmalıdır. Evrensel çerçevede özgürlük paketi, herhangi bir
parçanın kabulü ile değil; tüm parçaların kabulü ile işlerlik kazanır.
Devletin dilden, dinden, inançlardan, yaşam biçiminden, giyim tarzından,
başörtüsünden, cinsel kimlikten, bedenden, bebekten, haber alma
özgürlüğünden, üniversitelerden elini ve dilini çekmesi şarttır.

 

9. Düşünce ve ifade özgürlüğü sınırsız olmalıdır. Herkesin düşünce ve
anlatım özgürlüğü hakkı vardır. Bu özgürlük ülke sınırları söz konusu
olmaksızın bilgi ve düşünceleri her araçta arama, elde etme ve yayma
hakkını içerir ve anayasal güvence altına alınmak zorundadır. Demokratik
açık bir toplum için tüm vatandaşlar fikirlerini iç ve dış sansüre tabi
tutmadan ifade edebilmelidir. Şiddet kullanarak fikirlerini kabul ettirmeye
çalışmamış ancak sadece siyasi görüşlerinden ve fikirlerinden dolayı suçlu
bulunup cezalandırılmış herkes özgür bırakılmalı ve itibarları iade
edilmelidir. Toplantı, gösteri, yürüyüş ve örgütlenme özgürlüğü anayasal
haktır ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne sadık kalınarak
uygulanmalıdır. Polisin demokrasinin sağladığı hak ve özgürlükleri
kısıtlamaması, tam tersine kısıtlayana mani olması şarttır. Toplantı,
gösteri ve yürüyüş sırasında provokasyon yapan ya da orantısız güç kullanan
polis insanlık suçu işlemiş addedilmeli ve yargıya hesap vermelidir.

 

10. Basın özgürlüğü şarttır. Bununla birlikte basın kuruluşlarıyla
siyasiler ve yakınları arasındaki finansal bağlantılar yasaklanmalı, gizli
ilişkiler şiddetle cezalandırılmalıdır.

 

 11. Özel yaşam kutsaldır. Hiç kimse, özel yaşamı, ailesi, konutu,
yazışmaları nedeniyle keyfi müdahaleye, saldırıya uğrayamaz. Herkesin bu
müdahale ve saldırılara karşı yasa ile korunma hakkı vardır. Haberleşme
özgürlüğü; milli güvenlik bahanesiyle baskı altına alınamaz. Herkes kendi
özel hayatını özgürce yaşama hakkına sahiptir. Suçluları tespit etmek için
telefon dinlemek, her sistemde uygulanabilecek bir polisiye tedbirdir.
Ancak telefon dinlemelerini siyasi erk kazanmak için bir silah olarak
kullanmak, bunun üzerinden kişileri özel hayatları ile tehdit etmek;
işkence yapmak ile eşit oranda insanlık suçu sayılmalıdır.

 

12. Din ve vicdan özgürlüğü haktır. Bu hak dinini ya da inancını; tek
başına ya da topluca, açık ya da özel olarak, ibadet etme, öğretme,
öğrenme, uygulama ve anma özgürlüğünü içerir. İnanç özgürlüğü kavramına,
tüm inanç sistemleri için "eşit ölçüde özgürlük" anlayışıyla
yaklaşılmalıdır.  Evrensel özgürlük anlayışında zorlama olamaz. Bu bağlamda
bir taraftan "dinde zorlama yoktur" derken, diğer yandan dayatma kabul
edilemez. Çocuklara verilecek dini eğitim türü için karar verme hakkı
ebeveynlerine aittir.

 

13. Tüm vatandaşlar cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin bütün hak ve
özgürlüklerden eşit olarak yararlanmalıdır. Kadınların özgürlük ve eşitliği
sözde kalmamalıdır. Kaç çocuk doğuracağına, doğurup doğurmayacağına sadece
kadın karar verir. Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, ırk, uyruk ya
da inanç bakımından hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın evlenme ve aile
kurma hakkına sahiptir. Söz konusu kişiler, evlilik süresince ve evliliğin
sona ermesinde eşit haklara sahiptirler. Evlenme ancak, evleneceklerin
özgür ve tam rızası ile gerçekleştirilebilir. Reşit olmayan çocukların
evlendirilmeleri yasalarla önlenmelidir.

 

14. Kimse bir başkasının özgürlüğüne, haklarına, konfor alanına,
inançlarına ve değerlerine tecavüz edemez. "Başörtüme özgürlük" eyvallah
iken; "alkole yasak" olmaz! "camiye özgürlük" eyvallah iken; "cemevine
yasak" olmaz! "Türkçe 'ye özgürlük" eyvallah iken; "Kürtçe 'ye yasak"
olmaz! "yandaş medyaya özgürlük" eyvallah iken; "muhalif  medyaya, sosyal
medyaya ve yurttaş gazeteciliğine yasak" olmaz! Kısaca "adalet olmayan
yerde özgürlük olmaz."

 

 

15. İnsan yalnızca "eşit ölçüde özgür" insanlar arasında gerçekten
özgürdür. Bir tek insanın bile köleliği tüm insanlığı çiğner ve herkesin
özgürlüğünü etkisiz hale getirir. Herkesin özgürlüğü, bu nedenle yalnızca
herkesin eşitliği halinde gerçekleşebilir. Özgürlüğün eşitlikle
gerçekleşmesi; adalettir. Eşitlik özgürlüğün ruhudur. Yani eşitlik olmadan
özgürlük olamaz.

 

16. Tüm vatandaşlar kanun önünde eşittir. Irk, renk, cinsiyet, dil, din,
mezhep, inanç, siyasî düşünce ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin
herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa
imtiyaz tanınamaz. Herkes yasanın koruyuculuğundan ayrım gözetilmeksizin
eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Milletvekili dokunulmazlığı, kürsü
dokunulmazlığı hariç, kaldırılmalıdır. Kürsü dokunulmazlığı dışındaki
dokunulmazlıklar, özgürlüğün eşit dağılımı ilkesine aykırıdır.

 

17. Bütün insanlar onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Bütün insanlar
akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşçe
davranmalıdırlar. Kardeşlik ötekileştirmemektir. Ötekileştirmek, kendi
özüne ötekileşmektir. Temel mesele dindar/laik, Alevi/Sünni, Türk/Kürt,
ulusalcı/liberal sağcı/solcu, gibi birbiriyle çelişen kavramların tarafı
olmak değildir. Temel mesele ait olmadığımız tarafın varlığını inkâr edip,
asimile etmeye çalışmak; olmuyorsa ötekileştirerek dışlamak, haklarını gasp
etmekten kaynaklanmaktadır. Türkiye halkları, geçmişte yaşadığı
ayrışmaları, bölünmeleri ve küslüğü unutmak, kimseyi ötekileştirmeden, tüm
kesimlerin hoşgörü ve saygı çerçevesinde bir araya gelebileceği kardeşçe
bir yaşam istemektedir. Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, dindarlar,
ateistler, Kemalistler, liberaller, komünistler, sosyalistler, çevreciler,
eşcinseller ve istisnasız herkesin empati kapasitesini arttıracak ve
kardeşliği güçlendirecek sosyal projeler derhal hayata geçirilmeli ve
desteklenmelidir. Cemevlerinin cami statüsünde olması istendiği kadar,
örtülü kız kardeşlerimizin kamusal alanda istihdamı da istenmelidir.

 

18. Demokrasi sözde değil, insan onuruna en yakışan biçimde; özde
olmalıdır. Cumhuriyet, tüm vatandaşların devlet politikasını
şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimi haline
getirilmelidir.

 

19. Demokrasi; özgürlük, eşitlik, kardeşlik ilkeleri çerçevesinde
tanımlanmalıdır. Demokrasi, toplumsal dayanışmanın her alana yayılımını,
gelirin adaletli dağılımını, eşitlikçi bir rekabet ve hakça paylaşımla,
toplumun tamamının refah seviyesinin ve yaşam kalitesinin yükseltmesini
hedeflemelidir.

 

20. Demokrasi çoğulcu olmalıdır. Denetimden uzak demokratik sistemlerin,
otokratikleşerek bireysel hakları ihlal eden "çoğunlukçu" sisteme dönüşme
riski nedeniyle, ileri demokrasi, çoğulcu demokrasi olmalıdır. Çoğulcu
demokrasi toplumdaki farklılığı ve çokluluğu kabul eder. Bu nedenle; (1)
güçler ayrılığı ilkesinin kuvvetle korunması ve dengeli olması (2) merkezi
otoritede yoğunlaşan gücün perifere yayılması ve böylece yerel yönetimlerin
güçlenmesi (3) sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve özgürlük alanlarının
genişletilerek katılımcı demokrasinin gelişmesi şarttır.

 

21. Güçler ayrılığı ilkesi demokrasinin olmazsa olmazıdır. Özgürlükçü ve
eşitlikçi demokrasilerde (1)Yasama (2)Yürütme (3)Yargı kurumlarının
birbirlerinden bağımsız ve eşdeğer güçte olması ve yekdiğerini
denetleyebilmesi; otokrasiyi yani, iktidarın tek elde toplanmasını
engellemek adına hayati öneme sahiptir. İktidarın bu üç kurum arasında
paylaşımı; demokratik yollarla iktidara gelen kişiler ya da partilerin
kendi diktatörlüklerini kurma heves ve girişimlerinin dünyayı sürüklediği
felaketlerden elde edilen tecrübeler üzerine geliştirilmiştir. Güçler
ayrılığı ilkesi ile karşılıklı denetimin önemi, Adolf Hitler'in demokratik
yolla iktidara gelmesinden sonra, yasama, yürütme ve yargıyı tekelinde
toplayarak dünyayı yangın yerine çevirmesinden sonra anlaşılmıştır. Güçler
ayrılığı ilkesinin işlemediği demokratik sistemlerde, yasamanın (meclisin),
yürütmenin (hükümetin) kontrolü altına girme ve otokratikleşme tehlikesi
her zaman mevcuttur. Bu nedenle güçler ayrılığı ilkesi korunmalıdır,
şarttır.

 

22. Güçler ayrılığı ilkesine göre yasama görevini ileri demokratik sistemde
meclis üstlenir. Meclis; adil rekabet, adil seçim ve eşit oylama
ilkeleriyle halkın, temsilcilerini özgür seçimlerle belirleyerek
oluşturduğu bir kurumdur ve milli iradeyi temsil etmelidir. Bu nedenle
seçim barajı düşürülmelidir. Milli iradeden, demokratik parlamenter
sistemden bahsediyorsak; bu, meclise tam yansımalıdır.

 

23. Seçimler adil ve şaibesiz olmalıdır.

 

24. Siyasi partiler yasası demokratik ve katılımcı olmalıdır. Parti içi
demokrasi şarttır. Partinin karar ve uygulama mekanizmaları kooperatif bir
koordinatör olmalıdır.

 

25. Yönetim kademelerinde cinsiyet ayrımı olmamalıdır. Milletvekillerinin,
delegelerin ve tüm yönetim kademelerinin %50'si kadın olmalıdır.

 

26. Yönetim kademelerinde gençlerin sayısı arttırılmalıdır.
Milletvekillerinin, delegelerin ve tüm yönetim kademelerinin %50'si 40 yaş
altında olmalıdır.

 

27. Yargı tam bağımsız, adil ve açık olmalıdır. Herkes, kendisine
yöneltilen herhangi bir suçlama karşısında, bağımsız ve tarafsız bir
mahkemece tam bir eşitlikle, adil ve açık olarak yargılanma hakkına
sahiptir. Güçler Ayrılığı ilkesinin demokratik işlerliği için yargının
bağımsızlığı şarttır. Başbakan'ı temsilen Adalet Bakanı'nın, HSYK
Başkanlığı yaptığı bir ülkede  HSYK'nin bağımsızlığından buna bağlı olarak
Güçler Ayrılığı ilkesinden ve dolayısıyla demokrasiden  söz edilemez. Ne
var ki ülkemizde yargı, 12 Eylül referandumundan beri yürütme erkinin
altında çalışmaya başlamıştır. Adalet Bakanı'nın HSYK'ye Başkan olması,
yargı bağımsızlığının ortadan kalktığının ve Başbakanın vesayeti altına
girdiğinin açık kanıtıdır.

 

28. Masumiyet karinesi işlerliğe kavuşturulmalıdır. Her sanık, savunması
için gerekli bütün güvencenin sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile
suçlu olduğu ispatlanmadıkça suçsuz sayılır. Yargı sürecinde davayla ilgili
kamusal tartışmanın yasaklanması fiili olarak işlerliğini yitirmiştir.
Başbakanın kendini sürmekte olan bir davada  savcı, diğer bir soruşturmada
kefil olduğunu ilan etmesi bunun en önemli ispatıdır.

 

29. Hiç kimse keyfi olarak gözaltına alınamaz, tutuklanamaz ve tarafsız
uzman kuruluşlar tarafından sahteliği ispatlanmış uydurma delillerle
yargılanamaz.

 

30. Hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da onur kırıcı
ceza ya da muameleye uğratılamaz. Oysa uzun tutukluluk süreleri yargısız
infaz olarak kullanılmaktadır.

 

31. İnsanlık suçları net olarak yasalarda belirtilmeli ve bu suçla
yargılananlar için zaman aşımı kaldırılmalıdır.

 

32. Mahkemeler ücretsiz olmalıdır. Adalet talep etmek için başvuran halktan
harç alınmamalıdır.

 

33. Özel yetkili mahkemelerin 2005 yılından bu yana verdikleri kararlar
için yeniden yargılama yolu açılmalı, hatalı ve/veya suçlu bulunan
yargıçlar yargılanmalıdır.

 

34. Faili meçhuller, yargısız infazlar cezasız bırakılamaz. Bu tip suçlar
insanlık suçu addedilmeli, zaman aşımı engellenmelidir.

 

33. Gizli tanık uygulamasına son verilmelidir. Gizlilik adalete olan güvene
gölge düşürür.

 

34. Yargıçlar ve savcılar da sıradan vatandaşlar kadar kolaylıkla
yargılanabilmelidir.

 

35. Sivil Toplum Kuruluşları katılımcı demokrasinin şartıdır. Tüm
vatandaşların, haklarını ve isteklerini dile getirmek ve korunmak için
sivil toplum kuruluşu kurmaya ve katılmaya hakkı olmalıdır. STK'ler
birbirleriyle ortak amaçlara sahip insanların seslerini ve isteklerini
sandık dışında da duyurdukları katılımcı demokrasi araçlarıdır.

 

36. Yürütme, STK'lerle yakın temasta çalışmalıdır. Mecliste STK
konfederasyonlarının temsilcileri için kontenjan milletvekilliği
açılmalıdır.

 

37. Türkiye'de tek bir işsiz kalmamalıdır. Herkesin çalışmaya, işini
özgürce seçmeye, adil ve elverişli çalışma koşullarına ve işsizlikten
korunmaya hakkı vardır. Devlet ve Belediyelerin istihdamı dört katına
çıkarılmalı, devlet daireleri ve belediyeler yedi gün, üç vardiya ve yirmi
dört saat çalışmalıdır.  Böylece işsiz oranı sıfıra inerken devletin etkin
ve seri çalışması sağlanmalıdır.

 

38. Tüm vatandaşların çalışma saatlerinin düşürülmesi, dinlenme ve boş
zamanlarını değerlendirmesi sağlanmalıdır. Hafta tatili üç, yıllık izin
otuz gün olmalıdır. Newroz, Paskalya ve benzeri Sünni inanç dışındaki inanç
sistemlerinin kutsal günleri de tatil ilan edilerek bayramlar hep birlikte
kutlanmalıdır.

 

39. Sosyal Güvenlik geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Herkesin
eğitim, sağlık, yiyecek, giyecek, konut ve gerekli toplumsal hizmetler de
içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine hakkı
vardır. Devletin erkini göstereceği en önemli alan bu alan olmalıdır. Yerel
yönetimlerin de sosyal güvenlik alanında önleri açılmalıdır.

 

40. Her birey eğitim alma hakkına sahiptir. Eğitim özerk, parasız,  fırsat
ve imkân eşitliği sağlayan bir yapıda olmalıdır. Dershaneler üniversite
eğitimi almak isteyen gençler arasında haksız rekabete yol açtığı için
kaldırılmalıdır.

 

41. Öğretmen maaşı en az milletvekili maaşı kadar olmalıdır.

 

42. Kalkınma ayrıcalıklı bir zümre için değil toplumun topyekûn mutluluğu
için olmalıdır.

 

43. Sanayi ve ticaret öncelikle çevre duyarlılığını gözetmelidir.

 

44. Tarım teşvik edilmeli, modernleştirilmelidir. Topraksız köylü
kalmamalıdır.

 

45. Profesyonel ordu kurulmalıdır. Askerlik görevi kısaltılmalı ve sivil
savunma ağırlıklı bir eğitim biçimine dönüştürülmelidir

 


 

Kaynak:Haber Kaynağı